Elazığ'ın Sivrice ilçesinde 24 Ocak'ta meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremin yaraları sarılmaya çalışılırken, farklı bölgelerdeki sarsıntılar sürüyor.
Bu sarsıntıların en yoğun şekilde meydana geldiği yer Manisa.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesi verilerine göre 22 Ocak'ta 5.4 büyüklüğünde depremle sarsılan kentte 4 Şubat gecesi 5 dakikada en büyüğü 4.0 olan 5 artçı sarsıntı meydana geldi.
Manisa dün akşam da 4.3 ve 4.8 büyüklüğündeki iki ayrı depremle sarsıldı.
Son haftalarda art arda sarsıntıların yaşanması, Manisa halkını panik ve tedirginliğe sevk etti.
Manisa ve çevresindeki sarsıntıların ne kadar süreyle devam edeceğini ve bölgede oluşan panik durumuna karşı neler yapılabileceğini Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Aysun Aykan, Independent Türkçe'ye yorumladı.
"Artçı sarsıntılar birkaç ay daha sürebilir"
Manisa'daki sarsıntıların devam edebileceğini belirten Aykan, vakit kaybetmeden gerekli önlemlerin alınmasının şart olduğunu söyledi.
"Aslında sadece bu bölge için değil, ülkemizin her yerinde depremlere karşı gerekli önlemleri almamız gerekiyor" diyen Aykan, şöyle konuştu:
Manisa’nın Akhisar ilçesinde 22 Ocak tarihinde meydana gelen 5.6 büyüklüğündeki depremin ardından Kırkağaç ilçesinde 5.1 büyüklüğünde ve 4 Ocak’ta 4.7 büyüklüğünde depremler oldu. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'nün diri fay haritasına göre bu depremlerin Gelenbe Fay zonunun güney ucunda ve buradaki depremin kuzeyinde olduğunu görüyoruz. Artçı sarsıntılar birkaç ay daha sürebilir. 10 Aralık tarihinde Balıkesir - Altıeylül'de Gelenbe Fay zonunun kuzey ucunda 5 büyüklüğünde deprem olmuştu. Gelenbe Fay zonunda, birbirine paralel olarak uzanan 2 fay var ve yaklaşık 35 km uzunlukta bir fay zonu. Bu fay zonunda geçmiş dönemde büyük depremler olduğuna ve depremlerin tekrarlama periyoduna dair bir veri olmadığından fayın kırılma zamanının gelip gelmediği ve büyüklüğü ile ilgili bir şey söyleyemiyoruz. Ancak son depremlerin bu fay zonunun kırılmaya başladığının da bir göstergesi olabileceğinden, bu bölgenin ve yakın çevresindeki yerleşim yerlerinin, olası bir depremden etkilenme ihtimaline karşı, buradaki tehlikeye de dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Depremlerin ne zaman olacağını net bilemesek de, önlem amaçlı olarak bu fayların geçtiği yerlerde binaların olup olmadığı ve o binaların güçlendirilmesi ile ilgili neler yapılması ve nasıl bir güvenlik önleminin alınması gerektiğini belirleyip, uygulamaların yapılmasının faydalı olabileceğini düşünüyorum. Aslında sadece bu bölge için değil, ülkemizin her yerinde depremlere karşı gerekli önlemleri almamız gerekiyor. Ülkemizin birçok yerinde meydana gelen depremler, vakit kaybetmeden gerekli önlemleri almamız gerektiği konusunda bizleri uyarıyor.
"Depremi korkulacak değil, tedbir alınacak bir doğa olayı olarak görmeliyiz"
Aykan, tedbir alındıktan sonra depremin can ya da mal kaybına neden olmayacağını iade ederek, "Deprem bir doğa olayıdır, doğa kaynaklı afete dönüşmesinin nedeni insanların yanlış tercihleridir, yanlış seçimleridir. Depremlere hazır hale gelmemiz için afet risklerini doğru tespit etmemiz ve buna göre önlemleri almamız gerekir. Gerekli önlemler alınırsa depremde can ve ekonomik kayıp olmaz ve o zaman depremden korkmamamız gerekir. Bizlerin depremi korkulacak bir olay olarak değil, tedbir alınacak bir olay olarak görmemiz gereklidir" diye konuştu.
"Japonya’da yaklaşık 60 yıldır deprem bilinci var, bizde yok”
Aysun Aykan’a göre Türkiye’de toplumda deprem bilinci oluşmadığı için meydana gelen sarsıntılar, kişileri paniğe sevk ediyor, korku ve kaygıya neden oluyor.
Türkiye'nin dünyanın en aktif tektonik kuşaklarından birinin üzerinde bulunduğunu hatırlatan Aykan, "Ülkemiz, dünyanın aktif tektonik kuşaklarından biri üzerinde bulunuyor. Jeolojik yapısı ve bulunduğu coğrafik konum itibarıyla sık sık yıkıcı depremlerle karşılaşılabileceğinden dolayı, depremlerle yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Depreme dayanıklı yapı oluşturmamız gerekir ve toplumda deprem bilincinin oluşması gerekir. Japonya’da yaklaşık 60 yıldır deprem bilinci var. Bizim ülkemizdede deprem bilinci oluşması, geliştirilmesi gerekiyor. Ülkemizde, depreme dayanıklı binalarda oturanlar bile binalarına güvenmiyorlar. Toplumda bir korku var, deprem bilinci yok çünkü. Eğer binamız sağlam değilse, binamıza güvenmiyorsak, binamızın güçlendirilmesi ya da yıkıp yeniden yapılması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
“Hasarsız atlatacağımız bir olayı, davranışlarımızla afete dönüştürüyoruz”
Aykan, toplumda deprem bilinci oluşmaması nedeniyle sıkıntısız şekilde atlatabilinecek bir sarsıntının afete dönüştüğünü savunuyor:
Biz, bugün biliyoruz ki Japonya’da bizim ülkemizden daha büyük ve daha fazla sayıda depremler meydana geliyor. 5.8 - 6 ve üzeri büyüklükteki bir deprem, o bölgedeki binalarda hiçbir yapısal hasar oluşturmuyor, can ve ekonomik kayıplara, paniğe, korkuya sebep olmuyor. Fakat bizim ülkemizde 26 Eylül’de 5.8 büyüklükteki orta büyüklükteki depremde bile gördüğümüz gibi, çok büyük, korku ve panik yaşandı, binalarda yapısal hasar oluştu, 200’den fazla kişi korku ve panik nedeniyle yaralandı. Kişiler, kendilerini camdan, balkondan attı, birbirlerini ezdi. Halbuki o büyüklükte bir depremin zararı olmayacaktı. Bizler, hasarsız atlatacağımız bir olayı, davranışlarımızla afete dönüştürüyoruz. Okullar kapandı, trafik kilitlendi, telefonlar çalışmadı. Bu şekilde olmaması gerekiyordu. Bütün bunları şimdiden planlamamız gerekli.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Toplumu depreme hazır hale getirmezsek …”
Aysun Aykan, sözlerini şöyle tamamladı:
Deprem anlarını sağlam binalarda geçirmek zorundayız. Toplumu depreme hazır hale getirmezsek üretim durur, eğitim durur, turizm durur, her artçı depremlerde de bu kayıplar yaşanır, insanlar da korku oluşur, psikolojik sorunlar başlar. Doğa olayı olan depremi hasarsız atlatabilmemiz için toplumda deprem bilincini oluşturmak zorundayız. Öncelikle okullarda ilkokul seviyesinden itibaren deprem ve doğal afetlere ilişkin bilgiler eğitim yoluyla verilmelidir.
© The Independentturkish