Nöroloji Uzmanı Yavuz: Mideniz değil, duygularınız aç

Duygusal yeme bozukluğunu ağırlıklı olarak stres ve ödül eksikliği sendromuna bağlayan Dr. Mehmet Yavuz, bu durumun kadınlarda daha sık görüldüğünü ifade etti

Salgın nedeniyle eve kapanmanın duygusal yeme bozukluğunu artırabildiğine değinen Nöroloji Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, bu rahatsızlığın yalnızca üzüntü ya da stresten değil, sevinç nedeniyle de oluşabileceğine dikkati çekti / Fotoğraf: Pixabay

Yemek yemek, hayatî bir ihtiyaç olmanın yanı sıra bir keyif ve sosyalleşme aktivitesi olarak görülebiliyor. Hâtta yeme eylemi ile bireyler arasında duygusal bir bağ da oluşabiliyor.

Yeme isteği, acıkma sonucunda meydana gelebildiği gibi, aniden ve açlığa bağlı olmayarak da ortaya çıkabiliyor. Duygusal açlık kaynaklı bu durum, yeme bozukluğuna neden olabiliyor. Nöroloji Uzmanı Mehmet Yavuz'la "duygusal yeme bozukluğunu" ve bu hastalıkla başa çıkmanın yollarını konuştuk.

"Duygusal yeme bozukluğunun açlık ya da toklukla ilgisi yok"

Duygusal yeme bozukluğunun açlık ya da toklukla ilgisinin bulunmadığını aktaran Yavuz, bu hastalığın en önemli sebebinin kronik stres ve ödül sendromu eksikliği olduğunu söyledi.  

"Eve kapanma duygusal yeme bozukluğunu tetikleyebiliyor"

Yavuz, özellikle yeni tip koronavirüs salgını döneminde eve kapanılmasının yanı sıra geleceğe dair kaygı ve ekonomik sorunların büyümesinin de duygusal yeme bozukluğunu tetikleyebildiğini dile getirdi.

"Atak gelince kişi yemek yese de doyduğunu anlamaz"

"Fizyolojik açlıkta yemek yediğinizde doyduğunuzu hissedersiniz ama duygusal yeme bozukluğunda böyle olmaz" diyen Uzman Dr. Mehmet Yavuz, sözlerini "Atak gelince kişi yemek yese de doyduğunu anlamaz! Beynimizin hipotalamus bölgesi, leptin tokluk, grelin açlık hissi oluşturuyor. Beyin ve sindirim sistemi ilişkisine bağlı olarak açlık ve tokluk hissi oluşturan hormonlarla yeme alışkanlığımız belirleniyor. Fizyolojik açlıkta hipotalamus etkiliyken, duygusal yeme bozukluğunda limbik sistem daha etkili" ifadeleriyle sürdürdü.

 

Nöroloji Uzmanı Mehmet Yavuz.jpg
Nöroloji Uzmanı Mehmet Yavuz / Fotoğraf: REEMNP


"Duygulara teslim edilmiş mide, zamanla daha derin problemlere yol açıyor"

Bireylerin hayat mücadelesi sırasında zorluk çekip, kendilerini güçsüz hissettikleri durumlarda çareyi yemek yemekte bulmaları, ruhsal yıkımları ya da içlerindeki boşluğu yemek yiyerek tamir etmeye çalışmasının neden olduğu sorunlara dikkati çeken Mehmet Yavuz, "Duygulara teslim edilmiş mide, zamanla daha derin problemlere yol açıyor" dedi.

"Bu kişiler eksik olan keyif, mutluluk ve neşe hissini yemek yiyerek giderir"

Uzman Doktor Yavuz, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:

Duygusal yeme bozukluğunun en önemli sebebi, kronik strestir. Çünkü zaten gelip geçici psikolojik dalgalanmalarda duygusal yeme bozukluğu uzun süreli olmaz. Kişinin hayatını önemli ölçüde etkilemesi için sürekli olmalıdır. Bu da kronik tablolarda, uzun süreli travma ve stres oluşturan durumlarda görülür. Sadece Kovid-19 sürecinde değil, bireylere huzursuzluk, mutsuzluk veren durumlarda, kişinin sıkıntısıyla kendisinin başa çıkamadığı durumlarda duygusal yeme bozukluğu görülür. Arka planda yatan sebeplerden bir diğeri de ödül eksikliği sendromu. Yani kişi kendisini mutlu hissetmiyor. Endorfin, seratonin, dopamin salgılanmadığı durumlar oluşuyor, halbuki organizmamız bu hormonlara sürekli ihtiyaç duyar. Ancak bazen bu hormanları çeşitli suni yollarla insanlar salgılatarak daha mutlu olma yoluna gidebilir. Bazen bu hormonlar yeteri kadar salgılanmaz ve kişi bunları temin etme yoluna gider. Bu kişiler eksik olan keyif, mutluluk ve neşe hissini yemek yiyerek giderir. Ama kişi gereksiz kalori aldığının farkında olur, sonunda kendisini kötü hisseder, pişman olur.

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

Duygusal yeme bozukluğunu anlamanın yolları

Yavuz, duygusal yeme bozukluğunu anlamanın yollarına ilişkin ise şu örnekleri verdi:

Kişi, aç hissetmiyorken bile yemek yiyor, daha sağlıksız ve yüksek kalorili yiyecekleri tercih ediyor, kısa zamanda çok fazla yiyecek tüketiyor, yemek yedikten sonra rahatlama hissediyorsa, bu durumun duygusal yeme bozukluğu kaynaklı olma ihtimali çok yüksektir.

"Üzüntü ya da stresten değil, sevinçten de oluşabilir"

Bu rahatsızlığın yalnızca üzüntü ya da stresten değil, sevinçten de oluşabildiğini belirten Mehmet Yavuz, "Mesela bir kutlama yapıyorsunuz, saatlerce yemek yiyorsunuz. Normalde yemeyeceğiniz kadar yiyorsunuz çünkü o buluşmanın verdiği bir haz var. Keyif nedeniyle gereğinden fazla kalori alıyorsunuz" değerlendirmesinde bulundu.

 

Türk mutfağı yemek AA.jpg
Fotoğraf: AA

 

"Kadınlarda daha çok görülüyor"

Kadınların erkeklere göre daha kırılgan oldukları gerekçesiyle duygusal yeme bozukluğuyla daha fazla yaşadıklarını vurgulayan Yavuz, "Yapılan bilimsel araştırmalara göre, stres durumlarında kadınların beyinleri, travmalardan çok daha fazla etkileniyor. Atlatma süresi daha uzun sürüyor ve tedavisi de daha sıkıntılı oluyor" yorumunu yaptı.

Duygusal açlıkla baş etme yolları

Duygusal yeme bozukluğu ile baş etmenin yollarını da sorduğumuz Mehmet Yavuz, şu ifadeleri kullandı: 

Kişi, sadece o gün kendisine yetecek kadar yemek pişirmeli, evinde abur cubur bulundurmamalı.

Aç iken alışverişe çıkılmamalı. Sebzelerin de aralarında yer aldığı sağlıklı gıdalar tüketilmeli.  Kişinin buzdolabında fazla kalori alacağı değil de daha sağlıklı şeyler yiyebileceği gıdalar olmalı.

Profesyonel yardım alınmalı.

Kişilerin ödül eksikliği hissini gidermek için farklı alanlara yönelmesi tavsiyesinde bulunan Nöroloji Uzmanı Yavuz; spor, sanatsal etkinlik ve hobi faaliyetlerinin faydalı olabileceğini belirtti.

"En sinsi hastalık obezite"

"Normalde yeterli gıda alındığında doygunluk hissi ile beyin yeme işine dur der, ancak obezlerde beyin-mide dengesi kontrolden çıkıyor ve aslında beden için yeterli gıda alındığı halde beyin yemeyi durdurmuyor" diyen Yavuz, ABD’de bir yılda obeziteden 300 bin kişi hayatını kaybederken, Kovid-19 kaynaklı ölümlerin 350 bin civarında olduğunu söyleyerek, hastalıkta yaşanan kayıplara dikkati çekti.

Son olarak en sinsi hastalığın obezite olduğunu öne süren Mehmet Yavuz, 2-3 yılda bir alınan düşük miktardaki kiloların önemsenmeyişinin hata olduğunu, bu kilolar üst üste eklendiğinde uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına neden olduğunu söyledi.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU