Ne yazık ki katliamların yalnızca izlendiği ve kınandığı bir çağa tanıklık ediyoruz.
İç savaşlar, kıtlık, yokluk, çatışmalar ve doğal afetler ile özdeşleştirilen Afrika topraklarında gerçekleşen katliamlar ise dünya gündeminde daha da az yer alıyor.
Küresel aktörlerin kirli siyasetine hapsolan Sudan'da yaşanan insanlık dramı bir buçuk yılı aşkın süredir devam ediyor.
Sudan topraklarında dünyaya gelmekten başka hiçbir suçu olmayan insanlar en acımasız yöntemlerle öldürüldü, esir alındı ve işkenceye maruz kaldı.
İşkence ve tecavüzden kaçmak için topluca intihar eden Sudanlı kadınların sesi neredeyse hiç duyulmadı.
Kadınlar sistematik bir şekilde tecavüze uğruyor ve istismar ediliyor.
Defalarca ülke içinde yerinden edilen Sudan halkının gidecek yeri yok. Komşu ülkelere sığınabilenlerin durumu içler acısı.
Güvenli ilan edilen kamplarda her gün yüzlerce Sudanlı çocuk açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Gün geçtikçe derinleşen savaş, Sudan'ın yalnızca geleceğini değil, geçmişini de yok ediyor.
Milyonlarca insan yerinden edilirken ve yüz binlercesi acımasızca katledilirken, ülkenin kültürel ve dünya mirası alanları da yok ediliyor, yağmalanıyor.
Sudan genelinde müzeler, kurumlar, asırlık el yazması eserler ve belgeler tahrip ediliyor; yağmalanan eserler satışa çıkarılıyor ve ülke dışına kaçırılıyor.
Sudan ordusuna karşı savaşan Muhammed Hamdan Daklu (Hamiedti) liderliğindeki Hızlı Destek Güçleri (HDG) militanları, savaşın başından bu yana her tür ahlaksızlığa bulaştı.
Hiçbir ahlaki değeri olmayan militanlar kanlı elleriyle tarihî eserleri ve bölgeleri de tahrip ediyor, yağmalıyor.
Sudan Yazarlar Birliği üyesi şair Hamid Bakheet'e göre, "Yıkım kasıtlı olarak, tarihî gerçekleri silme çabasıyla yapılıyor. Kendileriyle başlayan yeni bir dönem yaratmak istiyorlar. Bunun üstüne bir de nefret var. Eğitime ve genel olarak öğrencilere karşı nefret. Toplumu hafızası olmayan cahil bir topluluğa dönüştürmek istiyorlar."
Kadim tarihi olan ülke
Yalnızca yokluk, açlık ve savaşlarla gündemde yer bulan Afrika ülkelerinin aslında çok köklü tarihleri ve zengin kültürel mirasları olduğunu kabul etmek, ne yazık ki medya tarafından sürekli olumsuz temalarla beslenen zihinler için imkânsız hâle geliyor.
Tarih boyunca pek çok medeniyetin yaşadığı, dünya mirasına büyük katkılar sunan Afrika ülkesi Sudan'ın, 200'den fazla piramide (komşu ülke Mısır'daki piramitlerin neredeyse iki katı) ev sahipliği yaptığı pek az kişi tarafından biliniyor.
Nil Vadisi'ni şekillendirmede hayati bir rol oynayan nice medeniyeti temsil eden Sudan'ın hayli zengin bir geçmişi var.
Ulusal Müze yağmalanıyor
Sudan Ulusal Müzesi, uzmanlar tarafından Afrika'daki en önemli kurumlardan biri kabul ediliyor.
Müze, Paleolitik Çağ'dan, antik Kuş Krallığı'na, Orta Çağ Hristiyan dönemi ve İslam dönemlerine kadar binlerce yıllık tarihi kapsayan son derece önemli eser koleksiyonlarını barındırıyor.
100 binden fazla ögeden oluşan koleksiyonunda, milattan önce 2500'den kalma mumyalar bulunuyor.
Müzedeki her eser, yalnızca sanat ve tarihin kalıntıları değil, aynı zamanda Sudan'ın ulusal kimliğinin de vazgeçilmez parçaları.
Müzedeki en değerli koleksiyonlardan bazıları milattan önce 1660-1575 yılları arasında Mısır'dan bağımsız olarak hüküm süren Kuş Devleti'ne ait.
Ulusal Müze'de Makuria ve Alodia da dâhil olmak üzere Nubia'nın Hristiyan krallıklarına ait (6 ve 15'inci yüzyıllar) Faras Katedrali'ndeki freskler olmak üzere, Nubia toplumunun kraliyet figürlerini temsil eden tasvirler de bulunuyor.
Müzenin koleksiyonunda 15'inci yüzyılda İslam'ın yükselişiyle birlikte ülkenin dinî ve kültürel manzarasında yaşanan değişimi görmek de mümkün.
Bu döneme ait eserler arasında, bazıları Sudan'da İslam'ın ilk yüzyıllarına dayanan Kur'an-ı Kerim el yazmaları da var.
Savaşın ilk aylarından bu yana tehdit altında olan müze, son aylarda daha da savunmasız bir hâle geldi. Çok sayıda eser tahrip edildi ve yağmalandı.
Benzersiz işçilikleri ve ihtişamlı duruşlarıyla dikkat çeken firavunların granit heykelleri, Kuşluların metal işçiliğindeki uzmanlıklarını ve sanattaki gelişmişliklerini vurgulayan altın takılar, silahlar ve aletlere kadar sayısız eser Dagalo'nun ordusu tarafından yok edildi.
Hristiyan krallıklara ait freskler ve İslam'ın hâkim olduğu döneme ait el yazması sayısız eser de yakıldı.
Sudan'ın 2 büyük müzesi olan Omdurman kentindeki Halife Evi Müzesi ve Güney Darfur eyaletindeki Nyala Müzesi'nde de yağmalamalar hâlâ devam ediyor.
Omdurman Ahlia Üniversitesi'nde yer alan Muhammed Ömer Beşir Sudan Çalışmaları Merkezi Kütüphanesi yok edildi.
Akademisyen İsmail El-Fihail tarafından kurulan Hartum'daki bir kültür merkezi olan Miras Evi yıkıldı.
Sudan'ın başkenti Hartum'un kuzeydoğusunda yer alan ve UNESCO Dünya Miras Alanı kabul edilen Naga'nın bulunduğu alan milislerin kontrolüne geçti.
Bir zamanlar medeniyetin beşiği olarak bilinen Naga da diğer kültürel miras alanları gibi tehdit altında.
Sudan'da kültürel koruma zaten hayli uzun zamandır yetersiz fon sıkıntısı yaşıyor.
Savaş nedeniyle durum çok daha sıkıntılı bir hâl aldı. Gerçekleştirilen katliamlar o kadar trajik boyutlara ulaştı ki, kültürel mirasın yok olmasından bahsetmek ikinci planda kalıyor.
Ancak savaş nihayete erdiğinde Sudan yeniden inşa edilecek ve kültürel tahribatın boyutu o zaman net bir şekilde gözler önüne serilecek.
Kültürel miras, yalnızca geçmişin hatırası değil, geleceğin de umududur.
Sudan'ın yok edilen tarihi, başta Afrika olmak üzere tüm dünyanın geleceğinden bir parçayı koparıyor.
Her ne açıdan olursa olsun Sudan'da yaşanan trajediyi hatırlamak, konuşmak ve gündemde tutmak zorundayız.
Kaynaklar:
https://www.dw.com/en/sudans-cultural-treasures-destroyed-in-conflict/a-65904076
https://africasacountry.com/2024/09/sudans-cultural-devastation
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish