2013’ten bu yana devam eden Türkiye Vakıflar Bankası’nın hisselerinin Hazine’ye devri tartışmaları dün bir Resmi Gazete yayımı ile nihayete erdi.
Buna göre VakıfBank’ın yüzde 58,5 oranındaki hissesi Hazine ve Maliye Bakanlığı'na devredildi.
Söz konusu oran, A, B, C, D şeklinde adlandırılan hisselerinden, diğer mülhak vakıflara ait olmak üzere, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün idare ve temsil ettiği (A) ve (B) grubu hisseleri kapsıyor.
(Mülhak vakfın ne olduğu birazdan açıklanacak. Ancak önce bazı rakamlar…)
Devir işlemi, hisse başına 9,49 lira şeklinde değerlendi. Vakıfbank’ın Borsa’da işlem gören hisseleri salı gününü 5,09 liradan kapatmıştı.
Banka’nın Borsa’da işlem gören yani halka açık hisseleri, (D) grubu olarak geçiyor. Vakıfbank hisseleri, halka arz edildiği 2005’ten bu yana hiç 9 lira üzerine çıkmamıştı.
VakıfBank: Statüde, stratejide, insan kaynağında değişiklik olmayacak
VakıfBank'ın Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) yapılan açıklamada (D) grubu hisselerde değişiklik olmayacağı ve yukarıda bahsedilen devir işleminin bir hafta içerisinde tamamlanacağı söylendi.
Banka’dan yapılan açıklamaya göre yüzde 58,5’lik hissenin devri, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün asli faaliyetlerini daha etkin yerine getirebilmesi için belirli ve sürekli bir gelir kaynağına sahip olmasını ve bankanın sermaye yapısının güçlendirilmesini amaçlıyor.
"Dolayısıyla ortaklık yapısında meydana gelen değişiklik, söz konusu husus dışında başkaca bir amaç taşımamaktadır" denilen açıklamada hisse devir işlemi sonucunda bankanın kamu sermayeli banka statüsü, stratejisi, iş modeli ve insan kaynakları yaklaşımında herhangi bir değişiklik olmayacağı aktarıldı ve şöyle devam edildi:
Daha da güçlenen sermaye yapısı, teknolojik altyapısı, nitelikli bankacılık hizmetleri ve uzman kadrosuyla Türkiye'nin öncü bankalarından biri olan bankamız, kalkınma ve toplumsal fayda sağlama yolunda ortaya koyduğu özenli çalışmalarla, piyasalardaki etkinliğini daha da artıracak, tüm paydaşlarına hızlı ve etkin bankacılık çözümleri sunmayı sürdürecektir.
Hisse devri altı yıldır gündemdeydi
Vakıfbank’ın hisselerinin Hazine’ye devri yeni başlayan bir süreç değil.
2013 yılında dönemin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, VakıfBank’ın Hazine’ye devriyle ilgili sürece başladıklarını Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile birlikte bir engel kalmayacağını söylemişti.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne, aslî faaliyetlerini daha etkin yerine getirebilmesi için sürekli gelir kaynağı sağlayabileceği düşünülen bu karar, o dönem hayata geçmemişti.
İki yıl önce hisselerin nasıl devredileceğinin tüm detayları açıklanmıştı
Hisse devri sürecinin tamamlanmasına en fazla 2017 yılında yaklaşıldı. Hatta bu yılda devir sürecinin nasıl olacağı detayları da verilmişti.
O dönem, olağanüstü hâl kapsamında çıkarılan ve Resmi Gazete’de dâhi yayımlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) kapsamında (A) ve (B) grubu hisselerinin tamamı, Banka’nın belirleyeceği üç farklı değerleme şirketinin ve Bakanlar Kurulu’nun ortak çalışması doğrultusunda hesaplanacak bedel karşılığında Hazine’ye devredilecekti.
fazla oku
Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen devir bedeli karşılığında eşit tutarda beş farklı vadeli kira sertifikası, hisse sahibi vakıfları temsil eden Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ihraç edilecekti.
İhraç edilen kira sertifikalarından ilki 2 ay vadeli, geri kalan dört kira sertifikası ise bir, iki, üç ve dört yıl vadeli olarak ihraç edilecekti.
Uluslararası literatürdeki ismi “sukuk” olan kira sertifikası, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından izin verilen “Varlık Kiralama Şirketleri”nin ihraç ettiği bir menkul kıymet.
“Eşit değerli sertifikalar” anlamına gelen sukuk, en basit anlamıyla bir varlığa sahip olmayı ve o varlıktan yararlanma hakkını gösteriyor. Sukukta yer alan hak, yalnızca varlığın alınıp satılmasıyla değil mülkiyet hakkıyla da doğuyor. Bu durum sukuku tahvil ve bonodan farklılaştırıyor.
Bonoda ihraç eden, faiz ödemeyi kabul ederken, sukukta gelir, faizsiz bankacılık prensiplerine uygun şekilde düzenleniyor. Bir gayrimenkulün kiralanması gibi.
Birden fazla hisse tipinin devri de gündemdeydi
2017’de VakıfBank’ın diğer tip hisseleri için de yetki verilmişti.
Buna göre Bankanın (B) grubu hisselerinden diğer mülhak vakıflara ait olan hisseler ile C grubu hisselerinin hissedarları, ellerindeki payların Hazine
Müsteşarlığı’na devredilmesi için Bakanlar Kurulu kararının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 120 gün içinde başvuru yapabiliyordu.
Tüm bu detaylara rağmen o yıl da hisse devri tamamlanamamıştı.
"Varlık Fonu mümkün olduğu kadar büyütülmeye çalışılıyor"
Independent Türkçe’nin ulaştığı uzmanlar, devir işleminin en az iki sene önceden belli olduğunu, bağımsız denetimin iki sene önce bitmesi gerektiğini, denetimin bu kadar uzun süren bir süreç olmadığını söyledi.
İsmini vermek istemeyen bir stratejist, devir sürecinin son dönemde hızlanmasının nedenini ise “Varlık Fonu’na devredilebilir” şeklinde açıkladı.
Özellikle kamu bankalarının devredilmesiyle Varlık Fonu’nun mümkün olduğu kadar büyütülmeye çalışıldığını aktaran kaynak, “Yurt dışındaki yatırımcıya Varlık Fonu gösterilerek borçlanılacak. 10 milyar dolar borçlanma için VakıfBank gibi hacmi büyük bankaların bünyeye katılması gerek” dedi.
fazla oku
-
Varlık Fonu Adana’da petrokimya tesisi kuracakNode ID: 99211
"Bir yıl içinde Varlık Fonu devri gerçekleşebilir"
Varlık Fonu, 3 Aralık’ta yaptığı açıklamada 2020-2022 Yeni Ekonomi Programı (YEP) kapsamında, Adana'nın Ceyhan ilçesinde yaklaşık 10 milyar dolar yatırımla rafineri ve petrokimya tesisi kuracağını açıklamıştı.
Açıklamada petrokimya kompleksinin inşasına, tasarım ve mühendislik çalışmalarının tamamlanmasının ardından 2021'de başlanacağı duyurulmuştu.
“Petrokimya tesis için neyi teminat gösterecekler? Varlık Fonu’nu” diyen kaynaklara Varlık Fonu için bilanço hazırlanmakta. Söz konusu borçlanma ise 2020’nin ilk yarısında gelecek.
"Para vakıflara gidecek ama vakıflar bu parayı nasıl kullanacak?"
Yüzde 58,5’lik hisse devrinin ise Vakıflar Genel Müdürlüğü’nü mutlu edeceğini, zira vakıflara destek sağlamada VakıfBank’a bağımlı olmaktan kurtulunacağını söyleyen kaynaklar, “Önemli olan vakıfların Bakanlık’tan gelecek parayla ne yapacağı?” sorusunu yöneltti.
"Varlık Fonu'na geçse bile kamunun olacak"
TEB Yatırım Kıdemli Bankacılık Analisti Övünç Gürsoy ise hisse devrinin Vakıflar Genel Müdürlüğü için son derece olumlu olduğunu söyledi.
Devir işlemlerinin duyulmasıyla VakıfBank hisse fiyatlarının yüzde 86 değerlendiğini hatırlatan Gürsoy, VakıfBank’ın ileride Varlık Fonu’na devredilip devredilmeyeceği ile ilgili “Belki devrolur belki de olmaz. Bankanın yönetimi açısından çok bir şey değişmeyecek. Zaten kamu bankası. Yine kamuya ait Varlık Fonu’nun altında olacak” dedi.
VakıfBank’ın Hazine’ye geçmesiyle biraz rahatlayabileceğini söyleyen Gürsoy şöyle devam etti:
Sonuçta Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün hisseleri devrediliyor ve Müdürlük’ün ana işlevi banka yönetmek değil. Onların esas görevleri portföylerindeki vakıfların genel olarak onarımı, bakımı gibi ihtiyaçlarına destek olmak. Vakıfların da VakıfBank’tan umdukları şey temettü toplamak. Sonuçta nakit girdisi olacak ki işlerini yapabilsinler.
"Halka arzı artabilir ama bu bir özelleştirme değil"
Mevcut durumda yüzde 25’i halka açık olan VakıfBank’ta yeni bir halka arz olabileceğini söyleyen Gürsoy, bunun bir özelleştirme olmadığını vurguladı.
Daha önce Hazine’ye, 2017’de ise Varlık Fonu’na devredilen Halkbank’ın şu anda yüzde 51 hissesi Varlık Fonu’nda yüzde 49’u ise halka açık durumda.
93 yıllık kanunla şekillenen yapı
Türkiye Vakıflar Bankası’nın ortaklık yapısı geçtiğimiz yıllarda Varlık Fonu’na devredilen Halkbank ve Ziraat Bankası’ndan farklı.
Fiili dolaşımdaki pay değeri 30 milyon lira ve üzeri olan hisse senetlerini temsil eden (A) grubu hisselerinin tamamı Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait ve oranı yüzde 43.
10 ila 30 milyon lira değerindeki (B) grubu hisse senetlerinin ise yüzde 15,4’ü Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne yüzde 0,10’u mülhak vakıflara, yüzde 0,05’i ise mazbut vakıflara ait.
Yüzde 16’lık (C ) grubu hisseler de Türk Anonim Ortaklığı Memur ve Hizmetlileri Emekli ve Sağlık Yardım Sandığı Vakfı’nın.
Mülhak vakıflar, 1926’da çıkarılan 743 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun tarihinden önce kurulmuş ve yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilmiş vakıfları kapsıyor.
Temsilen yönetilen vakıfların yıllık safi gelirinin yüzde 20’si “Yönetim ve Temsil masrafı” olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçesine irat kaydediliyor.
“Zabt” kelimesinden türeyen mazbut vakıflar ise yine Türk Medeni Kanunu’nun yürürlük tarihinden önce kurulmuş Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıfları açıklıyor.
Bir vakfın, cemaatinin azalmasından dolayı mazbut hale gelmesi halinde Vakıflar Genel Müdürlüğü vakfın yönetimine el koyabiliyor. Dolayısıyla fiilen taşınmazları da Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün tasarrufuna geçmiş oluyor.
Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün görevleri nedir?
1984 tarihli ve 227 sayılı Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye göre Varlık Fonu’nun Görevleri şu şekilde sıralanıyor:
1) Vakıf mallarını ekonomik şekilde işletmek, mimari veya tarihi değeri olup yönetimi Vakfa ait olan eski eser yapıları muhafaza ve imar etmek,
2) Vakfa ait müesseseleri gayelerine göre yaşatmak,
3) Vakıf paraları nemalandırmak,
4) Mütevellileri tayin, gerektiğinde azletmek,
5) Görev ve hizmetleri ile bütün vakıfların vakfiyelerinde veya vakfiye yerine geçen Hüccet, Berat, Ferman gibi belgelerden veya vakıf senetlerinde yazılı hayri, sosyal, kültürel ve ekonomik şart ve hizmetleri yerine getirmek,
6) Vakfiyelerde öngörülen hizmetlerin en iyi şekilde yerine getirilebilmesini sağlamak için vakıf hükmü şahsiyetini korumak şartı ile gerektiğinde vakıf gayri menkulleri değiştirerek daha fazla gelir getirici yatırımlara tahsis etmek,
7) Kanun, tüzük ve yönetmeliklerle kendisine verilen diğer görev ve hizmetleri yapmak.
© The Independentturkish