Obrador'dan Claudia'ya bir dönüşüm hikayesi: 4T ve Meksika

Umut Berhan Şen Independent Türkçe için yazdı

Politikada en önemli stratejik kazanımlar, belli bir siyaset teorisini inşa etmekle elde edilir. Bu durum, politika olgusu var olduğundan beri dünyanın çoğu yerinde böyledir.

İnşa edilen siyaset teorileri çerçevesinde tasarlanan büyük toplumsal dönüşümler; bazen savaşlar, bazen kapsamlı reformlar ve bazen de radikal devrimler yoluyla hayata geçirilir.

Esasen dünyanın her yerinde olduğu gibi, Latin Amerika genelinde ve Meksika özelinde de bu durum geçerliliğini korumaktadır. 

Meksika tarih boyunca ciddi toplumsal sancılar, sosyal travmalar yaşamış ve nüfusunun yarısı yoksul bir ülke.

Meksika'nın devlet başkanı Andres Manuel Lopez Obrador, ilerleyen günlerde koltuğunu, kısa süre önce seçimlerin galibi olan ve aynı siyasi harekete mensup olduğu müstakbel devlet başkanı Claudia Sheinbaum'a devredecek.

Aslına bakılırsa, Claudia Sheinbaum, sadece bir koltuğu, bir görevi değil, aynı zamanda bir misyonu, bir projeyi de devralacak.

Bu projenin adı ise; Dördüncü Dönüşüm (4T:Fourth Transformation).

Peki projeye niçin bu adı veriliyor? 

Lopez Obrador, şu olayları Meksika tarihinde 3 büyük dönüşüm süreci olarak tanımlıyor: Meksika Bağımsızlık Savaşı (1810-1821), Reform Savaşı (1858-1861) ve Meksika Devrimi (1910-1917). Nihayetinde eğer Obrador'un 4T projesi hayata geçirilebilirse bu da Meksika tarihindeki, dördüncü büyük dönüşüm olabilir.

Obrador, 4T projesini 2018 seçimlerinde ortaya atmıştı. Bu proje Meksika'nın iki asırdır devam eden makus talihini değiştirme iddiasını taşıyan bir transformasyon sürecini ifade ediyordu.

Bu sürecin ana teması, ülkedeki her türlü menfaat ve ayrıcalık içeren suistimallere son vermeyi hedefliyordu.

Burada Obrador'un sona erdirmeyi hedeflediği imtiyazlı suistimallerin başında, öncelikle yüksek hükümet yetkililerinin aldığı orantısız yüksek maaşlar ve yaşadıkları lüks hayat tarzı geliyor.

Üstüne üstlük, hükümet yetkililerinin ve üst makamlarda bulunan kamu görevlilerinin, yüksek yargı görevlilerinin aldıkları yüksek maaşlar yetmezmiş gibi, kendilerine tahsis edilen lüks araçlar, uçaklar, helikopterler ve ayrıca pahalı özel sağlık sigortası ödenekleri, tüm benzin ve telefon giderlerinin karşılanması ve tüm bunlara ilaveten tahsis edilen yüzlerce korumanın ödenekleri de Obrador'un hedefinde yer alıyordu.

Kanaatimce, Meksika nüfusunun yarısından fazlası yoksulluk içinde yaşarken, Obrador ülkesinin ve halkının kaderini kökten değiştirebilecek bir sivil devrim yapmaya çalışıyordu.

Yani gücü tam anlamıyla halka vermek ve yeni bir Meksikalılık kimliğinin, insani ve hukuki değerlerle harmanlandığı yeni bir ülke kurmak bu dönüşüm projesinin amacı. Nihayetinde bu sürecin ikinci yarısı başlamak üzereyken, top artık Claudia Sheinbaum'un ayağında. 

Geçen hafta Meksika'nın müstakbel başkanı olarak, seçim zaferi sertifikasını aldığı tören sonrası Mexico'daki Metropolitan Tiyatrosu'nda bir konuşma yapan Claudia Sheinbaum, yeni döneme ilişkin azim ve kararlılığını vurguladı. Şu ifadeler bunu net olarak ortaya koyuyor:

Andres Manuel Lopez Obrador, tarihin gördüğü en iyi başkandı. Başkan ekonomik gücü siyasi güçten ayırmıştı. Şimdi ise yargıyı ekonomik güçten ayırmanın zamanı geliyor.


Bu ifadelerden anlayacağımız şu ki, Claudia Sheinbaum, yeni dönemde selefi Lopez Obrador ‘un çizgisini sürdürmeye kararlı ve 4T proje ilke ve prensiplerine sadık kalarak yoluna devam etmeyi hedefliyor.

Ayrıca, yolsuzluk ve yoksullukla amansız bir mücadele süreci de onu bekliyor. Dolayısıyla 4T ilke ve prensipleri bu bağlamda bir turnusol kağıdı işlevi görebilir.

Hiç kuşkusuz, Claudia Sheinbaum tecrübeli bir siyasetçi olarak, bugüne dek savunduğu ilkelere sadık kalarak yoluna devam edecektir.

Fakat aynı zamanda yeni ve verimli politika stratejilerini devreye sokan bir reformist olarak da öne çıkacaktır diye düşünüyorum. Tüm bunlara ilaveten, etkili sosyal programları hayata geçirebilmesi ve uyuşturucu ile mücadelede tavizsiz şekilde ilerleyebilmesi de şart.

Zira, Meksika halkının büyük kısmı bunu temenni ediyor ve Claudia'ya büyük bir güven duyuyor.

Bu güvenin yansımalarını son günlerde yaptığı halk buluşmalarında görmek mümkün.

Yoğun bir ilgi ve sevgi seli söz konusu. Bu da elbette yeni devlet başkanının özgüvenini, azmini ve başarısını doğrudan etkileyecektir. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU