Kriz üstüne kriz: Üç maddede Lübnan'ın boğuştuğu sorunlar

Bölgesel çatışmaların ortasında kalan bu küçük Ortadoğu ülkesi, bir yandan son yılların en büyük ekonomik kriziyle boğuşurken, diğer yandan da Kovid-19 salgını nedeniyle sağlık hizmetinde sınırlarını zorluyor

Başkentin önemli bir kesiminde yıkıma yol açan patlama, Lübnanlıları derinden etkiledi (AFP)

Onlarca kişinin ölmesine, binlercesinin de yaralanmasına neden olan Beyrut patlaması, halihazırda birçok krizle mücadele eden Lübnan’da yeni yaralar açıyor.

Patlamanın şokunu yaşayan halk olayın sorumlularından bir an önce hesap sorulmasını isterken, bu olayın Lübnan’ın bugününde ve geleceğinde nasıl bir etkisinin olacağına dair ihtimaller de masaya yatırılıyor.

Zaten Suriye savaşının ve bölgesel anlaşmazlıkların etkisini ciddi derecede hisseden ülke, bir yandan da son yılların en şiddetli ekonomik krizi ve koronavirüs (Kovid-19) salgınının getirdiği ağır yük altında eziliyor.

Bölgesel çatışmalar ve Suriye savaşının yansımaları

Birçok din ve mezhep mensubunun bir arada yaşadığı bu küçük Ortadoğu ülkesi çoğu kez bölgesel çatışmaların ortasında kaldı.

Yakın tarihte 15 yıl süren (1975-1990) yıkıcı bir iç savaş yaşayan Lübnan, bu dönemde ve takip eden süreçte Suriye ve İsrail askerlerinin kendi topraklarındaki varlıklarıyla mücadele etti. Ülkedeki siyasi kurumlarsa Suriye yanlısı ve Suriye karşıtı kamplar arasında anlaşmazlıklarla çalkalandı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İsrail’in Lübnan işgaline karşı 2006’da ortaya çıkan İran destekli Şii Hizbullah hareketi, 2013’te Beşar Esad rejimine destek için Suriye’deki savaşa katıldı. Yaşananlar Lübnan siyasi atmosferinde ayrılıkları beraberinde getirmekle kalmadı, savaşın sıçradığı komşu ülkede Beyrut başta olmak üzere birçok bölge saldırılara sahne oldu.

Suriye savaşının Lübnan üzerindeki en bariz neticesiyse yaklaşık 4,5 milyon kişinin yaşadığı ülkenin tahminen 1,5 milyon mülteci akınına uğraması oldu.

Lübnan yönetimi ve uluslararası kuruluşlar, kitlesel göç karşısında bu küçük ülkenin omuzlarındaki ekonomik ve toplumsal yükün paylaşılması konusunda birçok kez çağrıda bulundu ancak yeteri düzeyde destek gelmedi.

Kovid-19’la boğuşan hastaneler zaten yetersizdi

Binlerce kişinin yaralanmasına yol açan Beyrut patlamasının ardından hastanelerin ya hasar görmesi ya da yaralılarla dolmuş olması nedeniyle bazı kişilerin geri çevrildiği haberleri geldi. Zaten Kovid-19 salgınıyla baş etmekte zorlanan sağlık kurumlarının içinde bulunduğu vahim durum, bu son felaketle nasıl başa çıkılabileceğine dair kaygıları da artırdı.

Salgında 5 binden fazla vakanın bildirildiği Lübnan’da şimdiye kadar 65 kişi yaşamını yitirdi. Rakamlar nispeten düşük görülse de yakın zamanda vakalarda hızlı artış yaşandığı ve salgının ülkenin başka bölgelerine de sıçradığı kaydedildi.

Tecrit uygulamalarının sonlandırıldığı ülkede doktorlar halihazırda kırılgan haldeki sağlık sisteminin “çoktan kapasitesinin ötesine” geçtiği uyarısında bulunmuştu.
 

afp.jpg
Beyrut'ta patlama nedeniyle hasar gören bir hastane (AFP)


Saldırıdan günler önce Arab News’e konuşan Dr. Osman İtani, “Refik Hariri Üniversite Hastanesi’nin yoğun bakım servisleri tamamen dolu. Şayet durum önümüzdeki günlerde de bu şekilde devam ederse hastane, yoğun bakım tedavi gerektiren vakalara bakamayacak duruma gelecek” demişti.

Yolsuzluk iddiaları, ekonomik kriz, protestolar

Geçen yıl ekim ayında halk, hükümetle ilgili yolsuzluk iddialarını ve kemer sıkma politikalarının yanı sıra içme suyu ve elektrik tedarik edememe gibi altyapı sorunlarını protesto için Lübnan genelinde yaklaşık 70 bölgede sokaklara dökülmüştü. Şiddetlenen eylemler Başbakan Saad Hariri görevi bırakmasıyla sonuçlanmıştı. Ancak Hariri’nin gidişiyle önemli bir değişiklik görülmedi, aksine elektrik kesintileri daha da kötüleşti, ekonomik kriz derinleşti ve gıda fiyatları yüzde 80’e varan oranlarla arttı.

Bu arada resmi verilere göre nüfusun neredeyse yarısının yoksulluk sınırının altında yaşadığı ülkede işsizlik oranı yüzde 35’i gördü.

Lübnan mart ayında tarihinde ilk kez borçlarını ödeyemeyeceğini duyurdu. Ulusal borç, gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 170’ine karşılık gelecek şekilde 92 milyar dolar’a (yaklaşık 645 milyar TL) dayanırken, Lübnan bu rakamlarla dünyada en yüksek borç oranına sahip ülkelerden biri haline geldi. Ekonomiyi kurtarmak için Uluslararası Para Fonu (IMF) ile görüşmelere mayıs ayında başlansa da müzakerelerden henüz sonuç alınamadı.

Diğer taraftan Johns Hopkins Üniversitesi’nden Ekonomi Profesörü Steve H. Hanke'nin hesaplamaları Lübnan'da enflasyonun yüzde 424 seviyesinde olduğunu gösterirken, Lübnan Lirası'nın da yakın zamanda dolar karşısında yüzde 80 değer kaybı yaşadığı belirtildi.

 

Independent Türkçe, Guardian, Eurasia Review

DAHA FAZLA HABER OKU