Gazze: Hedef ve rehine

"Gazze, kaderi Hizbullah'la savaşın ve İran'a karşı ertelenen savaşın sonucuna bağlı olan İsrail'in elindeki bir rehineye dönüştü"

Fotoğraf: Adel Hana/AP

7 Ekim 2023 depremi ve İsrail içinde ve her düzeyinde yarattığı güçlü şokların ardından, resmi ve askeri düzeyler yaşananlara tepki vermede aşırıya kaçtılar.

Tepkilerinde doğaçlamaya yakın acelecilik, baştan sona silah, savaşçı ve tüneller ile dolu Gazze Şeridi'ne karadan saldırı yapılmasını zorunlu kıldı.

Kara saldırısı, kamuoyuna hâkim olan moral çöküşünün üstesinden gelmek ve Hamas'ın Gazze'deki askeri ve otoriter varlığını bitirerek tehditlere son vermenin yanı sıra önceki savaşlarda rehin alınanlara göre çok daha fazla olan rehineleri kurtarmak için gerekli bir çalışma gibiydi.

Arenalar birliğine anlam kazandırılıp, savaşın kuzey cephesine yayılması öncesine kadar Gazze ve Hamas ile liderlerinin tasfiyesi savaşın, siyasi, istihbari ve askeri çabanın dinamosu olmayı sürdürdü.

Bu ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun mutlak zafere ulaşana kadar savaşı sürdürme yönündeki inatçı ısrarıyla birlikte, ateşkes ve uzlaşma girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasına yol açtı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İsrail'in kuzey cephesinde saldırılarının gelişmesi, kendisini bitirmek ve Beyrut'a kadar Lübnan sahnesindeki gücünü zayıflatmak için Hizbullah'ın hedef alınması nedeniyle Gazze ikinci bir askeri cepheye dönüştü.

Kuzey cephesinden yapılan saldırıyı desteklemek ve İran'a karşı bir saldırı ve savunma savaşına hazırlanmak için bazı tugaylar Gazze'den çekildi.

Bu, askerî açıdan işgal altındaki Gazze'yi, kaderi Hizbullah'la savaşın ve İran'a karşı ertelenen savaşın sonucuna bağlı olan İsrail'in elindeki bir rehineye dönüştürdü.

Gazze için savaşın başlangıcı ve çözümün sonu demek doğrudur.

Analistler ve pek çok politika yapıcı Yahya Sinvar'ın öldürülmesini, Gazze'deki savaşın sona ermesine yardımcı olacak bir zafer fotoğrafı olarak değerlendirerek yanlış hesap yaptı.

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'ı, İsrail'e Sinvar'ın öldürülmesinden yararlanmaya ve bir takas anlaşması yürütmek için arabulucuların çabalarıyla iş birliği yapmaya çağrıda bulunmaya iten şey de buydu.

Blinken, kendisini anlaşmaya teşvik etme kabilinden "Gazze'nin galibi" Netanyahu'ya savaşı durdurarak ve ertesi gün için esneklik göstererek zaferini stratejik bir başarıya dönüştürmesi çağrısında bulundu.

Ancak Blinken'in tüm taleplerini reddeden ve "Sinvar öncesi ve sonrası" pozisyonlarında diretmeyi sürdüren Netanyahu, ABD ve dünya ertesi güne dair senaryoları konuşurken, bu konuda tek kelime etmeden askerî açıdan gereksiz katliamlara dönüşen savaşı sürdürüyor.
 


Netanyahu'nun politikası ve Sinvar'ın etkisiz hale getirilmesinin önemini çarpıcı biçimde göz ardı etmesi ve ilk halkası Cibaliye olan generallerinin planına göre ilerlemesi, pratikte Sinvar ile ya da Sinvar'sız, Amerikan seçimleriyle ya da seçimsiz, kuzey cephesinde kesin bir zafer ya da çözümle, rehinelerin kurtarılması ya da hepsinin öldürülmesiyle, Gazze'nin onun mutlak zaferinin rehinesi olarak kalacağı anlamına gelmektedir.

Bu da onun ömür boyu iktidarda kalma ve bir Filistin devletinin kurulmasını engelleme ana hedefinde somutlaşmaktadır.

İki ana cephede devam eden savaşın gerçekleri ve bunun İran'a yayılma olasılıkları, Netanyahu tarafından diğerlerinden farklı okunuyor.

O, özellikle ateşkes konusunda herhangi bir esneklik göstermeyi, planlarına ve hatta "Demir Kılıçlar" olarak adlandırılan "kıyamet" savaşının merkezi komutanı olarak, İsrail'deki duruşuna zarar verecek bir geri adım olarak görüyor.

Netanyahu'nun düşünce tarzına ve yaklaşımına göre "Demokratlar kalırsa zarar yok, Cumhuriyetçiler gelirse çok daha iyi olur" denklemine dayanarak, Demokratlar ve Cumhuriyetçiler onu memnun etmek için yarıştığı sürece, geri adım atmasına ne gerek var.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU