Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi.
Kalın yaptığı açıklamada, “İdlib'de temel çizgimiz Soçi mutabakatına geri dönülmesi” diyerek şunları kaydetti:
İdlib'de temek çizgimiz Soçi mutabakatına geri dönülmesi. İdlib'de askeri gözlem noktalarının yerlerinin değişmesi söz konusu değildir. İdlib'in korunması ve sivillerin muhafaza edilmesi için bölgeye askeri tahkimat ve sevkiyatımız devam edecek. İdlib'de askerimize saldırı olduğunda en sert şekilde cevabının verileceğinden kimsenin şüphesi olmasın.
Kalın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan kabine toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın takdim konuşması ile başlayan toplantıda gündemlerindeki önemli konu başlıklarının ele alındığını söyleyen Kalın, Erdoğan'ın geçen hafta Pakistan'a gerçekleştirdiği ziyaretin de ele alındığını belirtti.
Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı için Azerbaycan'a 25 Şubat'ta günübirlik çalışma ziyareti gerçekleştireceğini anımsattı.
Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev'in ise yarın Türkiye'ye geleceğini ifade eden Kalın, şunları kaydetti:
Özbekistan ile hem tarihi, kültürel anlamda hem de bugün daha da güçlenen bir şekilde siyasi, ekonomik önemli ilişkilerimiz var. Bu ilişkileri daha da güçlendirecek bir ziyaret olmasını temenni ediyoruz. Ayrıca perşembe günü Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nin açılışı gerçekleşecek. Türkiye'nin en büyük kütüphanesi olma vasfının yanında 7 gün 24 saat herkese açık olmak suretiyle de bu kütüphanenin Türkiye'de kitap okuma, kütüphanecilik ve diğer alanlarda çok önemli bir paradigma değişikliğine vesile olacağına inanıyoruz. Bu vesile ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin çok önemli bir ayağı tamamlanmış olacak.
Millet Kütüphanesi'nde süreli yayınlar dahil olmak üzere 1,5 milyona yakın matbu eserin yer alacağını hatırlatan Kalın, "Bu sayı hızla artacak, elektronik kitap formatında da kütüphanemiz yeni bir dönemin ilk sayfasını da açmış olacak. Kütüphanemizde bildiğiniz gibi çok önemli koleksiyonlar da var, rahmetli Mehmet Şevket Eygi'den, İlber Ortaylı Hoca'ya kadar birçok kıymetli bilim insanının ve koleksiyonları da kütüphanemizde. Perşembe günü çok heyecanlı coşkulu bir şekilde de bu kütüphanenin açılışını gerçekleştireceğiz." diye konuştu.
Toplantıda güvenlik ve dış politika konuları ele alındı
Kabine Toplantısında güvenlik alanında Milli Savunma Bakanlığının, MİT'in ve Dışişleri Bakanlığının güvenlik ve dış politika ağırlıklı sunumları olduğuna değinen İbrahim Kalın, şöyle devam etti:
Ayrıca Sağlık Bakanlığımızın özellikle koronavirüs ile mücadele ve Elazığ deprem bölgesinde verilen sağlık hizmetleri konusunda detaylı bir sunumları oldu. Son olarak da Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Genel Sağlık Sigortası ile ilgili bir sunumu gerçekleşti. Suriye'de ve İdlib'de yaşanan gelişmeler, gündemimizin üst safhalarını işgal etmeye devam ediyor. Özellikle İdlib ile ilgili yaşanan gelişmeleri bildiğiniz gibi geçen hafta burada bulunan Rus heyetiyle görüşmüştük. Dün ve bugün de Türkiye'den giden bir heyetimiz Moskova'da görüşmeler gerçekleştirdi.
İdlib'de temel çizgimiz Soçi mutabakatına derhal geri dönülmesi, daha önce kararlaştırdığımız İdlib Çatışmasızlık Bölgesi sınırlarının tekrar esas kabul edilerek özellikle askeri gözlem noktalarımız ve sivillerin korunması noktasında gerekli adımların atılması. Bu konuda arkadaşlarımızın çeşitli görüşmeleri ve müzakereleri oldu. Kağıt alışverişleri oldu, bugün itibarıyla çıkan karar bu müzakerelere devam edilmesi yönünde.
Rus tarafının açıklamaları
Rus tarafından gelen bazı açıklamaların sahadaki gerçekleri doğru yansıtmadığına işaret eden Kalın, "Görüyoruz, özellikle 'Değişen şartlar dikkate alınarak haritanın yeniden çizilmesi gerekiyor.' şeklinde birtakım değerlendirmelerin yapıldığını görüyoruz. Burada bu hususu tashih etmek isterim. Öncelikle değişen şartlar, sahanın gerçekleri değil empoze edilen şartlardır." ifadesini kullandı.
İdlib Çatışmasızlık Bölgesi'nin sınırlarının belli olduğunu ve yaklaşık 2 yıl önce üzerinde mutabık kalınan sınırlar ve Türk askeri gözlem noktalarının bulunduğu yerlerin açık ve net bir şekilde ortaya konulduğunu anımsatan Kalın, şöyle devam etti:
12 askeri gözlem noktamız da bu harita esas alınarak buralara konuşlandırılmıştır. Dolayısıyla burada empoze edilen şartları, birtakım zorlamaları 'sahanın değişen şartları' diye takdim etmenin bizim açımızdan kabul edilebilir olmadığını ifade etmek istiyorum. Sahanın gerçekleri öncelikle hepimizin üzerinde mutabık kaldığı Soçi mutabakatıdır. İkincisi oradaki askeri gözlem noktalarımız, onların güvenliğidir. Üçüncüsü mültecilerin ve sivillerin durumudur. Dördüncüsü de tabii ki Suriye'de devam eden ama maalesef rejimin sabotajları nedeniyle bir türlü ilerleme kaydedemediğimiz siyasi süreçtir. Sahanın gerçeklerini bu şekilde konumlandırmak daha isabetli olacaktır. Zira Türkiye'nin, Suriye'nin veya bir başka ülkenin bir karış toprağında gözü yoktur. 'Burası Suriye devletinin, rejiminin topraklarıdır. Tabii ki istediği şekilde buralarda operasyon yapabilir.' argümanının bizim açımızdan da bir geçerliliği olmadığını ifade etmek istiyorum.
"Askeri gözlem noktalarının yerinin değişmesi söz konusu değil"
Suriye'de yüz binlerce insan öldürülürken, milyonlarca insan mülteci haline gelirken Türkiye'nin ya da uluslararası toplumun eli kolu bağlı bir şekilde oturmasının, hiçbir şey olmuyormuş gibi davranmasının tasavvur ve tahayyül edilemeyeceğini vurgulayan İbrahim Kalın, "Biz burada hem insani hem siyasi manada üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirdik, getirmeye de devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımız geçen hafta TBMM Grup Toplantısı'ndaki hitabında rejime çok açık, net bir şekilde mesajlarımızı iletmiştir. Askeri gözlem noktalarımız yerlerinin değişmesi söz konusu değildir. Buranın korunması ve sivillerin muhafaza edilmesi için de bu bölgeye askeri tahkimat ve sevkiyatımız da devam edecektir" şeklinde konuştu.
Kalın, "Askerlerimize yönelik herhangi bir saldırı, taciz söz konusu olduğunda geçen haftalarda olduğu gibi bundan sonra da cevabın en sert şekilde verileceğinden kimsenin en ufak bir şüphesi yahut tereddüdü olmasın" dedi.
Libya meselesi
Libya meselesinin de bir diğer uluslararası önemli konu olduğunu bildiren Kalın, şunları kaydetti:
Birleşmiş Milletler çatısı altında devam eden Berlin sürecine bağlılığımızı devam ettiriyoruz. Bu çerçevede geçen hafta Dışişleri Bakanımız Mevlüt Bey'in Münih Konferansı marjında ilgili bakanlarla bir takip toplantısı gerçekleşti, kendisi birçok ikili görüşmede yaptı. Buradaki duruşumuzla son derece net, uluslararası toplumun ve BM'nin tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümeti çerçevesinde Libya halkının yanında yer almaya devam edeceğiz. Bu çerçevede Berlin Konferansı'nda alınan ateşkes ve siyasi, askeri komitelerin toplanması kararlarına da tam destek verdiğimizi ifade etmek istiyorum. Fakat maalesef BM'nin önerdiği ve ülkelerin üzerinde mutabık kaldığı bu yol haritası, Hafter tarafından her gün ihlal edilmeye, delinmeye, sabote edilmeye devam etmektedir.
Hafter tarafına halen ve bütün bu kararlara rağmen askeri yardım devam etmektedir. Orada milis güçler, lejyoner güçler, paralı askerler farklı isimler altında sahada bu ateşkes sürecini sabote etmeye devam etmektedirler. Yine Hafter tarafının bütün Libya'ya, Libya halkına, Libya ekonomisine zarar veren, petrol yataklarını bloke etme durumu da devam etmektedir. Bu hoyratça tavra, bu haydutça tavra, bu şımarık tavra uluslararası toplumun sessiz kalması elbette düşündürücü.
AB'nin Libya'ya silah ambargosunu denetlemesiyle ilgili haberler
Son iki gündür Avrupa Birliği'nin Libya'da silah ambargosunun denetlenmesiyle ilgili bir operasyon başlatacağına dair de birtakım haberler çıktığını anımsatan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şu değerlendirmede bulundu:
Burada şu hususun altını da çizmemiz gerekiyor; öncelikle Birleşmiş Milletler kararlarında açık ve net bir şekilde ifade edildiği gibi böyle bir denetimin ancak BM çatısı altında ve Ulusal Mutabakat Hükümeti ile istişare ve dayanışma içerisinde yapılması gerekmektedir. Bu bağlayıcı bir kural olarak BM kararlarında yer almaktadır. İkinci önemli husus da öncelikle bu silahların ve milislerin ülkeye nereden girdiğine çok net yakından bakılması gerekiyor.
Burada da özellikle doğu ve güney bölgelerinin kontrol altına alınması gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Bilinen, malum yerlerden gelen askeri desteğin, silah desteğinin uçaklarla gemilerle ayrıca paralı askerlerin ne şekilde geldiğini ve Libya sürecini askeri ve siyasi süreci nasıl baltaladığını da bütün uluslararası toplum görmektedir. Tabii ki burada özellikle BM olsun ilgili ülkeler olsun komşu ülkeler olsun Cezayir gibi Tunus gibi ve sürece dahil olan diğer ülkeler olsun artık bu ihlallerin sona erdirilmesi için gerekli adımları el birliği ile atmak durumundadırlar.
Independent Türkçe, AA