CHP'li Bağcıoğlu'ndan Suriye yorumu: Kalın'ın fotoğraflarında, "Bu harekatın sahibi biziz" mesajı var

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Suriye’deki son gelişmeleri değerlendirdi

Fotoğraf: ANKA

CHP Milli Savunma Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, dün partisinin genel merkezinde bir grup gazeteciyle bir araya geldi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Toplantıda, Bağcıoğlu CHP’nin milli güvenlik politikalarına ilişkin sunum yaptı. Bağcıoğlu’nun değerlendirmelerinden öne çıkanlar şöyle:

Suriye’de son dönemde meydana gelen olayları dikkatle izliyoruz. Üç kez Milli Güvenlik Danışma Kurulu ve üç kez Dış Politika Danışma Kurulu ile biri karma olmak üzere toplam yedi toplantı yaptık, durumu yakından takip ediyoruz. Milli güvenlik açısından hedeflerimiz şunlar: Suriye’nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği ve devlet egemenliğinin hakim kılınması. 1 Mart 2025’ten sonraki süreçte Suriye toplumunun tüm bileşenlerinin merkezi yönetimde yer alması. Doğal kaynaklardan tüm Suriyelilerin yararlanması. Merkezi yönetim emrindeki silahlı kuvvetler tarafından hudutların korunması. Türkiye’ye yönelik Suriye kaynaklı hiçbir tehdide izin verilmemesi. Suriye’de konuşlu askeri birliklerimizin bekası ve emniyetinin sağlanması. Türkiye’ye yönelik yeni düzensiz göç akımlarının engellenmesi ve Türkiye’de bulunan düzensiz göçmenlerin teşvik edilerek bir program dahilinde Suriye’ye geri gönderilmesi.

“Mavi Vatan, hak ve menfaatlerimizin sonuna kadar korunmasıdır"

Bağcıoğlu, partisinin son bir yıllık süreçte, "Tuzla Piyade Okulu’nda Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenler tartışması, Kara Harp Okulu’ndaki mezuniyet töreninde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atan teğmenlerin durumu, Suriye’deki Beşar Esad rejiminin yıkılması, terör ve teröristle mücadele, Rusya-Ukrayna savaşı, Kıbrıs adası sorunu, Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmaları, Ege Denizi’ndeki gayri askeri statüdeki adalar ve Mavi Vatan" konularında politika ürettiğini belirterek, Mavi Vatan konusunda şunları kaydetti:

Mavi Vatan, uluslararası hukuktan doğan, tüm denizlerdeki hak ve menfaatlerimizin sonuna kadar korunmasıdır. Bunu CHP, 20 Temmuz 2024 tarihinde açıkladı. Bunun dışında kimsenin yaptığı açıklamalara itibar etmemek lazım. Yayılmacı, emperyalist bir slogan asla değildir. Bilakis emperyalizme karşı milli menfaatlerimizi koruyan bir slogandır. Ama Mavi Vatan’ın da altının boşaltıldığını üzülerek özellikle son üç-dört yılda görüyoruz. Mavi Vatan gerçekten vazgeçilmezdir. Mavi Vatan’dan kimin, ne anladığını bilemem. Mavi Vatan denizlerdeki hak ve menfaatlerimizdir.

Bağcıoğlu, gelecek dönemde ise, "Şehit aileleri ve gazilerin sorunları, askeri eğiim sistemi, askeri sağlık sisteminin yeniden kurulması, askeri yargı sisteminin tekrar tesis edilmesi, savunma sanayii" alanlarını takip edeceklerini açıkladı.

"Askeri hastanelerle ilgili hangi teklif gelirse gelsin destekleriz"

Bağcıoğlu gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bağcıoğlu, "MHP’nin, ‘Askeri hastaneler açılsın’ önerisini nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine, "Askeri sağlık sistemi üç basamak halinde süratle realize edilmeli. Bu çok kolay yapılacak bir şey. Birinci basamak üs bölgelerindeki acil tıp uzmanları ve doktorlar, ikinci basamak asker hastaneleri, üçüncü basamak da GATA gibi bir mükemmeliyet merkezi. Yani GATA dünyada tanınan bir mükemmeliyet merkeziydi. Yanık tedavisi, kimyasal, biyolojik radyasyon tedavisi, fizik tedavi rehabilitasyon merkezi, protez-ortez üretimi... Dolayısıyla hangi teklif gelirse gelsin destekleriz. Ama bunun bir yapı içinde yani pansuman çözüm içinde olmaması lazım. Sadece Güneydoğu'daki askeri birlikleri düşünerek değil. Onun tedbirini zaten mutlaka alıyorlardır ama ona köklü bir çözüm bulunması gerekiyor. Şu an düğmeye basılsa GATA gibi bir oluşumda doktorun yetişmesi nereden baksanız 10 yıl. Dolayısıyla ara çözümler, geçici çözümler, palyatif çözümler yerine; bunun külliyen oturulup çözülmesi gerekir. Askeri sağlık sistemi, esasında savunma şeyle birlikte en önde gelen ve süratle çözülmesi gereken konu" ifadesini kullandı.

"CHP'nin teğmenleri değil, Türk milletinin teğmenleri onlar"

Bağcıoğlu, “Kara Harp Okulu’ndaki teğmenler konusunda CHP olarak ne yapacaksınız" sorusuna şu yanıtı verdi:

10 günlük bir hazırlık süresi var. Erken ikaz süresi. Yani şu anda düğmeye basılsa Bakan Güler'in de söylediği gibi, 10 gün sonra YDK olacak. Bütçeden sonra olabilir. Yapacağımız şey şu, onu zaten Genel Başkan da deklare etti: Olumsuz sonuç beklemiyoruz, onu çağırmıyoruz. Ama öncelikle teğmenler Türk milletine emanet. Yani CHP'nin teğmenleri değil, Türk milletinin teğmenleri onlar. Ne aileleriyle ne kendileriyle en ufak temasım olmadı. Benim yoksa zaten kimsenin yoktur. Dolayısıyla CHP ile hiçbir bağlantıları yok. Ben eminim, amiraller davasında olduğu gibi bir araştırma yapılmıştır. Teğmenlere Türk milletinin sahip çıkması lazım. CHP olarak iktidara geldiğimizde arkadaşlara normal hukuk düzeni veya yapılacak ilave düzenlemelerle iade itibarlarının yapılacağını genel başkan deklare etti. YDK başlayınca demokratik haklarımızı emekli subaylar olarak kullanacağız. Yani basın açıklaması olsun, kamuoyunu ikaz etmek, hatırlatmak olsun. Ama hiçbir siyasi parti olarak değil, emekli subaylar olarak yapacağız. Bu konuda ben emekli bir asker olarak organizatörlüğü veya koordinatörlüğü yapmaya hazırım. Siyasi saiklerl köpürtüldü. FETÖvari açıklamalarla başka bir yöne getirildi. Bir darbe paranoyası haline getirildi.

"Askeri gereklilikler açısından bir ihtiyaç varsa operasyon olacak tabii ki"

Bağcıoğlu, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde operasyon hazırlığında olduğu hedefinin Kobani olduğu iddialarına ilişkin olarak, "Hafta sonuna kadar ateşkes süreci diye açıklama yapıldı. Çatışmalar devam ediyor değişik bölgelerde ama tabii orada muhatap Türkiye değil; Suriye Milli Ordusu, YPG ile. Eğer askeri gereklilikler açısından bir ihtiyaç varsa operasyon olacak tabii ki. Ama askeri gerekliliklerin iyi ortaya koyulması lazım" ifadesini kullandı. Bağcıoğlu, "PYD'nin sınırın dibine yerleşmesi endişeniz var mı" sorusuna da şu yanıtı verdi:

PYD, Türkiye'ye tehdit olduğu müddetçe o endişe devam eder. Türkiye'ye tehdit ister PYD, ister HTŞ'nin farklı bileşenleri, müteakip dönemde, ister IŞİD, ister Esad'ın kalanları... Askeri gereklilik, güvenlik ihtiyaçları çerçevesinde faaliyetler yürütülür diye düşünüyorum.

"Yapılacak harekatta askeri gerekliliği, güvenlik bağlamında değerlendiriyoruz"

Bağcıoğlu, "CHP, Kobani’ye olası bir harekat durumunda askeri gerekliliği nasıl açıklayabilecek? ‘İktidarın arkasına hizalanmak’ diye mi yorumlayacağız bu süreçteki tavrınızı, yoksa CHP ayrı bir söz kurabilecek mi" sorusu üzerine Kobani yerine, kentin Arapça ismi olan "Ayn el-Arab"ı kullandığını belirterek, "O bölgeye yapılacak harekatta askeri gerekliliği, güvenlik bağlamında değerlendiriyoruz. Türkiye'ye bir tehdit değerlendirmesi varsa, bir silahlı güç orada namlusunu Türkiye'ye çevirdiyse, bu değerlendirme yapılırsa harekatın değerlendirilmesinden daha doğal bir şey yok şu anda" yanıtını verdi.

Şu anda böyle bir tehdit olup olmadığı sorusu üzerine Bağcıoğlu, "Onun için istihbarat bilgimiz yok ama o bölgede bir varlık devam ediyorsa, şartlar da uygun olursa harekat yapılabilir" ifadesini kullandı.

"Ana muhalefet partisinin talep olmadan bilgilendirilmesi gerekiyor"

Bağcıoğlu, “Son süreci anlayabilmek için resmi kaynaklardan bilgi alma girişiminiz oldu mu” sorusuna da şu yanıtı verdi:

Genel Başkan TBMM'de bu konunun bilgilendirilmesini talep etmiş bir konuşmasında, onun dışında CHP olarak bir girişimimiz olmadı. Ama zaten doğal olarak ana muhalefet partisinin, en azından genel başkanının bilgilendirilmesi gerekiyor. Talep olmadan bilgilendirilmesi gerekiyor. Olay başlayıp yarısına geldikten ya da bittikten sonra bilgilendirilmesi uygun bir hareket tarzı değil. Benim anladığım, örneğin MHP, bu olayı başından beri biliyor. MHP, Cumhur İttifakı’nda olsa da iktidarın bir bileşeni değil. Devletle ana muhalefet partisinin bu konuda daha sıkı çalışması gerektiğini düşünüyorum.

"Bahçeli biliyordur, diye düşünüyorum"

Bağcıoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin süreç hakkında bilgisi olup olmadığına ilişkin görüşünün sorulması üzerine, "Tam detayları bilmiyorum, tamamen şahsi yorumum: O açılım veya yeni süreç başlatma yorumuyla bağlantı kurarak ‘Muhtemelen biliyorlardır’ dedim. En azından Sayın Bahçeli biliyordur diye düşünüyorum. Çünkü o bir anda ortaya çıkan PKK açılımı veya Abdullah Öcalan açılımıyla bunu birleştirdiğinizde, en azından MHP liderinin haberi vardır diye düşünüyorum. Zaten teklifimiz bu konularda Sayın Özel'in bilgilendirilmesi. Tabii ki MYK veya fazla kişinin değil ama en azından Sayın Özel'in bu konularda bilgilendirmesi gerektiğini devlet işleyişini ve geçmiş devlet uygulamalarını bilen biri olarak şiddetle tavsiye ediyorum" ifadesini kullandı.

"Kimin müteakip dönemde tehdit oluşturacağını konuşmak çok erken"

Bağcıoğlu, Türkiye için Suriye'deki en büyük riske ilişkin soru üzerine, "HTŞ'nin terör örgütü olmasıyla ilgili Ömer Çelik'in açıklamaları vardı, ‘Fiziken kalkmıştır, değerlendireceğiz’ dedi. Belki iki-üç oluşum aynı anda Türkiye'ye tehdit oluşturabilir. Belki bir üçüncü devlet tehdit oluşturabilir. Dolayısıyla güvenlik değerlendirmeleri, askeri gereklilik çerçevesinde değerlendirilir. Yani sekizinci günde, kimin müteakip dönemde tehdit oluşturacağını konuşmak çok erken. 12 günde Şam düştü, yedinci günde geçici hükümet kuruldu, faaliyetlere başladı. Dolayısıyla tehdidi bir örgütle sınırlandırmayıp Türkiye için genel olarak değerlendirmekte fayda var şu anda" değerlendirmesinde bulundu.

"Humus'a kadar böyle bir çöküş beklemiyordum"

Bağcıoğlu, “Siz emekli bir asker olarak böyle hızlı bir çöküş bekliyor muydunuz” sorusu üzerine, "Suriye ordusunun yozlaşmış, siyasi etkilerde, eğitim zafiyeti olduğu, savaş yorgunu olduğu, moral motivasyonu düşük olduğu kesindi. Ama Humus'a kadar böyle bir çöküş beklemiyordum. Açıkçası ‘Ortada biraz daha devam eder’ diyordum. Humus'taki çözülme başlayınca çökeceğini ben de tahmin ettim. Çünkü Rusya, Ukrayna Savaşı’na yoğunlaştı. Önceki dönemde hava gücüyle etkili olan Rusya’nın Wagnerleri, Afrika’nın Burkina Faso, Mali, Nijer gibi değişik ülkelerinde faaliyet gösteriyor. Rusya, onları çekemedi. Rusya ile HTŞ arasında geçiş anlaşması yapılmış olabilir. Ama işin esasında, Suriye ordusunun kendine güvenin olmaması ve harp yeteneğinin kısıtlı olması var" ifadesini kullandı.

Bağcıoğlu, “MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın HTŞ lideri Colani ile fotoğraf vermesini ve Emevi Camii'nde namaz kılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi:

MİT Başkanı'nın faaliyetlerine ilişkin olarak alışık olmadığımız bir görüntü. Diğer istihbarat başkanlarının da mesela CIA veya diğer birleşenlerin bu kadar açık görüntü vermesine pek alışık değiliz. Ama burada muhtemelen bir: ‘Bu harekatın sahibi biziz’ mesajı, iki: İç politikaya yönelik mesaj, üç: Belki de parti içi mesaj var. Ama çok detaylı bilgim olmadığı için detaylı değerlendirme yapamayacağım.

"Bakan Güler görüşme taleplerimizi karşılamaya çalışıyor”

Bağcıoğlu, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile tekrar görüşüp görüşmeyeceğine ilişkin soruya, "Milli Savunma Bakanı ile ihtiyaç olduğunda görüşüyoruz. Planlayabiliriz yani. Şu anda bir planımız yok. Kendisiyle zaten geçmişten gelen diyaloğumuz var. Sağ olsun, görüşme taleplerimizi yoğun programına rağmen karşılamaya çalışıyor. Ama şu anda onun da yoğunluğu dikkate alınarak olayın biraz daha istikrar bulmasında fayda var. Süreç her ne kadar MİT Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı tarafından ağırlıklı olarak yürütülse de bölgedeki TSK Birlikleri de harekata hazırdır diye düşünüyorum. Onlarla da ilgileniyordur" yanıtını verdi.

"İsrail'in konvansiyonel olarak Türkiye'ye tehdit oluşturması mümkün değil”

Bağcıoğlu, "Türkiye'ye dönük bir İsrail tehdidi CHP'nin algoritmasında var mı" sorusuna şu yanıtı verdi:

İsrail'in konvansiyonel olarak Türkiye'ye tehdit oluşturması mümkün değil. Ama terör örgütleri vasıtasıyla olabilir. Ekonomi, siber gibi diğer aparatlar kullanılarak olabilir. Ama konvansiyonel olarak İsrail'in buna ne insan gücü ne diğer kaynakları yeter. Bu konuda konvansiyonel bir tehdit beklemiyoruz. Ama İsrail'in Suriye'nin güvenliğini ve dengesini bozacak girişimlerde bulunabileceği, temkinli olmak ve takip etmek gerektiğini düşünüyorum. 1974'teki anlaşmayla insansızlaştırılmış bölgedeki faaliyetleri devam ediyor. Hatta iki mahalle dışına çıktı, iki mahallede güvenlik harekatı yapıyor. İsrail o bölgede şu anda dikkatli takip edilmesi gereken faaliyetler yapıyor. ‘O kendi bekasını sağlıyor, güvenliğini sağlıyor, erken ihbar sağlıyor’ diye değerlendiriyor. Ama İsrail'in faaliyetleri sadece bugün değil, her zaman takip edilmesi gereken bir durum. Kaldı ki HTŞ'nin harekatından en kârlı çıkan İsrail.

"Şu anda Suriye en önemli güvenlik riski"

Bağcıoğlu, bir başka soru üzerine, "Şu anda tabii gelişen yeni dinamiklerle Suriye en önemli güvenlik riski. Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanamaması, o bölgedeki oluşumların Türkiye'ye risk oluşturması kuvvetli ihtimal. Ama daha sekizinci gün, önümüzdeki günlerde daha istikrar bulabilir. Değişik açıklamalar var. El Şara'nın ‘Merkezi yönetim dışında federatif yapıya izin vermeyeceğiz’ diye açıklaması var. YPG liderinin ‘Silahları bırakalım, silahsızlandırılmış bölge olsun’ açıklaması var. Daha çok erken, çok prematür yorumlar ve açıklamalar bunlar. Biraz daha takip etmek lazım. Bence en önemli tehdit Suriye'deki değişik oluşumların, terör gruplarının Türkiye'ye tehdit oluşturması şu aşamada. Milli güvenlik olarak ekonomik olarak böyle, diğer konularda tabii ki bir sürü risk var" değerlendirmesinde bulundu.

 

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU