Koronavirüsün mutasyona uğraması üzerine 3 soru

İnsanlığın pandemiyi kontrol altına almasını, hayatımızı değiştiren ve küresel ekonomiyi benzeri görülmemiş bir şekilde sarsan virüsü dizginlemesini sağlayacak şey, küresel işbirliğidir

Fotoğraf: Reuters

Mutasyona uğramış koronavirüs türü ve tıkanan Brexit müzakerelerinin neden olduğu çifte kaygı, yeni yıl arifesinde İngiltere'deki genel ruh halini kararttı.

2020 yılının başından itibaren diğer tüm olayları bir kenara iterek sahneyi ele geçiren virüs, yılın sonunda da sahneyi kontrol etmekte kararlı.

İngiltere Başbakanı Boris Johnson'un geçen cumartesi günü, koronavirüsün Londra ve bazı bölgelerde daha hızlı yayılacak şekilde mutasyon geçirdiği ve yeni katı önlemler ve tedbirler alınması gerektiğini açıklamasıyla, virüsün Çin'in Vuhan şehrinde yayılmaya başlamasıyla yaşananlara benzer bir şekilde küresel bir panik hali hakim oldu.

Bazı ülkeler hemen İngiltere ile uçuşları yasaklama kararları aldılar.


Peki, bütün bu panik haklı mı?

Hükümetlerin enfekte vakalarda artışı önlemek için harekete geçmesi doğal. Ancak, aralarında ABD'nin enfeksiyon hastalıkları alanında en büyük uzmanlarından Anthony Fauci'nin de olduğu bazı bilim adamları, bu mutasyona tepkilerin abartılmaması çağrısında bulunurken, koronavirüsün yayılmasından bu yana geçerli ihtiyati tedbir ve önlemlerin uygulanmasının önemini de vurguladılar.

Virüslerde mutasyonlar sürekli meydana gelir ve son aylarda Çin'den İspanya'ya, Avustralya'dan İtalya'ya bazı ülkelerde koronavirüsün birkaç kez mutasyon geçirdiği gözlemlendi; ama hiçbiri böyle bir kaygı ve paniğe yola açmadı.

Bu değişiklikler virüsün bazı davranışlarıyla sınırlı kalıp, daha ölümcül veya daha zor tespit edilmek gibi yapısal olmadığı, keza geliştirilen aşılar halen ona karşı etkili olduğu müddetçe kendisini kontrol altına almak mümkün.


Bilindiği üzere virüste meydana gelen ve başta İngiltere ve Güney Afrika olmak üzere Hollanda, Danimarka ve Avustralya'da tespit edilen mutasyon, virüsün insan hücre reseptörlerine bağlandığı dikenli protein moleküllerinden birinde meydana gelen bir değişiklikle ilgili.

Bu mutasyon sonucunda yayılma hızı yaklaşık yüzde 70 arttı. Ancak bilim adamları, meydana gelen artışın virüsteki mutasyondan mı kaynaklandığını yoksa aynı zamanda insanların davranışları, önlemlere ve sosyal mesafe kuralına uymamalarıyla mı bağlantılı olduğunu belirlemek için bilgileri incelemeye devam ediyorlar.

Zira Londra'da özellikle Noel kutlamalarının yaklaşmasıyla sokakların, mağazaların ve toplu taşıma araçlarının kalabalıklaştığı, sosyal mesafe ve maske talimatlarına uymakta gevşek davranmaya başlayan birçok kişinin olduğu gözlemlenmişti.

Bunun nedeni, insanların uzun süredir devam eden kısıtlamalardan bıkmaları ya da gençlerin virüsün onları daha az etkilediğine inanmaları veya bazı kişilerin aşı haberlerinin kendilerine tedbirlere uymama izni verdiğini düşünmeleri.  


Virüsün bu yeni ve mutasyona uğramış türünün yayılması, insanlara bilinen önlem ve tedbirlere bağlı kalmanın, gevşeyip ihmal etmemenin önemini hatırlatacak bir ders olabilir.

Korona ile savaşımız hala uzun. Virüsün farklı şekillerde mutasyon geçirme kapasitesi göz önüne alındığında bu yolun tuzaklarla dolu olduğu da kesin.

Fakat en büyük tehlike, insanların davranışları ve birçok kişinin maske takma, sosyal mesafe, elleri yıkama ve diğer ihtiyati tedbirleri görmezden gelmesi olmayı sürdürüyor.


Aşı haberleri sevindirici, ancak bu hayatın otomatik olarak 2019'daki haline döneceği anlamına gelmiyor. Aksine, bazı davranış ve alışkanlıklarımızı değiştirerek "yeni normal", iş ve sosyal hayattaki yeni modellere uyum sağlamalıyız.

Deneylerin sonuçlarına göre aşıların bağışıklık kazandıracağı doğru. Ama bu bağışıklığın ne kadar süreceği ve aşı olan kişinin kendisi enfekte olmasa da taşıyıcı olmayı sürdürüp sürdürmeyeceği henüz bilinmiyor.

Ayrıca, aşıların tüm insanlara ulaşması uzun zaman alacak. Aynı şekilde gereken geniş çaplı bağışıklığın sağlanmasıyla virüsün yavaş yavaş ortadan kalkması veya kontrol altına alınıp SARS, MERS-CoV vb. diğer virüslerle yaşamaya alıştığımız gibi onunla da yaşayabilecek duruma gelmemiz de.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Bilim adamları, aşı olan kişilere, önümüzdeki dönemde ve nüfusun en az yüzde 70'i (toplumların sürü bağışıklığına ulaşmaları için gereken oran) aşılanana kadar maske takmaya, sosyal mesafeyi korumaya ve diğer önlemlere uymaya devam etmelerini tavsiye ediyor.

Bilim adamları mevcut aşıların yüzde 95 etkili olduğu konusunda uyarıyor, ki bu da yüzde 5'lik bir kesimde etkili olmayacağı anlamına geliyor.

Ülkelerin toplam nüfusu ya da küresel düzeyde hesaplandığında bu, büyük bir oran. Dolayısıyla aslında bilim adamlarının verdiği mesaj şu; herhangi bir ülkede aşılama yüzde 70'e ulaşana kadar, ihtiyati tedbirlere uymaya devam edilmeli, ki virüsü kontrol etmek, ortadan kaldırmak veya en azından kontrol altına almak için gerçek bir şansımız olsun.


Son birkaç gündür insanları endişelendiren 3 soru var:

Bunların ilki, mutasyona uğramış virüsün daha ölümcül olup olmadığı. Bilim adamları ve uzmanlar bu soruya, yeni türün hastalığı daha şiddetli hale getirdiğine veya öncekinden daha fazla hayati tehlike oluşturan komplikasyonlara neden olduğuna dair hiçbir kanıt olmadığı yanıtını veriyorlar.

Mutasyona uğramış virüsün şu ana kadarki tehlikesi, daha hızlı yayılması ve bu nedenle son günlerde İngiltere'de olduğu gibi bulaşma oranını artırması.

Bir diğer endişe verici durum, İngiliz bilim adamlarının yeni türün çocuklara bulaşma eğiliminin eskisine göre daha yüksek olduğuna dair açıklamaları.

Bu da, çocuklar okullarda diğerleriyle daha çok temas halinde olduklarından, virüsü ailelerine taşımaları olasılığını artırdığı için enfeksiyon çemberinin genişlemesi anlamına geliyor.


Yaygın olarak sorulan ikinci soru, mutasyona uğramış virüsün, yeni aşıları etkisiz kılıp kılmayacağıyla ilgili. Önemli sayıda bilim adamı ve Dünya Sağlık Örgütü'nden bu soruya gelen yanıt, aşıların mutasyona uğramış türe karşı etkili olmayacağına dair hiçbir gösterge olmadığı şeklinde.

İngiliz hükümetinin Baş Bilim Danışmanı Sir Patrick Vallance, şu ana kadar elde edilen bilgilerin, yeni türün aşıyı etkisiz hale getirdiğini göstermediğini söyledi.

Bu bağlamda aşı üreticileri de, aşılarının halihazırda yaygın bir dizi virüs türü üzerinde test edildiği ve bu nedenle virüsün yeni versiyonuna karşı da etkili olmalarının beklendiği açıklamasını yaptılar.

Her halükarda, bu şirketler, aşıların mutasyona uğramış virüse karşı etkinliğinden daha fazla emin olmak için önümüzdeki günlerde onun üzerinde de deneyler yapacaklar.


Sorulan üçüncü soru ise şuydu; virüs, mutasyona uğradıktan sonra mevcut test kitleri tarafından tespit edilemez hale mi geldi? Bilim adamları bunu reddederek şu anda uygulanan testlerin virüsü ve enfekte olmuş kişileri tespit edebildiğinin altını çizdiler.

Dolayısıyla, insanların sosyal mesafe, maske ve yetkili makamların uygulayacağı diğer tüm tedbirlere uymaları halinde mutasyona uğrayan yeni türün yayılmasının da kontrol altına alınması mümkün.


Değinmek istediğimiz son önemli nokta, bu virüsün her seferinde bize verdiği derstir. Yani hiçbir ülkenin kendi içine kapanarak virüsü ortadan kaldıracağını iddia edemeyeceğidir.

İnsanlığın pandemiyi kontrol altına almasını, hayatımızı değiştiren ve küresel ekonomiyi benzeri görülmemiş bir şekilde sarsan virüsü dizginlemesini sağlayacak şey, küresel işbirliğidir.

Pandemi, hükümetleri ve uluslararası kuruluşları, yalnızca virüsleri inceleme ve izlemede uzmanlaşmış bilim adamları ve uzmanları içeren uluslararası bir organ oluşturma konusunu ele almaya teşvik edebilir.

Çünkü virüsler, insanlık için en büyük risklerden biri olmaya devam ediyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU