Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İstanbul’da Milli Savunma Üniversitesi’nde (MSÜ) ‘Din İstismarı’ konulu konferans verdi.
Erbaş, “Din istismarı, dinin ortaya koyduğu evrensel değerler ve iyilik yolunda gayret göstermesi gereken insanın, dini kendi hizmetinde kullanmaya başlayarak güç ve menfaat devşirmesidir. Müminlerin samimi duygularını gizli emelleri için kullanmak demektir” diyerek, “Din istismarı bugün ortaya çıkmış bir şey değil, tarihte pek çok örneği var” ifadesini kullandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İslam’ın en temel iki evrensel ilkesinin yaratana itaat ve yaratılanlara merhamet olduğunu söyleyen Erbaş, “İslam’ın amacı; insana yüce Yaratıcısını tanıtmak ve varoluş gayesini bildirmektir. İnsanın dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamaktır. İnsana kendisiyle, Rabbiyle, çevreyle ve toplumla en güzel şekilde iletişim kurması için rehberlik etmektir. Sevgi, adalet, merhamet gibi erdemleri toplumda yaşanılır kılmaktır” diye konuştu.
“Din istismarının tarihte pek çok örneği var “
Din istismarının, dine dair kavramları ve değerleri kullanarak insanları etkileyip maddi veya manevi çıkar elde etmek olduğunu dile getiren Başkan Erbaş, şöyle devam etti:
Din istismarı, dinin ortaya koyduğu evrensel değerler ve iyilik yolunda gayret göstermesi gereken insanın, dini kendi hizmetinde kullanmaya başlayarak güç ve menfaat devşirmesidir. Müminlerin samimi duygularını gizli emelleri için kullanmak demektir. Din istismarı bugün ortaya çıkmış bir şey değil, tarihte pek çok örneği var. Bakara Suresi’nde, “Onlara ‘Yeryüzünde düzeni bozmayın, fesat çıkarmayın’ denildiğinde, ‘onlar derler ki, Hayır, biz yalnızca ıslah edenleriz’ derler” buyuruluyor. Hazreti Peygamberin gelişinden sonra dini istismar edenlerin ilk örnekleri münafıklardır. Diğer bir ayette ise Rabbimiz, “Ayetlerimizi az bir karşılığa satmayın ve bana karşı gelmekten sakının” buyurmaktadır.
“İslam adeta bu toprakların harcıdır. Bizler haçlı seferlerinden, milli mücadeleden, 15 Temmuz’a zor zamanlarımızı imanımız ve inancımızdan aldığımız güç ve motivasyonla aştık” ifadesini kullanan Erbaş,“FETÖ, sevgi, merhamet tellallığı yaparak insanımızı aldatmaya çalışmıştır” diyerek şöyle konuştu:
Nerede bir mazlum ve muhtaç varsa ona yardıma koşmayı kendisine şiar edinmiş insanlarımızın yardımlarını ‘himmet’ adı altında, hoşgörüsünü ise ‘dinler arası diyalog, ılımlı İslam’ safsatalarıyla sömürmüştür. ‘Oku!’ emrinin gereği olarak ilim ve irfanla yücelmeye, yükselmeye çalışan gençlerimizin eğitim aşkını, “dershaneleriyle, okullarıyla” istismar ederek onları sorgusuz-sualsiz kendisine itaat eden militanlara dönüştürmüş, onları en sonunda kendi milletine kurşun sıkacak kadar mankurtlaştırmıştır.
Dinin insanlar üzerindeki etkisini kendi lehine kullanmak isteyenlerin daima olduğuna dikkat çeken Erbaş, “İslâm tarihi boyunca birçok kişi ve grup, din tüccarlığı yapmaktan çekinmemiştir. Kendilerine kitap verilen topluluklar içerisinde Peygamberlerini ve onların getirdiği ilahi öğretileri tahrif eden, hafife alan, yok sayan, dünyalık çıkarlarına alet eden İsrailoğulları, yanında Hz. İsa’yı Tanrı’nın oğlu kabul edip onu ilah seviyesine çıkaran anlayış, bu örneklerler arasında zikredilebilir. Mescid-i Dırar, din istismarının en tipik örneklerinden biridir” ifadelerini kullandı.
“FETÖ, DEAŞ, el-Kaide en büyük zararı Müslümanlara veriyor”
“Dini olduklarını, İslâm’ı temsil ettiklerini iddia ederek bozgunculuk yapan, kan döken FETÖ, DEAŞ, el-Kaide, Boko Haram gibi terör örgütleri, en büyük zararı Müslüman toplumlara, birlik ve beraberliğimize, geleceğimize ve gençlerimize vermektedir” diyen Erbaş, “Ülkemizin 15 Temmuz’da yaşadığı hain darbe girişimiyle birlikte gerçek yüzleri ortaya çıkan FETÖ ve emperyal güçlerin güdümüyle mazlum coğrafya insanlarının ezilmişliklerini sömüren DEAŞ örgütü, istismarın en canlı örnekleri olarak karşımızda durmaktadır” şeklinde konuştu.
Independent Türkçe