Kadrajdakiler: Küllerinden doğan bir kuş misali; Öykü Karayel

'Bir Başkadır' dizisiyle birlikte gündeme gelen ve hatta dizi için yazılmış olan en başarılı karakter olan Meryem'e hayat vererek yeniden kadraja giren Öykü Karayel'in sinemasal kariyerine bir bakış

Kolaj: Independent Türkçe

Yazdığım yazılar gereği bir seyirci olarak kendimi çoğunlukla "sinema" ile kısıtladığım ve dizi takip edebilmek için gerekli olan uzun zamanları kendime ayırmayı başaramadığım için hiçbir zaman iyi bir dizi izleyicisi olamadım.

Fakat sadece kendisiyle ilgili bu kadar çok konuşturması bile başlı başına bir başarı olan Berkun Oya'nın yazıp yönettiği Bir Başkadır (Ethos) adlı Netflix Türk dizisini herkes bu kadar hararetle tartışırken bu nasıl bir yapımdır diye ben de kendi gözlerimle göreyim istedim ve yaklaşık altı saatlik bir mesai ile bir oturuşta dizinin tüm bölümlerini seyrettim.

Artıları, eksileri, başarıları ve sorunlarıyla sinematik ve sosyolojik açıdan pek çok okumaya açık olan diziyi belki ayrıca başka bir yazıda değerlendiririm, fakat bu diziyle birlikte gündeme gelen ve hatta dizi için yazılmış olan en başarılı karakter olan Meryem'e hayat vererek yeniden kadraja giren Öykü Karayel'in sinemasal kariyerine bu vesileyle bir bakış atalım istedim.


Küllerinden doğan bir kuş misali; Öykü Karayel

Bundan yaklaşık dokuz yıl önce; konservatuar eğitimini yeni bitirip kariyer basamaklarını tırmanmak üzere karşısına çıkan fırsat kapısını aralayarak adım attığı dizi dünyasında, henüz daha yolun başındayken kimi zaman "çirkin", kimi zaman "donuk", kimi zaman da "kısa boylu" olduğu gerekçe gösterilerek televizyon seyircisinin linç girişimine maruz kalan; gelen bu eleştirilere çanak tutan medya ile arası başlarda pek iyi olmayan, bu da yetmezmiş gibi dört bir yandan aldığı bu darbelere sessiz sedasız bir şekilde göğüs germeye çalışırken başrolünde yer aldığı dizinin yapımcısının gelen bu eleştiriler üzerine aldığı kararın psikolojik sonuçlarını düşünmeden reyting uğruna genç oyuncunun karşısına çıkarttığı rakipler karşısında rüştünü ispat etmek zorunda kalan Öykü Karayel adını ilk kez Kuzey Güney adlı televizyon dizisiyle genel seyirciye duyurmuştu.
 


Her ne kadar senaryosu iki erkek kardeşin aynı kızı sevmesi üzerine kurgulanmışsa da izleyicinin de tepkisiyle konusu zamanla farklı alanlara ve kişilere kayan dizideki Cemre rolüyle, iki kardeşi birbirine düşüren aşık ve çaresiz bir güzel olarak seyircinin karşısına çıkan ve Kuzey ile arasındaki masumane aşk sayesinde kendisinden söz ettirmeyi başaran Öykü Karayel, Buğra Gülsoy ve Kıvanç Tatlıtuğ ile başrollerini paylaştığı diziyle zorlu ve yorucu bir serüvene başlamıştı.
 


"Bizi öldürmeyen şey güçlendirir" sözü sanki kendisine söylenmiş gibi; ekran kimyası olmadığı ve rol yapamadığı iddialarını beraberinde getiren ilk ekran deneyimindeki eleştirilerin kendisini yıkmasına ve yıpratmasına müsaade etmeden, her ne kadar televizyon dünyasının dinamikleri ona pek uymuyorsa da adeta küllerinden doğan bir Anka Kuşu edasıyla daha sonra televizyon macerası Kara Para Aşk, Muhteşem Yüzyıl: Kösem, Kalp Atışı ve Muhteşem İkili dizileriyle devam etmişti.


Dizilerdeki ikinci kadın

Tuba Büyüküstün ve Engin Akyürek'in rol aldığı Kara Para Aşk adlı diziye otuzuncu bölüm itibarıyla dahil olan Öykü Karayel, Engin Akyürek'in hayat verdiği Ömer adlı komiserin eski sevgilisi olarak ortaya çıkınca ve eski defterler açılınca Ömer'in hayatında da sarsıntılara sebep olur.

Sonrasında Dilruba Sultan karakteriyle Muhteşem Yüzyıl: Kösem'in kadrosuna katılan oyuncu kısa bir süre sonra bir cariye tarafından bıçaklanarak öldürülür ve böylelikle diziden ayrılır.
 


Televizyon dünyasındaki ilk başrol oyunculuğundan sonra tabiri caizse "ikinci kadın" diyebileceğimiz yardımcı rollerle kendisini biraz nadasa çeken Karayel, daha sonra Kalp Atışı adlı dizide Eylül adlı bir karaktere hayat verdiği başrolüyle bu defa kendi başına ayakta duran ve ayakları yere basan, kendisinden başka kimseye güvenmeyen, üstelik dövüşebilen ve mesleğini iyi yapan, kendi travmalarının acısını başkalarından çıkartan, sevmekten kaçan, kaçtıkça kovalanan, dizideki tüm erkeklerin âşık olduğu biraz aksi, biraz huysuz ve uyumsuz ama güçlü bir karakterle ekranlara geri döner.
 


Devam eden yıllarda bir aksiyon polisiye dizisi olan Muhteşem İkili'nin başrolünü üstlenen Karayel; dizide oğluna, tehlikeden uzak ve güvenli bir hayat sağlamak için uğraşan bir anne ve başarılı bir avukat olan Yağmur adlı, bir komiserin eski eşini canlandırır.
 


Aynı yıl içinde Gülse Birsel tarafından yazılan Türk durum komedisi olan Jet Sosyete'nin bir bölümüne konuk oyuncu olarak katılır.

Ama elbette onun günümüze uzanan başarısı genç yaşında aldığı bu televizyon dünyasındaki dizi tekliflerine dayanmıyor.


Eğitimli bir oyuncu

1990 yılında İstanbul'da doğan Öykü Karayel, Çemberlitaş Kız Lisesi mezuniyetini takiben Kenter Tiyatrosu'nda kısa bir eğitim aldıktan sonra 2007 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü'ne girer.

Buradaki öğrenimi sırasında 2009 yılında öğrenci değişim programıyla bir akademik yıl boyunca Londra'da eğitimini sürdürür.

Üniversitenin son yılında, henüz öğrenciyken Tiyatro Krek'te, Berkun Oya'nın yazıp yönettiği Güzel Şeyler Bizim Tarafta adlı oyunda "Ayşe" karakterini canlandırır ve profesyonel olarak ilk kez sahneye çıkmasına rağmen oyundaki performansıyla ilgi odağı olur.

İki farklı çiftin hayatı üzerinden aşk, korkaklık, özgürlük gibi kavramları ve töre cinayetlerini ele alan bu oyunda; sevdiği adamla kaçıp büyük şehre gelen ve hiç tanımadıkları bir çiftin evine zorla girip sığınmak zorunda kalan başörtülü ve doğulu bir genç kızı canlandırdığı performansıyla dikkat çeken Karayel; Sadri Alışık Sinema ve Tiyatro Ödülleri'nde Efes Özel Ödülü'nü ve Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Genç Yetenek Ödülü'nü alır.

Bu oyundan dört yıl sonra bu defa Tracy Letts'in kaleme aldığı, Mehmet Birkiye'nin yönettiği; aşkın ve sevginin başka boyutlarda yaşandığı, ev kavramının tartışıldığı, çarpıcı bir başkaldırının ele alındığı, kanlı bir kara komedi olan Katil Joe adlı oyunda sahne alır.

Bu oyundan beş yıl sonra, yani 2019'da yapımcılığını ve başrolünü üstlendiği Terk adlı oyunla yeniden tiyatro sahnesine dönen oyuncu; başına buyruk, hırçın ama bir türlü terk edemeyen genç bir kadın ve sevdiklerine bir türlü "gitme" diyemeyen bir terapistin üzerinden ruhun derinlerindeki kavramları, güvenle ilgili soruları, ilişkileri, aile olmayı ve sevilmeyi öğrenmeyi sorgulayan bir oyunda sahne alır.


Ekranın ve sahnelerin arkasındaki Öykü

Bir internet dizisi için Meryem olarak kamera karşısına geçmeden önce televizyon dizilerindeki genel izleyici kitlesinin kimi zaman Cemre, kimi zaman İpek, kimi zaman Dilruba Sultan, kimi zaman Eylül kimi zaman da Yağmur olarak hatırladığı Öykü Karayel'in ekranlarda tartışmalar yaratan varlığının aksine ekranın arkasında kendi halinde ve sade yaşam tarzıyla dış çevreye aşırı mesafeli biri gibi görünse de onu tanıyanlar bu mütevazı samimiyetine hiçbir zaman toz kondurmuyor.
 


İyi bir oyuncu olduğuna yönelik bir iddiada bulunmayan ancak profesyonel hayatında içine sinmeyen şeyleri yapmamaya gayret eden ve her zaman işin edebi kısmıyla ilgilendiğini söyleyen Karayel, ekranın dışında pek ortalarda olmayı sevmediği için genelde güzel sofralar kurup arkadaşlarıyla evde toplanmayı tercih ediyor.

Arkadaşları zorla bir yere götürmediği sürece evinde günlerce sıkılmadan yaşayabilecek kadar evcil olan oyuncu, yoğun bir günün ardından saatlerce PlayStation oynayarak ya da belgesel veya yemek programları seyrederek rahatlıyor.

Çok fazla yabancı dizi izliyor, dramaları takip ediyor; ama fantastik ve bilimkurgu türleri de her zaman ilgisini çekiyor.

En çok güldüğü isimler arasında Şener Şen, Zerrin Tekindor ve Meryl Streep yer alıyor.

"Wes Anderson ve Sam Mendes ne çekse izlerim" diyor, kadın oyunculardan Cate Blanchett ve Viola Davis'e, erkek oyunculardan Mark Ruffalo, Gael García Bernal ve Riz Ahmed'e hayran olduğunu söylüyor.
 


Hayatının merkezinde tiyatro olan oyuncu aynı zamanda işlerinden dolayı nadiren gitse de her yıl maçlara kombine alacak derecede fanatik bir Galatasaraylı.

Yurt dışı seyahat tatillerinde öncelikli tercihi her zaman Londra, yurt içinde ise Kaş oluyor.

Doğduğu, büyüdüğü ve yaşadığı İstanbul şehrini ise bir başka seviyor ve bu şehirde de her zaman denize yakın olmayı tercih ediyor.

Ama onu evinden çıktığı zamanlarda Beyoğlu'nun sokaklarında, Karaköy'deki bir restoranda ya da Eminönü'ndeki bir köftecide de görebilirsiniz.

Bir gün Moda Sahili'nde arkadaşlarıyla sohbet ederken ya da Maçka Parkı ve Yıldız Parkı'nda köpeğiyle beraber bütün gün çimlerde huzurla uzanırken onun yanından geçebilirsiniz.

Özel hayatıyla gündeme gelmemeye özen gösteren Öykü Karayel, bundan iki sene önce evlendiği müzisyen olarak tanınan ama aynı zamanda profesyonel olarak senaryo doktorluğu işini de sürdüren Can Bonomo ile gözlerden uzak, mutlu ve mesut bir birliktelik yaşamaya devam ediyor.
 


Öykü Karayel ve Sinema

Her ne kadar rol aldığı dizilerle genel seyirci kitlesine ulaşıp adından çokça söz ettirse de dizi seyretmeyle ilgili mazeretlerim nedeniyle benim kadrajıma beyaz perdeye ilk defa merhaba dediği Zeki Demirkubuz'un "Bulantı"sı ile giren Öykü Karayel, sonrasında da seçiciliğiyle sinema kariyerinde hep iyi projelerde yer aldı ve iyi yönetmenlerle çalışma imkânı buldu.

Elbette bu filmlerin iyi olmasında onun sinema oyunculuğundaki başarısının da katkıları büyük oldu.

Bir oyuncu olarak kendisini her zaman senaryodaki metne ve yönetmene bıraktığını söyleyen, eğer bir karakter ve diyalog güzel yazılmışsa kendi işinin sadece o karakteri mahvetmeden oynamak olduğunu dile getiren Karayel'in genç yaşında birbirinden farklı yönetmenlerle çalıştığı ve aşağıda sizin için özetlediğim filmografisi, siz de takdir edersiniz ki onun için öyle hafife alınacak bir sinemasal yolculuk değil.


Bulantı

Yönetmen: Zeki Demirkubuz / Oyuncular: Zeki Demirkubuz, Şebnem Hassanisoughi, Öykü Karayel, Çağlar Çorumlu, Cemre Ebuzziya, Ercan Kesal, Nurhayat Kavrak, Kaan Turgut, İpek Türktan, Mert Salih Öztürk, Bahar Özus, Yazgı Demirkubuz, Aydın Yıldız, Apo Demirkubuz / Süre: 112 dakika
 


Zeki Demirkubuz'un yazıp, yönettiği ve bizzat rol aldığı Bulantı, aynı zamanda yönetmenin kariyerindeki onuncu filmi.

Sevgilisiyle birlikte olduğu bir gece, karısı ve küçük kızını trafik kazasında kaybeden Ahmet, "akıl-fikir işleri" yapan mühim bir şahsiyettir.

Kimseyi umursamayan, hiçbir şeyin önünde eğilmeyen biri olarak bu trajik olaydan da pek etkilenmeden yaşamına devam eden Ahmet'in bir süre sonra, görünürde bir sebep olmaksızın kendinde ve yaşamında bazı değişimler olmaya başlar.

Küçük terslikler, tuhaf aksilikler art arda gelince çok sevdiği kadınlarla arası bozulur, hayat karşısında zorlanır ve kendisinden beklenmeyecek zafiyetler gösterir.
 


Filmde; insanı sessizliği ve umursamazlığıyla çıldırtan, sevme, bağlanma ve sadakat özürlü, duyguları varsa bile dondurulmuş bir adamla sevgili olarak kalmakta ısrar eden Aslı adlı karaktere hayat veren Öykü Karayel, ilk filminde oldukça cesur denebilecek sahnelerle dikkatleri üzerine çekerken, yaşadığı ilişkiyle ilgili içten serzenişleri oldukça akılda kalıcıdır, hatta senaryo nedeniyle filmin ilk yarısında Amerika'ya giderek hikayeden çıkmış olsa bile filmdeki etkisini -acaba yeniden döner mi sorusuyla- bence sonuna kadar hissettirebilmiştir.


Toz

Yönetmen: Gözde Kural / Oyuncular: Sayeed Masud Ahmadi, Erkan Akbulut, Haji Gul Aser, Muhammed Cangören, Abdul Qadir Farookh, Öykü Karayel, Faqir Nabi, Beran Soysal / Süre: 120 dakika
 


Gözde Kural'ın ilk uzun metraj deneyimi olan Toz, İstanbul'dan Afganistan'a uzanan bir arayışı konu ediniyor.
 


Filmde Öykü Karayel'in hayat verdiği Azra adlı karakter, ailesinin sır dolu geçmişinin izini sürerken, savaşın insanların kaderi üzerindeki etkilerini ve Afganistan'da yalnız bir kadın olarak çıktığı yolculuğu anlatıyor.
 


Film için savaşın devam ettiği sırada yirmi üç gün Afganistan'da kaldığını söyleyen, kendi güvenlikleri için her ne kadar tüm önlemler alınmış olsa da yine de çok zor koşullarda filmin çekildiğini belirten ve ünlü fotoğrafçı Steve Mccury'nin 1984 yılında bir dergi için çektiği Afgan Kızı Şarbat Gula'yı andıran görüntüsüyle de dikkat çeken Öykü Karayel filmdeki performansıyla Şangay Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu kategorisinde aday gösterildi.
 

 

İşe Yarar Bir Şey

Yönetmen: Pelin Esmer / Oyuncular: Başak Köklükaya, Öykü Karayel, Yiğit Özşener, Ayşe Nil Şamlıoğlu, Berfu Öngören, Melih Düzenli, Sedat Kalkavan, Fatih Sevdi, İbrahim Selim, Süleyman Karaahmet, Aydan Kalınağa, Neslihan Öztürk, Aslıhan Kandemir, Ozanay Alpkan, Ersin Duymazlar, Emrah Özertem, Cüneyt Yalaz, Serkan Çetinkaya, Özlem Çınar, Güçlü Yalçıner, Nalan Kuruçim, Murat Kılıç, Yavuz Pekman / Süre: 104 dakika
 


Pelin Esmer'in senaryosunu yazar Barış Bıçakçı ile beraber yazdığı filmi İşe Yarar Bir Şey, bir tren yolculuğunda tanışan avukat Leyla ile hemşire Canan'ın, kendi ölümünü gözleyen Yavuz ile kesişen hikâyelerini konu ediniyor.
 


Bolca diyaloğun olduğu, hayatı sorgulatan bir yol ve mecburiyet hikayesini ele alan filmde oyuncu olmak isteyen; biraz cahil ama büyük hayalleri olan, insanlar içinde cehaleti ortaya çıktıkça hem sinir olan ama hem de cehaletini açığa çıkaranlara özenen Canan adlı yeniyetme bir hemşireyi canlandıran Öykü Karayel filmdeki sıra dışı bu rolüyle yine dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor.
 


