İmamoğlu: Eşim Cumhuriyet kadını, ben de Cumhuriyet erkeğiyim; saklamıyoruz, gurur duyuyoruz

İBB Başkanı: Eşimin de, ailemin diğer mensuplarının da, olmaları gereken yerlerde, katkı sunmaları gerekiyor

İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu ve çocukları Mehmet Selim, Semih ve Beren ile birlikte 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinliklerinin ikinci gününde, Üsküdar’da. (Fotoğraf: İBB)

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 29 Ekim kutlamaları dolayısıyla eşi ve kendi hakkında yapılan yorumlara cevap verirken “Benim eşim, Cumhuriyet kadını olarak hayatını geçiriyor. Ben de Cumhuriyet erkeği olarak. Bununla da gurur duyuyoruz. Saklamıyoruz, sakınmıyoruz. Hatta ben, ‘Cumhuriyetin projesiyim!’ de diyorum” ifadesini kullandı.

Gazeteci Ayşe Arman, Hürriyet ayrıldıktan sonra yaptığı ilk söyleşi, İBB Başkanı İmamoğlu ile oldu. Arman, söyleşiyi kişisel bloğunda yayınladı.

İmamoğlu’nun söyleşisinden bir kısım şöyle:

- 29 Ekim ve 10 Kasım’da sizi eleştirenler oldu. Konser yönettiniz ya, size “elitist” dediler. Sonra eşinizin kıyafetleri, bir kısım insana dert oldu. Onun giyimi üzerinden, “İşte Cumhuriyet kadını!” yakıştırmasıyla, toplumdaki ayrımcılığa, sizin de katkıda bulunduğunuzu söylediler. Cevabınız nedir?

Bu kavram üzerinden bizi öven, benim ve eşimin tavrını, giyimini överken de, bir kısım insanı rencide eden her yorumu şiddetle kınıyorum! O yorumların hiçbirinde ben yokum. Cumhuriyet Bayramı kutlamanın, bir geleneği vardır. Yüzde 75’i, yüzde 80’i dış sermaye tarafından yapılmış bir binayı açmakla, “Cumhuriyet Bayramı kutladım!” diyemezsiniz. Bayram kutlamanın başka bir görevi, ağırlığı vardır. Coşkuyu arttırırsınız, insanlara milli duygularını hissettirirsiniz. Benim yaptığım tamamen bu. Biz, o kadar bir mutlu bayram kutladık ki. 10 Kasım’a gelince, o da özel bir gün, bize bu güzel ülkeyi emanet eden kurucuyu yasla değil, özlemle anmalıyız. Biz de öyle yaptık…

- Peki ya “İşte Cumhuriyet Kadını!” eleştirisi… Ona ne diyeceksiniz?

“Cumhuriyet kadını” deyip birilerini aşağılayan yorumların hiçbirine katılmıyorum. Ama şu var: Benim eşim, Cumhuriyet kadını olarak hayatını geçiriyor. Ben de Cumhuriyet erkeği olarak. Bununla da gurur duyuyoruz. Saklamıyoruz, sakınmıyoruz. Hatta ben, “Cumhuriyetin projesiyim!” de diyorum.

- Eşinize, bu son tartışmalardan sonra, “Sen biraz geri planda kal!” demediniz?

Yok canım der miyim? Hiç öyle bir tavrım olmadı. Hatta, aksine, “Daha fazla sürecin içinde olmalısın!” dedim. Çünkü İstanbul’da, toplumun bir lideri var, Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiş bir lider. Ben eminim ki, beni seçerken bu halk, bütün değerlerimle kabul etti. Bunun içinde maneviyatım var, hayata bakışım var, eşim var, çocuklarım var, annem- babam var. Eşimin de, ailemin diğer mensuplarının da, olmaları gereken yerlerde, katkı sunmaları gerekiyor. Kimileri normal yaşamını sürdürürken, eşim Dilek’in böyle bir şansı yok, katkı sunması gerekiyor. Ona bu yönde tavsiyelerim oldu. O da zaten, belirlediği kulvarda, yapması gerekenleri yapıyor.

- Ona laf geçirebiliyor musunuz?

Laf geçirmek bize uymayan bir fiil, lafım geçmez, sadece tavsiyede bulunurum.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

- Pek çok insan, eşinizi, bir dergiye kapak olduğu için de eleştirdi. Bense bayıldım o fotoğraflara. Siz, bu kadar büyük bir hadise yaratacağını biliyor muydunuz? Eşiniz sinirlendi mi tepkilere?

Hayır, hiç sinirlenmedi, konuyu açmadı bile. O fotoğraflar bana da sürpriz oldu. Çünkü ben öyle fotoğraflar çekildiğini bilmiyordum. Yani, “Bir dergiye röportaj vereceğim. Fotoğraflar çekilecek” dedi. Ama o fotoğrafların bu kadar güzel olacağını bilmiyordum. Bilsem engellerdim.

- Nasıl yani? Bu şaka mı?

(Gülüyor) Yok, biraz ciddi tarafı var. Çok güzeldi çünkü fotoğraflar! Dediğim gibi eşim hiç konuyu açmadı, “Şu oldu, bu oldu” diye konuşmadı, ben de bahsetmedim. Üzerinde bile durmadım. Ama fotoğrafları çok beğendim.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU