Sosyal medya demokrasiyi çökertiyor mu?

Eleştirmenler, "sosyal medya"nın manipülasyon ve yanlış bilgilendirme için geniş fırsatlar sunup, siyasi güçlere kendisini kitlelerin yönelimlerini saptırmak için kullanma gücü vererek "demokrasiyi çökerttiğini" vurguluyorlar

Fotoğraf: AA

Geçtiğimiz cuma günü Kremlin'den yapılan sürpriz açıklama adeta "Ben suçluyum" diyen ya da en azından bizim böyle anladığımız bir açıklamaydı.

Tüm dünyanın ilgi odağı olacak önemli bir başkanlık seçiminin arifesinde, Amerikan kamuoyunun yönelimlerini değiştirmeye yönelik "siber" müdahale olasılığı konusunda endişelerin arttığı bir zamanda, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD dahil tüm dünya ülkelerine "Devletlerin bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak siber saldırılar düzenlememeyi taahhüt edecekleri bir uluslararası anlaşma" önerdi.

Putin bu öneriyle, uluslararası baskının mevcut en tehlikeli ve etkili mekanizmalarından biri olarak teknolojinin düşmanca kullanımına karşı bir uluslararası anlaşma yoluyla karşılıklı olarak seçimlere müdahale edilmemesi garantisi verilmesini istiyor.

Rusya, birden fazla kez bazı ülkelerde seçimlerin sonuçlarına "aleni bir şekilde müdahale" suçlamasıyla karşılaştı.

Bu suçlamaların en önemlileri arasında, 2016'daki ABD başkanlık seçimleri, 2017 Fransa cumhurbaşkanlığı seçimleri, İngiltere'deki Brexit referandumu ve sağcı popülist eğilimin yayılmasına ilişkin olaylar başta olmak üzere Avrupa ülkelerinden yaşanan bazı önemli siyasi olaylarda birtakım etkileri gözlemlenebilen müdahaleler yer alıyor.

Putin, Batı'daki birçok çevre tarafından "hibrit savaş" mekanizmalarının üstatlarından biri olarak görülüyor.

Hibrit savaş basitçe "konvansiyonel savaşı, düzensiz savaşı ve siber savaşı birleştiren askeri bir strateji" olarak tanımlanabilir.

Ayrıca "kitle imha silahları, konvansiyonel silahlar ve bilgi savaşının kullanıldığı saldırılar" veya "geleneksel, yıkıcı ve siber araçların kullanımını içeren farklı tehdit türlerinin bir kombinasyonu" şeklinde de tanımlanabilir.

Rusya elbette bu suçlamaları reddetmekten vazgeçmiyor. Batı ülkelerindeki seçim süreçleri ile siyasi süreçlere esas olarak "sosyal iletişim" alanını kullanan teknolojik manipülasyon mekanizmaları yoluyla müdahale ettiği için herhangi bir Rus oluşuma yaptırım uygulanmasını şiddetle reddediyor.

Buna rağmen, Putin'in açıklaması Rusya'nın bunu yaptığına ya da en azından bunu yapma kapasitesine sahip olduğuna dair üstü kapalı bir itiraftır.

Batı ülkeleri de siyasi çıkarlar elde etmek için "siber alanı" çarpık bir şekilde kullanmıyor değil ama Ruslar bu alanda kayda değer bir atılım yapmış görünüyor.

Nitekim bu durumun sonuçları birden fazla ülkede birçok önemli seçim sürecinde belirgin bir şekilde meydana çıktı.

Siyasi aktörler, birçok ülkede siyasi ve seçim süreçlerini yönlendirmede "siber müdahalelerin" etkinliğini bizzat görmüşlerdir.

"Freedom House" tarafından yayınlanan yakın tarihli bir rapor da bu konuda uyararak, bu politikaların devamının, "demokrasiyi çökertmek isteyenler için temel bir strateji" haline geldiği belirtildi.

Bu raporunda örgüt özellikle: "2019 yılında dünyanın farklı bölgelerinde incelenen 30 seçim sürecinden 26'sında dezenformasyon mekanizmalarını benimseyen şüpheli müdahaleler" gözlemlendiğini kaydetti.

Ülkelerin iç politikalarına müdahale yöntemleri, dünyamızın şu anda tanık olduğu bilgi ve iletişim devrimi ve durumu nedeniyle temelden değişti.

James Bond serisi yapımcıları şimdi yeni bir film yapsalar belki de bu maceracı "kahramanın", politik amaçlarına ulaşmak ve güvenlik operasyonlarını yürütmek için hızlı mermili tabancalar, süper hızlı tekneler ve yarış arabaları kullanmak yerine bir bilgisayarın karşısına geçip klavyenin birkaç tuşuna basmakla yetindiğini göreceğiz.

"Sosyal medya devrimi" hayranları her zaman bu popüler araçların demokrasiyi güçlendirmeye, canlı tartışmaları sürdürmeye ve farklı seslere yer açmaya olan katkısını savundular.

Sosyal medyayı, "özgür siyasi ifade ve demokrasiyi pekiştirmek için bir araç" olarak gören Zuckerberg gibi kişiler de bu düşünceyi benimsiyorlar.

Ancak bu medyanın siyasi süreçler üzerindeki etkisinin kafa karıştırıcı sonuçları, hala eleştirmenlerin retoriğini güçlendiriyor.

Eleştirmenler, "sosyal medya"nın manipülasyon ve yanlış bilgilendirme için geniş fırsatlar sunup, siyasi güçlere kendisini kitlelerin yönelimlerini saptırmak için kullanma gücü vererek "demokrasiyi çökerttiğini" vurguluyorlar.

Kremlin'in, iletişim teknolojisi alanındaki bu çirkin uygulamaların durdurulması için taahhütlerde bulunulması gerektiğine dair açıklamasının ardından, artık bu araçların tehlikesine, bunların manipülasyona, seçim süreçlerinin seyri üzerinde kötü niyetli bir etkiye izin verme kapasitelerine dair yeni kanıtlarımız oldu.

Bu, önemli bir uluslararası endişe kaynağı ve uluslararası bir uzlaşıya sahip olması gereken bir konudur.

Uluslararası uzlaşıyı da bu konunun utanç verici varlığına dair kanıtlardan yoksun olmadığımız tehlikelerini azaltmak için etkili bir hareketlenme takip etmelidir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU