Şair, yaşadığı çağın çocuğudur, tıpkı diğer aydınlar gibi.
Özgün çalışmalarıyla döneminin önemli figürlerinden biri olur.
Ancak bu başarısını yalnızca kendi kabiliyetine borçlu değildir. Başarısında önceki ve kendi döneminin şairlerinin ve eserlerinin de payı vardır.
Yani etkilediği gibi kendisi de etkilenir. Hep devam eden bu etkileşim, edebi birikime eklemeler yapar.
Bu doğal seyir, bilimin bir önceki verilerin üzerine yenilerini ekleyerek ilerlemesine benzer.
Thomas Stearns Eliot, uzun bir dönem Amerika'da yaşar. İlerleyen yıllarda Avrupa'ya kesin dönüş yapar ve Birleşik Krallık'a yerleşir.
Her iki kıtada da bilinen şair, nevi şahsına münhasır bir edebiyat anlayışı yaratır. Yaratıcı fikirleri, onu her iki kıtadaki yazarların eleştirilerinin hedefi haline getirir.
Öncü Amerikalı şairler, çağdaş Amerika üzerine yazmaktan vazgeçti diye eleştirirken muhafazakâr İngiliz şairler ise yaptığı yeniliklerle şiir ile toplum arasına kalın duvarlar örerek halkın şiirden uzaklaştırdığını ileri sürer.
Yöneltilen bir diğer eleştiri de "intihal"dir. Şair, şiirlerinde kullandığı kelimeler, imgeler ve bazı dizeler sebebiyle diğer eserlerden "aşırma" yapmakla itham edilir.
Bu eleştiriye şu yanıtı verir:
Toy şairler taklit eder, olgun şairler çalar, kötü şairler aldıklarını bozar, iyi şairlerse güzelleştirir. 1
Buradan sanat eserinin tamamen özgün düşünceler içermediğini bunun yanında başka eserlerin de yardımıyla oluşturulan yeni bir bağlam ve anlam yaratmayı da içerdiğini anlıyoruz.
Ayrıca şaire göre önemli olan basit bir taklit değil, var olanı dönüştürerek farklı bir muhteva ortaya çıkarıyor.
Bu, sanat ve bilimin müşterek niteliği olarak da görülebilir.
Şair, tüm eleştirilere rağmen İngiliz edebiyatında kendine özgü bir yer edinmeyi başarmıştır.
Metinleri pek çok şair, yazar ve sanatçıyı derinden etkilemiş, aynı zamanda İngiliz muhafazakâr geleneğine önemli katkılarda bulunmuştur.
Roger Scruton, bu konuda şu ifadeleri kullanır:
Eliot olmasaydı, İngiliz muhafazakârlığı düşüncesi geçen yüzyıldaki bütün muhtevasını kaybederdi.
Sanat, özünde ulusal bir nitelik taşısa da etkisi açısından sınırları aşan evrensel bir güce sahiptir.
R.P. Blackmur, şairin dünya edebiyatındaki etkisi hakkında şöyle der:
Hiçbir modern eleştirmen, Eliot kadar edebiyatçılar üzerinde etki bırakmamıştır.
T. S. Eliot, Ezra Pound, William Butler Yeats, Virginia Woolf, T. E. Hulme ve James Joyce gibi yazarlarla birlikte modernist şiirin en önemli temsilcilerindendir. Hatta denilebilir ki katkılarıyla akımın en yenilikçi sanatçısıdır.
Modernist edebiyat, modern çağın sonucu ortaya çıkmıştır. Edebiyatta ve sanatta geçmişten kopmayı ve yeni ifade biçimleri aramayı savunur.
Modern insanın yalnızlığını, bunalımını ve çaresizliğini işleyerek dönemin haletiruhiyesini yansıtır.
Şairin edebi anlayışı, çağın getirdiklerini savunmak değildir; tam aksine, çağın getirdiklerine karşı insanları bilinçlendirmektir.
Aslında dönemin getirdiklerine isyan bayrağı kaldırmak da denilebilir.
Şaire göre modernist çağ, bunalım, belirsizlik, yalnızlık ve izole bir hayat tarzı oluşturarak narsist ve bencil bir insan motifi doğurmuştur.
Bu da insanların kendi dünyalarına hapsolmasına, her şeyi tek bir gerçeklikten ibaret olarak algılayıp kutsallarından, geleneklerinden ve değerlerinden uzak düşmesine yol açmıştır.
Bu dönemde baş gösteren anlamsızlık, köksüzlük, aidiyet duygusu yoksunluğu, depresyon ve diğer psikolojik sorunların ana sebebi olarak modern çağı gören şair, görüşlerini, sanat ve edebiyat ekseninde şekillendirmiştir.
