Irak’ta Ekim 2019’da protesto gösterilerinin başlamasından bu yana, siyasi güçler, gösterileri yönlendirmeye veya sonlandırmaya çalışıyor.
Söz konusu güçler geçtiğimiz aylarda bu hedefler doğrultusunda birçok yöntem denedi.
Onlar, halk hareketlerine dış ülkelerin, özellikle istihbarat birimlerinin destek verdiği suçlamasında bulundular.
Güvenlik güçleri göstericilere gerçek mermilerle müdahalede bulunurken, bazı öncü aktivistler kimliği belirsiz silahlı kişiler tarafından kaçırılarak izleri kaybedildi veya öldürüldü.
Gösterilere siyasi müdahaleler
Irak siyasi sahnesinde yaşanan İran yanlıları ile karşıtları arasındaki ayrışma, protesto gösterileri üzerinde de etkilerini gösteriyor.
Bazı partilerin ve siyasi güçlerin destekçileri, gösterileri kendi dar siyasi çıkarlarına hizmet amacıyla manipüle etmeye çalıştı.
Diğer bazı güçler de ‘anarşist ve sabotajcıları’ elemek bahanesiyle halk hareketinin arasına karışıp gösterilerin sonuçsuz bırakılmasını hedefledi.
Tahran’a bağlı siyasi güçler, ABD ve İran arasında yükselen tansiyonu, halk hareketini bastırmak için bir fırsat olarak gördü.
Bu güçler, kamuoyunun öncelikli meselesinin ABD müdahalelerine karşı olmak olduğundan hareket ederek, gösterilerin sonlandırılmasını savunuyor.
ABD’nin Haşdi Şabi liderlerini hedef alan saldırısından sonra, bu konuyu ülke gündeminin ilk sırasına yerleştirerek protesto gösterilerini ikincil öneme sahip bir meseleymiş gibi göstermek istediler.
Bazı siyasi partiler ile silahlı örgütlerin düzenlediği ABD Büyükelçiliği baskınının hedeflerinden biri de buydu.
Haşdi Şabi çatısı altındaki Asaib Ehlil Hak örgütü liderlerinden biri; Tahrir ve Şehitler meydanında gösterilere işaretle, "ABD Büyükelçiliği’nin Irak halkı aleyhinde faaliyet gösterdiği kesinleşmiştir. Halk hareketi içindeki bazı yıkıcı grupların bu merkezden desteklendiği ortaya çıkmıştır" dedi.
Öte yandan Şii Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr yaptığı açıklamada, "elçilik baskınının hedefinin, halk hareketini sonlandırmak olduğunu" vurgulayarak, ABD’ye tepki göstermişti. Böylelikle Irak’ta siyasi hayata hâkim olan Şii gruplar arasındaki görüş ayrılığı daha da belirgin bir hale gelmiş oldu.
İran’a yakın kuvvetler, protestocuları bastırmak ve halk hareketini sonlandırmak için, en tehlikelisi ‘iç savaş’ olmak üzere birçok senaryo üzerinde çalıştı.
Ancak, ‘bağımsız, barışçıl, vatani’ bir çizgiyi temsil ettiklerini söyleyen göstericiler, dış güçlerin çatışmalarına taraf olmayacaklarını ve halkın talepleri karşılanana kadar gösterileri sürdürmekte kararlı olduklarını gösterdi.
Gözlemciler, iç savaş tehditlerinin mantıklı temellere dayanmadığı yönünde hemfikir. Irak halkı, geçmişte olmadığı kadar kenetlenmiş durumda. Mezhepçiliğin öne çıkarılarak bir iç savaş yaşanması ihtimali çok zayıf. Gözlemcilere göre, muhtemel çatışmalar iç savaşa neden olmaz, ülkedeki siyasi gruplara bağlı silahlı örgütlerin, birbirlerine karşı sınırlı eylemlerde bulunması ise kuvvetle muhtemel.
Bağımsız başbakan talebi
Gözlemciler, dış güçlerin, Irak siyasi sahnesindeki etkilerinin zayıfladığını düşünüyor. Irak kamuoyu ve halk hareketi, dış bağlantılı güçlere karşı güvensizlik duyuyor. Gözlemciler ayrıca, iç siyasi çatışmaların gösterileri sonlandırmakta etkili olamayacağını, halk hareketinin, göstericilerin koşullarına göre bir başbakan seçilinceye kadar devam edeceğini öngörüyor.
Kufe Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü İyad Anber, yaptığı açıklamada, ‘’Irak siyasi sahnesinde tarafların tutumu netleşmiş durumda. Devlet mekanizmasının zayıflığı nedeniyle, ülkedeki siyasi taraflar dış güçlere vekâleten mücadele veriyor. Halk hareketi ise bu durumun gayet farkında’’ dedi.
Halk hareketinin nihai talebinin tam bağımsız bir başbakanın seçilmesi olduğunu söyleyen Anber, ‘’Protesto gösterilerine geniş katılım olması ve gösterilerin ivme kazanarak artması, bazı siyasi güçlerin yönetimdeki etkilerini kaybetmemek için taviz vermesine neden oldu. Bazı siyasi güçler ise, göstericilerin ABD tarafından desteklendiği tezini savunmakta ısrarcı görünüyor. Halk ise bu siyasi güçlerin kararlarının milli olmadığını, İran’ın yönlendirmesiyle belirlendiğinin farkında’’ diye konuştu.
Uzlaşı adayı
Gözlemciler, herkesin razı olacağı bir başbakan adayının belirlenmesi durumunda, ülke yönetiminde etkin olan siyasi güçlerle göstericilerin uzlaşmasının mümkün olduğunu düşünüyor. Gazeteci yazar Haydar Bedri, ‘’Demokrasi için önümüzde uzun bir yol var. Göstericiler şimdiye kadar birçok kazanım elde etti. Bu saatten sonra siyasi güçler somut adımlar atmadan gösterileri sonlandıramaz. Sadece bağımsız seçimlerin olması durumunda uzlaşı mümkün olacaktır’’ değerlendirmesinde bulundu.
Independent Arabia’ya konuşan Bedri, muhtemel uzlaşı hükümetine başkanlık için, Yeniden Yapılanma Konseyi Başkanı Macid Saidi’nin adının geçtiğini söyledi. Göstericilerin ‘uzlaşı adayını’ kabul edeceklerini öngören Bedri, ‘’Protestocular oyalanmaktan yoruldular. Gösteriler üç aydır devam ediyor, ikna olacakları bir uzlaşı adayı olursa gösterileri sonlandırıp sonuçları takip etmeyi seçeceklerdir. Aday gösterilecek kişiliğin halkın saygı duyduğu biri olması gerekiyor. İç savaş tehditleri ise halkı caydıracak değildir, daha önce birçok gösterici öldürüldü, şiddet olayları yaşandı ama meydanları terk etmediler’’ ifadelerini kullandı.
Silahlı grupların savaşma ihtimali
Siyaset uzmanları, ülkedeki gerginliğin iç savaşa neden olmayacağını, ancak siyasi grupların silahlı kanatları arasında düşük yoğunluklu çatışmaların yaşanabileceğini düşünüyor. Irak siyasetini yakından takip eden akademisyen Basil Hüseyin, bağımsız yeni bir başbakan seçilmediği sürece protesto hareketlerinin sona ermeyeceğini, göstericilerin, seçimlerin bağımsız geçici bir başbakan gözetiminde gerçekleştirilmesinde ısrarcı olduğunu söylüyor.
Yönetimdeki güçlerin, halk hareketini bastırmak için şu ana kadar birçok farklı yöntem denediğini, bunların en tehlikelisinin ise ‘iç savaşla’ korkutmak olduğunu belirten Hüseyin, ‘’İç savaşın yaşanması mümkün değil, silahlı kanadı olan siyasi güçler arasında çatışmalar yaşanması olasıdır. Şu anda taraflar bu ihtimalin olumlu ve olumsuz yönlerini değerlendiriyor. Yine de bunu göze alacaklarını sanmıyorum’’ dedi.
Basil Hüseyin, protesto gösterilerinin Sadr Hareketi tarafından suiistimali konusunda ise ‘’Halk hareketinin sorunu; öne çıkan liderlerden yoksun olmalarıdır. Sadr Hareketi ise iyi organize olabiliyor ve gösterileri kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek istiyor. Bununla birlikte halk hareketi, Mukteda es-Sadr’ın tekelinde olmadığını defalarca ispat etmiştir’’ yorumunda bulundu.
Protestolar ve eksen çatışması
Iraklı protestocular, halk hareketinin bölgesel çatışmalara dâhil edilmemesini talep ediyor. ‘Bağımsız, barışçıl, vatani’ çizgiyi temsil ettiklerini söyleyen göstericiler, dış güçlerin çatışmalarına taraf olmamak noktasında kararlı olduklarını ifade ediyor.
Aktivist yazar Ali el-Miyah, ABD-İran arasında siyasi tansiyonun yükselmesinin halk hareketine olumsuz etkileri olsa da, hareketin hala aktif olduğunu ve Irak siyaset sahnesindeki etkisini sürdürdüğünü söyledi. Protestocuların bölgesel konular bahane edilerek taleplerinin görmezden gelinmesini kabul etmeyeceğini savunan Miyah, protestoların hala ülkedeki en önemli mesele olduğunu belirtti.
Aktivist Ammar Rebi de, halkın meydanlara inmesinin başlıca sebeplerinden birinin, Irak’ı bölgesel çatışmaların tarafı yapmak isteyen siyasetçilere bir tepki vermek olduğunu ifade etti. Göstericilerin bu durumun farkında olduğunu belirten Rebi, eylemcilerin “kullanılmamakta” kararlı olduklarını ifade etti.
Tahrir Meydanı’ndaki göstericilerin, Yeşil Bölge’ye girilmesine tepki göstermesinin de göstericilerin İran-ABD arasındaki çatışmada taraf olmamak istediklerinin kanıtı olduğunu söyleyen Rebi, iç savaş ihtimali hakkında ise, ‘’Irak halkı asla bir iç savaşa girmeyecektir. Bu tehlike geçmişte kaldı. Siyasi taraflar kendi çıkarlarını sürdürmek için bazı girişimlerde bulunabilir ancak halk desteği olmadan büyük çaplı çatışmaların yaşanması mümkün değildir. Halk eskisi gibi değil. Artık bilinçliyiz ve ülkenin daha fazla tahrip edilmesine izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Mustafa Yıldız