Sosyal medyanın gençler üzerindeki zararları abartılıyor mu?

“Ekran kullanım süresi hakkında sosyal medyayı üstünde tık tık eden saatli bir kara kutu gibi düşünmek, neredeyse tamamen yanlış”

Araştırmalar sosyal medya etkilerinin tek yönlü olmadığını, cinsiyetle alakalı ve önemsiz boyutlarda gerçekleşebileceğini söylüyor / Fotoğraf: The Independent 

Sosyal medyaya kendini kaptırmanın depresif ve endişeli gençler jenerasyonu oluşturacağı korkusunun abartıldığını ortaya koyan yeni bir çalışma, bunun yaşam doyumu üzerinde "önemsiz" bir etkiye sahip olduğunu söylüyor.

Son yıllarda bakanlar ve ebeveyn grupları, Facebook, Instagram ve Twitter gibi sitelerde harcanan aşırı zaman konusunda alarma geçerken, Oxford Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, toplumun “ekran başında geçirilen zaman düşüncesinden vazgeçmesi” gerektiğini belirtti. 

Araştırmacılar, bunun yerine çevrimiçi davranışların veya içeriklerin belirli yönlerinin zararlı olup olmadığına odaklanılması gerektiğini savundu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Araştırmanın önde gelen yazarlarından Profesör Andrew Przybylski, "Mevcut tartışmaların çoğu yetersiz kanıtlara dayandığından bu çalışma, teknolojinin refah üzerindeki etkilerini belirleme yönünde önemli bir adım" dedi.

Sadece ekran kullanım süresi ve zihinsel sağlık semptomlarına odaklanan çalışmaların "istatistiksel olarak gürültülü saçmalık" olduğunu kaydeden Profesör Preyzbylski sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bireysel düzeyde ebeveynlerin endişe ettiği şey geçirilen zaman olmamalı. Ekran kullanım süresi hakkında sosyal medyayı üstünde tık tık eden saatli bir kara kutu gibi düşünmek, neredeyse tamamen yanlış.”

Araştırmanın diğer yazarları da, sosyal medya etkilerinin tek yönlü olmadığını, muhtemelen cinsiyetle alakalı ve 'önemsiz' boyutlarda olduğunu söyledi.

Bununla birlikte, bu etkilerin kadınlarda erkeklerden daha belirgin olduğu saptandı ve sosyal medya kullanımının genç kadınlar arasında potansiyel olarak daha zararlı olabileceği gösterildi.

Konuyla ilgili daha önceki çalışmaların, başlangıçta daha depresif olan gençlerin sosyal medyada daha çok zaman geçirebileceği gerçeğini hesaba katmadığı da ileri sürüldü.

 

 

Araştırmacılar, yaşam memnuniyetsizliğinin sosyal medya kullanımını artırdığı ve sosyal medya kullanımının da yaşam doyumunun azalmasına neden olduğu söyleminin “genelgeçer” bir yargı olduğunun altını çizdi.  

Oxford Üniversitesi'nden ortak yazar Amy Orben, "Bu bize sosyal medyaya bir bütün olarak bakmayı bırakmamız ve nüansları düşünmeye başlamamız gerektiğini gösteriyor" diye belirtti.

Öte yandan araştırmacılar, sosyal medyanın, bu ya da başka zararlı özellikleri nasıl desteklediğinin belirlenmesinin önünde teknoloji şirketlerinin kullanıcıların anonim verilerini paylaşmayı reddetmesi engelinin yattığını söylüyor.

İngiltere'de 8 yıl süren anketle ailelerden alınan 12 bin gence ilişkin verilerin analiz edildiği araştırmanın sonuçları Proceedings of the National Academy of Sciences adlı bilimsel yayında yer aldı.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/health

Independent Türkçe için çeviren: Mehmet Can Eskioğlu

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU