Bir yalnızlık abidesi: Zifo Nene

Şeyhmus Çakırtaş Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş - Independent Türkçe

Sivas’ın serin yaz günlerinin birinde kendisini ziyarette gittiğimizde, yıkadığı çamaşırlarını büyük bir özenle kuruması için dışarıdaki tele asıyordu.

Ağır hareketlerle bizi karşılayan, buyur eden, sevinen yaşlı ama bir o kadar da dinç birisi Zifo Nene. 

90 yaşında olduğuna inanamadığım bu yaşlı bilge kadın, gerçekten kendisinden yaşça çok daha küçük insanlara göre, genç bir ruha sahip.

Her şeyden önce kendi ayakları üzerinde duran, ihtiyaçlarını karşılayan birisi olarak, kendine güveni tam.

Oldukça dinç ve zihni açık bir şekilde sohbet ediyor; oturup, kalkıyor, bize ikramda bile bulunmak istiyor.

Hayretler içinde izliyorum.
 

ZİFO NENE (2).JPG
Zifo Nene / Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş - Independent Türkçe


Daha önce de yaşı ilerlemiş insanlarla konuşmuş, sohbet etmiştim. Ama kesinlikle Zifo Nene, hepsinden daha dinç ve zihni açık birisi.

Hem olayları iyi dramatize ediyor, hem de günümüzü biliyor. Yani zihninde herhangi bir dumura uğrama yok. Her şey yerli yerinde işliyor. Geçmişi de biliyor, günümüzü de yaşıyor.

1930'lu yıllarda doğan Zifo Nene'nin yaşamı, henüz 15 yaşında evlenmesiyle tümden değişmiş.

Komşu köyü Kesirik'ten, Acıdere Köyü'ne, büyük ve kalabalık aileye, henüz çocuk denilecek bir yaşta gelin gelmiş.

"Bize hayat hikayeni anlat" dediğimizde, sesini biraz yükselerek, tatlı sert bir ses tonuyla şöyle dedi;

Aman ne yapacaksın hikayemi? Ne var ki hikayemde? Gün mü gördüm?

Ah yavrum, ah; her şey yalan oldu, yalan...  

Zifo Nene bu sözlerinin ardından derin bir iç çekerek sustu.

Belli ki içindeki acılar depreşmiş, anılarına gitmişti. Konuşmak istese de, dudakları titriyor, kendi kendine fısıltıyla anlaşılmaz bir şeyler söylüyordu.

Ben de sustum, gözlerinde geçmişi görmeye çalıştım.
 

ZİFO NENE (8).JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş - Independent Türkçe


Anlındaki çizgiler, gözlerine doğru inen çizgiler, neler gördü, neler?

Kim bilebilir ki?

Zifo Nene’den başka kim bilebilir ki?

Kendini toparladıktan sonra yine devam etmeye başladı. Şiirsel, duygu yüklü ve kendinden emin;

Aman, ne anladım hayattan. Her şey geldi geçti.

Geldi, geçti emme bu sinayı deldi geçti.

Sana söylim mi? O gemide çalışıyordu.


O kim diye sorunca, “O işte” dedi tatlı bir sertlikle; “O işte, bizim adam.”
 

ZİFO NENE (3).JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş - Independent Türkçe


“Adı ne” dediğimde ise “Aman, ne bileyim, adam işte. Adını anmak istemiyorum" dedi ve anlatmaya başladı:

Gemide çalışıyordu. Evlendik, köye gelin geldim, bir süre sonra adam, İstanbul’a gitti. Gemide iş buldu ve çalışmaya başladı. İlk yıllarda gidip, geldi sonra daha az gelmeye başladı.

Bazen aylarca eve gelmiyor, uzaklara gidiyordu. Ben de bu dağın başında kendi başıma kalıyor, bütün yükü bir başıma taşıyordum.

Çift sürüyor, köyün altında, 45 ölçeğin yeri, yani 45 teneke. Çift sürüyordum, tırpan biçiyordum, sap getiriyordum öküzünen. Düveyle sürüyorduk. Tığ savuruyorduk, buğday, çerç savuruyorduk. Buğdayı un edip, değirmene, hep yalanız.

 

ZİFO NENE (5).JPG
Fotoğraf: Ceren Doğan - Independent Türkçe

 

Nasıl yalanız yürüttüm bütün işleri.

Yavrum, gece bile bana uyku yok. Çektiğim çileler, çok çektim. Bir gün görmedim. O eskiler aklıma geliyor. Geceleri uyuyamıyorum.

 

 Şu tapan var ya, sapı da var böyle. Oğlanla yükledik, çifte gideceğiz. Şu tepeyi geçtik, tapan düştü. Kaldıramadım, bir türlü eski hale bağlayamadım.  Tapanı sırtladım, tah sürecek tarlaya götürdüm.

İki evlek sürdüm sürmedim, komşu köyün çobanı tarlamıza davar getirdi. Dedim ki davarı öte götür. Bu tarafa çok getirme, sen beni biliyorsun. 'Bu taraf bizim de yerimiz' diye sesini yükselti. Tarlalarımız yan yana.

'Öteye götür' dedim. 'Yok, götürmem' dedi. 'Götürmez misin, öyle mi' Tabancayı çektim,  'Götürmez misin, seni buraya serim mi' dedim.

Tabancayı görünce, 'Tamam tamam götürür, bir daha da bu tarafa getirmem Zifo Bacı' dedi. Ben yine de havaya iki tane sıktım ki, bir daha tarlama davar getirmesin.

Ah yavrum, her şey yalan oldu, yalan...


Bu sözlerle Zifo Nene, içlenerek geçmişini yad ediyor. 
 

ZİFO NENE (7).JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş - Independent Türkçe


Hayatı boyunca bütün ağır işleri yapmış, beş çocuk büyütmüş. Üç kız, iki oğlan.

Çocukları İstanbul’da yaşıyor. Kızları kendisini İstanbul’a götürdüğünde, bir iki gün içinde sıkılıyor, evlerine girdiği gibi, tekrar geri dönmek istiyor.

Son yıllarda çocukları kışın köyde kalmasına müsaade etmiyorlar.

Bu nedenle kış boyunca İstanbul’da çocuklarıyla kalıyor.

Toprak birazcık ısındığı gibi, tekrar 200 yıllık, eski Sivas evine geri dönüyor. Köye döndüğünde çocuklar gibi seviniyor, eşyalarıyla konuşuyor.
 

ZİFO NENE (9).JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş - Independent Türkçe


Ev, kocaman çam kütükleriyle ayakta tutturulmuş. Duvarları kalın ve taştan. Üç bölümden oluşuyor. Kocaman bir hol karşılıyor insanı. Hol yüz metre kare var.

Odanın tam ortasında, evin içine ışık düşsün diye, çam kütüklerden gökyüzüne doğru konik bir çıkıntı yapılmış. Bu evin hem ışık almasını sağlıyor, hem de hava.

Çünkü kocaman odanın çevresinde de odalar var. En arka odada zahire, ön odalarda ise misafir ve yatak odası mevcut.
 

ZİFO NENE (10).JPG

Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş - Independent Türkçe


Kullanılan çamların kalınlığına bakıldığında, en az 100 yıllık çamlar. Ev kaç yıllık bilmiyorum, ama Zifo Nene’nin anlatımlarından anlaşıldığı kadarıyla en az 200 yıllık.

Henüz sapasağlam duruyor. Taşıyıcı kolonların yerine, ardıç çamı kullanılmış. Taş gibi sert ve sağlam duruyor.

Kendisi dahil köydekilerin çoğu, gerçek adını unutmuş. Herkes Zifo Bibi diyor. Yaşlı olmasına rağmen, birçok insana göre daha çok hayat dolu.

Gülüyor, şaka yapıyor, kendi işini görüyor. Evlendiği günden başlayarak, tek başına yaşamaya alışmış.

Gemilerde çalışan eşi, aralıklarla evine dönse de, gurbetlik yılları çok uzun sürmüş.

Ta ki eşi ansızın ölene kadar. Eşi ölünce tümden yalnız kalmış. Tam 17 yıldır kocaman evde tek başına yaşıyor. Az uyuyor, bütün gün evin işlerini görerek, geçiriyor.

Kendi evinin temizliğini, yemeğini ve düzenini kendisi görüyor
 

Zifo-Nene (3).jpg
Fotoğraf: Sabriye Çınar Doğan - Independent Türkçe


90 yaşında. Dile kolay.

"Kaç yaşındasın Zifo Nene" sorusuna,

Önce “55” dedikten sonra, soruyla devam ediyor. 

“Göstertiyor de, he mi ee kurban?” diyerek ironi yapıyor ve ekliyor; 

1939 yılında mektebe gittim. Bir yıl odalarda, iki yıl mektepte okuduk. 255 kişiydik. Ben o zaman 9 yaşındaydım. Hadi hesapla, kaç yaşındayım, hesapla...


İyi bir okuryazar. Şeyh Bedrettin Destanı ve Hz Ali’nin hayatını okuyor. Kitaplarda boş yerlere yazmış yıllarca. Defterler doldurmuş. Torunu bu kitap ve defterleri kendisinden alarak İstanbul’a götürmüş.

Şimdi elleri titrediği için yazamıyor. 

“Ellerim titremese, neler yazardım neler..” diyor.
 

ZİFO NENE (6).JPG
Fotoğraf: Ceren Doğan - Independent Türkçe


Zor günler geçirmiş, savaş yılları, açlık ve seferberlik yıllarını geride bırakmış.

Zaman değişmiş, mevsimler geçmiş; ama Zifo Nene hep köyde kalmış. Çıkamamış buradan, adeta kök salmış toprağa.

Ekmiş, biçmiş, ağaç yetiştirmiş, hayvan beslemiş, insanları sevmiş, gülümsemeyi elden bırakmamış. Kaskatı yaşamından, kocaman bir ömür çıkarmış.

Zifo Nene aslen Aydınlı. Ailesi bilinmez bir nedenle on yıllar önce Sivas, Hafik’e göçüp, Celali Nahiyesi, Kesirik Köyü’ne yerleşmişler.

Bu köyde doğan Zifo Nene, 15 yaşına geldiğinde, Sivas Acıdere Köyü'ne gelin geliyor. Sivas’tan 70 kilometre uzaklıktaki köy, kışı sert, yaz mevsimi serin geçen bir yer.

Eşi yıllarca deniz aşırı ülkelere gemi seferlerine gitmiş ve Zifo hep bir başına Sivas’ın zorlu kışlarını yaşamış. Zaman zaman eve dönse de, sonuçta gemici olması itibarıyla aylarca gelmediği olmuş. 
 

ZİFO NENE (4).JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş - Independent Türkçe


Sivas’ı bilenler bilir; en büyük engel kış mevsimidir. Kar yağar, yollar kapanır, toprak donar, doğa ıssızlaşır.

İşte Zifo Nene buna rağmen yıllarca kışa, kara, kurda karşı direnerek yaşamını sürdürmüş.

Hiç umutsuzluğa kapılmamış, içindeki umudu ve yaşama sevincini korumuş. Kimseye muhtaç olmadan, yaşamaya devam etmiş.

Ne yalnızlığa, ne de sevdiği adamın uzak limanlarda çalışmasına aldırmış. Bir başına tırnaklarıyla toprağı kazmış, yaşamını sürdürmüş.

Şimdi 90 yaşında. Çocukluğunda tanıştığı silahı bir ömür yanından ayırmayarak, kendini korumayı ve gerektiğinde silahı kullanmayı öğrenmiş.
 

Zifo-Nene (1).jpg
Fotoğraf: Sabriye Çınar Doğan - Independent Türkçe


Halen odasının baş köşesinde tüfeğini asılı tutuyor.  Asılı duran asılı tüfeği torununa miras bırakacağını söylüyor;

Kimseye bırakmam, torunum gelecek, ona vereceğim.


Zifo Nene kentleri sevmiyor. Kentlerdeki kalabalık, beton bloklar ve trafik kendisini çok rahatsız ediyor. Bu nedenle kentlerden uzak duruyor.

Çok soğuk geçen mevsimlerde çocuklarının ısrarı üzerine İstanbul’a kısa süreliğine gittiği oluyor. Onun dışında bütün ömrü Sivas Acıdere’de geçiyor.

Köyde tek başına kalmak zor olsa da köyde kalmayı yeğliyor.

Her gün sabah erkenden uyanıyor, kendisine kahvaltı hazırlıyor, yemek yapıyor, evinin temizliği ve kendi ihtiyaçlarını karşılıyor.

Çamaşırlarını yıkıyor.
 

ZİFO NENE (11).JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş - Independent Türkçe


Hiçbir olayı unutmamış, yaşadıklarını zihninde canlı tutmayı başarmış. 

Kaldığı ev köyün kuzey tarafında ve birazcık yüksek bir tepede. Toprak damlı, taş duvarlı eski bir Sivas evi. Evde eski elekler, bakır kap kaçak, kilim ve zahire saklama sandıkları bulunuyor.

Ev adeta bir müze. 

Eski, ama hala kullanılan bir ev.

Zifo Nene gibi. Bütün kadimliğini üzerinde taşıyor.

Hayat dolu, araçtan inmeyi bekleyen heyecanlı bir yolcu gibi yaşamını sürdürüyor.

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU