Yarasalar bitkilerin tozlaşmasını sağlayarak, hastalık taşıyan böcekleri yiyerek ve tohumları yayarak ormanların yeniden oluşmasına yardım ediyor ve dünyaya pek çok iyilik yapıyor. Ancak yarasalar ve bir takım başka memeli grupları aynı zamanda koronavirüslerin doğal taşıyıcıları.
Bilim insanları, Kovid-19’a yol açan yeni koronavirüsün de aralarında yer aldığı bu çok çeşitli virüs ailesini daha iyi anlayabilmek için Hint Okyanusu’nun Batı kıyılarında ve Afrika’nın diğer yakın bölgelerinde yaşayan 36 yarasa türündeki farklı koronavirüs türlerini karşılaştırdı.
Bunun sonucunda farklı yarasa gruplarının kendilerine özgü koronavirüs suşları taşıdığı ve koronavirüslerle yarasaların milyonlarca yıldır birlikte evrimleştiği ortaya çıktı.
ABD’deki Field Doğa Tarihi Müzesi’nin internet sitesinde yer alan bilgiye göre, yeni araştırmanın yazarlarından Steve Goodman şunları ifade etti:
Yarasalar ve koronavirüsler arasında derin bir evrimsel geçmiş bulunduğunu keşfettik. Koronavirüslerin nasıl evrimleştiğine ilişkin daha iyi bir kavrayış geliştirmek gelecekte halk sağlığı programları oluşturmada bize yardım edebilir.
Madagaskar açıklarında bulunan ve Fransa’ya bağlı Réunion Adası’ndaki bir laboratuvarda genetik analizler yaparak Doğu Afrika kıyılarındaki bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkışını inceleyen Réunion Üniversitesi’nden araştırmacıların öncülük ettiği çalışma, hakemli bilim dergisi Scientific Reports’da yayımlandı.
Mevcut pandemide “koronavirüs” sıklıkla “Kovid-19” için kullanılıyor olsa da aslında muazzam sayıda farklı koronavirüsler bulunuyor. Ancak bunların büyük kısmının insana geçtiği gözlenmiş değil, yani bilinen bir tehdit oluşturmuyor.
Araştırma kapsamında yer alan koronavirüsler Kovid-19’a neden olandan farklı olsa da bu virüs ailesiyle ilgili genel bilgilere ulaşmak, bugün insanlığı etkileyen virüsün de daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.
Tüm hayvanların belirli virüslere ev sahipliği yapması gibi yarasalar da bir dizi diğer memeli grubuyla birlikte koronavirüslerin doğal taşıyıcıları arasında yer alıyor. Bu koronavirüsler yarasalar için zararlı gibi görünmüyor ama sıçrama imkanı bulabileceği diğer hayvan türleri için tehlike barındırıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Yeni araştırmanın ardındaki bilim insanları, koronavirüsün farklı soylarının, üzerinde yaşadıkları hayvanlarla genetik ilişkisine odaklandı. Araştırmacılar, Afrika’nın doğusundaki adalarda ve anakaradaki Mozambik kıyılarında yaşayan 36 farklı türe ait binden fazla yarasadan sürüntü ve kan örneği topladı.
Numune alınan yarasalardan yüzde 8’inin koronavirüs taşıdığı belirlendi. Réunion Üniversitesi’nden ekolog Camille Lebarbenchon, “Bu, enfekte yarasaların çok kaba bir tahmini. Yarasalardaki bu virüslerin yayılımının mevsimsel değişiklik gösterdiğine dair artan sayıda kanıt var. Bunlar, sayının yılın farklı zamanlarına göre kayda değer oranda değiştiğini gösteriyor” dedi.
Araştırmacılar bu yarasalardaki virüslerin genetik analizini yaptı. Bu çalışma kapsamında izole edilen koronavirüsleri, yunus, alpaka ve insan gibi diğer hayvanlardaki koronavirüslerle karşılaştırarak devasa bir koronavirüs soy ağacı oluşturdu. Bu ağaç, farklı türlerdeki koronavirüslerin birbiriyle ne kadar ilişkili olduğunu gösteriyordu.
Yarasa ailelerindeki farklı cinslerden her birinin kendi suşlarına sahip olduğunu keşfettiklerini söyleyen Goodman, sözlerini şöyle sürdürdü:
Dahası, farklı yarasa gruplarının evrimsel geçmişi temel alındığında, yarasalar (cins ve aile düzeyinde) ve ilişkili koronavirüsler arasında net bir ortak varoluş gördük.
Ekip, aynı mağarada yaşayan veya gün içindeki tünekleri birbirine yakın olan farklı yarasa ailesi, cinsi veya türlerinin nadiren aynı koronavirüs suşlarını taşıdığını keşfetti. Buna göre farklı yarasa soyları, yakın temas halinde olsalar bile genellikle farklı koronavirüsler taşıyor.
Araştırmacılara göre farklı yarasa türleri arasında koronavirüs geçişleri nadiren gerçekleşiyor. Ekip hangi çevresel, biyolojik ya da moleküler etkenlerin bu nadir sıçramalara yol açtığını araştırmak gerektiğini düşünüyor.
Koronavirüsün farklı soylarının nasıl evrimleştiğini öğrenmek, gelecekteki koronavirüs salgınlarından korunmanın anahtarı olabilir. Goodman’e göre halk sağlığına yönelik önleyici programlar geliştirmeden önce karşımızdaki tablonun ne olduğunu daha iyi anlamak gerekiyor.
PIMIT Laboratuvarı’nın yöneticisi ve makalenin ortak yazarlarından mikrobiyal ekolog Patrick Mavingui, şunları söyledi:
Hint Okyanusu’nda dolaşan koronavirüs suşlarını hedefleyen serolojik yöntemler geliştirmek, halihazırda insan topluluklarına münferit geçişlerin olup olmadığını ve konaklarıyla etkileşimlerinin bir tehlike doğurup doğurmayacağını göstermeye yardımcı olabilir.
Araştırmacılar çalışmada kullanılan yarasaların türlerini tespit etmek için Field Doğa Tarihi Müzesi’nde yer alan numuneleri kullanırken, diğer canlılar için de mevcut genetik veri tabanlarından yararlandı.
Yarasalar koronavirüsleri taşıyabilse de halk sağlığı adına bu uçan memelilere zarar verilmemesi veya müdahale edilmemesi gerektiğini belirten Goodman, yarasaların ekosistemde pek çok rolü olduğunu söyledi. Özellikle insanlara da hastalık taşıyan pek çok böceği yediklerini söyleyen Goodman, şöyle devam etti:
Tüm olası zararlarına kıyasla bizim için yaptıkları iyi şeyler daha ağır basıyor.
Field Doğa Tarihi Müzesi
Independent Türkçe için çeviren: Umut Can Yıldız