Edebiyat çalışmalarıyla bireyin içinde bulunduğu durumu görünür kılmakta ve sanatın iyileştirici gücünü ön plana çıkarmaktadır.
Sanat yoluyla insanların mazileriyle olan bağlarını onararak onları kökleriyle buluşturur.
Bu süreçte, eksik kalan parçaları tamamlamak, aidiyet ve bütünlük duygusunu hissettirir.
Eliot, geçmişle bağ kurmada "mit"leri kullanır.
Hangi köklerdir yapışıp onu kavrayan, hangi dallar
Uç verir şu moloz yığınından? Ey insanoğlu,
Söyleyemezsin bunu, kestiremezsin, çünkü senin bildiğin anca
Parçalanmış suretler yığınıdır, güneşin kavurduğu,
Orada ne ölü ağaç sayvan olur, ne cırcır böceği teselli
Ne de kupkuru taş su sesi bağışlar… 2
Bu mısralar, modern insanın kendi gerçeğinden koparak yaşadığı bunalıma gönderme yapar.
Geçmişi ve mitolojiyi hatırlatarak köklerini yeniden keşfetmesine yardımcı olur.
Eliot'ın edebiyatında "süreklilik", "dinamizm" ve "dirilik" temel kavramlardır.
Metinlerinde gelenek, kültür, geçmiş ve gelecek gibi unsurlar sıklıkla işlenir.
Bu unsurlar, bireyin ve toplumun kimlik arayışında önemli bir rol oynar.
Hem şimdi hem geçmiş
Gelecekte sürüyor belki de
Ve gelecek de geçmişin içinde. 3
Üniversite öğrencisiyken şiir yazmaya başlayan Eliot'ın, şairliğinin ilk dönemlerine tekabül eden bu zaman dilimindeki şiirlerinde toy bir şairin sesi duyulur, yenilikçi unsurlar henüz yansımamıştır.
Ezra pound ve diğer çağdaşlarının yardımıyla şiirleri daha nitelikli bir hüviyete kavuşur.
Şiirlerinden bazıları şunlardır:
"J. Alfred Prufrock'un Aşk Şarkısı", "Bir Hanımefendinin Portresi", "Rüzgarlı Bir Gecede Rapsodi", "Kül Çarşambası", "Müneccimlerin Yolculuğu", "Çorak Ülke", "Four Quartets"…
Çorak Ülke
Yaşantıların insanın faaliyetlerine yansımaması mümkün değildir elbette.
Eliot, ilk evliliğinde kötü günler yaşar. Karısının sağlık sorunları yaşaması ve ardında kliniğe yatırılması onu derinde etkiler.
Bu kasvetli dönemde "Çorak Ülke" (The Waste Land, 1922) şiirini yazar.
Şiirinde savaş sonrası Batı'nın yaşadığı kültürel ve manevi çöküşü, bireyin hızla değişen durumunu ve varoluşun doğasını irdeler.
Yapısı karmaşık ve çok katmanlı olan eser, antik mitoloji, dini metinler ve modern yaşamın unsurlarını bir araya getirir.
En zalim aydır nisan, leylaklar
Bitirir ölü topraktan, hatıraya
Karıp arzuyu, coşturur
Körelmiş kökleri bahar yağmuruyla… 4
Şiirin başındaki "En zalim aydır nisan" dizesi, savaş sonrası dünyayı işaret eder.
5 bölümden oluşan şiir, modernist edebiyatta oldukça ses getiren bir eser olarak öne çıkar.
Yayımlandığında eleştirel analizlere ve yorumlara konu olur.
Virginia Woolf, "Eliot'ın Çorak Ülke'sini okuyanlar, şiiri ‘dünyada tamamen yalnız olmanın dehşetini fark etmiş' bir halde bitirirler" yorumunu yapar.
Eserin dilindeki edebi göndermeler, girift bir yapı oluştururken aynı zamanda Eliot'un geniş bilgi birikimini ortaya koyar.
Eliot, şiirindeki referansların anlaşılmasını kolaylaştırmak için dipnotlar ve açıklamalar eklemiştir.
Ancak bu, bazı eleştirmenler ve okurlar tarafından şiirin özgünlüğüne zarar verdiği gerekçesiyle eleştirilir.
Eliot ise bu eleştirilere, "Şiirin özgünlüğü göndermelerde değil, insanın kurtuluşunu evrensel bir çerçevede ele alıp bunu ustalıkla dizelere aktarmasında yatar" şeklinde yanıt verir.
Şiirin geniş yankı uyandırmasında Ezra Pound'un büyük rolü vardır hiç kuşkusuz.
Eliot, bu şiiri yayımlamadan önce taslaklarını Pound'a gösterir. Pound'un önerileri doğrultusunda 800 dizelik şiiri 433 dizeye indirir, düzeltme ve gözden geçirmesiyle anlamlı bir bütünlüğe kavuşan şiirini, "il miglior fabbro" (daha iyi usta) anlamına gelen bu sözle, Ezra Pound'a ithaf eder.
Eliot, İngiltere'ye döndüğünde Anglikan Kilisesi'ne bağlanarak katolik mezhebini kabul eder.
Yeni bir inancı kabul etmek kolay olmasa gerek.
Köklü tercihin ruhunda yarattığı huzursuzluğu dindirmeye çalışırken şu sorulara cevap arar:
Neden ilk günaha inanıyorum?
Neden aşırı bir muhafazakârım?
Neden romantizme karşıyım?
Yeni inancı, hem kişisel yaşamında hem de eserlerinde büyük bir dönüşüme yol açar.
Ash Wednesday (1930) ve Four Quartets (1943) gibi eserleri, dini temaları işler ve insanın ruhsal arayışını anlatır.
Dini temalı bu çalışmaları çağdaşları tarafında ağır biçimde eleştirilir.
Dört Kuartet (Four Quartets)
1943 yılında Faber and Faber yayınlarından çıkan "Dört Kuartet" (Four Quartets), Eliot'un yaşayan en önemli İngiliz şair ve yazar olarak tanınmasını sağlar.
Yazdığı son şiirdir ve ona önce Liyakat Nişanı, 1948'de de Nobel Edebiyat Ödülü'nü getirir.
Eliot'un "Dört Kuartet" için "başyapıtım" demesi şaşırtıcı değil. Bu eser, onun düşünsel olgunluğunu ve dini inancını en iyi yansıtan metinlerden biri.
Dünya hayatı, zaman, hayatın anlamı, tövbe ve Tanrı ile olan ilişki gibi teolojik ve felsefi temaları işler.
Zaman ile hatırlanabilir ancak; geçmişle geleceğin hemhal olduğu. Ve yalnız zaman sayesinde zapt edilir zaman. 5
Bunlara ek olarak şiirdeki "geçmiş-gelecek", "yeni-eski", "cennet-cehennem", "kalıcılık-geçicilik", "doluluk-boşluk" gibi zıtlık ifadeleri şiirin yapısını güçlendiren öğelerdir.
Madem ısınmak gerek, donmalıyım o zaman
Tir tir titremeliyim buzdan Araf yangınında
Alevi güller olan, dumanı dikenler olan. 6
Şiir 4 uzun bölümden her bir bölüm de 5 şiirden oluşur. Bu bölümler sırasıyla şunlardır:
Burnt Norton, East Coker, The Dry Salvages ve Little Gidding.
Her bölüm 4 element olan: hava, toprak, su ve ateşle ilişkilendirilir.
Eliot, bir öğrenciye yazdığı mektupta bu durumu şöyle açıklar:
Burnt Norton: Hava; yaz başı, East Coker: Toprak; yaz sonu, The Dry Salvages: Su; son bahar, Little Gidding: Ateş; kış. 7
Diğer Eliot
Eliot şiirleriyle tanınan isimlerdendir.
Şairin tiyatro oyunları, denemeleri ve eleştiri yazıları ülkemizde fazla ilgi görmemiştir.
Oysa Eliot, bir şairden daha fazlasıdır.
Bu sebeple Eliot'ın bu yönlerine değinmezsek büyük bir haksızlık etmiş oluruz.
Tiyatro metinlerinde Antik Yunan ve Roma tragedya geleneğinin izdüşümleri vardır.
Oyunlarında kader, geçmişle yüzleşme ve ahlak temalarını daha orijinal bir formda işler.
Şiirsel ve sade bir dil kullanarak izleyicinin oyunla bağ kurmasını kolaylaştırıyor.
Tiyatro oyunlarından birkaçı şunlardır: Murder in the Cathedral (Katedralde Cinayet), The Cocktail Party (Kokteyl Parti), The Family Reunion (Aile Birleşimi), The Rock…
Murder in the Cathedral (Katedralde Cinayet)
1935 yılında yazılan "Murder in the Cathedral" (Katedralde Cinayet) adlı oyun, Canterbury Başpiskoposu Thomas Becket'in öldürülmesini konu alır.
Oyun, din ve güç çatışmasını işler.
Bu oyunun en çarpıcı özelliği, kahramanlık eylemlerinin anlamını insanlara aktarmak için geleneksel Yunan tragedya tarzında bir koro kullanılmasıdır.
Eliot'un dini temalarını sahneye taşıyan en etkileyici eserlerinden biridir.
Bir edebiyatı geliştirmek, ona yeni bir çehre kazandırmada belli bir felsefenin olması elzemdir.
Eliot, kendi sanatının felsefi çerçevesini mitolojiden, tarihten, farklı görüş ve milletlerden olan şair, yazar ve edebiyatlardan faydalanarak oluşturmuştur.
İngiliz edebiyatını çeşitli dönemlere, farklı kültürlere, anlayışlara açarak ona yeni nitelikler kazandırmakla beraber ulusal edebiyatını belli bir görüşün, belli bir inancın ve bir coğrafyanın dar sınırları içinde sıkışmasının önüne geçiyor.
Böylelikle evrensel bir boyut kazanan edebiyat, herkese hitap edecek hale geliyor.
Kutsal Koru (The Sacred Wood), Metafizik Şairler (Metaphysical Poets) gibi eserleriyle, kendi felsefesinin ana hatlarını açıklamıştır.
Sonuç olarak; T. S. Eliot, Anglo-Amerikan kültürü üzerinde derin bir etki yaratmıştır.
Şiirlerinde modernist hareketin öncüsü olarak, diksiyon, üslup ve şiirsellik alanındaki yenilikçi yaklaşımıyla İngiliz şiirine yeni bir soluk kazandırmıştır.
Geleneksel şiir anlayışını yıkıp yerine modern bir yapı inşa ederek İngiliz şiirini ayrı bir disiplin olarak ele alınabilir bir düzeye taşımıştır.
Bu nedenle onun şiiri, yalnız kendinin değil, bir çağın insanlarını dönüştürme serüveni olarak da okunabilir.
Romantizm, hümanizm ve modernizmin bireyi evrenin merkezine koymasına ve değerlerin temel kaynağı olarak görmesine karşı çıkmıştır.
Bu akımların yazarları eserlerinde hep bireyi yüceltme, bireyin duygularına yer vermiştir.
Şair bu anlayışta olanları seküler, maddiyatçı ve yozlaşmış olarak görür.
William Wordsworth, İngiltere'de romantizm akımının öncülerinden biri olarak bilinir.
Coleridge ile birlikte "Lirik Baladlar" (1787) yayımlarlar.
Bu kitabın önsözünde romantizmin manifestosu olan bir metin yer alır.
Bu eser, İngiltere'de romantizmi başlatan kitap olarak bilinmektedir.
Romantizmin şair odaklı şiir anlayışını ise şöyle tarif eder:
Şiiri, şairin duyguları oluşturur.
Eliot, bireysel duyguları bu kadar yücelten aşırı duygusal anlayışlarını reddeder.
Bireysel duyguları aşıp daha evrensel duyguların ifade edilmesini savunur.
Şiir, bireysel ve kültürel bağlamda değerlendirilmeli.
Sadece yazarın duygularını yansıtmamalı aynı zamanda geçmişten gelen birikimi daha geniş tarihsel-kültürel bir bağlamda ifade etmeli.
Bu anlayışını "Geleneğin ve Bireyselliğin yetisi" ile kavramsallaştırmıştır.
Wordsworth, akımının ilkelerini başka bir metinde de açıklar:
Romantiklerde geçmişin donuk kalıplarını bırakıp sanki ilk kez doğuyormuş ve dünyayı ilk kez keşfediyormuş gibi olmak…
Romantizmin geçmişi yok sayan bu görüşünün karşısına, gelenekçilik tezi ile çıkıyor.
Şairin gelenekçilik anlayışı maziyi yüceltme, ona özlem duyma şeklinde değildir.
Eliot'a göre özgünlüğün kaynağı, geçmişte yatar. Ondan istifade ederek ve onu yeniden yaratarak özgünlüğe kavuşulabilir.
Eliot'un edebiyata kazandırdığı aynı zamanda İngiliz şiirinin temel ilkelerini belirlediği bir diğer kavram ise; "Nesnel Bağlaşım"dır (Objective Correlative).
"Objective Correlative" nesne veya olaylarla bir duyguyu uyandırmayı ifade eder.
Bunu etkili kullanan şair, şiirlerinde duyguyu vermek için soyut ifadeler yerine somut imgeleri yoğun kullanır.
Duyguları sanat yardımıyla ifade etmenin tek yolu bir 'nesnel bağlılaşım' bulmaktır.
Şairlere getirdiği eleştirilerinde şairlerin birer eleştirmen olması gerektiğini ileri sürer.
Şairler geçmişten beslenmeli ve geçmişteki konuları modern yorumlarla okura sunmalıdır.
Bu görüşünün en somut örneği "Çorak Ülke" şiiridir. Burada mitolojide, tarihten ve başka eserlerden esinlenerek sentez bir şiir yazmıştır.
Eliot'un yaratıcı ve üretken yönü göz önüne alındığında, bıraktığı eserlerin sayıca sınırlı olması dikkat çekicidir.
Bütün metinlerinin toplandığı kitabı 606 sayfadır ve şiirlerine düşen sayfa sayısı 250'dir.
Bu konuyu kendisi şöyle açıklar:
Benim Londra'daki ünüm yılda 4 şiire dayanır.
Ancak, Ezra Pound adına hazırlanan Pound Antolojisi için yazdığı önsözde, şairlerin her hafta bir şiir yazması gerektiğini belirtmesi, eserlerinin sayısıyla çelişilir.
Eliot, bu eleştirilere şu sözlerle yanıt verir:
O parçayı yazdığım sırada aklımdaki şair Pound idi.
Bu sebeple Eliot'ı minimalist bir şair olarak nitelendirmek pekala mümkün.
Kullandığı kelimeler, işlediği konular ve derinlikli düşünceleri bakımından aynı şeyi söylemek zor.
Modernist edebiyata getirdiği yeniliklerle edebiyat tarihine damgasını vurmuş, etkisi geniş sınırlara ulaşmıştır.
Farklı türdeki çalışmalarıyla yalnızca bir yazar değil, aynı zamanda bir düşünür olarak da adından söz ettirmiştir.
Fikirleri ve tarzıyla eşsiz bir edebiyat yapmış; dil ve biçimdeki yenilikleri ve usta kalemiyle dünya edebiyatının kanonlarından biri olmuştur.
Şiirleri birçok dile çevrilerek dünyanın dört bir yanındaki okurlarıyla buluşmuştur.
Eliot'ın tüm şiirleri, "Bütün Şiirleri" 8 adıyla tek kitapta, Cem Yavuz'un titiz çevirisiyle bir araya getirildi.
Deneyimli çevirmen Yavuz, şairin kullandığı nesnel bağlılaşım yönteminin giriftliği sebebiyle okurun şiirlere daha iyi nüfuz edebilmesine imkân sağlamak üzere her bölümün sonuna açıklama ve notlar eklemiştir.
Kitapta, şiirlerin hem İngilizcesi hem de Türkçe çevirileri birlikte verilmiştir. İngilizce bilenler için de orijinal dilinde güzel bir okuma deneyimi sayılabilir.
Bu özenli çalışması için Cem Yavuz'a Eliot okurları olarak teşekkür borçluyuz.
Eliot ile noktalayalım:
Shantih, shantih, shantih. (Huzur, huzur huzur) 9
Şiirle kalın!
1. T.S.Eliot, Bütün Şiirler, Çeviri: Cem Yavuz, İstanbul, 1.Baskı, Everest Yayınları, 2023,s,173
2. T.S.Eliot, Bütün Şiirler, Çeviri: Cem Yavuz, İstanbul, 1.Baskı, Everest Yayınları, 2023,s,141
3. T.S.Eliot, Bütün Şiirler, Çeviri: Cem Yavuz, İstanbul, 1.Baskı, Everest Yayınları, 2023,s,399
4. T.S.Eliot, Bütün Şiirler, Çeviri: Cem Yavuz, İstanbul, 1.Baskı, Everest Yayınları, 2023,s,141
5. T.S.Eliot, Bütün Şiirler, Çeviri: Cem Yavuz, İstanbul, 1.Baskı, Everest Yayınları, 2023,s,405
6. T.S.Eliot, Bütün Şiirler, Çeviri: Cem Yavuz, İstanbul, 1.Baskı, Everest Yayınları, 2023,s,421
7. T.S.Eliot, Bütün Şiirler, Çeviri: Cem Yavuz, İstanbul, 1.Baskı, Everest Yayınları, 2023,s,41
8. T.S.Eliot, Bütün Şiirler, Çeviri: Cem Yavuz, İstanbul, 1.Baskı, Everest Yayınlar, 2023
9. T.S.Eliot, Bütün Şiirler, Çeviri: Cem Yavuz, İstanbul, 1.Baskı, Everest Yayınlar, 2023,s,171
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish