Avrupa Birliği'nin en güçlü ekonomilerinden olan Almanya, son yıllarda finansal açıdan "SOS" vermeye başladı.
Hatırlayalım; Alman ekonomisi 2024 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 0,3 küçülmesinin ardından üçüncü çeyrekte yüzde 0,2 büyüme kaydederek teknik resesyona girmekten son anda kurtulmuştu.
Ülke ekonomisi geçen yıl, alışılmışın dışında yüksek düzeydeki enflasyonun satın alma gücünü etkilemesi, yüksek enerji fiyatları, düşen yatırımlar, zayıf dış talep ve faiz oranlarının yüksekliği gibi saiklerden ötürü bir önceki yıla göre yüzde 0,3 daralmıştı.
Almanya böylece, G7 ülkeleri içinde küçülen tek ülke olmuştu. Bunun üzerine İstatistik Ofisi Başkanı Ruth Brand "Almanya'da genel ekonomik kalkınma, 2023'te birçok krizin damgasını vurduğu bir ortamda sekteye uğradı" ifadelerini kullanarak ekonomideki olumsuz gidişin sebebini iç dinamiklerden ziyade küresel arenada yaşanan krizlere bağladı.
Şu bir gerçek; Alman ekonomisi, özellikle bölgedeki diğer ülkelere oranla daha büyük bir rol oynayan imalat sektöründeki kalıcı zayıflık nedeniyle kırılganlığını koruyor.
Alman imalat sektörü, Alman ekonomisinin beşte birinden fazlasını oluşturuyor.
İhracata bağımlı olan Alman imalat sanayisi, küresel ekonomideki yavaşlamadan, artan Çin rekabetinden ve Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında yükselen enerji fiyatlarından olumsuz etkileniyor.
ABD'nin çıkarlarını önceleyen ve Avrupa'yı NATO'ya az destek vermekle suçlayan Trump'ın yeniden ABD başkanı seçilmesi de ileriki süreçte Trans-Atlantik ilişkilerde ekonomik açıdan derin çatlaklar yaratabilir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ukrayna'da bir barış olsun ya da olmasın, Almanya ve Avrupa bugün yeniden güçlenen ve silahlanan bir Rus tehdidi ile karşı karşıya kalıyor.
Rusya-Ukrayna savaşı, ABD desteği olmadan Rusya'nın askeri gücü ve enerji kaynakları karşısında Avrupa'nın çok zor bir durumda kaldığını, dolayısıyla ABD'ye olan bağımlılığını yeniden hatırlattı.
Savaş aslında Avrupa açısından büyük bir soruna dönüştü zira savaş sonrasında Batılı birçok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından Rusya'ya ambargolar konuldu.
Fakat bu ambargolarla birlikte aslında Avrupa ekonomileri kendi ayaklarına ateş etmiş oldu. Savaş öncesinde doğalgaz ihtiyacının yüzde 41'ini Rusya'dan karşılayan, hatta bu oranı artırmak için gelecekte yatırım planları yapan Avrupa, Rusya'dan gelen gaz miktarı azalınca ve üstelik maliyetler artınca çok zor durumda kaldı.
Şu an AB, gaz ihtiyacının sadece yüzde 18'ini Rusya'dan karşılıyor. Bu düşüşe istinaden, Avrupalı sanayi şirketlerinin enerji maliyetlerinde çok büyük artışlar oldu, bu durumdan Alman otomobil devleri de olumsuz etkilendi.
Bu negatif etkilere maruz kalan ilk şirket ise Alman otomobil devlerinden Volkswagen. 87 yıllık tarihinde ilk kez Almanya'daki en az üç fabrikasını kapatmayı ve büyük çaplı işten çıkarmaları planladığını bildiren Volkswagen, bu duruma gerekçe olarak da Avrupa'da yükselen enerji fiyatları ve iş gücü maliyetlerinin rekabet gücünü azaltmasından ötürü firmanın dünya genelindeki satışlarının düşmesini göstermişti.
Öte yandan Alman otomobil üreticileri; enflasyonist baskılar, "Trafik Lambası Koalisyonu" arasındaki anlaşmazlıklar ve yüksek gümrük duvarları gibi tehditlerin yanı sıra, Çinli otomobil üreticisi BYD ve ABD menşeli Tesla'nın rekabet gücüyle de karşı karşıya kaldı.
Almanya'da 2023 yılında otomotiv sektöründe yaklaşık 911 bin kişinin istihdam ediliyor.
Buna karşı Alman otomotiv endüstrisinin satışları 2024 yılının ilk yarısında yıllık yüzde 4,7 düşerek 269,5 milyar avroya gerilemiş durumda. 1
Fakat dünya genelinde otomotiv sektöründe elektrikli araçların büyük talep gördüğü ciddi bir teknolojik dönüşüm yaşanıyor.
Elektrikli araç satışında şu anda lider konumdaki ülke Çin. BYD gibi Çin menşeli elektrikli araç üreticileri daha ileri teknolojiyi daha ucuza üretmeyi başarıyorlar, bu durum da onlara dünyanın bütün pazarlarında BMW, Mercedes, Volkswagen gibi Alman otomotiv devlerine karşı rekabet avantajı sağlıyor.
Avrupa Birliği radikal bir karar alarak geçtiğimiz aylarda Çin'den gelen elektrikli araçlara yüzde 45 gümrük vergisi koymuştu.
Volkswagen, AB'nin bu kadar yüksek oranda gümrük vergisi koymasına karşı çıktı zira dünyanın en büyük otomotiv pazarı olan Çin'in, AB'ye misilleme yapma ama ihtimalinin doğacağını öngördü.
Böyle bir misilleme, Alman otomotiv markaları açısından Çin pazarında kendi ayaklarına ateş etmek anlamına gelecektir.
Ayrıca BYD Avrupa dışında da pazarını genişletmeye çalışıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve BYD arasında Türkiye'de yaklaşık 1 milyar dolar değerinde yatırım yapılmasını öngören bir anlaşma imzalandı.
Manisa'da kurulması planlanan fabrika, ilk üretime 2026 sonunda başlayacak ve 5 bin kişiye doğrudan istihdam sağlayacak. Üstelik Macaristan'da da BYD fabrikası şu anda yükselişe geçmiş durumda.
Merkezi Köln'de bulunan Alman Ekonomi Enstitüsü (IW) tarafından 24 Ekim'de yayımlanan raporda 2 senaryo üzerinden değerlendirmeler yapıldı.
Senaryoların birinde Trump'ın AB'den gelecek mallara yüzde 10, Çin'den alınacak mallara yüzde 60 daha fazla gümrük vergisi uygulaması ele alınıyor.
İkinci senaryoda genel olarak gümrük vergilerinin yüzde 20 arttırılması üzerinde duruluyor.
Her iki senaryoda da ABD ve AB ekonomileri küçülmeyle sonuçlanıyor.
Ancak uzun vadede ABD ekonomisi yeniden toparlanırken; AB, özellikle de Alman ekonomisi gümrük vergilerinin arttırılmasından olumsuz etkilenmeye devam edecek gibi görünüyor.
Bu tablonun sonucunda Trans-Atlantik ilişkilerde krizler yaşanmakla birlikte, Avrupa ekonomisinin de ciddi bir istikrarsızlığa sürüklenmesi öngörülüyor.
En fazla etkilenecek ülkelerin başında da Almanya geliyor...
Zira, en fazla ABD ve Çin ile dış ticaret ilişkileri bulunan Almanya, her iki ülkenin de gümrük vergilerini arttırması durumunda ekonomide kriz dönemine girebilir.
Analistler, Trump'ın AB ithalatına gümrük vergileri yoluyla daha fazla korumacı bir politika uygulamasının ihracata dayalı Alman ekonomisi için iyiye işaret olmadığını kaydediyor.
Hem Avrupa hem de Alman ekonomisini son zamanlarda kötü etkileyen bir diğer konu ise inovasyon ve dijitalleşme açısından küresel dünya düzenine ayak uydurulamaması.
Son yarım yüzyılda Amerika'da cirosu trilyon dolarları bulan dijital teknoloji alanında birçok şirket kuruldu buna karşılık Avrupa'dan teknoloji alanında çığır açan neredeyse bir tane bile şirket yok.
Eski Avrupa Merkez Başkanı ve eski İtalya Başbakanı Mario Draghi'nin hazırladığı rapora göre, son 50 yılda piyasa değeri 100 milyar avronun üzerinde olan tek bir Avrupalı şirket bile kurulmadı.
Buna karşın piyasa değeri 1 trilyon avronun üzerinde olan Microsoft, Google ve Meta gibi devlerin de bulunduğu 6 adet ABD şirketinin tamamı bu süre zarfında kuruldu.
Alman Kamu Kalkınma Bankası'nın (KfW), uluslararası arenada Almanya'nın dijitalleşmedeki konumuna yönelik yayınladığı rapor önem teşkil ediyor.
Rapora göre2; Çin, ABD ve Japonya gibi dijital teknolojide önde gelen ülkelerle karşılaştırıldığında Almanya'nın daha az bilimsel yayın ve patent ürettiği kaydedildi.
Dijital teknolojilerin uygulanması mevzu bahis olduğunda Alman şirketleri, dijitalleşmeye yapılan nispeten düşük yatırımlar nedeniyle AB'nin ancak orta sıralarında yer alıyor.
2024 yılı itibarıyla Almanya'da basit bir banka hesabı açtırabilmek için bile ikamet belgesi, vergi numarası gibi belgeler isteniyor.
İkamet belgesi için randevu tarihi almak çok uzun sürebiliyor, bu belgeyi aldıktan sonra da 4-6 hafta boyunca vergi numarasının adresinize posta yolu ile gelmesini bekliyorsunuz.
Sonrasında da banka hesabı için randevu alıyorsunuz. Uzun ve yorucu bürokrasi, e-devlet gibi pratik bir mekanizmanın olmaması ve halen bazı işyerlerinde fax cihazlarının bulunması, Almanya'nın dijitalleşme konusunda ne kadar geri kaldığını gösteriyor.
2025'in şubat ayında Almanya'da erken seçimler var. Alman hükümeti ekonominin 2025 yılında büyüyeceğini ve gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) küçük bir artışla yüzde 1,1 oranında gerçekleşeceğini düşünüyor.
Ancak her ne kadar bu yönde optimist tahminler yapılsa da bu büyüme yeni oluşacak koalisyon hükümetinin hem Almanya hem Avrupa içinde güven zemini oluşturmasına, yapısal reformların başarılı bir şekilde uygulanmasına ve küresel ekonomik koşulların istikrara kavuşmasına bağlı.
Sonuç olarak Almanya'nın eski gücüne kavuşması için atması gereken epey adım var.
1. https://www.ntv.com.tr/otomobil/almanyada-otomobil-satislari-6-ayda-yuzde-4-7-dustu,2brp8CZTVEKQWeIVj2oAQA
2. https://www.kfw.de/PDF/Download-Center/Konzernthemen/Research/PDF-Dokumente-Fokus-Volkswirtschaft/Fokus-englische-Dateien/Fokus-2021-EN/Focus-No.-332-May-2021-Technology-of-the-future-IT.pdf
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish