Türkiye, S-400 alımı nedeniyle ABD tarafından F-35 savaş uçağı projesinden çıkarıldı.
Bu süreçte Yunanistan'ın Fransız yapımı çift motorlu Rafale uçağından sekiz tanesi hibe olmak üzere 20 tane alacağı duyuruldu.
Son olarak da Yunanistan'ın F-35A uçaklarından 20'sini satın almak için ABD'ye resmen başvurdu.
ABD'nin de bu satışa sıcak baktığı iddiası bir süreden beri süren tartışmayı yeniden alevlendirdi.
O da 2002'den beri yeni uçak alımı yapmayan Türkiye'nin söz konusu alımları gerçekleştirmesi halinde Yunanistan'a karşı Ege'deki hava üstünlüğünü kaybedip kaybetmeyeceği tartışması.
Türkiye'nin kendi Milli Muharip Savaş Uçağı'nı (MMU) geliştirilse dahi bunun seri üretime geçmesi 2040'lardan önce zor görüldüğü için savunma çevrelerinde Türkiye'nin bölgedeki hava dengesini korumak için ne yapabileceğine dair fikirler ortaya atılmakta.
Bazı çevreler, Türkiye'nin yeni savaş uçağı alımı yapamasa dahi elindeki SİHA'lara ve Türk yapımı Hürkuş adlı eğitim uçağından geliştirilen Hürjet'e savaş uçaklarında kullanılan seyir füzelerini yerleştirerek hava dengesini koruyabileceğini öne sürmekte.
Bu iddiayı kendisine ait blogta Türkiye'nin Yunanistan'ın yaptığı uçak alımlarına karşı ne yapmasına gerektiğine dair bir yazı kaleme alan Savunma Sanayisi ve Havacılık Uzmanı Hakan Kılıç'a sorduk.
Böyle giderse Türkiye ile Yunanistan'ın uçak sayısı eşitlenecek
Kılıç, her şeyden önce Yunanistan'ın mevcut alımları yapması halinde hava dengesinin bozulacağını şu sözlerle doğruladı:
Rafale ve F-35 ile donatılmış bir hava gücü karşısında sadece F-16 50+ uçakları ile mücadele vermek, pilot sayımız istenen düzeye gelse bile çok fazla kişisel fedakarlık gerektirecektir. Ayrıca taktik ve harekat planlaması açısından da çok olumlu gözükmemektedir.
Yunanistan'ın alımlarına devam etmesi, Türkiye'nin de yeni alım yapamaması halinde 2030-2040'lı yıllarda Yunanistan'ın elinde 20'si F-35A, 18'i Rafale, geri kalanı da F-16 ve Mirage 2000'lerden oluşmak üzere 223 civarında savaş uçağı olacağını kaydeden Kılıç, Türkiye'nin de elinde ise artık kullanım süreleri dolan 35-40 adet F-4'ün devre dışı kalmasıyla F-16'lardan oluşan 225 civarı uçağın olacağını belirtti.
Kılıç, devamında "Eğer statüko aynen bu şekilde devam eder ve alımlar gerçekleşirse Yunanistan lehine gözükmektedir" dedi.
"SİHA'larla hava dengesi korunamaz"
Kılıç'a hava dengesinin SİHA'larca korunanabileceği iddiasının tartışılmasını bile komik bulduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
Evet, Akıncı'ya milli AESA radar ve milli hava-hava füzeleri entegre edilmesi çok konuşuldu ama bu başarılabilse bile elimizde ABD'nin yeni geliştirdiği Kratos XQ-58 Valkyrie veya Boeing Loyal Wingman gibi steallth, turbofan motorlu avcı uçağı tasarımına sahip bir SİHA olmadan böyle bir ihtimal yok.
"SİHA'lara Bozdoğan ve Gökdoğan füzelerini takıp Yunanlılara salacak değiliz"
Akıncı/Aksungur SİHA'ların hava-hava görevleri yapamaz demediğini ancak bunun kısıtlı olacağını söyleyen Kılıç sözlerine şöyle devam etti:
Yani daha çok kendilerini koruma, SİHA'lara karşı veya insanlı uçaklarla birlikte hedef çoğaltmak, kalabalık etmek veya düşmanı taciz etmek açısından hava-hava görevi icra edeceklerdir. Yoksa medyada yazıldığı gibi F-16 yerine 30 tane SİHA'ya milli hava-hava füzelerimiz ki çok önemli ve takdire şayan bir başarıdır, Bozdoğan ve Gökdoğan füzelerini takıp Yunanlıların üzerine salacak değiliz. Bunu yapsak bile sanırım 3-5 F-16 tamamını kısa sürede etkisiz hale getirecektir. Aynı şey bizim içinde geçerli. ABD Rapier'lerinin F-16'larımız karşısından nasıl bir şansı olabilir?
"Hürjet de çözüm olmaz"
Türkiye'nin ABD ve Çin'den sonra dünyanın en büyük SİHA filosuna sahip olan ve bunları aktif kullanan ülke olduğuna dikkat çeken Kılıç, şunları söyledi:
Yani SİHA'larımıza laf yok ama hiçbir SİHA hava üstünlüğü/hava sahasını koruma görevinde savaş uçağını ikame edemez. En azından şimdilik yani yapay zeka istenilen seviyeye gelene kadar. Mesele hızlı düşünmek değil, bir pilot kadar inisiyatif alabilmek ve savaş uçağı kadar üstün manevra yeteneği ve itki gücüdür.
Kılıç, öneri olarak getirilen Hürjet'in adı üstünde teknik tabiri ile "Light Attack" yani hafif saldırı uçağı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
Bu şu demek, hızı, harekat yarıçapı ve silah kapasitesi ile diğerlerinin daha düşük modeli. Kısacası milli muharebe uçağı seri üretime geçene kadar yukarıdaki rakiplerin karşısına F-16'dan başka çıkaracağımız bir uçağımız olmayacak. Yapısal modernizasyona sokularak ömürleri 2040'a kadar uzayan F-16'larımız ile sadece tek tip avcı uçağı kullanıyor olacağız.
Alternatif olarak düşünülen uçaklar hangileri?
Dolayısı ile Türk hava kuvvetlerinin fazla olmamak üzere çeşitliliğe ihtiyacı vardır. İster Avrupa ister ABD kaynaklarından temin edilsin yeni bir tip alımı veya belli konularda uzmanlaşmış uçak tedariki gündeme alınabilir. Örneğin Almanya'nın yeni alacağı elektronik harp amaçlı EF-18A gibi.
Savunma çevrelerinde İsveç yapımı Gripen uçağını ile EF-2000 uçaklarının da alternatif olarak konuşulduğunu belirten ve bu uçakların olumlu yanları kadar dezavantajlarını da sıralayan Kılıç, sözlerini şöyle tamamladı:
"Acil koduyla savaş uçağı alımı zaruret"
BAE'ni bile F-35 sahibi olacağını ve Yunanistan'ın son hamlesini düşündüğümüzde MMU gelene kadar ilave savaş uçağı alımı bir zaruret olarak görülmektedir. Hangisi alınırsa alınsın eğer nihayetinde F-35 alamaz isek milli muharebe uçağı gelene kadar ilave savaş uçağı ihtiyacımız "acil" kodu ile konuştuğumuz yüksek irtifa hava savunma sistemlerinden bile daha zaruridir. Hiçbir hava savunma füzesi, hiçbir modern savaş uçağını ikame edemez.
© The Independentturkish