Guantanamo'ya gönderilen göçmenler, gerçekten "kötünün de kötüsü" mü?

İşkenceyle bilinen Amerikan üssü bir kez daha mercek altında

ABD İç Güvenlik Bakanlığı, göçmenlerin belirtilmeyen bir mevkiden Guantánamo'ya gönderildiğini bildirerek 4 Şubat'ta bu fotoğrafı paylaşmıştı (Reuters)

Küba'daki Guantanamo Körfezi bir kere daha tartışmalı ABD politikalarıyla gündemde. 

Geçmişte 11 Eylül 2001 saldırılarından sorumlu tutulan kişilere yapılan işkencelerle manşetlere çıkan gözaltı merkezi, artık ABD topraklarından gönderilen göçmenlere de ev sahipliği yapıyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yasadışı bir şekilde ABD'de olan göçmenlerin 4 Şubat itibarıyla bölgeye gönderilmeye başlandığını açıklayan ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, "Guantanamo Körfezi'nde kötünün de kötüsü tutulacak" demişti. 

Donald Trump da tesiste "en kötü suçları işleyen kayıtdışı göçmenlerin tutulacağını" söylemişti. 

Ancak insan hakları avukatlarının da erişemediği göçmenlerin kimlikleri gizli tutuluyor.

ABD'nin Washington Post gazetesi, iktidardaki siyasetçilerin iddiasını yeni haberinde sorguladı.

Guantanamo kampına gönderilen Venezuelalı göçmenlerin öne sürüldüğü gibi Tren de Aragua çetesine üye olmadığının görüldüğü bildirildi. 

Yasal kayıtlara ve göçmenlerin akrabalarına dayandırılan haberde, yakınlarının fotoğraflarından tanıdığı Luis Alberto Castillo, Tilso Gómez ve Mayfreed Durán'ın sabıkaları incelendi. 

ABD yönetiminin imalarının aksine, üçlünün düzenlenen operasyonlarda ya da Amerikan hapishanelerinden değil, ülkenin güney sınırını geçtikten sonra alındığı bildirildi. 

Washington Post, Castillo ve Gómez'in geçmişte işlediği suçlara dair herhangi bir kayıt olmadığını, Durán'ınsa bir gözaltı merkezindeki isyanda görevli memura direnmek ve saldırmakla suçlandığını aktardı. 

Mayfreed Durán'ın akrabalarının bu iddialara net bir şekilde karşı çıktığı belirtildi. 

Görevlilerin gözaltındaki birine şiddet uygulaması sonrasında çocuğunun onları ayırmak için harekete geçtiğini savunan baba Michel Durán, "Küçük oğlumun orada yaşadığını düşününce huzur bulamıyoruz. Oğlum onların dediği gibi bir suçlu değil, temiz bir adam, bunu biliyorum" dedi. 

Franyer Montes, Diuvar Uzcátegui ve José Daniel Simancas adlarındaki göçmenlerin de benzer hikayelere sahip olduğu duyuruldu.

Venezuela'nın siyasi ve ekonomik krizinden kaçan bu erkeklerin, ABD topraklarına girer girmez yetkililer tarafından yakalandığı ifade edildi. 

Güney Amerika ülkesinin Aragua eyaletinde doğanların ve dövmelilerin daha fazla dikkat çektiği ortaya kondu. 

Tren de Aragua çetesinin ABD'deki üye sayısının yalnızca yüzlerle ifade edilebileceği ancak ülkede 800 bine yakın Venezuelalının yaşadığı vurgulandı.

Araştırmacı gazeteci Ronna Rísquez, ABD'de kökleşmiş örgütlerin ve dil engelinin Tren de Aragua'ya boşluk tanımadığını söyledi.

San Francisco Üniversitesi'nde hukuk dersleri veren Bill Hing, çoğu vakada göçmenlerin çete bağlantısının yalnızca dövmelerle kurulduğunu ifade etti. 

Organize suç konusunda uzman olan Pablo Zeballos da yalnızca dövmelere odaklanmanın anlamsız olduğunu savundu. Göçmenleri, cezaevi geçmişi ve örgüt üyeliğine dair kanıt bulunmaksızın kamplara göndermenin yanlışlığına vurgu yaptı.

Ailelerden üçü, ABD'nin Guantanamo'ya gönderdiği yakınlarının Venezuela'daki sabıka kayıtlarının da temiz olduğunu gösterdi. 

Washington Post, henüz 126 göçmenin taşındığı deniz üssüne 30 bin kişinin daha gönderilmesinin planlandığına dikkat çekti. İncelenen örneklerin, Trump yönetiminin planına dair şüpheleri artırdığına işaret edildi. 


Independent Türkçe, Washington Post, AA

DAHA FAZLA HABER OKU