Toplum Çalışmaları Enstitüsü'nden "Türkiye'nin beyin göçü" raporu

Toplum Çalışmaları Enstitüsü, Türkiye’nin beyin göçüne ilişkin hazırladığı raporu yayımladı

Fotoğraf: AA

Toplum Çalışmaları Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi ve Analisti Yağmur Uzunırmak, “Beyin göçünün küresel göç trendleri ekseninde önümüzdeki süreçte de devam edeceği düşünülürse mevcut potansiyel ülkemiz açısından artarak devam edecektir. Ülke yönetimi tarafından doğru adımlar atılması halinde beyin göçü olarak verdiğimiz bireyler Türkiye’nin gelecek yıllardaki kalkınma hamlelerinin önemli birer parçası olacaktır” dedi.

Toplum Çalışmaları Enstitüsü, Türkiye’nin beyin göçüne ilişkin hazırladığı raporu yayımladı. Toplum Çalışmaları Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi ve Analisti Yağmur Uzunırmak, açıklanan verilerin dikkatle incelenmesi ve beyin göçünün 'beyin kazanımına' çevrilmesi üzerine yapılacak çalışmaların yoğunlaştırılması gerektiğini vurguladı. Göç veren ülkelerde ekonomik koşullardaki iyileşmeye ek olarak sosyal düzene ilişkin şeffaf şekilde işleyen kurumların ve adil rekabetin tesis edildiği bir düzen kurulması halinde göç veren ülkelerin beyin göçünü beyin kazanımına çevirmesinin esas ve kalıcı şartı olduğunun altını çizdi.
 


Türkiye’den göç eden kişilerin ‘küresel trend’e uygun şekilde görece daha yüksek yaşam standartlarının olduğu ülkeleri tercih ettiğini ortaya koyan raporda, yükseköğretim mezunu Türkler tarafından yüzde 21,4’le ABD'nin en çok göç edilen ülke olduğu belirtildi. Rapora göre ABD’yi sırasıyla yüzde 17,5 ile Almanya, yüzde 11,2 ile Birleşik Krallık, yüzde 6,9 ile Hollanda ve yüzde 4,9 ile Kanada izliyor.

Raporda tüm dünyadaki göç sirkülasyonunda başlıca hedef ülkelerin ABD, Almanya, Fransa, Kanada, Birleşik Krallık ve Avustralya gibi yaşam standartlarının yüksek olduğu ülkelerle birlikte Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (GCC) ülkeleri olduğu belirtildi.

Rapora göre, 2020 yılı itibarıyla Türkiye’de iş gücünü oluşturan kişiler içerisinde yükseköğretim mezunlarının oranı yüzde 9,4’ken Türkiye’den göç edenler arasında bu oran yüzde 21,4’e yükseldiği bilgisi de yer aldı.

Göçmenlerin yüzde 84'ü kendi ülkelerinden zengin ülkelerde yaşıyor 

En çok göç alan ilk beş ülke ABD, Almanya, Suudi Arabistan, Rusya ve Birleşik Krallık olarak verilere yansıdı. En çok göç veren ilk beş ülke ise Hindistan, Meksika, Rusya, Çin ve Suriye. 2020 senesi itibarıyla göçmenlerin yüzde 84’ü kendi ülkelerinden daha zengin bir ülkede yaşıyor.

Türkiye'den göç eden akademisyenlerin performansı arttı

Türk akademisyenlerin göç etmeden önce ve ettikten sonraki akademik performanslarındaki değişim incelendiğinde ise kayda değer bir artış gözlendi. Türkiye’den göç eden akademisyenlerin akademik performansı göç ettikten sonra ortalama yüzde 27 oranında artış gösterdiği raporda açıklandı.

Beyin göçü veren ülkeler bunu nasıl kazanıma dönüştürür?

Beyin göçü kavramına yönelik devam eden olumsuz algıya karşın yapılan bazı çalışmalar göç veren ülkelerin söz konusu süreçten büyük faydalar elde edebileceğini de gösteriyor. Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün Türkiye’nin Beyin Göçü Raporu’nda bu durumun gerçekleşebilmesi, beyin göçü veren ülkenin uzun vadede sosyoekonomik alanlarda kaydedeceği ilerlemelere sıkı sıkıya bağlı olduğu hatırlatıldı.

Türkiye için ne yapılmalı?

Ekonomik koşullardaki iyileşmeye ek olarak sosyal düzene ilişkin şeffaf şekilde işleyen kurumların ve adil rekabetin tesis edildiği bir düzen, göç veren ülkelerin beyin göçünü beyin kazanımına çevirmesinin esas ve kalıcı şartını oluşturduğunu vurgulayan raporda, beyin göçünün olumlu etkilerinden faydalanmak adına Türkiye’nin uygulayabileceği politikalara örnekler verildi. Toplum Çalışmaları Enstitüsü, söz konusu politikaları akademi ve özel sektör olarak iki ana başlığa ayırdı.

Akademide neler yapılabilir?

Akademik olarak, Türk akademisyenlerin performansını ölçen çalışmaya göre, yurt dışına giden akademisyenler sadece kendi akademik üretkenliklerini artırmakla kalmadığını belirten Yağmur Uzunırmak, “Göç eden akademisyenler, eğer beraber çalıştıkları bir Türk akademisyen varsa Türkiye’de kalmalarına karşın onların akademik performansını da yukarı çekmektedir. Ülkemizdeki çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının akademik alanda yurt dışına yönelik çok sayıda programları ya da destekleri bulunmaktadır. Bu alanda atılabilecek önemli adımlardan bir tanesi söz konusu programların verilerine erişilebilirliğin artırılmasıdır. Bu adım söz konusu programların etkinliğinin araştırma konusu yapılmasını ve daha verimli uygulamaların yürürlüğe konmasını temin edecektir. Yurt dışında bulunan akademisyenlerden faydalanabilmek adına ülkemizdeki akademisyenlerle yürütülen ortak araştırma programları genişletilmeli ve çeşitlendirilmelidir. Bu sayede bazı akademisyenler göç etse bile ülkemizde kalan meslektaşlarına fayda sağlayarak bilimin gelişmesine katkıda bulunabilecektir” dedi.

Beyin göçü yapanlara uzun vadeli teşvikler geliştirilmeli

Özel sektör bakımından, kuantum bilgisayarlardan uzay teknolojisine kadar pek çok alanda dünya önemli aşamalar kaydederken Türkiye’nin bu alanlarda yeteri kadar faaliyet gösteren kuruluşu bulunmadığını vurgulayan Uzunırmak, “Ülkemizi gelecek dönemde ileri teknolojik gelişmelere uyumlu hale getirmek adına, Türkiye, beyin göçü olarak verdiği kişilere yönelik uzun vadeli teşvikler geliştirebilir” diye konuştu.

Bugün yüksek teknoloji girişimlerinin finansman ihtiyacı geleneksel bankacılık finansmanından farklı olarak risk sermayeleri aracılığıyla sağlandığını ve Türkiye’nin finansman araçlarının çeşitliliği bakımından henüz yüksek teknoloji sektörüne uygun araçları tam olarak devreye alamadığını belirten Uzunırmak, şöyle devam etti:

En önemli programlardan biri finansman desteğidir. Tespit edilen sektörlerde belirli bir senenin üzerinde çalışan bireylerin Türkiye’ye döndüklerinde ilgili alanda kuracakları şirkete yönelik sektör bazlı finansman araçları çeşitlendirilebilir. Bu tarz uygulamalar beyin göçü olarak verdiğimiz insanların bilgi birikiminden faydalanarak ülkemizin ileri teknoloji alanlarına uyumunu hızlandıracaktır. Bu kişilerin ülkeye dönmelerini gerektirmeyecek programlar da oluşturulabilir. Bugün pek çok yabancı şirket özellikle teknoloji üretim süreçlerindeki deneyimlerini aktarmak aracılığıyla başka şirketlerden çalışanları bünyesinde misafir etmekte veya misafir çalışan göndermektedir. Ülkemiz, beyin göçü olarak gönderdiği insanların çalıştıkları kurumlarda edindikleri tecrübeleri Türk şirketlerine ve meslektaşlarına aktarabilecekleri programlar oluşturabilir, çalıştıkları kurumlardan onay alarak onları Türkiye’de geçici süreliğine misafir edebilir.

Uzunırmak, “Beyin göçünün küresel göç trendleri ekseninde önümüzdeki süreçte de devam edeceği düşünülürse mevcut potansiyel ülkemiz açısından artarak devam edecektir. Ülke yönetimi tarafından doğru adımlar atılması halinde beyin göçü olarak verdiğimiz bireyler Türkiye’nin gelecek yıllardaki kalkınma hamlelerinin önemli birer parçası olacaktır” dedi.

 

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU