Irak’ta hükümet kurma yetkisi verilen Mustafa el-Kazımi, ülke ekonomisinin giderek kötüye gittiği ve koronavirüs salgının olduğu bir ortamda çözüm bekleyen bir dizi meselelerle yüzleşmeye hazır olmalıdır. Bu meseleler arasında Ekim ayaklanması sonrasında göstericilerin dile getirdiği taleplerin karşılanması, göstericilerin katillerinin yargıya teslim edilmesi, yolsuzluk yapan isimlerin hesap vermesi, Irak siyaset kurumu üzerindeki dış müdahalelere son verilmesi ve ülkenin ABD-İran çekişmesinden uzak tutulması yer alıyor.
İran’ın ülke üzerindeki etkisine son verilmesi talebi, Iraklı gösterici grupların en çok öne çıkardığı talepler arasında bulunuyor. Nitekim Adil Abdulmehdi hükümeti döneminde İran yanlısı grupların devlet yönetimi üzerinde sahip olduğu etki halk düzeyinde ciddi bir rahatsızlığa neden oldu. Ancak gözlemciler, Kazımi’nin bu meseleyi çözüme kavuşturabilecek güce sahip olmadığı değerlendirmesinde bulunuyorlar.
Kazımi halihazırda Iraklı siyasi grupların büyük bir bölümü tarafından destekleniyor. Ancak Kazımi’nin İran’a yakınlığıyla bilinen siyasi cephe tarafından başbakanlık makamına aday gösterilmesi, bu makama aday gösterilmesi yolunda Kazımi ile söz konusu cephe arasında hangi taahhütlerin verildiği hususunda soru işaretlerine yol açtı.
İran destekli siyasi cephenin geri adım atması
Irak’ta İran’a yakın siyasi ve askeri gruplar, geçen aylarda Kazımi’ye ‘ABD’nin adamı’ ve ‘İranlı General Kasım Süleymani ile Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Muhendis suikastında parmağı bulunuyor’ şeklinde suçlamalar yöneltmişti. Fakat aynı gruplar bu sefer Kazımi’yi başbakanlık makamına aday gösterdi. Bir kısım gözlemci, bu manevra hareketini, Kazımi ile İran’a yakın gruplar arasında kapalı kapılar ardında birtakım anlaşmaların yapılmasının sonucu olabileceğine işaret ederken, diğer bir kısım gözlemciler ise söz konusu grupların bu adımla Washington’a güven mesajı verme amacı güttüğünü belirtiyor.
Bu arada, ABD, Irak’taki Hizbullah yapılanmasının üst düzey askeri komutanı Muhammed el-Kevserani hakkında bilgi verene 10 milyon dolar ödül vereceğini duyurdu.
ABD Dışişleri Bakanlığı ödülle ilgili yaptığı açıklamada, "Kevserani, daha önce İran destekli yarı askeri grupların siyasi koordinasyon sorumluluğunu üstlenmişti" ifadelerine yer verdi.
Açıklamada ayrıca Kevserani’nin Irak hükümetinin kontrolü dışında faaliyet gösteren, Irak’taki protesto gösterilerini şiddet kullanarak bastıran, yabancı ülkelere ait diplomatik misyonlar saldırı düzenleye ve geniş çaplı organize suç eylemlerine katılan grupların hareketini kolaylaştırdığı bilgisine yer verildi.
Washington’un Kevserani ile ilgili adımı, ABD yönetiminin Irak’taki muhtemel tüm siyasi uzlaşmalardan uzak bir biçimde İran sınırları dışındaki Tahran müttefiklerini hedef almayı sürdüreceği izlenimi veriyor.
Kritik gündemler
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Kazımi’yi önümüzdeki süreçte zor duruma düşürmesi beklenen gündemlerin başında ekonomik kriz geliyor. Zira bütçe açığı 45 milyar doları aşmış durumda. Gidişatın bu yönde devam etmesi halinde, ülkede gün geçtikçe artan işsizlik ve yoksulluğa ilave olarak devletin artık memur maaşlarını ödeme gücü kalmayacağı yönünde değerlendirmeler yapılıyor.
Güvenlik konusuna gelince, Irak’taki ABD-İran çekişmesi halen devam ediyor. Gelecek hükümetin güvenlik gündemiyle ilgili olarak ABD’nin askeri varlığı ve Patriot hava savunma sistemiyle ilgili yapacağı tercihler önemli olacak. Hükümetin ayrıca koronavirüs krizinin bitmesinin ardından protestoların kaldığı yerden devam etme ihtimalinin olduğu bir ortamda göstericilerin taleplerine nasıl yaklaşacağı merak edilen konular arasında yer alıyor.
Değişkenler ve muhtemel krizler
Irak Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şammari, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, "Hükümet kurma yetkisinin verilmesi, bütün siyasi grupların Kazımi’yi desteklediği anlamına gelmiyor. Kazımi hükümetine güvenoyu verilmesi halinde, devlet çalışma düzeninde (İran’a yakın) bu grupların çıkarlarıyla çelişen değişkenler hayata geçecektir. Elbette bu da yeni krizlere yol açacak" dedi.
Şammari, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı;
"Gelecek hükümetin karşılaşacağı zorluklar aynı zamanda hükümetin öncelikleri olacaktır. Bunlar arasında koronavirüs krizi, ekonomik sorunlar, maaşların güvence altına alınması, silahların devlet elinde toplanması, göstericilerin katillerinin yargıya teslim edilmesi ve yeniden denge unsurunun hâkim kılınması yer alıyor. Bu sorunların çözümü Irak’taki İran yanlısı grupların çıkarlarıyla çatışabilir ve ayrıca Kazımi ile bu grupların iç meselelerin çözümü noktasında uzlaşmasını engelleyebilir."
Şammari, İran’a yakın grupların daha önce dile getirdiği suçlamalara rağmen Kazımi’yi aday göstermesiyle ilgili olarak, "İran’a yakın gruplar bu adımla, Adnan ez-Zurfi’yi başbakanlık makamından uzaklaştırabilecek güce sahip olduğunu ispatlamak istedi. Kazımi kararı, Irak’taki iç ve dış dengeleri sağlayacak ve Washington’a güven mesajı verecek bir aday arayışı kapsamında geldi. Ancak Washington’un Muhammed Kevserani’nin başına ödül koyması, ABD’nin Irak politikasının Kazımi’nin seçilmesinden ayrı ele alındığına işaret ediyor. Halbuki Kazımi, Washington ve Tahran arasında denge unsuru olarak nitelendiriliyordu. Kazımi’nin karşılaşacağı en büyük zorluk Washington’un İran’ın ülkedeki müttefiklerini hedef almayı sürdürmesidir. Bunun gerçekleşmesi, Irak’ın açık çatışma sahasına dönüşmesi anlamına gelir ve bu durumda diğer önceliklerin bir önemi kalmaz" ifadelerini kullandı.
Göstericilerin taleplerine de değinen Şammari, "Göstericilerin en büyük arzusu erken seçimlerin düzenlenmesi ve katillerin hesap vermesidir. Bu taleplerin göz ardı edilmesi, protestoların öncekilerden daha kapsamlı bir şekilde kaldığı yerden devam etmesi demek olur. Kazımi bu taleplerin karşılanmasına destek verebilir" dedi.
Silahların devlet elinde toplanması
Gelecek hükümeti bekleyen en büyük sorunlardan biri de silahların devlet elinde toplanması ve İran destekli silahlı milis örgütlere karşı nasıl bir pozisyon benimseneceği meselesidir. Gözlemciler, hükümet kurma yetkisi için Ulusal İstihbarat Dairesi Başkanı Mustafa el-Kazımi seçilmesinin söz konusu sorunun çözümüne katkı sunacağını belirtiyor.
Iraklı araştırmacı ve akademisyen Diyari el-Feyli, Independent Arabia’ya verdiği demeçte, "Ulusal İstihbarat Dairesi’nin başındaki isim olan Kazımi’nin bu göreve seçilmesi önemli bir mesaj taşıyor; Irak’ın devlet kontrolünün dışında kalan silahlara ve silahlı gruplara odaklanma ihtiyacı var. Nitekim silahlı gruplar güvenliği sağlama görevini devlet kontrolünün dışında icra etmektedir. Bu dosyanın kapatılmasına ihtiyaç var" dedi.
Kazımi kararını, Washington ve Tahran’ın Irak’ta uzlaşma çabası olarak değerlendiren Feyli, "Kazımi hükümeti, 2003 sonrası ABD ve İran arasındaki siyasi oyunların sonucu çıkan kurallara dönüş anlamı ifade ediyor" diye konuştu.
Feyli, "Merkezi Şii gruplar yakınlaşmaya ve başbakanlık meselesini çözmeye mecburdur. Çünkü aralarındaki anlaşmazlıkların birçok krize neden olduğunu idrak ettiler. Kazımi’nin beklentisi, siyasi grupların içindeki uzlaşı arzusunu yönetmektir" ifadesini kullandı.
Siyasette yeniden uzlaşı atmosferi
Siyaset Bilimi Profesörü Halid Abdulileh, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, "Iraklı siyasi grupların Kazımi isminde karar kılması birkaç şeye işaret ediyor. Bunların başında da bütün siyasi grupların önümüzdeki süreçte uzlaşı atmosferine girmek istemesidir. Özellikle de protestoların kendilerine zarar vermesinden korkan siyasi gruplar" dedi.
Abdulileh, açıklamasının devamında şunları kaydetti;
"Yeni kabinenin oluşturulmasında, bütün siyasi gruplar rol alabilir. Bu da siyasi grupların yeni hükümette temsil edilebileceği anlamına geliyor. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde, hükümet yapısının geçici olmaktan çıkması ve erken seçim yerine daha önce belirlenen tarihinde seçimlerin düzenlenmesi mümkün olabilir. Tüm bu işaretler Kazımi’nin güvenoyu alabileceğini gösteriyor. Kazımi’nin karşılaşacağı en büyük zorluk yolsuzlukla mücadele ve silahların devlet elinde toplanmasıdır. Bu iki sorun 17 yıldır çözülebilmiş değil. Kazımi’nin silahları devlet elinde toplama yönünde taahhüdü bulunsa da bu amaçla atacağı adımlar anayasa ve hukuk çerçevesinde kalmalıdır. Bu sorunların üstesinden gelme hususunda siyasi gruplar taviz vermeze, Kazımi görevinde başarılı olamaz."
Abdulileh, Kazımi’nin İran’a yakın siyasi gruplar tarafından aday gösterilmesi hakkında, "Şii partiler artık ABD-İran dengelerine yeniden dönmenin gerekliliğini fark etti. Bu da söz konusu partileri başbakanlık meselesini çözmeye itti. Özellikle bu noktada Irak ve ABD’nin Haziran ayında düzenleyeceği görüşmeler önem arz ediyor" dedi.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Halil Erdoğan