Kitlesel gösterilerle sarsılan İran ve Irak, iç karışıklıklarıyla uğraşırken Amerikan medyasında bazı belgeler yayımlandı.
New York Times gazetesi ve The Intercept adlı internet sitesi, Tahran yönetiminin istihbarat faaliyetleriyle Bağdat yönetimi üzerindeki nüfuzunu artırma çabalarına ilişkin belgelere yer verdi.
Bu yayın organları, geçtiğimiz günlerde İran İstihbarat Bakanlığı'nın 2014 ve 2015 yıllarına ait yazışmalarından oluşan yaklaşık 700 sayfalık rapora dayandırılan bir haberi kamuoyu ile paylaştı.
Kim veya kimler tarafından sızdırıldığı açıklanmayan belgelerin The Intercept’e gönderildiği oradan da Farsça’dan İngilizce’ye tercüme edilerek New York Times’a verildiği belirtiliyor.
Çarpıcı bilgiler içeren ve yayın kuruluşları tarafından gerçekliği doğrulanan belgelerde İran’ın silah ve yardım karşılığında Irak’ta petrol, iskan ve altyapı projelerini almak için rüşvetler verdiği vurgulandı.
Belgeler kaynak gösteriler yazılar haberlerde, Tahran yönetiminin Nuri Maliki’den sonra başbakanlık koltuğuna oturan Haydar İbadi’den Batı’ya yakın ve mezhepçilik gütmeyen biri olduğu için ilk başlarda pek memnun kalmadığı kaydedildi.
Paylaşılan belgelerde İran istihbarat faaliyetlerinin temel hedefleri arasında öne çıkan bir diğer konu ise İran ve Irak’ın toprak bütünlüğünü tehdit edebileceği endişesiyle bağımsız bir Kürt devletinin kurulması ve Sünni militanların İran sınırında varlık göstermesi olarak gösterildi.
Bilindiği gibi Irak Kürdistan Bölgesi (IKB) 25 Eylül 2017’de Kerkük’ü de kapsayacak bir bağımsızlık referandumu düzenledi.
Referandumdan 21 sonra Bağdat’a bağlı silahlı güçler ve İran’a yakınlığıyla bilinen Haşdi Şabi milisleri Kerkük ve ilçelerine girerek bölgede IKB varlığına son verdi.
Kerkük ve bağlı ilçelerin alınması sürecinde Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) direniş göstermemesi konusunda Talabani ailesinin İran ile anlaştığı gibi birçok iddia ortaya atıldı.
KYB, Irak Kürdistan Bölgesi’nin ikinci büyük gücü ve Talabani Ailesi yönetiminde bir siyasi oluşum.
İran’ın KYB ile ilişkilerini Independent Türkçe’ye değerlendiren yazar-yorumcu Ümit Fırat, Talabani ailesinin İran ile olan yakınlığının İran-Irak savaşından daha eskiye dayandığını ve bunun herkesçe bilindiğini söyledi.
“İsrail dışında bağımsız Kürdistan’a destek veren başka bir ülke yok”
KYB’nin İran ile yakın ilişkilerin 1960’lı yıllardan itibaren başlayan bir süreç olduğunu anlatan Fırat, şunları söyledi:
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) bölündükten sonra İbrahim Ahmed ve Celal Talabani İran’a daha yakın durdu.
Dönemin şartlarına göre Kürtlerin bunu fazla aykırı bulmadığını söyleyebiliriz. O dönem ‘Niye İran destekleniyor?’ diye öne çıkan bariz bir şey yoktu.
Talabanilerin bağımsızlık referandumu öncesi propagandaları ve ardından İran’ın da içerisinde olduğu Kerkük’ün Haşdi Şabi güçleri aracılığıyla tekrar Bağdat’a bağlanmasındaki rolleri çok aleni bir şekilde ortaya çıktı.
İran İstihbarat Bakanlığı'na ait belgelerin yayınlanmasının politik mülahazalara uygun düşecek bir dönemde özellikle seçildiğini kaydeden Fırat, devamında şunları söyledi:
Belgeler döneme uygun olarak bilinçli sızdırılır. Ortadoğu’da değişen dengeleri göz önünde bulundurduğumuzda sızdırılan belgelerin zamanlaması elbette önemlidir. Tesadüfi olduğunu düşünmüyorum.
Öte yandan İran’ın bağımsız bir Kürt devletine karşı tavrı zaten biliniyor. İsrail dışında hiçbir ülkenin bağımsız Kürdistan devletine destek verdiğini duymadık.
“ABD, İran-KYB ilişkisini destekledi”
Kürt sorunu üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan ve bir dönem Erbil’deki Amerikan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanlığı yapan siyaset bilimci Dr. Arzu Yılmaz da Fırat gibi KYB’nin İran ile yakınlığının sır olmadığı görüşünde.
Kerkük müdahalesinin bir delili olarak sunulan yakınlığın referandum sürecinde bizzat ABD tarafından desteklendiğine dikkat çeken Yılmaz, şunları söyledi:
ABD, İran-KYB ilişkisini o süreçte destekleyen bir tutum aldı. Hatta daha da ötesinde Kerkük’ün İran destekli Haşdi Şabi güçleri tarafından ele geçirilmesinde bölgedeki mevcut ABD askerleri kolaylaştırıcı bir rol oynadı.
Dolayısıyla bugün madem bu bilgiler ortaya dökülüyor o halde bir zahmet ABD’nin tüm bunlar olup biterken nasıl bir pozisyon aldığı da not düşülsün.
Yılmaz, “Zira eğer İran, Irak’ı etkisi altına aldıysa bu ABD ye rağmen değil ABD desteğiyle oldu. Bu gerçeğin de mevcut tartışmalara dahil edilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.
Ekim ayından bu yana meydanları dolduran göstericilerin temel motivasyonunun her ne kadar Irak’ta mevcut tüm dış güçlerin başta İran ve ABD’nin müdahalelerine son verilmesi olsa da gösterilerin tam da bu iki aktör arasında Irak’ta süren güç mücadelesi çerçevesinde şekillendiğinin bilindiğini kaydeden Yılmaz, devamında şu ifadeleri kullandı:
Özellikle son iki hafta içinde her iki taraftan yapılan açıklamalar, politik müdahaleler bu konuda şüpheye yer bırakmadı. Sözü edilen belgeler ise zamanlama açısından İran’ın Kürt partilerinin de dahil olduğu ve Iraklı politik aktörler arasında hükümete 40 gün süre tanıyan anlaşma ertesine denk gelmesi dikkat çekiyor.
© The Independentturkish