Bakırhan: Öcalan'ın çağrısıyla birlikte bu "beka" dedikleri, sığındıkları liman da ortadan kalkacak

Bakırhan, "Sayın Öcalan çağrı yaptıktan sonra ülkede demokrasi konuşulacak. Bu tarihi çağrı yapıldıktan sonra ev ev, sokak sokak, mahalle mahalle gezeceğiz, kendimizi anlatacağız. Bizler, demokrasi, özgürlük, alın terimizin hakkını istiyoruz" dedi

Fotoğraf: ANKA

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Türkiye’de siyasi anlamda tarihi tartışma günlerini yaşıyoruz. Bu tarihi günlerde Sayın Öcalan'ın çağrısıyla birlikte bu ‘beka’ dedikleri, sığındıkları liman da ortadan kalkacak. Sayın Öcalan çağrı yaptıktan sonra ülkede demokrasi konuşulacak. Bu tarihi çağrı yapıldıktan sonra ev ev, sokak sokak, mahalle mahalle gezeceğiz, kendimizi anlatacağız. Bizler, demokrasi, özgürlük, alın terimizin hakkını istiyoruz” dedi.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin İstanbul İl Kongresi'ne katıldı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Burada konuşan Bakırhan, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın tarihi bir çağrı yapacağına dikkat çekerek, şunları söyledi:

Hem dünya hem Orta Doğu hem de Türkiye tarihsel bir süreçten geçiyor. Bu tarihsel süreçte bütün ülkeler, bütün yönetimler bugüne kadar yapmış oldukları politikaları gözden geçirerek, kendisine yeni döneme göre, yeni gelişmelere göre şekillendirmeye çalıştığı bu süreçte maalesef AKP ve MHP iktidarı yine yanlış rotada, yanlış yolda olmaya devam ediyor.

"Yargı, muhalifler üzerine bir sopa olarak kullanılmaya devam ediyor"

Bakırhan, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) soruşturması kapsamında gözaltına alınan 50 kişiden 30’unun tutuklanmasına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

Dünya, Orta Doğu yeniden şekillenirken bir bizimkiler hala yüz yıllık ret ve inkar politikalarını hayata geçiriyorlar. Hakkari'den başlayarak Türkiye'nin dört bir yanına kayyum atamaya devam ediyorlar. Yine alnının terinin karşılığını almak isteyen, bunun için direnen, insanca yaşam mücadelesi veren emekçiler darp ediliyor. Emekçiler ve onların öncüleri tutuklanarak cezaevine gönderiliyor. Belediye başkanları, belediye eş başkanları hakkında soruşturmalar başlıyor. Yargı, muhalifler üzerine bir sopa olarak kullanılmaya devam ediyor. Her gün kadınlar katlediliyor. Kadınların katliamını önlemek için yasalar çıkarması gerekenler, İstanbul Sözleşmesi'ni ortadan kaldırarak bir nevi kadın katliamını meşrulaştıran bir anlayışla hareket ediyorlar. Daha birkaç gün önce HDK'ye bir operasyon yapıldı. HDK'de onlarca yoldaşımız gözaltına alındı. Neymiş? HDK terör örgütüymüş. 14 yıldır İstanbul'un merkezinde tabelası asılı bulunan 14 yıl içerisinde Türkiye'de siyasetçilerin, akademisyenlerin katıldığı çalışmalara imza atan çok değerli çalışmalar yapan, barış ve çözümü konusunda onlarca çalıştay yapılan HDK'nin terör örgütü olduğu bugün mü aklınıza geldi?”

"Sizlerin mesaj almak konusunda aklınız, fikriniz biraz geriden geliyor"

Kayyum atamalarının ‘halkın iradesine gasp’ olduğunu belirten Bakırhan, konuşmasına şöyle devam etti:

Ne diyor savcı beyefendi? ‘Kürtler, Türkiyeli emekçiler ittifak yapamaz. Yerel yönetimlerde iktidar olamaz’. Bu bir savcının işi midir? Bir savcı mı karar verecek bizim kiminle yürüyeceğimize, kiminle ittifak yapacağımıza, kiminle Esenyurt’u yöneteceğimize? Gücü yetiyorsa o savcının, buyursun Esenyurt’ta karşımızda aday olsun, iktidarı da yanına alsın, gelsin yarışalım. Savcı efendi ne diyor? ‘Vanlılar Van’ı da, Esenyurt’u a yönetemez’. Biz de diyoruz ki; Vanlılar Van’ı da, Esenyurt’u da yönetmeye devam edecek. Van, direnişiyle, duruşuyla 14’te 14 yaparak en büyük mesajı vermiştir. Ama sizlerin mesaj almak konusunda aklınız, fikriniz biraz geriden geliyor. İki dönemdir kayyum atadınız, Kürdistan coğrafyasında yaşayan halkımız sizlere sandıkta dersinizi verdi. Yetmedi üçüncü dönem tekrar kayyum atamak neyin nesidir? Bu halk, kendisini yönetecek, ittifak yapacak, yarın İstanbul’u da, Ankara’yı da birlikte yönetecek. Yargı sopasıyla bu halkları susturmaya çalışan yanlı yargınız bunu başaramayacaktır.

"Yargıya, işini yapması için çağrıda bulunuyoruz"

Bakırhan, TÜSİAD soruşturmasına ve bu kapsamda iki yöneticisine yurt dışı yasağı getirilmesine tepki göstererek, şunları söyledi:

Kürt konuşamıyor, emekçi hakkını isteyince cezaevine gönderiliyor. Kadın İstanbul Sözleşmesi deyince işkence görüyor, TÜSİAD hukuk yok deyince yargı hemen göreve koşuyor. Van’da Rojin Kabaiş katledildi. Bütün delilleriyle olay ortada dururken yargı yok ama TÜSİAD ‘hukuk’ deyince bir gün sonra yargı koşarak göreve geliyor. Rojin Kabaiş’i görmeyen yargı, TÜSİAD’ın ‘hukuk yok’ demesine, kayyum atamalarının antidemokratik demesine hemen koşuyor. Bu iktidar ve onun yargısı, böyle davranarak bu ülkenin hem yurt dışında hem de uluslararası kamuoyunda itibarını zedeler. Yargıya, işini yapması için çağrıda bulunuyoruz. Yargının işi, DEM Parti’nin kiminle ittifak yapacağı değil, olmamalı, olamaz.

"Halka rağmen siyaset yapanlar kaybetmeye mahkumdur"

İktidarın “zulüm” politikalarına karşı durmak için çağrıda bulunan Bakırhan, şöyle konuştu:

Sayın Erdoğan geçen gün ‘sandığın itibarına gölge düşürülmesine izin vermeyeceğiz’ diyor. Sandık mı kaldı, sandığın onuru mu kaldı? Kimi kandırıyorsunuz? Eğer haberiniz yoksa Van’a, Esenyurt’a, Akdeniz’e bakın. Oralarda sandığın itibarı yok edildi, halkın iradesi gasp edildi. Halka rağmen siyaset yapılmaz. Halka rağmen siyaset yapanlar kaybetmeye mahkumdur. 2018’deki şaibeli seçim sonrası iktidar ‘atı alan Üsküdar’ı geçti’ demişti. Bu halk, unutmaz. Atı alan Üsküdar’ı geçmiyor. Halkların rızasını alan Üsküdar’ı geçer. 2018’de şaibeli bir seçimle aldığınız Üsküdar, son seçimlerde size rızalık vermedi. Dolayısıyla, bu halkla kavga etmek yerine rızasını alın. Bu yargı sopasıyla işçiyi, iş vereni, emekçiyi ne kadar susturacaksınız? Müslüman kardeşlerime de bir çağrı yapmak istiyorum; biz, feryat ediyoruz. Gece, gündüz bu zulüm karşısında direniyoruz. Siz ne diyorsunuz halkın iradesinin gasp edilmesine? Bu zulüm karşısında susmak, bunu onaylamaktır. İnancımızın da gereği, bir yerde zulüm varsa buna karşı durmaktır. Sizleri, bu iktidarın zulüm politikalarına karşı durmaya çağırıyorum.

“Kuzeydoğu Suriye'den ne istiyorsunuz?”

Suriye’deki gelişmelere değinen Bakırhan, şunları kaydetti:

Yanı başımızda Suriye'de kan gölü var. Suriye'de yeniden ittifaklar oluşuyor. Her ülke yeniden bir konum almak durumunda kalıyor. Ama bizim o yüz yıllık inkarcı akıl Suriye'ye de rahat vermiyor. Kuzeydoğu Suriye'nin statü elde etmemesi için elinden gelen bütün çabayı ortaya koyuyor. Van'ı anladık, Hakkari'yi anladık, Kürt'ün iradesini kabul etmiyorsun anladık ama Kuzeydoğu Suriye'den ne istiyorsunuz? Barışa var mısınız? Hem Türkiye'de hem Suriye'de hem Orta Doğu'da. Biz varız, Sayın Öcalan var, DEM Parti var, HDK var, Kürt var, Alevi var, emekçi var...

"Ekonomi programı meyvelerini veriyorsa, bu meyveleri emekçiler, emekliler, öğrenciler niye yiyemiyor"

Bakırhan, Türkiye’deki ekonomik sıkıntılara ilişkin şunları söyledi:

En az demokrasi kadar, en az özgürlükler kadar canımızı acıtan, bizi yoksullaştıran, geçim belasıyla uğraştıran ekonominin halini uzun uzadıya anlatmayacağım. En çok asgari ücretle çalışanlar bilir, emekliler bilir. En çok küçük çocuk okutup okula gönderenler bilir. Yine Sayın Erdoğan ‘ekonomi programı meyvelerini veriyor’ diyor. Ekonomi programı meyvelerini veriyorsa, bu meyveleri emekçiler, emekliler, öğrenciler niye yiyemiyor?

Asgari ücret 22 bin lira, ev kirası 26 bin lira. Ev kirasını dahi ödeyemeyecek durumda olan insanlar kirasını mı ödesin, meyvesini mi yesin? 16 milyon insan Türkiye’de devlet yardımı alamadan geçinemiyor. Türkiye’yi yardım alan bir toplum haline getirdiler. Buna ‘ekonomi artık meyvelerini vermeye başladı’ diyorlar. Bu programın meyvelerini biz yemediğimize göre kim yiyor? 20 yılda tam 563 milyar dolar faize verdiler. Ekonominin meyvesini faizciler, rantçılar, tefeciler yiyor."

Öcalan'ın tarihi bir çağrı yapacağını söyleyen Bakırhan, şöyle konuştu:

Türkiye’de siyasi anlamda tarihi tartışma günlerini yaşıyoruz. Bu tarihi günlerde Sayın Öcalan, İmralı Cezaevi’nden tarihi bir çağrı yapacak. O tarihi çağrıda; ekonomide adalet, demokratik ve bağımsız yargı, Kürtlerin ana dilini özgürce konuştuğu, iradelerin gasp edilmediği, Alevilerin eşit yurttaş olduğu, gençlerin ve kadınların katledilmediği bir demokratik Türkiye düşüncesi ortaya koyulacak.

Sayın Öcalan’ın çağrısıyla birlikte, bu ‘beka’ dedikleri, sığındıkları liman da ortadan kalkacak. Sayın Öcalan çağrı yaptıktan sonra ülkede demokrasi konuşulacak. Bu tarihi çağrı yapıldıktan sonra ev ev, sokak sokak, mahalle mahalle gezeceğiz, kendimizi anlatacağız. Bizler, demokrasi, özgürlük, alın terimizin hakkını istiyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenen Bakırhan, “Sayın Erdoğan, kongre konuşmasında demokrasi mesajı verdi. Bu mesajı önemsiyoruz. Biz de demokrasi ve hukuku geliştirme mücadelesi veriyoruz Samimiyseniz buyurun, biz buradayız. Önümüzdeki dönemi demokratik, uzlaşıcı, özgür siyaset ve evrensel hukuk ekseninde gelin birlikte inşa edelim. Biz varız, siz de var mısınız” dedi.

 

Independent Türkçe, ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU