Lübnan ve İran ikilikleri deneyimi

"Herkes son sözün iktidarı elinde tutan rejimde olduğunu bilse de, hem içerisi hem de dışarısı İran'daki ikili iktidar (devrim ve devlet) ile birlikte yaşadı"

Fotoğraf: Emilie Madi/Reuters

Lübnan'ın kendine özgülüğü ile İran'ın kendine özgülüğü arasında coğrafi ve tarihsel boyut ile bir karşılaştırma yapmak zor görünüyor.

Karşılaştırma boyutlar ve roller ile sınırlandırıldığında ise neredeyse imkânsız görünüyor.

Ama toplumsal nitelik ve özellikler, din, çoğulculuk, grupları oluşturan özgüllüklerin yanı sıra, Lübnan üzerindeki vesayetinin zirvesinde ve gerilemesinin başlangıcında Lübnan üzerindeki modern İran etkisi açısından bir yaklaşım mümkündür.

Bu durum, yüzyıllara uzanan bir tarihe sahip ve Lübnanlı bir kesimin, bireyleriyle birlikte, o dönem İran'da mevcut saltanatın ideolojik yapısını etkilediği, daha sonra yine bazı Lübnanlı grup ve bireylerin İran'ın modern devrimci rejimini etkilediği ve ondan etkilendiği bir gerçektir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bildiğimiz İran veya Pers ülkesi 5 asırdan fazla bir zaman önce inanç ve coğrafyanın birleşmesi sonucu oluşmuştur.

Bu ikilik, İran platosu sakinleri veya İran halkları olarak bilinen gruplar arasında ortak ve birleştirici unsur oluşturdu.

Saltanattan, Pehlevi yönetimi, ardından gelen Velayet-i Fakih rejimi ve ondan sonra gelecek olası yönetimlere kadar otoritenin yaşadığı gelişimde, doktrinel özgüllük, karmaşık ve bileşik siyasal, sosyal, kültürel ve etnik yapılar, oluşum aşamasında zenginlik, zayıflık aşamasında ise gerginlik etkeni oldu.

Bunun Lübnan'daki karşılığı farklı bağlılıkları ile dini gruplardır. Lübnan formülü, bu grupların ilk önce entegrasyonunda, ardından da Büyük Lübnan Devleti olarak bilinen coğrafi alana entegrasyonunda temel bir etken oldu.

Kurucu İran ikiliği (doktrin ve coğrafya) ile kurucu Lübnan ikiliği (formül ve oluşum) arasında, Lübnan yaklaşımının özellikleri, bir bakıma İran'ınkine benzemeye başladı.

Yönetimde gelenek ve devrim olmak üzere iki ize sahip olan İran rejiminin ikiliği, çoğu kez çatışmaya, az sayıda dönemde de  ittifaka sahne oldu.

Seçkinleri ve İran kamuoyunu muhafazakârlar ile reformcular şeklinde ayırmayı başardı.

Lübnan'ın da sistem ve devlet ikiliği olarak tanımlanabilecek benzer bir deneyime doğru gittiği görülüyor.

Sistem muhafazakâr akımdır, yani iç savaştan sonra otoriteyi oluşturan ve en önemli "başarılarından" biri devlet projesinin zayıflatılması olan Lübnanlı mezhepçi siyasi sınıfının temsilcileridir.

Karşısında aşama aşama başarılı olan bir değişim hareketi ve bir muhalefet hareketi bulunuyor.

Bu aşamalar Ekim 2019 halk ayaklanması ile başlıyor, 2022 yasama seçimlerinden geçerek, cumhurbaşkanlığı makamındaki boşluğun sona ermesi ve bu yılın başında hükümetin kurulmasıyla sona eriyor.

Değişim ve muhalif hareket devleti yeniden inşa etmeyi amaçlayan reformist bir hareket olarak tanımlanabilecek güçlerdir.

Herkes son sözün iktidarı elinde tutan rejimde olduğunu bilse de, hem içerisi hem de dışarısı İran'daki ikili iktidar (devrim ve devlet) ile birlikte yaşadı.

Lübnan'da ise bu ikilik (sistem-devlet) yeni oluşuyor ve bu durum Lübnan rejiminin biri muhafazakâr, diğeri reformist olmak üzere iki akımdan oluşmasına yol açacaktır.

Burada muhafazakâr ile kastedilen sadece ekim halk ayaklanması öncesindeki yozlaşmış düzenin güçleri değil, aynı zamanda geleneksel Lübnan yapısı içerisinde muhafazakâr siyasi ve mezhepsel bir yapıya sahip olan bazı muhalif güçler de kastediliyor.

Karşısında ise bir kısmı mezhepler üstü bir devlet projesini savunan reformist hareket var.
 


Pratikte, değişim savunucuları ve muhalefet, Nevvaf Selam hükümetine yönelik bazı eleştiri ve itirazlara rağmen, yüksek oranda tatmin edici bir hükümet oluşumuna ulaşmayı başardılar.

Gündeme getirilen isimler, bireysel olarak hem özel görevlerinde hem de yurt dışındaki çalışmalarında başarıya ulaşmış isimler.

Ancak şimdi bireysel çalışmadan kolektif çalışmaya geçiş yapmak, bir kısmıyla ortak oldukları yozlaşmış bir sistem karşısında zorlu ve uzun bir reform mücadelesi vermek gibi büyük bir sorumlulukla karşı karşıyalar.

Zira yozlaşmış sistem, oluşumun kuruluşundan bu yana miras alınan, güçlü ve ölümcül bir darbe ile yıkılmayacak bir siyasi sınıfı temsil ediyor.

Bu nedenle, rejimin bazı liderlerini kuşatma, boyunduruk altına alma ve ehlileştirme, veya kontrol altındaki reformist bir cumhurbaşkanı aracılığıyla kamuoyunu boyunduruk altına alma ve rejimi devrimci doğasına geri döndürme çabalarında başarısız olan İran deneyimini tekrarlamamaktan kaçınılmalı.

Lübnan'daki reformist hareket de aynı zorluklarla karşı karşıya kalabilir, çünkü iktidar "sistemi" onu kuşatmak ve engellemek, Lübnan yapısının "gerçekçiliği" bahanesiyle, devletin aleyhine sisteme yeniden hayat kazandırmak için elindeki tüm araçları kullanacaktır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU