Nevşehir'in Hacı Bektaş İlçesi'nde bulunan Hacı Bektaş Veli Dergahı yüzyıllar boyunca Alevi–Bektaşilerin inanç merkezi oldu.
30 Kasım 1925 tarihinde yürürlüğe giren Tekke ve Zaviyelerin kapatılmasına dair yasa ile Hacı Bektaş Veli Dergahı da kapatıldı.
Dergah, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce onarılmasının ardından 16 Ağustos 1964 tarihinde müze olarak ziyarete açıldı.
Dergah statüsünden çıkmasına karşın Alevi ve Bektaşiler, Hacı Bektaş Veli Dergahı'nın bulunduğu alanı ziyaretlerini sürdürmeye devam etti.
Ayrıca her yıl 16 ve 18 Ağustos tarihleri arasında düzenlenen Hacı Bektaş Veli'yi Anma Törenleri'ne Türkiye ve çevre ülkelerden on binlerce insan katılmakta.
"Danıştay'ın Ayasofya kararının emsal olacağı düşüncesindeyiz"
Alevi–Bektaşi dernekleri yıllardan beri müzenin kendilerine devrini istiyordu.
Son olarak Danıştay'ın 1934 verilen Ayasofya'nın müze yapılması kararını iptal etmesinin ardından cami statüsüyle Diyanet'e devredilerek ibadete açılması kararının ardından bir değerlendirme yapan Alevi dernekleri, Hacı Bektaş Müzesi'nin kendilerine devri talebini daha yüksek dillendirme kararı aldılar.
Konuyla ilgili Independent Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat, bu taleplerinin yeni olmadığını belirterek şöyle konuştu:
Hacı Bektaş başta olmak üzere Karacaahmet, Şahkulu, Erikli Baba gibi yüzyıllardır Alevilere ait olan dergahların bugün sahibi değiliz. Bunlara kira ödüyoruz. Dergahlarımızın bizlere iadesini istiyoruz. Danıştay'ın verdiği kararın emsal olacağına inanıyoruz.
Anma töreninde müzenin Alevilere devri talep edilecek
16 Ağustos'ta başlayacak olan anma törenlerinde bu talebin çok sayıda Alevi derneğinin katılımı ile kamuoyuna bir kez daha deklere edileceğini söyleyen Fırat, sözlerini şöyle tamamladı:
Bizim amacımız müzeyi kapatmak değil. Tarihi dokusuna koruyacak, müze kısmı kalacak şekilde dergahın Alevilere devri yapılması bir hakkın teslim edilmesi olacaktır.
"Hacı Bektaş Müzesi'nin devri için de siyasi bir karar lazım"
Uzun yıllar boyunca Alevi derneklerinde yönetici olarak görev yapan HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu da Hacı Bektaş Dergahı başta olmak üzere Alevi dergahlarının iadesi talebinin Ayasofya ile başlamadığını bunun yıllardan beri Alevilerin süregelen haklı bir talebi olduğunu kaydetti.
Ayasofya kararının hukuki değil, siyasi bir karar olduğunu iddia eden Kenanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
İktidarın bundan bir siyasi çıkar gördüğünden siyasi bir karar verdi. Hacı Bektaş Dergahı başta olmak üzere diğer Alevi dergahlarının iadesi için de siyasi bir karar gerekiyor. Ancak mevcut iktidarın Alevilere ait dergahları Alevilere iade edeceğini sanmıyorum. Tam tersine Aleviler açısından kötüye gidiş vardır.
"Aleviler, Cumhuriyet Devrimleri'ni kendileri üzerinden tartışmaya açtırmaz"
Alevi dergahlarının iade edilmesi konusu geçmişte gündeme geldiğinde böyle bir uygulamanın yapılması için bazı çevreler Tekke ve Zaviye Kanunu'nu değiştirmek gerektiği iddiasında bulunmuştu.
"Alevilerin böyle bir talebi kanunu tartışmaya açar mı" sorusuna ise Kenanoğlu, Alevilerin kendileri üzerinden Tekke ve Zaviye Kanunu'nu dolayısıyla Cumhuriyet Devrimleri'nin tartışmaya açılmasını istemeyeceklerini belirterek, bu nedenle Tekke ve Zaviye Kanunu'nu değiştirmeden de bu sorunun halledebileceğini söyledi.
"Başörtüsü düzenlemesi gibi sorun çözülebilir"
Kenanoğlu'nun bu konuda başörtüsü düzenlemesini örnek göstererek sözlerini şöyle sürdürdü:
Başörtüsü sorunu, Anayasa'ya dokunmadan fiili uygulamalarla ve yönetmelik değişiklikleri ile çözüldü.
Alevi dergahlarının devredilmesi de siyasi iktidarın kararına bağlı olan filli uygulamalarla ve yönetmelik değişiklikleriyle çözülebilecek bir sorundur. Zaten siyaset her zaman bir çözüm yolu bulabilmiştir.
Örneğin 1954 yapılan bir yasa ile Türk büyüklerinin mezarının olduğu yerlerin ibadet edilebileceğinin belirtilmesi ile birlikte birçok eski dergah ibadete açılmıştır. Alevilerin Hubyar Sultan Dergahı bunlardan biridir.
İrade olduktan sonra Tekke ve Zaviye Kanunu'ndan değişiklik yapılmadan da sorun çözülebilir.
© The Independentturkish