5 parti, tek soru: Türkiye-ABD anlaşmasına Kürt siyaseti nasıl bakıyor?

Kürt liderler Türkiye-ABD anlaşmasına temkinli yaklaşıyor. HDP, HAK-PAR, PAK, PSK ve KKP, dün Ankara’da Türkiye ile ABD arasında sağlanan anlaşma ile ilgili görüşlerini Independent Türkçe’ye açıkladı

ABD ile Türkiye Barış Pınarı Harekatı'na ara verilmesi için 13 maddelik bir metin üzerinde anlaşmaya vardı / Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile dün Beştepe’de bir araya gelen ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Ankara ve Washington’un Suriye’de ateşkes için anlaştığını söyledi.

"ABD, Türkiye'nin güney sınırına dair meşru güvenlik kaygılarını anlar" ifadelerine yer verilen Türkiye-ABD anlaşması 13 maddeden oluyor.

Anlaşmaya göre Türk Silahlı Kuvvetleri Barış Pınarı Harekatı operasyonuna 120 saat ara verecek, ABD ise Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) güvenli bölgeden çıkmasını sağlayacak.

 

Barış Pınarı Harekatı
Barış Pınarı Harekatı'na 120 saat ara verildi / Fotoğraf: AA

 

Türkiye’de siyasi faaliyet yürüten ve Kürt partileri olarak bilinen HDP, HAK-PAR, PAK, PSK ve KKP Ankara ile Washington arasında sağlanan anlaşmayı Independent Türkçe’ye değerlendirdi.

HDP: Anlaşma halkları barıştıran ve yüzyıllık sorunları çözen bir içeriğe sahip değil

Hakların Demokratik Partisi (HDP) Basın Yayın ve Propagandadan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcı Azad Barış, ateşkes olarak bahsi geçen anlaşmayı mevcut çatışmaların durması için önemli bir adım olarak gördüklerini söyledi. 

İçeriği ve mahiyeti konusunda şimdilik fikir sahibi olmasalar da kanın durması adına bütün taraflar için önemli olduğunu vurgulayan HDP’li Barış, “Basına yansıdığı şekliyle anlaşmanın çerçevesinin halkları barıştıran ve yüzyıllık sorunları çözen bir içeriğe sahip olmadığını görüyoruz. Onun için varılmış olan anlaşma sorunları çözmekten ziyade Erdoğan-Trump ikilisinin anlaşmaları gibi durmaktadır” dedi.

Anlaşmanın ikinci etabında özellikle kuzey Suriye halklarının talep ve kazanımlarının göz önünde bulundurması gerektiğini dile getiren Barış, “Öbür taraftan anlaşma Türkiye’nin hassasiyetlerini ıskalamayan bir biçime bürünmeli. Kalıcı bir barışın halkların rızası olmadan sağlanamayacağını hem tarihsel tecrübelerden hem de yakın tarihin çatışma çözümlemelerinden bizzat biliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

 

ÖSO
Barış Pınarı Harekatı'na Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) da destek veriyor / Fotoğraf: AA

 

HAK-PAR: Rojava anlaşmayla Türkiye’ye bırakıldı

Türkiye ile ABD arasında yapılan anlaşmayı ‘Ortadoğu’da emperyal devletlerin satranç oyunu’na benzeten Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkanı Refik Karakoç, ne ABD ne de Rusya’nın Kürtlerin bir statü kazanmasına yönelik amaç ve projelerinin olmadığını söyledi.

Rusya’nın Afrin’den askerlerini çekerek Türkiye’nin oraya operasyon yapmasına fırsat verdiğini kaydeden HAK-Par lideri Karakoç, “Amerika ise DAEŞ ile mücadelede adı altında Kürd gençlerini cepheye sürdü ve kendi askerlerini arka planda tuttu. Şimdi Rojava’yı dünkü anlaşma ile Türkiye’nin kontrolüne bıraktı. ABD-Türkiye anlaşmasında Kürdlerin hiçbir hak ve hukuku gözetilmemiştir. Ortak açıklamanın 8, 9, 10.ncu maddeleri, Kürdler açısından son derece tehlike içermektedir. Bölgenin güvenliği tamamen Türkiye’ye bırakılmaktadır” yorumunda bulundu.

Uluslararası kamuoyunun Türkiye’nin başka ülke topraklarına girmesine karşı çıkması gerektiğini ifade eden Karakoç, devamında şunları söyledi:

Adı geçen Kürdistan parçasının kontrolü uluslararası bir güce bırakılmalıydı. En azından koalisyon güçleri bu görevi yapmalıydı. Ne zamana kadar, Suriye’nin yeni idari yapısı şekillene kadar. Rojava partileri bu süreçte birlikte hareket ederek yeni Suriye’nin yeni demokratik federal bir yapıya dönüşmesi için çaba göstermelidir. Ortak açıklamanın tek iyi tarafı, şimdilik ölümlerin durmuş olmasıdır.

 

Suriye'deki ABD askerleri
Suriye'deki ABD askerleri / Fotoğraf: AFP

 

PAK: Kürtlere ölümü gösterip sıtmaya razı etmek istiyorlar

İmzalanan anlaşmayı ateşkesi sağladığı için olumlu bulduğunu belirten Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik, maddelere bakıldığında ise anlaşmanın Kütlere ölümü gösterip sıtmaya razı edilmeye çalışıldığını belirtti.

Türkiye ile ABD arasında yapılan anlaşmanın kalıcı bir ateşkese dönüşmesini gerektiğini kaydeden PAK lideri Özçelik, “Özel olarak vurgulanması gereken husus şudur; dünya kamuoyu nezdinde oldukça zor durumda kalan Trump ile Erdoğan, bu anlaşmayı yaparak bir miktar nefes almışlardır. Açıktır ki anlaşmanın birçok maddesi mevcut durumu daha da karmaşık hale getirmektedir. Belirsizliklerin, Kürtlerin aleyhine maddelerin öne çıktığı bir anlaşmadır” dedi.

Özçelik, PAK olarak ötelenmesi mümkün olmayan Kürt ve Kürdistan meselesinin çözümü ve uluslararası güçlerin nazarında taraflar arasında barışçıl görüşmelerin başlamasını önerisinde bulundu.

Kürtlerin daha fazla ölüm, yıkım ve göçe maruz kalmaması için atılacak her adımı değerli bulduklarını kaydeden Özçelik, “Gelinen aşamada her bir devletin ajandasında Rojava Kürdistan'ı hakkında, Suriye ve bölge için özgün bir niyet, plan ve stratejisinin olduğu görülebiliyor. Ama niyeti ve amacı ne olursa olsun, bütün bu devletlerin yol açtıkları ortak sonucun,  Kürtlere ölümü gösterip sıtmaya razı etmek olduğu tartışma götürmez bir gerçekliktir. Bizim de itiraz ettiğimiz bu durumdur. Artık bütün devletler şunu görmelidir; Kürtler, diğer milletler gibi, kendi topraklarında özgürce yaşamak istiyorlar. Bunu çözmenin yolu da savaş değil barıştır” ifadelerini kullandı.

 

Barış Pınarı Harekatı
Barış Pınarı Harekatı / Fotoğraf: AA

 

PSK: Anlaşma ateşkestir ve olumludur

Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Sekreteri Mesud Tek’e göre, ateşkes her ne kadar ABD ve Türkiye arasında imzalansa da SDG yetkililerinin anlaşmaya uyacaklarını deklare etmesi yaşananların geçici ateşkes olduğunun kanıtı. 

13 maddelik anlaşma metninde bir iki madde dışında yeni bir şeyin olmadığını aktaran Tek, “İki ülkenin NATO ortaklığı, Türkiye’nin sınır kaygıları, insan hakları, dini ve etnik toplulukların korunması, IŞİD ile mücadele, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve BM öncülüğünde yürütülen siyasi sürece bağlılık gibi yeni olmayan maddeler içeren anlaşmada, Güneybatı Kürdistan için riskler içeren maddeler de bulunuyor. Bunların başında ise oluşturulacak güvenli bölgenin ‘evvelemirde TSK’nın kontrolünde olması’ ve Güneybatı Kürdistan’ın ‘Türkiye’nin güvenlik kaygılarını giderecek’ bir yapıya kavuşturulması geliyor” değerlendirmesinde bulundu.

Tüm yaşananlara rağmen anlaşmanın olumlu olduğunu ifade eden PSK lideri Tek, anlaşmanın geçici de olsa insanların ölmeyeceğini ve barışın bir günde olsa yıllarca sürecek savaştan iyi olduğunu söyledi. 

ABD-Türkiye anlaşmasıyla yaşanan sorunlar bir anda çözülmeyeceğini kaydeden Tek, “Önümüzdeki dönemde neler olur, şimdiden kestirmek mümkün değil. Çünkü burası Ortadoğu ve bölgede her an siyasi dengeler değişebilir. Ama değişmeyen bir şey var. O da kürd siyasi hareketinin ortak hareket etme gerekliliği. Güneybatı Kürd siyasi hareketleri önümüzdeki süreci birlikte yönetmelidirler. Bunun için yapılması gereken ise siyasi yapıların bugüne kadar gerçekleştiremedikleri işbirliğini hiç olmazsa bu dönemde gerçekleştirmelidir” diye konuştu.

 

Barış Pınarı Harekatı
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yürüttüğü Barış Pınarı Harekatı'na 9 gün sonra ara verildi / Fotoğraf: AA

 

KKP: Davanın esas sahiplerinin taraf olarak görülmemesi anlaşmanın hayat geçmeyeceğinin kanıtı

13 maddelik anlaşmanın belirsizliklerle yüklü olduğunu ve tarafların güçler dengesinin süreçte içerik katacağı bir metin olarak gördüğünü belirten Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, metni bir süre üzerinde anlaşılan fakat hayata geçmeyen güvenlik mekanizmasına benzetti.

KKP lideri Çiftyürek, anlaşmada Rojava yetkililerinin taraf olarak görülmemesini eleştirdi.

Çiftyürek, “Bu uzlaşma ve anlaşmalar taraflar arasında yapılırken, ülkesinin ve davasının esas sahibi Rojava Kürdistan’ı siyasetinin taraf olarak görülmemesi zaten hayata geçmeyeceğinin göstergesidir.  Suriye’de yakın vadede barış masasının kurulamayacağı savaşın farklı alan ve araçlarla devam edeceği bir kez daha görülmektedir. Sömürgeci Rejimler ve Emperyalist güçler kendi bencil çıkarları uğruna Rojava Kürdistan’ını paramparça ediyorlar. Bu koşullarda Kürdistan siyasetinin öne çıkaracağı en güçlü silahı ulusal ittifakı geliştirmektir” dedi.


 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU