Yunanistan’ın Midilli adası sakini Nikos, “Hükümet adamızda kapalı mülteci kamplarını ancak cesetlerimizin üzerine inşa edebilir. Kan akacak!” diyor. Yeni Demokrasi Partisi seçmeni Nikos, “verdikleri sözleri tutmadığı” için seçtikleri hükümeti suçluyor. Nikos, pazartesi gününden beri sokaklarda, elinde kararlı biçimde tuttuğu taşlarla polisle çatışıyor.
Nikos, dün bütün gününü, pazar gecesi Atina’dan adalarına gelen çevik kuvvet polisiyle eşi görülmemiş bir 'gerilla savaşı' yürüterek ve milli marşlarını söyleyerek geçiren binlerce ada sakininden sadece biri.
Kiryakos Miçotakis hükümetinin mülteciler konusunda son dönemdeki manevraları beklenmedik toplumsal ve siyasi sonuçlarla evrilerek yenilgiye uğrarken Midilli ve Sakız adalarının savaş alanına dönmesine neden oldu. Hatta bu, yönetimi Kuzey Ege bölgesinin Yeni Demokrat Partili valisiyle dahi karşı karşıya getirdi. Bu adalar son 5 yılda Türkiye’den geçen mültecilerin asıl baskısını gören Yunanistan’ın üç adasından (Samos’la) ikisi olmaya devam ediyor.
Vatandaşların kapalı sabit mülteci kamplarının inşa edilmesine gösterdiği reaksiyonu kontrol altına almak için hükümetin adaya pazar gecesi çevik kuvvet polisini göndermesi, toplumsal ayaklanmaya ve ada sakinlerinin şiddet içeren eylemlerine neden oldu. Her yaştan ve siyasi geçmişten ada sakini sokaklara dökülerek, çevik kuvvet polisinin karaya çıkmasını ve kendilerini ülkenin ilk kapalı mülteci kamplarının inşası planlanan alandan çıkarmasını engellemek için Midilli ve Sakız adalarının dağ yamaçlarına çıktı. Syriza yetkilileri bu kampları “toplama kampı” ve “Guantanamo” diye nitelendiriyor.
"Son kullanma tarihi geçmiş gazlar"
Polis göstericilere göz yaşartıcı gaz sıkarak (ada sakinlerine göre gazlar son derece tehlikeliydi çünkü “son kullanma tarihi geçmişti”) yeni kamp alanları için belirlenen noktalara ulaşmayı başardı. Buldozerler adayı ikiye bölen polisin koruması altında bu noktalara ulaştı.
Sakız Adası'nda pazar gecesi Meston limanındaki öfkeli kalabalık, “Burası bizim adamız. Defolun gidin! Hayatımızı geri istiyoruz! Bu bir cuntadır. Mülteciler için hapishaneler istemiyoruz” diye bağırdı. Çevik kuvvet polisinin göz yaşartıcı gazla ilk saldırısının ardından Sakız Adası Belediye Başkanı Satamatis Kamacis bayıldı ve bilincini yitirdi, bir kadın da gözünden ciddi şekilde yaralandı.
Ada sakinlerinin yoğun tepkilerinin ardından dün, yeni mülteci yapılarının inşa edileceği çevrelenmiş alanlara yürüyen insanları göz yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla durdurmakla görevli 4 çevik kuvvet polis ekibi bir C130 askeri nakliye uçağıyla adaya getirildi.
Dün sivillerle (plastik mermi kullanmakla da suçlanan) polis arasındaki çatışmalarda her iki adada hem vatandaşlardan hem de polisten onlarca insan yaralandı (Polis 43 güvenlik görevlisinin yaralandığını belirtiyor).
Midilli Adası'nda kendiliğinden silaha sarılan halk polislere karşı neredeyse 'mini bir gerilla savaşı' sürdürdü. Protestocular, çevik kuvveti sarp kayalar, tepeler ve ormanlar barındıran dağlara çekti, bölgeyi çok iyi bilen çobanların önderliğinde çevik kuvveti pusuya düşüren ada sakinleri, pompalı tüfekler ve karabinalarla iki polisi bacaklarından vurarak yaraladı.
Sakız Adası'nda ise polis kalabalığı şiddet kullanarak püskürtürken, bir kadının bacağını kırdı. Kadınlar “Defolup gidin buradan, piç kuruları, korkaklar, yazıklar olsun!Suçluları vurmak yerine bizi mi vuruyorsunuz, kadınlara mı saldırıyorsunuz? Size oy verdiğimiz için biz suçluyuz!” diye bağırırken, polis sonunda geri çekilmek zorunda kaldı.
"Bütün seçmenler buluştu"
Independent Türkçe'ye konuşan Nikos, “Çevik kuvvet polisinin adalarımızda uyguladığı şiddet Kiryakos Miçotakis hükümetinin sonu olacak” tahmininde bulundu. Midilli’de Herkes için Dayanışma örgütünden Katerina Voltsiou, “Durum kontrolden çıktı ve bu daha devam edecek." Bu, partiye yönelik genel bir reaksiyon. Bu, solu, Syriza, Yeni Demokrat Parti ve hatta Altın Şafak seçmenlerini birleştiren bir seferberlik. Polis insanlara acımasızca saldırıyor, onlar da polise taş fırlatarak karşılık veriyor. Kaotik bir durum” dedi.
Selanik’te koronavirüs salgını görülmüş olmasına rağmen kapalı mülteci kampları halen Yunanistan’da ana gündem maddesi olmayı sürdürüyor. Voltsiou, Midilli Adası'nda adeta savaş alanına dönüşen anlatırken şunları söyledi: “7 bin mülteciyi barındırabilseler bile sorun yine çözülmeyecek. Kamp yaza kadar dolacak, İdlib cephesindeki çatışmalardan dolayı sığınmacı akını durmayacak. Diğer taraftan Midilli'nin Moria açık kampı kapatılmayacak. Bu insanlar nereye gidecek? Bu açık. Hükümet Sakız, Samos ve Midilli adalarını gri bölgeler, Yunan Lampedusa’sı (Malta ve Tunus arasında bulunan ve Tunuslu mültecilerin akınına uğrayan ada ed.n.) yapmak istiyor. Ana karada yaşayanları hayal kırıklığına uğratmak istemiyorlar çünkü oralarda daha fazla oy var. Hesap kitap yaptılar ve adaların kurban edilmesine karar verdiler, daha az kayıpları olacak: adaların parlamentoda sadece 6 sandalyesi var!” Midilli Adası'nda Diabolorema’da çevik kuvvet polisi sivillerin araçlarına zarar verirken görüntülendi. Karafu’daysa takviye edilen polis güçleri, vatandaşların şiddet içeren saldırılarının ve Batı Midilli Belediye Başkanı Taxiarchos Verro’yla anlaşma sağlanmasının ardından sonunda çekilmeye zorlandı.
Ancak Mytilini’ye (Midilli'nin merkezi) doğru giden polis, sivillerin yeni bir pususuna düşürüldü ve Pagani ordu kampında 4 birlik kapana kısıldı. Daha sonra bu birlikleri kurtarmak için 6 birlik gelerek sivillere göz yaşartıcı gazlarla saldırdı. Sonuç tam bir curcunaydı. Kuzey Ege Bölgesel Valisi Kostas Moutzouris ve Batı Midilli Belediye Başkanı Taxiarchis Verros, çevik kuvvet polisinin hemen Pire kentine dönmesini isteyen öfkeli kalabalığı yatıştırmaya çalıştı.
Dün öğleden sonra yerel halk çevik kuvvet polisinin kaldığı Gera Belediyesi'ndeki bir otele girmiş ve polisin kişisel eşyalarını dışarı atarak ateşe vermişti.
Benzer hadise dün Sakız Adası'nın Karfa bölgesindeki genel grev sırasında yaşandı. Yurttaşlar çevik kuvvet polisinin kaldığı otele girdi ve polisin giysilerini dışarı attı. Bir polis memuru kalabalığa balkondan gaz bombası atarak karşılık verdi ama bu da öfkenin yayılmasına neden oldu. Birkaç saat sonra, sayıları artırılmış polis güçleri, yurttaşların geçişini engellemek için Aipus dağının son dönemecinde yolu kesti. Atılan kimyasal maddeler ve göz yaşartıcı gazlardan dolayı ormanda üç noktada yangın çıktı.
Dün gece Atina’da bile Midilli ve Sakız adalarından 500 kişi parlamento binasının dışında toplanarak, “Miçotakis cuntasını indirin!” ve “Çevik kuvveti adalarımızdan çıkarın” diye slogan attı.
Dün gece telefon görüşmesi yaptığımız Kuzey Ege bölgesi valisi Kostas Moutzouris’in “Başbakanın toplantı çağrısına gitmiyorum,” sözlerine şaşırdık. Moutzouris’in hükümetle ilişkilerini koparan son hadise, bir hükümet yetkilisini “işgal ordusu” göndermekle suçladığı konuşmasıydı.
Moutzouris’in ültimatomu şöyledi:
Tüm çevik kuvvet polislerinin adalardan yarın (bugün) çekilmesi durumunda yarınki toplantıya katılacağım. Hepsinin adadan ayrılmaması durumunda, hükümetle konuşmayacağız. Hükümet, Yunanistan’ın geri kalanını üzmemek için mültecileri Kuzey Ege adalarında kapana kıstırmak istiyor. Cunta bile böyle bir şey yapmadı. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Hiçbir şey bizi durduramaz.
Polis birliklerine bu sabah Midilli limanında toplanmaları emri verildi. Hükümet yetkililerinden sızan bilgilere göre polis, Atina’ya dönecek. Midilli’den bir öğretmen, “Fakat bugün hala genel grevdeyiz ve yeni bir gösteriye gidiyoruz. Eğer polis birlikleri Pire'ye dönmeyecekse, bizler de evlerimize dönmeyeceğiz” dedi.
"Her şey 10 milyar eurodan pay kapmak için mi?"
Sakız Adası'nda da durum bugün gerginliğini koruyor. Vatandaşlar, Midillili olan Göç ve Sığınma Politikaları Bakanı Panagiotis Mitarakis’in ofisin basarak istifasını istedi.
Katerina Voltsiou, “Hükümet yenilgiye uğradı çünkü kendilerine karşı çıkan içlerinden (belediye başkanları ve bölgesel valiler) siyasetçiler var. İlk çarpışma testinde başarısız oldular” ifadesini kullandı.
Öte yandan gelişmeler üzerine Bakanlar Kurulu acil toplantıya çağrıldı. Sızan bilgilere göre hükümet, bölgedeki belediye başkanlarına tepkileri dindirmeleri karşılığında çeşitli yatırımlar önerdi. Hükümet, bu kapalı kamplar için Avrupa Birliği'nden alacağı yardımı kaybetmek istemiyor.
Hükümet kaynaklarından edindiğimiz bilgilere göre Miçotakis adalarda bu kalıcı kapalı kampları kurmakta ısrarlı. AB'nin mega planında Yunanistan, İtalya ve İspanya'ya mültecilerin Avrupa içlerine gelmeden barındırılması için 10 milyar dolarlık yardım yapılması öngörülüyor. Yunanistan bu yardımdan aslan payını kapmak istiyor ve bu kampları daha fazla yardım almak yönünde bir fırsat olarak görüyor. Midilli Adası'nda da Belediye Meclisi bir toplantı yaptı. ana muhalefet partisi SYRIZA kaynaklı bilgilere göre toplantıda, "Avrupalılar, Erdoğan ve Miçotakis arasında Ege Adaları'nı 'gri bölge' yapmak konusunda bir anlaşma var" görüşü öne çıktı. Avrupa'ya gitmek isteyen mültecilerin barındığı 'tampon bölge' olmayı istemeyen adalıların bir sonraki adımının ne olacağı henüz bilinmiyor.
Independent Türkçe için İngilizce'den çeviren: Cenk Korkmazer
© The Independentturkish