Rusya-Ukrayna cephesinde yazın son ayının başında yaşanan gelişmeler “sürpriz” olarak nitelendirildi. 6 Ağustos'ta Ukrayna askeri timlerinin Rusya topraklarına girerek önemli stratejik noktaları kontrol altına alması savaşın gidişatını etkileyebilir mi? Rusya Devlet Başkanı Putin böldedeki durumla ilgili sadece askeri ve istihbarat yöneticilerinden değil aynı zamanda bölge valilerini Kremlin'e davet ederek bilgi alırken karşı operasyonun ne zaman gerçekleşeceği merak konusu.
Independent Türkçe'nin durumla ilgili sorularını en deneyimli diplomatlardan biri, Türkiye'nin Delhi ve Moskova'daki eski Büyükelçisi, Türk Devletler Teşkilatı'nın kurucu Genel Sekreteri Halil Akıncı cevaplandırdı.
Ukrayna'nın 6 Ağustosta Rusya topraklarına başlattığı saldırıların Rusya tarafında ciddi sıkıntı oluşturduğu ifade edilmeli herşeyden önce. 24 Şubat 2022'de herkes en geç on gün içinde Rusya'nın Kiev'e girerek iktidara kendine yakın birini getireceğini beklerken ben karşı çıkmış ve “Ukrayna halkının Gürcüstan halkı olmadığını” belirtmiştim. Savaşın bu kadar uzaması öngörülerin tamamını altüst ederken bu saldırının gidişata ciddi bir değişikliğe neden olacağını da düşünmemek gerekir. Çünkü Ukrayna ordusundaki durum sıkıntılıdır. Savaşta silahlarınız ne kadar modern olursa olsun sonuçta herşeyi insan gücü çözüyor. Ukrayna ordusunun insan kaybının büyük olmasının yanısıra artık aileli erkekleri orduya almaya çalışıyor. Rusya ise eskiden gelme ordu deneyimini iyi kullanarak temkinli hareket ediyor. Kursk saldırısı bir karizma çizilmesine neden olmuştur kuşkusuz, onun için Rusya'nın bu durumu telafi edeceği düşünülebilir.
“Rusya savaşın başlamasından bu yana uçak kullanmadı gibi”
Rusya'nın 300 adetlik askeri uçak filosuna karşı Batının Ukrayna'ya verdiği 10 adet(şimdilik) F16 uçağının savaşın gidişatında önemli değişikliğe neden olacağını düşünmemek gerekir. Çünkü F16'ları kullanmak ayrı bir dert. O pilotlar yetiştirildi mi? Ona da bakmak lazım. Arkasının geleceği taahhüt edilse bile kaç adet gelecek ki, Rusya'nın 300 savaşlık askeri uçak filosuyla mücadele edebilsin? Kaldı ki Rusya savaşın başlamasından bu yana uçak kullanmadı gibi. Kara birlikleri ve konvansiyonel silahlarla ve temkinle üstünlük kazanmaya çalışıyor. Ukrayna'nın dron saldırılarına ağırlık vermesi önemli ve aralıksız şekilde her gece Rusya'nın farklı noktalarına gerçekleştirdiği dron saldırılarının karşı tarafta ciddi tedirginliğe neden olduğunu görüyoruz. Savaşın genel gidişatında Ukrayna'nın lehinde ne ölçüde rol oynayacağını göreceğiz.
“Yardımların kesilmesi durumunda içinden çıkılması zor bir ortam oluşabilir”
Ukrayna'nın sadece Batı yardımlarına ümit beslemesi kendisi açısından tehlikeli bir durum. Çünkü o yardımların kesilmesi durumunda içinden çıkılması zor bir ortam oluşabilir. ABD'den sonra Avrupa'nın da özellikle silah sevkiyatı alanındaki yardımlarını nereye kadar götüreceği merak konusu.
“ABD ve NATO'nun planlarının nereye kadar yürürlükte olacağının da mutlaka hesaba katılması gerekir”
Rusya liderinin kimi zamanlarda “nükleer silah” edebiyatına başvurmasının tehdit olarak değerlendirilmesi gerekir. Çünkü insana soralar ki, ”Nükleeri nereye atacaksın, nasıl atacaksın, ne zaman atacaksın, sen atarken karşıdaki yakalarsa ve o da sana atarsa sen yakalayamazsan nasıl olacak? ”Geldiğimi noktada Rusya ordusunda da belirli sıkıntıların olduğunu görüyoruz. Savunma Bakanının değiştirilmesinden sonra bazı yardımcılarının ve üstdüzey generallerin çok ciddi yolsuzluk suçlamalarıyla tutuklanmaları savaşın gidişatını etkiler mi? Bunu göreceğiz ancak, seferberliği gerçekleştirmekte Rusya'nın da sıkıntılar yaşadığına tanık oluyoruz. Rusya müslümanlarının veya Afrika'dan getirilerek Kuzey Kafkasya'da eğitildikten sonra Ukrayna cephesine sevkedilen paramiliter güçler ne ölçüde belirleyici olabilecekler? Tarafların masa arkasına geçmesi için ufukta bir belirtiler var mıdır? Eninde sonunda oraya gidecek kuşkusuz. Ancak baktığımızda gerek kontrol altına aldığı topraklar, orada kurduğu idareler ve gerekse silah-mühimmat bakımından Moskova'nın kendinden daha emin hareket ettiği görünmektedir. Burada ABD ve NATO'nun planlarının nereye kadar yürürlükte olacağının da mutlaka hesaba katılması gerekir.
"Önümüzdeki süreçlere aşırı titizlikle hazır olmamız gerektiğine vurgu yapıyorum"
Türkiye olarak biz bu işin neresindeyiz? İşin başında barış için yaptığımız girişimleri bir daha tekrarlama fırsatımız olacak mı yoksa bundan sonra tamamen Batı'nın planlarını mı seyredeceğiz? Biz Türkler Batı'yla da Doğu'yla da aynı zamanda savaşmış tek milletiz. Hani söz var ya “Damdan düşen bu işlerden anlar.” İşte 'damdan düşen biri' olarak önümüzdeki süreçlere aşırı titizlikle hazır olmamız gerektiğine vurgu yapıyorum. Buraya sadece Rusya-Ukrayna savaşı değil, Kafkasya'da ve ardından Orta Asya'da cereyan edecek süreçleri de katıyorum.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish