İmralı heyeti Demirtaş'ı ziyaret etti

Demirtaş, “Sayın Öcalan, koşulları oluştuğunda bu konuda bir inisiyatif alacaksa yanında olacağımızı belirtiyoruz” dedi

Fotoğraf: ANKA

DEM Parti İmralı heyetinin 28 Aralık'ta terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'la görüşmesiyle başlayan görüşme trafiği bugün Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve önceki Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı ile devam etti.

DEM Partili TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, Van Milletvekili Pervin Buldan ve görevden alınan ve yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ten oluşan heyet, saat 13.15'te cezaevine giriş yaptı. Yaklaşık 2 saat 45 dakika süren görüşmeden sonra ilk açıklamayı Sırrı Süreyya Önder yaptı. Demirtaş ve Mızraklı'nın gelişmekte olan sürece desteklerinin tam olduğunu ilettiklerini belirten Önder, şunları söyledi:

"40 yıldır süren bir şey, bu boyacı küpü değil daldırıp çıkarasın"

"Sayın Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş ve Doktor Mızraklı kardeşimizle, yoldaşımızla konuştuk. Öncelikle sağlıkları ve morallerini çok iyi gördük. Bu bizim için en önemlisiydi. Gelişmekte olan sürece katkılarının ve desteklerinin tam olduğunu size iletmemizi istediler. Selahattin Beyin Twitter hesabından da geniş bir açıklama yapılacak. Bizim söyleyeceğimiz tek bir şey var. Özellikle televizyonlarda bu konuda spekülasyon yapıyor. Sürecin şeffaf yürümediğine dair eleştiriler var, 'daha ne geziyorlar?' şeklinde serzenişler var. Arkadaşlar bunlara gerek yok. Bunlar gelmekte olan barışa hizmet eden şeyler değil. 40 yıldır süren bir şey, bu boyacı küpü değil, daldırıp çıkarasın. Uğrunda nitelikli bir emek, çaba ve mümkün olan en geniş katılımı sağlamakla uğraşıyoruz...

"Eğer bu fırsatı da kaçırırsak 72 taraf bu işe müdahil olacak"

Onun için arkadaşların, bu anlamda süreci ifsat edecek ya da süreçten şüphelenecek herhangi bir tutum içine girmelerini gerektirecek bir şey yok. Şu an çözersek iki tarafla çözeceğiz. Eğer bu fırsatı da kaçırırsak 72 taraf bu işe müdahil olacak. Var gücümüzle heyetimiz, partimiz, dostlarımız ve kamuoyunda aydın, sanatçı bu sürece destek veren bütün kardeşlerimiz, her siyasal görüşten, ilk defa böyle geniş bir paydada bulmuştuk. Özellikle televizyonlardaki arkadaşlardan da bu duyarlılığı bekliyoruz. Yarın Figen Hanım'ı ve diğer arkadaşlarımızı da Kandıra'da ziyaret ettikten sonra Ankara'da geniş bir açıklama yapacağız.

"Barışın kaybedeni olmaz. Bunu hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor"

Barışın kaybedeni olmaz. Bunu hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Bu kazananı olan bir süreç değildir, herkes kazanır. Kaybedeni de hiç yoktur. Onun için barış bu anlamda kıymetli bir şeydir. Kamuoyunda sıklıkla çözümle, barış kavramları birbirine karıştırılıyor. Bu doğru değil, barış bir sarılmayla bile oluşturulacak bir şeydir. Çözüm, demokratik bir mücadele ve uzun soluklu bir iştir. Sorun alanlarıyla ilgili olarak bunun uzunluğu, derinliği değişir. Şu an için kurmaya çalıştığımız barıştır. Ve bunun için herkesten desteklerini bekliyoruz. Kamuoyundan gizlediğimiz ya da gizleyeceğimiz hiçbir şeyin olmayacağını... Bütün açık kalpliliğimizle bizleri tanıyorsunuz. Yüreğimiz elimizde geziyoruz barış için. Herkesin de desteğini, katkısını, önerisini, eleştirilerini kıymetli buluyoruz. Tekrar teşekkür ederiz. İmralı'daki ikinci görüşmenin tarihi henüz belli değil, ama çok fazla uzayacağını düşünmüyoruz."

Türk: "Amacımız binlerce yıl beraber yaşamış iki halkın yeniden kucaklaşması"

Daha sonra konuşan Ahmet Türk, "Bin yıllık Kürt ve Türklüğü kardeşliği var. Kadim bir geçmişi var. Son yüzyılda bunun bozulduğunu görüyoruz. Bizim amacımız binlerce yıl beraber yaşamış iki halkın yeniden kucaklaşması, o kadim dostluğun tekrar gereği gibi yerine getirilmesidir. Bizim çabamız barış içindir. Arkadaşımız da bunu ifade etti. İnanıyorum, umut ediyorum ki Türkiye'de Kürt'ün Türk'e, Türk'ün Kürt'e ihtiyacı var. Biz aslında burada bir barışı sağlayacak, Türkiye'de daha güçlü,Türkiye'nin Orta Doğu'da demokrasi ihraç edebilecek bir noktaya gelmesini istiyoruz. Bizim amacımız halklarımızın kardeşliğidir. Halklarımızın dostluğudur. Halklarımızın demokratik özgür bir gelecekte birlikte olmasıdır" dedi.

Buldan: "Her koşulda, her şartta bu sürecin arkasında olacaklarını ifade ettiler"

Pervin Buldan ise, "Bugün Sayın Demirtaş'ı ve Sayın Mızraklı'yı ziyaret ettik ve bu ziyaretten çok büyük bir moralle ayrılıyoruz. Çünkü hem Sayın Demirtaş'ın, hem Sayın Mızraklı'nın bu sürece dair yapmış olduğu değerlendirmeler oldukça açık ve net. 'Her koşulda, her şartta bu sürecin arkasında olacaklarını' ifade ettiler. Bu bizim için çok kıymetli. Yürüttüğümüz süreç açısından çok kıymetli. O yüzden biz de heyetimiz adına hem Sayın Demirtaş'a hem Sayın Mızraklı'ya teşekkür ediyoruz. Ve hepimizin desteğiyle bu sürecin bir barış sürecine evrileceğinden hiçbir kuşku olmayacağını özellikle belirtmek istiyoruz. Hepimizin yolu açık olsun. Hepimize kolaylıklar diliyorum" diye konuştu.

"Öcalan,  inisiyatif alacaksa yanında olacağımızı belirtiyoruz"

Ziyaretin ardından Demirtaş da bir açıklama yaptı. “'DEM Parti İmralı Heyeti'mizin ziyareti vesilesiyle herkese yürek dolusu selam, sevgilerimi iletiyorum. Büyük bir fedakarlık ve ciddiyetle çalışmalarını sürdüren heyetimize de teşekkürlerimi sunarken ayrıca kendilerine, partimiz DEM Parti'ye, özellikle İmralı Tecrit Adasında demokratik çözüm ve barış için büyük çaba sarf eden Sayın Abdullah Öcalan'a güven ve desteğimin tam olduğunu belirtmek istiyorum” diyen Demirtaş mesajında şu ifadeleri kullandı:

Bu dönemin en hassas konusu kamuoyu desteğidir. Bu nedenle şeffaflık son derece önemli ve gereklidir. Heyetimizin, şeffaflığın gereği olarak Meclis'teki siyasi partileri bilgilendirmesi, önümüzdeki günlerde de sivil toplum örgütlerini, siyasi ve toplumsal çevreleri bilgilendirecek olması değerlidir. Ayrıca barış dilinin tüm çevrelere hakim olması da önemlidir

Bu konularda konuşan herkes tehdit, şantaj, aşağılama dilinden ve provokatif söylemlerden uzak durmak, yenme ve yenilme üzerinden boş ve anlamsız bir retorik oluşturmak yerine herkesin, hepimizin kazanacağı ortak bir gelecek üzerinde durmalıdır.

Her ne kadar sürece bir isim konulmasından ısrarla kaçınılıyor olunsa da bizim açımızdan bu süreç, 'Demokratikleşme, Barış ve Kardeşlik' sürecidir. Bizler demokratik, barışçıl zeminde siyaset yapan aktörler olarak çatışmaların, şiddetin kalıcı şekilde son bulmasını arzuluyor, istiyor, destekliyoruz.  Sayın Öcalan, koşulları oluştuğunda bu konuda bir inisiyatif alacaksa yanında olacağımızı belirtiyoruz. Olası bir çağrının tüm inisiyatifi elbette kendisindedir. Kendisinin de belirttiği gibi, böylesi bir çağrının hukuki, siyasi zeminini oluşturma sorumluluğu da iktidar ve parlamentodadır. Bizler, barış girişimlerine bu aşamada her türlü desteği sunarız. Ancak çağrıyı yapacak olan da olası bir çağrının muhatabı da biz değiliz.Siyasetçiler olarak bizim rolümüz ve misyonumuz, barış zeminini güçlendirmek, tarafları barış için cesaretlendirmek, teşvik etmek ve barışı kolaylaştırmaktır. Fakat bundan da öte temel sorumluluğumuz; demokrasi, özgürlükler, eşitlik, adalet ve temel insan hakları için barışçıl, sivil, siyasi mücadeleyi büyütmektir. Bu mücadelenin kanal ve imkanlarının şimdiden açılması gerekir ki barış zemini de güçlensin. Bu hususu da ilgililerin dikkatine sunmak isteriz.

Herkes şunu bilmeli ki, ortada bazı iyi niyetler ve bu iyi niyetlerle yürütülen hazırlıklar var.  Ancak sürecin ete kemiğe bürünebilmesi için, güven verici somut adımların hızlıca atılması gerekiyor. Yıllardır bu topraklarda tarifi imkansız acılara neden olan ve ülkenin bütün enerjisini tüketen çatışmaların ortadan kaldırılması, siyasal bir barışın sağlanması için her türlü desteği vermeye hazırız.

Ancak siyasal barış, beraberinde toplumsal barış yani demokratikleşme, eşitlik, adalet ve özgürlükler mücadelesinin tüm kanallarını açacak şekilde yapılırsa kalıcı olur, herkesin ve ülkenin yararına olur. Bu şekilde, siyasal barışın toplumsal desteği de artar, halkın ekseriyetinin sahiplenmesiyle tüm provokasyonlar ve baltalama girişimleri de boşa çıkar.

"Kürtlerin çoğunun yönü de yüzü de Türkiye'ye dönüktür"

Yine bu kritik ve tarihi dönemde, Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Özgür Özel ve diğer tüm parti liderlerine, barış için aldıkları ve alacakları inisiyatifler nedeniyle teşekkürlerimi sunuyor, desteğimi iletiyorum. Her türlü kişisel, partisel çıkarın ötesinde, demokrasinin güçlenmesine dair atılacak her adımın tereddütsüz yanında olacağıma belirtiyorum.

Son olarak şunu da özellikle belirtmek istiyorum; Kürtlerin çoğunun yönü de yüzü de Türkiye'ye dönüktür. Barış ve güçlü bir demokrasi inşa edilebilirse bu süreçten hep birlikte kazanarak çıkacağımıza inanıyorum. Bunun için, Türkiye Cumhuriyeti devletinin de yönünü, yüzünü tüm Kürtlere çevirerek büyük ve onurlu barışın inşasını sağlayacağını umuyor, diliyorum. 

Heyetimize tekrar teşekkür ederken başarı dileklerimle birlikte, bir kez daha hepinize sıcak selam, sevgilerimi iletiyorum

 

Independent Türkçe 

DAHA FAZLA HABER OKU