Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı alınan birçok tedbirin 1 Haziran'dan itibaren hafifletilmesine ilişkin, "15 ildeki 2 günlük sokağa çıkma yasağından sonra bir anda insanlarımızın hiçbir şey olmamış gibi salgın öncesi dönemin şartlarına döneceğimizi beklememeleri gerekir" sözlerini kullandı.
Kalın, darbe iddialarına ilişkin, "Bu devletin başında Tayyip Erdoğan gibi bir lider oldukça Türkiye'de bir darbe ihtimali söz konusu değildir" ifadelerini kullandı.
Kanal 7'de canlı yayınlanan "Başkent Kulisi" programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kalın, "Maske konusunda belli bir toplumsal disiplinin oluştuğunu gördüm. Bu da beni memnun etti" şeklinde konuştu.
Kalın, 1 Haziran itibarıyla önemli bir tarihi geride bırakacaklarını, salgının başladığı günden itibaren en geniş rahatlama ve esnetme gününü yaşayacaklarını dile getirdi.
"Normalleşme dönemini tedbirlerle geçirelim"
Sürecin başından bu yana "panik yok, tedbir var", şimdi ise "panik yok, rehavet de yok, tedbir var" dediklerini hatırlatan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tedbirleri uygulamaya devam etmemiz lazım. Vatandaşlara çağrım, rehavete kapılmadan bu normalleşme dönemini hep birlikte tedbirlerle geçirelim. Maske, mesafe ve temizlik kuralını titiz bir şekilde uygulamaya devam edelim. Maskeye erişim konusunda bir sıkıntımız yok"
Darbe tartışmaları
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Son dönemde çok yoğun darbe tartışmaları yapıldı. Gerçekten bir darbe ihtimali olduğu için mi iktidar çevreleri tarafından da bu tartışmalar yapıldı?" sorusu üzerine, çok partili hayata geçilen 1950 yılından beri Türkiye'de demokrasinin darbelerle yara aldığını anımsattı.
"Maalesef CHP darbelerin bir şekilde bir yerinde, içinde..."
Vesayet rejimlerini özendiren bir zihniyet yapısının alttan alta belli kesimler tarafından hep korunduğunu, körüklendiğini, şartlar oluştuğu zaman da bununla ilgili adımlar atıldığını gördüklerini ifade eden Kalın, şunları söyledi:
"İlginçtir ki Türkiye'de darbecilerin siyasi kimliği çok belirleyici olmuyor. Darbeyi yapan ve yapmak isteyen kişinin Kemalist, solcu, FETÖ'cü, ulusalcı, asker veya sivil olması, bürokrattan ya da medyadan destek bulması fark etmiyor. O darbecilik kimliğinin kendisi bir sorun. Bunun üzerinde bizim düşünmemiz gerekiyor. 1960 darbesi ilk darbeydi, 15 Temmuz darbesi son darbe. Baktığınız zaman ikisi arasında neler yaşandı Türk demokrasi tarihinde. Bu darbeci kültürü, zihniyeti besleyen bakış açısı nereden geliyor, kimden, nasıl besleniyor, bunun iç ve dış bağlantıları, bütün bunları dikkate aldığını zaman darbe meselesi üzerinde ciddiyete durmak lazım. Güncel tartışmalara gelince bu yeni değil. Bu son tartışmaları tetikleyen, özellikle muhalefet kanadının belli kesimlerinden gelen açıklamalar hep bu tarihi arka planla düşünüldüğü için, maalesef CHP de bu darbelerin bir şekilde bir yerinde, içinde olduğu için birçok insan, ister istemez özellikle CHP'liler bu tür şeyleri dile getirdiğinde o tarihe geri dönüyorlar, o tarihi hatırlıyorlar"
"Türkiye'nin başında Erdoğan gibi bir lider oldukça Türkiye'de bir darbe ihtimali söz konusu değildir"
"Eğer birisi çıkıp bugünkü şartlarda, bu kadar siyasi süreç yaşadıktan, bu kadar mücadele verdikten sonra 15 Temmuz darbesini bu şekilde sokaklarda insanımızın canını ortaya koyarak püskürttükten sonra hala birileri 'bir şekilde gideceksiniz' diyorsa büyük bir sorumsuzluk" diyen Kalın, şunları kaydetti:
"Özellikle 15 Temmuz gibi kanlı bir darbeyi püskürtmüş bu millet var oldukça ve bu devletin başında Tayyip Erdoğan gibi bir lider oldukça Türkiye'de bir darbe ihtimali söz konusu değildir. Buna tevessül eden, bunu düşünen, buna kendince zihnen veya başka şekilde hazırlık yapan birileri varsa müthiş bir tokat yiyeceğini herhalde tekrar görecektir. Burada en ufak bir tereddüt söz konusu değildir"
Kalın, demokratik kurumları güçlendirme ve darbe karşıtlığını bir siyasi, demokratik ve milli duruş haline getirmek için el birliğiyle hareket etmeleri gerektiğini de söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve yakın çalışma ekibinin salgın dolayısıyla yaşanan karantina dönemini nasıl geçirdiğine ilişkin soru üzerine Kalın, Erdoğan'ın nasıl bir iş disiplinine sahip olduğunu herkesin yakından bildiğine dikkati çekti.
Kalın, bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hem ulusal hem de uluslararası düzeyde iş ve diplomasi trafiğinde bir azalma olmadığını, birçok ulusal ve uluslararası toplantıya, görüşmeye, video konferans yöntemiyle katıldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karantina sürecinde milletle iç içe bir lider olarak onlarla buluşmayı, konuşmayı özlediğini belirten Kalın, son 10 gündür yavaş yavaş sahaya çıkmaya başladıklarını, sosyal mesafe dolayısıyla sınırlı sayıda da olsa açılışlara, programlara katıldıklarını anımsattı.
Erdoğan'ın programı
Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seyahat programına ilişkin bir soru üzerine ise şunları söyledi:
"Şu aşamada Ankara dışında yurt içi seyahati görünmüyor. Yurt dışı seyahatleri de bir müddet daha ertelendi. Şu anda planlanan bir yurt dışı seyahatimiz yok. Önümüzdeki en önemli uluslararası toplantı BM Genel Kurulu. Eylül ayının 3. haftasında New York'ta yapılacak. Bu yıl da bunun online yapılmasına dair fikirler var. Fiilen yapılsa bile kaç dünya lideri gider, biz gider miyiz, bunlar soru işareti. Tahminim bu yıl bunların hepsi video konferans yoluyla yapılacak gibi görünüyor"
Independent Türkçe, AA