Bir zamanlar Doğu’nun Venedik’i sayılan Basra’nın neredeyse hiç içme suyu kalmadı

Basralıların yıllardır dile getirdiği talepler arasında temiz içme suyu hala ilk sırada gelse de şimdiye kadar bu konuda hiçbir somut önlem alınmadığı ifade ediliyor

Basra'daki su kirliliğinin kanser dahil birçok hastalığa yol açtığı belirtiliyor (Reuters) 

Eskiden sahip olduğu sayısız su kanalları ve tüm kenti saran köprüleri nedeniyle Doğu’nun Venedik’i diye anılan Irak’ın üçüncü büyük şehri Basra bir süredir ciddi boyutta su kriziyle karşı karşıya.

Iraklıların Şatt’ül-Arab, İranlıların da Arvand Rud olarak tanımladığı nehir bölgesi ve onun dalları yosun, bakteri ve kimyasal toksinlerin yanı sıra halkın, hastanelerin ve fabrikaların bıraktığı atıklar nedeniyle büyük oranda kirlendi.

Al-Monitor’un haberine göre Irak Su Kaynakları Bakanlığı 1 Haziran’da sudaki tuzluluk oranını ve çevresel kirlenmeyi ele almak için kapsamlı bir mücadele planı hazırladıklarını duyurdu.

Söz konusu planın nehirdeki tuzluluk oranının daha fazla artmasını önlemek için Basra’nın kuzeyine bir baraj inşa edilmesini de içerdiği kaydedildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Fırat ve Dicle nehirlerinin Basra Körfezi’nden denize dökülmeden birleştiği yer olan Şatt’ül-Arab’ın beslendiği kaynakların, bu nehirlerin son yıllarda aldığı yağmur miktarındaki düşüş, yüksek sıcaklıklar ve akarsu ağları boyunca inşa edilen barajlar nedeniyle azaldığı belirtiliyor.

Su krizi ayrıca birçok aileyi evlerini terk edip şehirde su kalitesinin daha iyi olduğu yerlere taşınmak zorunda bırakıyor. Ancak Iraklılar hala içme suyu ihtiyacını ya şişe su satın alarak ya da özel olarak tutulan tankerlerden tedarik ederek gidermeye çalışıyor. Gelir durumu düşük olan bazı ailelerse sudan alacakları tuz oranını azaltmak için satın aldıkları suyu çeşme suyuyla seyreltiyor.

Al-Monitor’a konuşan Basralı çevre kirliliği uzmanı Şükrü Hasan, “Şurası muhakkak ki Basra, Irak’ın en kirli şehirlerinden biri olarak görülüyor ve kirlenmiş su kanser dahil birçok hastalığın sebebi olmaya devam ediyor” dedi.

Plastik şişeler ve döküntülerin yanı sıra hayvan ve insan dışkısının da karışmasıyla birlikte Şatt’ül-Arab’ın ve diğer kanalların kirlilik oranının arttığını kaydeden Hasan, “Hükümet bu meseleyi çözmek için hiçbir şey yapmadı. Allah’a şükür bu sene yağmur yağdı da su miktarı arttı. Lakin bu su hala içilebilir durumda değil. Hükümetin bu şehirdeki su krizine çözüm bulması için son teknoloji tesisler kurması ve suyu kirleten kişilere para cezası kesmesi gerekiyor” diye ekledi.

Ülkenin yakın tarihinde yaşananların çevre üzerindeki olumsuz sonuçlarına da dikkati çeken Hasan, “Şatt’ül-Arab’da Irak-İran Savaşı (1980-1988), Körfez Savaşı (1990-1991) ve ABD işgalinden (2003) kalma radyasyon materyalleri ve tükenmiş uranyum cephanesi kalıntılarının yanı sıra Basra’daki petrol kuyularından yayılan kirliliğe dair bulgularla karşılaşıldı ve bunlar şehirdeki yüksek kanser oranlarında etkili oldu” diye konuştu.
 


Irak Su Kaynakları Bakanlığı sözcüsüyse, “Basra Irak’ın güneyinde uzak bir noktada yer alıyor ve bu durum Fırat’tan gelen suyun yerine varıncaya kadar saldırıya ve çalınmaya açık olmasına neden oluyor. İran Karun Nehri’nin Şattü’l-Arab’a akmasını önlemek için bir barajı kapattı, hele de su kıtlığının yaşandığı böyle bir dönemde” ifadelerini kullandı.

Basralılar 2011’den bu yana sokaklarda ve hükümet binalarının önlerinde eylem yaparak temiz su, sağlık hizmeti, elektrik ve iş talebinde bulunurken, diğer taraftan ABD ve İran müdahalesinin sona ermesini de istiyor.

Dile getirilen talepler arasında su hala ilk sırada gelse de şimdiye kadar bu konuda hiçbir somut önlem alınmadığı ifade ediliyor.

Basra halkı, 118 binden fazla kişinin kirli sudan zehirlenmesi üzerine Ekim 2018’de sokaklara dökülmüştü. Sağlık yetkilileri ve Irak İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, o dönem hastaneye kaldırılan kişilerde ishal, kusma, mide bulantısı ve yüksek ateş tespit edildiğini bildirmişti.

 

Independent Türkçe, Al-Monitor

DAHA FAZLA HABER OKU