Türk Silahlı Kuvetleri'nin (TSK) başlattığı Barış Kalkanı Harekatı'nda silahsız insansız hava araçları (SİHA) ve bomba atabilen droneler aktif olarak kullanılıyor.
Suriye Ordusu’na karşı yoğun ve başarıyla kullanılan bu silahlar dünya basınının da ilgisi çekmiş durumda.
SİHA'ların bu kadar aktif kullanılmasının nedenlerini ve bunun savunma politikaları açısından olası etkilerini savunma uzmanları Arda Mevlütoğlu ve Hakan Kılıç ile konuştuk.
"Bu kadar yoğun kullanıldığı bir örnek olmadı"
Savunma uzmanı Arda Mevlütoğlu, SİHA’ların bu kadar yoğun ve bir arada kullanıldığı bir örneğin olmadığını belirterek, “Türkiye SİHA’ları çok dar bir alanda hem havadan topçu bataryası hem de hava konuşlu ileri gözetleyici gibi kullanıyor ve bu kullanım şekli kısa süre içinde Suriye ordusuna büyük zarar verdi” diye konuştu.
"Türkiye daha önce de yaygın kullandı ama bu kadar dikkat çekmedi"
Savunma uzmanı Hakan Kılıç ise Türkiye’nin daha önce Suriye’ye yaptığı üç operasyonda da SİHA ve droneleri etkin kullandığını belirterek, “Ancak o zaman karşımızda PKK, IŞİD vardı. Kalkıp bir hava savunma sistemi vurmadığımızdan çok dikkat çekmiyordu. Şimdi vurulan hedeflerin niteliği değiştiği ve bunlar haber olduğu için SİHA’lar da çok ön plana çıktı” yorumu yaptı.
"SİHA'lar kritik öneme sahip bir yetenek"
Mevlütoğlu, İHA / SİHA’lar’ın hava kuvvetlerine ve topçu birliklerine gerçek zamanlı olarak hedef tespiti ve hedef işaretlemesi yaptığını ve yüksek isabetli bombardıman gerçekleştirilmesini sağladığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
Aynı zamanda üzerlerinde taşıdıkları MAM-L gibi güdümlü mühimmat ile de nokta vuruşlar yapabilmekteler. Bu, özellikle “fırsat hedefi” olarak tabir edilen, anlık ortaya çıkan vuruş ihtiyaçları için kritik öneme sahip bir yetenek.
"Ülkeler, SİHA'lara karşı daha fazla silah temin edecekler"
"SİHA’ların ve dronelerin bir çatışma ortamında bu kadar yoğun ve aktif kullanılması ülkelerin savunma politikalarına etki eder mi?" sorusunu yönelttiğimiz Kılıç ise SİHA’ların aktifleşmesiyle birlikte devletlerin aynı zaman da bunlara yönelik kullanılacak silahları temin etmeye daha fazla gayret edeceklerini de kaydetti.
"Anka'lar elektronik karıştırmaya karşı daha korumalı"
TSK’nın operasyonda belli silah sistemlerini diğerlerine oranla daha fazla kullandığı görülüyor.
Özellikle Anka-S olarak bilinen Anka-Siha’ların adı operasyon daha fazla duyuluyor.
Mevlütoğlu bunun nedenini şöyle açıkladı:
TSK’nın envanterindeki Bayraktar TB2, taktik sınıfın üst segmentinde, “MALE” (Medium Altitude Long Endurance - Orta İrtifa Uzun Havada Kalış) sınıfı bir İHA. Anka S ise “operatif” olarak adlandırılan sınıfta, daha büyük ve ağır bir platform. Harekâtta her iki İHA’nın da çok yoğun kullanıldığını görüyoruz. Ancak bunlar arasında önemli farklarından biri, Anka S’nin, uydu muhabere (SATCOM) sistemi ile çok uzun mesafelerden yer kontrol istasyonu ile veri alış verişi yapabilmesi. Bu da, görev yaptığı sahadaki elektronik karıştırma ve aldatmaya bir derece koruma sağlıyor. Bu nedenle, Suriye ve Rusya’nın elektronik karıştırmasının yoğun olmasının beklendiği böyle dar bir alanda daha yoğun kullanılması normaldir.
Kılıç da aynı noktaya temas ederek Anka’lardaki sistemin elektronik karıştırmaya karşı daha fazla savunma sağladığı için bu sistemin biraz daha yaygın kullanılmasının normal olduğunu söyledi.
Hangi milli sistemler ön plana çıktı?
Kılıç, operasyonda Anka-S’ler dışında karşı hedefin radarlarını kör ederek düşman uçaklarına ve füzelerine karşı elektronik savunma uygulayan Koral Mobil Elektronik Harp Sistemi’nin, Kasırga topçu roket sisteminin, MAM-L güdümlü mühimmat mermisinin ve Fırtına obüslerinin aktif ve başarılı olarak kullanılan diğer milli sistemler arasında olduklarını söyledi.
© The Independentturkish