Bir görev sebebiyle on altı saat sürecek bir tren yolcuğu yapan ve görevi yasa dışı bir şey yapmasını gerektirdiği için bu yapacağı şeyin iyi ya da kötü olup olmadığını sorgulayan ve bu yüzden büyük bir stres altında kalan karakterin tüm hezeyanlarını başarıyla seyircisine aktaran Karayel, bu rolüyle pek çok festivalde aday olarak gösterildi.


Malatya Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, Uluslararası Boğaziçi Film Festivali'nde ise En İyi Kadın Oyuncu ödüllerinin sahibi oldu.
 

 

Put Şeylere

Yönetmen: Onur Ünlü / Oyuncular: Öner Erkan, Elit Iscan, Öykü Karayel, Beril Kayar, Erkan Kolçak Köstendil, Türkü Turan, Kuzey Yücehan, Kadir Çermik, Feride Çetin / Süre: 100 dakika
 


İstanbul'un Cihangir semtinde yaşayan bir grup sanatçının zaten yeterince karmaşık olan ilişkileri, hayatlarına giren bir el kamerası nedeniyle iyice garip bir hal alır; söz konusu kamera filmdeki kimi karakter için iyi bir fırsatken kiminin de sonunu getirir.

Tüm kadınların âşık olduğu narsist bir yönetmen, birbirlerine kabloyla bağlı iki ev arkadaşı, aynı zamanda morg olan bir tiyatro sahnesi, ölüleri dirilten bir hemşire ve ekibin bazen sağ bazen sol, bazen de iki kolu olmayan torbacısı; Onur Ünlü'nün zaman ve mekânla oynadığı deneysel anlatısının kahramanlarıdır.
 


Onur Ünlü'nün yönetmen koltuğunda oturduğu ve birçok farklı karakterin çevresinde gelişen Put Şeylere adlı filmin kadrosunda yer alan Öykü Karayel bu defa hayranı olduğu yönetmene yazdığı senaryoyu beğendirme çabasındaki bir senariste hayat veriyor.

 

Bir internet dizisi: Bir Başkadır

Yönetmen: Berkun Oya / Oyuncular: Öykü Karayel, Fatih Artman, Funda Eryiğit, Defne Kayalar, Settar Tanrıöğen, Tülin Özen, Derya Karadaş, Alican Yücesoy, Bige Önal, Öner Erkan, Nesrin Cavadzade, Gökhan Yıkılkan    , Gülçin Kültür Şahin, Esme Madra, Nazmi Kırık, Nur Sürer, Taner Birsel, Nihal Koldaş, Sinan Tuzcu / Süre: 360 dakika
 


Netflix'te 12 Kasım 2020'de gösterime giren ve seyirciyle buluştuğu günden bu yana durmaksızın konuşulan; Berkun Oya'nın yazıp yönettiği bir Türk dizisi olan Bir Başkadır, her ne kadar sekiz bölümlük bir diziyse de Türk dizi tarihinde seyircisine sinemasal bir tat veren ender özgün yapımlarından biri olmayı başarıyor.

Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, hayatları farklı, hayalleri farklı, korkuları farklı, birbirlerine zıt insanların ön yargılarından beslenen dizide tüm kadro kendilerine has travmatik hikayelerinde oldukça etkileyici oyunculuk performansıyla dikkatleri üzerine çekse de gündelikçilik yapan ve zaman zaman baygınlık geçirdiği için bir psikiyatriste giden Meryem adlı karaktere hayat veren Öykü Karayel, tek kelimeyle ifade etmek gerekirse bu performansıyla adeta "parlıyor" ve oyunculuğunu zirveye taşıyor.
 


Karayel, gerçek hayatında etkileşim içinde olduğu ve diyalog kurduğu etrafındaki tüm insanları o kadar iyi çözümlemiş ve gözlemlemiş ki nefret duygusunun sarmaladığı toplumun kendisi için bir özeleştiri olan bu dizide hayat verdiği Meryem karakterini, hem fiziksel hem de ruhsal olarak seyirciye aktarmakta zorlanmıyor; bu karakteri oynamıyor adeta yaşıyor.

Yöresel ağzı yerinde kullanması da bu dizideki oyunculuğunun etkisini oldukça güçlendiriyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU