Termal konfor, iç mekan termal ortamına yönelik memnuniyeti tanımlayan bir ruh halidir.
ISO 7730 standardında "Isısal Çevreden Hoşnut Olma Durumu" olarak tanımlanmıştır.
Bağıl nem, havadaki gerçek su buharı miktarı ile havanın o sıcaklıkta tutabileceği maksimum su buharı miktarı arasındaki orandır.
Bağıl nem, havadaki nemin bir ölçüsüdür.
Sıcaklık gibi iç mekandaki nem, insanların termal konforunu etkileyebilir ve insanların yaşam koşullarını değiştirdiğinde nem adaptasyonu gerçekleşebilir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Termal konforsuz (yalıtımsız veya tekniğine uygun yalıtılmamış) binaların iç mekanları, ısıtma sistemine bağlı olarak kuru veya aşırı nemlidir.
ASHRAE 55-1992, iç mekânda bağıl nem maksimum yüzde 60 olarak belirlemiştir. Bunun nedeni, küf oluşumu bu sınır değerinin üzerinde büyümeye başlamasıdır.
Toz daneleri, virüsler, bakteriler, mantarlar, kimyasal etkileşim kuru ve aşırı nemli iç mekan koşulları altında gelişir.
İç mekanda bağıl nem yaklaşık yaklaşık 90'a ulaştığında ter buharlaşması (vücudumuzun doğal soğutma sistemi) tamamen durabilir.
Hem düşük (yüzde 30'dan az) hem de yüksek (yüzde 60'dan çok) nem seviyeleri, uyku kalitesini olumsuz etkileyebilir.
Olumsuz sağlık etkilerini en aza indirmek için iç mekanlarda optimum bağıl nem aralığı Şekil 1'de gösterildiği gibi gri ile gösterilen alan içinde etkinin azaldığını göstermektedir.
Bu yüzde iç mekan içinde bağıl nem bu aralık arasında olması tavsiye edilir.
Nem, solunum, kasılma, burun dokusu iltihapları veya grip ve ateşle ilişkili hücre zarı üzerinde doğrudan etkiye sahiptir.
Mantarlar (örn. Aspergillusfumigatus), protozoa, ev tozu akarı, bakteriler (örn. Streptococcus, Legionella) ve virüs (örneğin soğuk algınlığı, grip), bağıl nem ayrıca bina içinde kullanılan malzemelerden gazın dağılım oranını ve havadaki su ile kimyasallar arasındaki reaksiyonu değiştirerek havadaki kimyasal kirliliğin yoğunluğunu da etkiler.
Kuru iç mekan havası, burnumuzdaki mukoza zarlarını kurutur ve virüslere karşı daha geçirgen hale getirir.
Kuru iç mekan havası, akciğerlerdeki mukoza zarını daha kuru hale getirir. Bu, vücudun enfeksiyonlara karşı savunma mekanizmasını düşürür. Havadaki nem bu nedenle bağışıklık sistemimiz için bir müttefiktir.
Ayrıca bazı araştırmalara göre, yüzde 80 ve üzeri bağıl nem, Kovid-19'yi nötralize etme eğilimindedir. Bununla birlikte, son derece yüksek bağıl nem seviyeleri, küf ve mantar gelişimi gibi başka yan olumsuz etkiler gösterir.
Kovid-19 pandemi sürecinde "Evde Kal Sağlıklı Kal" kuralı çerçevesinde evinizin ve işyerinizin iç mekanlarında bağıl nemin ortalama yüzde 50 olması tavsiye edilmektedir.
Kuru iç mekan havası, solunum yolu ile vücuttan nemli olarak salımlanan aerosellerdeki nemin hızla buharlaşması sonucu nemsiz virüslerin iç ortam havasında askıda kalmasını, yayılmasını ve bulaşmasını artırmaktadır.
Öksürme, haşırma ve yüksek sesle konuşma ve şarkı söyleme halinde daha fazla aerosel salımlanır.
Kısaca, iç mekanlardaki kuru hava, virüslerin havadaki hareketini ve yayılmasını teşvik eder.
Kovid-19 virüsü, soğuk ve kuru iç ortamlarda daha uzun süre havada bulaşıcı olarak kalmaktadır.
İç mekanlarda bağıl neme bağlı olarak virüslerin stabil ve anstabil durumu Şekil 2'de verilmiştir.
Şekil 2'de görüldüğü gibi düşük ve yüksek (yüzde 30'dan düşük ve yaklaşık yüzde 70) nem ortamında Kovid-19 virüsünün bulaşıcılığı artmaktadır.
Hem termal konfor hem de Kovid-19 virüsüne karşı eviniz iç ortamında bağıl nemin yüzde 30 ila yüzde 60 arasında olmasına dikkat edilmelidir.
İç mekanların konfor sıcaklığının üzerinde ısıtılması halinde oluşan kuru hava, maskesiz asemptomatik kişilerden solunum yolu salımlanan Kovid-19 virüslü damlacıklarındaki su hızla buharlaşır, daha boyutu çok küçük virüslerin yayılması ve bulaşıcı özelliği devam eder (Şekil 3).
Yalıtımsız olan binalarda soba ile ısınan evlerin iç mekanlarında konforlu termal sıcaklık ve nem ortamının sağlanması mümkün değildir.
Hem çok kuru (yüzde 30'dan düşük) hem de çok nemli (yüzde 60'dan yüksek) iç ortamlar, koronavirüsler ve grip virüsleri gibi virüslerin bulaşmasını artırabilir.
İç mekanda, kış ve yaz aylarında sıcaklığa bağlı olarak bağıl nem değişim aralığı Şekil 4'de verilmiştir.
Şekil 4'de görüldüğü gibi, yüzde 30 ile yüzde 60 arasındaki bağıl nem oranına sahip bir ortam, küf, mantar, bakteri ve diğer mikropların üremesini engeller ve bu da bir evde oturanların hastalanmasını önler.
Açık ofis veya çağrı merkezi gibi iç mekanlarda sabah saat 8 ila akşam 20 arasında sıcaklık ve nem değişimi Şekil 5'de verilmiştir.
Kış aylarında iç mekanlarda neminin yüzde 30 ile yüzde 70 arasında olması tavsiye edilir; kişisel tercihlerinize bağlı olarak bu daha da yüksek olabilir.
Sonuç, daha sıcak, daha rahat bir ev ve enerji faturalarınızda olası bir düşüştür.
2017 yılı verilerinde göre Türkiye kentsel alanda 11 milyon 491 bin 320 adet bina bulunmaktadır.
2020 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'na göre, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'nde kayıtlı toplam konut sayısı eylül sonu itibarıyla 38,4 milyon olmuştur.
TUİK tarafından 2018 yılında yapılan bir çalışmaya göre Türkiye'deki konutların yüzde 36'sında odalar rutubetli, duvarlar nemli ve küflü olduğu tespit edilmiştir.
38,4 milyon konutun yaklaşık 13 milyon 824 bininin odaları rutubetli, duvarları nemli ve küflüdür.
Odaları rutubetli, duvarları nemli ve kütlü konutlar insanı hasta eder. Yani 13 milyon 824 bin hasta konutta yaşayanların sağlıkları risk altındadır.
Ülkemizde bodrum katlarındaki konutların çoğunda yeterli su ve ısı yalıtımı yapılmamıştır.
Bu evleri, yeterli ölçüde havalandırmak oldukça zordur. Apartman görevlilerin çoğu nemli, küflü, termal konforsuz bodrum katlarında oturmaktadır.
Apartman görevlileri ve ailelerinin sağlığı, termal konforsuz, su yalıtımsız ve nemli/küflü/havasız bodrum katlarından dolayı risk altındadır.
Unutmayalım ki duvarı nem, insanı küf ve virüs hasta eder, hatta erken öldürür.
İç mekanda nemin yükseldiğini hissedebilsek de, havadaki nem artışından etkilenen tek şey vücudumuz değildir.
Fiziksel çevremiz de nemden ciddi şekilde strese girer.
Araştırmalar, rutubetli bir kapalı mekanda yaşamanın, çalışmanın veya okumanın pek çok soruna yol açabildiğini ortaya koymuştur.
Yüzde 30'dan daha düşük bağıl nem iç mekanlar, bina sakinleri gözlerinde tahriş veya burun tıkanıklığı yaşayabilir.
Bazı kişiler için düşük bağıl nem, alerjilerini şiddetlendirebilir. Düşük bağıl nem ayrıca bazı virüslerin hayatta kalma oranının artmasına neden olarak viral enfeksiyonların yayılmasını artırabilir.
Yüzde 30'un altında ve yüzde 60 üzerinde bağıl nemli iç mekanlardaki sorunlar:
- Astım veya astım başlangıcı bulunan kişilerde ani tetiklenmeler.
- Öksürük.
- Hırıltılı soluma.
- Soğuk algınlığı veya grip.
- Küçük küf parçacıklarını soluma sonucu göğüs enfeksiyonlarına yakalanma (örneğin, Aspergilus adı verilen bir küf türünü solumak aspergiloz adlı bir enfeksiyona yol açabilir)
- Nefes darlığı veya nefes almada güçlük.
- Rinit - burun duvarının şişerek hapşırığa ve burun akıntısına ve burun tıkanıklığına yol açması.
- Hipersensitivite pnömonisi - akciğerlerinizdeki dokunun soluduğunuz bir maddeye tepki vermesi ve iltihaplanması (şişmesi). Bununla birlikte, rutubetli bir iç mekan nedeniyle bu tür bir koşulun ortaya çıkması oldukça ender görülür.
- Diğer taraftan, sıcak ve rutubetli ortamlarda ev tozu danecikleri ortaya çıkabilir ve alerjik reaksiyonlara (astım semptomları, egzama ve rinit gibi) yol açabilirler.
Kuru hava cildimizin, genizimizin ve sinüslerimizin tahriş olmasına, nemli hava cildimizin ve mobilyalarımızın nemli hissedilmesi ile yazın terlememize ve kışın donmamıza neden olur.
İç mekanlarda bağıl nemin cilt sıcaklığı ve cilt ıslaklığı üzerindeki etkisi tespiti ile ilgili çalışma yapılmalı.
Düşük bağıl nemde buharlaşma oranındaki artış cildin kurumasına ve tahriş olmasına neden olabilir.
İç ortam bağıl nem değişimi, havadaki suyun buharlaşma oranını, vücuttaki enerji dengesini ve dolayısıyla insanın termal konforunu olumsuz etkilemektedir.
Rutubetli kapalı mekanlarda uzun süre bulunmak akciğer sağlığı açısından tehlikelidir.
Akciğer sorunları olanlar, bebekler, çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olanlar daha fazla risk altındadır.
Çalışma ofisleri ve çağrı merkezleri gibi iç ortamlarda nem kontrol altına alınmazsa çalışma verimliliği negatif etkilenir.
Çalışma ofisleri ve çağrı merkezleri gibi çok kişinin aynı alanda çalıştığı iç mekanlarda termal konfor için;
- Bağıl nem; yüzde 50,
- Sıcaklık;
o Yazın; 23-26°C arası kabul edilebilir, 24,5°C'lik optimum sıcaklık,
o Kışın; 20-23,5°C arası kabul edilebilir, 22°C optimum sıcaklık,
olmalı.
Termal konforsuz konutların iç ortamındaki rutubet;
- Solunum semptomları,
- Uzun süreli devam eden hastalıklar,
- Güçsüzlük (maluliyet),
ile güçlü bir şekilde ilişkilidir.
Yani, evin içindeki nem ne kadar yüksekse, bina sakinlerinin hasta olma olasılığı o kadar yüksek olur.
Kuru hava, solunum sistemi tahrişi riskini artırarak uyku sırasında öksürmeye ve hapşırmaya neden olabilir.
İç mekanlarda sıcaklık artışına bağlı olarak bağıl nem azalır.
Soğuk evler muhtemelen nemli ve aşırı sıcak evsel ise kuru olabilir.
Kışın bazı binalar daha önce hiç olmadığı kadar sıcak ve kurudur.
Bu kuruluğun etkileri evlerimizde bulunan ahşap zeminler gibi ahşap eşyalarda da görülebilmektedir.
Kuru koşullar zeminlerin boşluklanmasına ve çatlamasına neden olur, bu nedenle düşük bağıl nemli ortam ahşabı kırabiliyorsa sağlığımıza da zarar vermesi şaşırtıcı değildir.
Türkiye'de hastalıklı nemli binaların tespiti yapılmalı ve sağlık etkiler ortaya konmalıdır.
Kovid-19 virüsünün bulaştığı konutlar ve çalışma ofisleri gibi iç mekanların konfor şartları (nem, sıcaklık ve hava hızı değişimi gibi) ve oturan/çalışan insan sayısı, yaşları, hastalıkları ve gelir durumları mutlaka incelemeye alınmalı.
Artık konutlarda ve iş merkezlerinde asgari bağıl nem standartları mevzuatlara konmalı ve uygulanmalı.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish