Halep'in ele geçirilmesi masayı devirdi

Fotoğraf: Muhammad Haj Kadour/AFP

İHA'lar, tanklar ve zırhlı araçlar, binlerce silahlı adam ve Suriye'nin ikinci büyük şehri Halep'in iki günde düşmesi, 40 beldenin ele geçirilmesi, otoyolların kesilmesi, havaalanı ve hükümet kurumlarının işgal edilmesi ve silah depolarının yağmalanması.

Bölge, Gazze ve Lübnan'daki savaşı unutarak yeni bir savaş ile meşgul olmaya başladı.

Savaşın bölgesel ve uluslararası yansımaları diğerlerinden daha az tehlikeli değil; Irak alarm durumu deklare etti, İran Suriye içindeki güçlerinin hedef alınmasını kınadı, Biden yönetimi şaşırdığını Washington'dan duyurdu, Rusya ise çatışmalara askeri olarak katıldığını ve silahlıların bulunduğu bölgeleri bombaladığını açıkladı.

"Halep krizinin" en önemli iki aktörü Şam ve Ankara, bu ani durumun kontrolden çıkmaması için henüz bir adım atmış değil.

Olan bitenlerde parmağı olmakla suçlanan Ankara, Independent Arapça'ya şu açıklamayı yaptı:

Halep'te yürütülen askeri operasyonlara müdahil değiliz. Daha önce Beşşar Esed hükümetine, milyonlarca Suriyeli kardeşimizin güvenli ve gönüllü geri dönüşünü sağlayacak siyasi bir çözüme varılması için müzakere masasına oturması, terörle mücadele etmek ve ayrılıkçı oluşumların Suriye'nin geleceğini kontrol etmesini önlemek için iş birliği yapması çağrısında bulunmuştuk.


Suriye'nin kuzeybatısındaki savaş bölgesine büyük silahlı grupların akın etmesi, İran güçlerinin ve milislerinin Halep'in güneyinde yeniden konuşlanması ve Irak ordusunun sınıra yığınak yapması ile durum kontrolden çıkıyor.

Çarpıcı olansa, Halep'in Irak sınırındaki Elbukemal'e 470 kilometre uzaklıkta olmasına rağmen, tehlikenin abartılıp büyütülerek, Irak'ın savunma gerekçesiyle Haşdi Şabi'nin devreye sokulması tehdidinde bulunması.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Irak'ın Haşdi Şabi güçlerini göndermesi başka yeni cephelerin açılmasına neden olacaktır.

İsrail bunu Hizbullah'ın kayıplarını telafi etme ve kendisini tehdit etme girişimi olarak değerlendirebilir.

Bu, bölgeyi değiştiren bir güç olmak için çabalayan Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden bu yana Irak'ın kendi toprakları dışında savaşması için ilk kez bir güç gönderme girişimi olacak.

Bu da gizemli durumu ve hızlı gelişen olaylarını açıklamak için komplo teorilerine kapıyı araladı.

Heyet Tahrir eş-Şam (eski adıyla Nusra Cephesi) nasıl bu kadar hızlı ve yaklaşık iki gün içinde Suriye hükümet güçleri ve İran kuvvetlerinin doldurduğu İdlib ve Halep'teki geniş bölgeleri kontrol edebildi?

Bu durum, Haziran 2014'te Irak'ın ikinci büyük şehri Musul'un düşüşüne çok benziyor.

O dönemde başbakan Nuri el-Maliki ihmalkarlıkla ve DEAŞ'ın şehri işgal etmesine izin vermekle suçlanmıştı.

Diğer teori ise Türkiye'yi, Şam ile müzakerelerin ilerlememesinin ardından, kendi nüfuz alanlarındaki silahlı grupları harekete geçirerek Halep ve İdlib'in kontrolünü ele geçirmekle suçluyor.

Üçüncüsü ise İran ve Hizbullah'ın Lübnan savaşı sonrasında Suriye'deki varlığını korumak istediğini söylüyor.
 


Sebeplerle ilgili spekülasyonları bir kenara bırakıp krizi kontrol altına almaya odaklanıldığında, 6 yıl önceki Soçi Konferansının çıktılarına dönüş, çözüme ulaşmak için önemli.

 Burada birinci ilke, Suriye'nin egemenliğini ve bağımsızlığını vurgulamaktır, bu da tüm dış güçlerin oradan ayrılması gerektiği anlamına geliyor.

Şu anda İran'ın, Türkiye'nin, ABD'nin güçleri ve çok sayıda milletten oluşan radikal örgütler var.

İkincisi, Türkiye'de, Lübnan'da, Ürdün'de, içler acısı durumları gerilimi artıran milyonlarca yerinden edilmiş insan ve mülteci var.

Halep ve İdlib'in düşüş haberleriyle birlikte on binlerce kişi, yıllar süren zorunlu göçün ardından dün evlerine dönmek için buralara akın etti.

İlgili ülkelerin mutabakatı olmadan radikal silahlı gruplar aktif olmaya devam edecek, ki bu da yabancı güçlerin bölgeyi terk etmeyeceği anlamına geliyor.

Türkiye, güvenliğine tehdit oluşturdukları gerekçesiyle Kürt ayrılıkçıların Suriye'nin kuzeyindeki faaliyetlerine son verilmesini talep ediyor.

Amerikalılar, IŞİD gibi tehlikeli örgütlerin varlığı nedeniyle Fırat'ın doğusundan güçlerini çekmeyecek.

İran ve Hizbullah milislerine ev sahipliği yapan Suriye makamları, söz konusu gruplar Suriye topraklarının yüzde 30'unda bulunduğu ve otoritesini tehdit ettiği sürece İran ve Hizbullah'ın kalmasını istiyor.

Silahlı grupların krallığı, son dönemde İdlib ve Halep şehirlerinin ele geçirilmesiyle genişledi.

Çatışma devam ederse gruplar daha da ilerleyebilir ve yeniden 2015'te olduğu gibi ülkenin yaklaşık yüzde 60'ını kontrol etmeye geri dönebilirler.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU