Enver Paşa: Modern Türk militarizminin mimarı

Dr. Halim Gençoğlu, Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Sosyal medya

Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminin önemli isimlerinden biri olan Enver Paşa, Türk tarihinin en tartışmalı ve etkili şahsiyetlerinden biridir. 22 Kasım 1881'de İsmail Enver olarak İstanbul’da doğdu.

Bir subay ve Jön Türklerin lideri olarak öne çıktı fakat daha sonra Osmanlı ordusunun modernleşmesi ile militarizasyonunda çok önemli bir rol oynadı. Hayatına devrimci coşku, pan-Türkizm ve modernleşme ideallerine olan derin bağlılığı damgasını vurdu. Onun Afrika’daki Müslüman halk üzerinde bıraktığı etki halen Ümit Burnu’nda bazı evlerin duvarlarını süsleyen fotoğraflarıyla belki daha net bir şekilde izah edilebilir.

Erken yaşamı ve iktidara yükselişi

Enver Paşa İstanbul'da Harbiye Mektebi'nde eğitim gördü. Kendisini kısa sürede parlak bir subay ve Osmanlı İmparatorluğu'ndaki reformların ateşli bir destekçisi olarak öne çıkardı. Onun iktidara yükselişi, Sultan II. Abdülhamid Han tarafından askıya alınan Osmanlı anayasasını ve parlamentosunu yeniden kurmayı amaçlayan 1908 Jön Türk Devrimi'ne katılmasıyla başladı. Bu devrimdeki rolü, ulusal bir kahraman ve Jön Türklerin siyasi kolu olan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nde (İTC) önemli bir figür olarak mevcut statüsünü pekiştirmişti.

Askeri modernizasyon ve Balkan Savaşları

Enver Paşa'nın en önemli katkılarından biri Osmanlı ordusunun modernizasyonuydu. İmparatorluğu çöküşten kurtarmak için silahlı kuvvetlerde reform yapılmasının gerekliliğini düşünüyordu. Avrupa askeri modellerinden ilham alarak modern silahların, taktiklerin ve eğitim yöntemlerinin benimsenmesi de dahil olmak üzere kapsamlı değişiklikler uygulamıştı. Edirne'nin savunmasında önemli bir rol oynadığı Balkan Savaşları'nda (1912-1913) çabaları meyvesini vermiş ve ona "Edirne Kahramanı" lakabını kazandırmıştı.

Afrika’daki son Osmanlı projeleri

Osmanlı Devleti’nin Afrika'daki son politikaları, 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında imparatorluğun gücünün azalması ve Avrupalı ​​sömürgeci güçlerin artan etkisi ile şekillenmişti. Burada dikkat edilmesi gereken bir husus ise devlet politikası olarak Abdülaziz döneminde Güney Afrika’da yapılan faaliyetlerin hızını kesmeden Enver Paşa döneminde devam etmiş olmasıdır. Enver Paşa Balkan ve Trablusgarp Savaşlarının ağır yüküne rağmen Güney Afrika’daki Osmanlı mektebinin maaşının aksatılmaması için gayret sarfetmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuzey Afrika'daki Mısır, Libya, Tunus ve Sudan'ın bazı kısımlarını kapsayan Afrika toprakları üzerindeki kontrolünün bu dönemde önemli ölçüde zayıflamasına rağmen etkisini korumuştur.

Mısır, teknik olarak bir Osmanlı vilayeti olmasına rağmen, 19. yüzyılın başlarında Muhammed Ali Paşa'nın yönetimi altında önemli ölçüde özerklik kazanmıştı. Britanya'nın 1882'de Mısır'ı işgal etmesi, Osmanlı nüfuzunu daha da azaltmış ve Mısır'ı fiilen bir İngiliz himayesi haline getirmişti. Ancak sözde dahi olsa Birinci Dünya Savaşı'na kadar Mısır hala Osmanlı egemenliği altındaydı. Libya’nın İtalya tarafından işgalinde Enver Paşa’nın gönderdiği kurmay ekip Mısır yoluyla Libya’ya geçebilmişti. Libya, İtalya'nın bölgenin kontrolünü ele geçirdiği 1911-1912 İtalyan-Türk Savaşı'na kadar Osmanlı kontrolünde kalmıştı. Uşi Antlaşması (1912) savaşı sona erdiğinde Osmanlı İmparatorluğu, bölgedeki Türk egemenliğinin sonu olarak Libya'daki idaresini bırakmıştı.

Öte yandan 1881'de Fransa, Tunus üzerinde bir himaye kurarak Osmanlı nüfuzunu azaltmıştı.  Osmanlılar, Mısır ile ittifak halinde iken Sudan'ın bazı kısımlarını kontrol ediyordu, ancak nüfuzları İngiliz sömürge çıkarları tarafından büyük ölçüde gölgede bırakılmıştı. 19. yüzyılın sonuna gelindiğinde Sudan fiilen İngiliz-Mısır yönetimi altındaydı.

Tüm bunlara rağmen Mauritius ve Güney Afrika’dan Balkan Savaşlarına dahi Afrika Müslümanlarının desteği Enver Paşa’nın teşkilatlanmadaki tesirinin bir tezahürüydü.

Çanakkale Savaşları

Enver Paşa'nın etkisi, Osmanlı İmparatorluğu'nun Almanya ve İttifak Devletleri ile ittifak kurduğu Birinci Dünya Savaşı sırasında zirveye ulaştı. Harbiye Nazırı olarak Enver Paşa, Osmanlı'nın savaşa girmesinin organize edilmesinde etkili oldu. En dikkate değer askeri başarılarından biri, Osmanlı kuvvetlerinin onun stratejik rehberliği altında Müttefik işgalini başarıyla püskürttüğü Gelibolu Seferi'ydi. Bu zafer yalnızca Osmanlı'nın moralini yükseltmekle kalmadı, aynı zamanda onun yetkin bir askeri lider olarak itibarını da güvence altına almıştı. Aynı tarihlerde Kut’ul Amare cephesinde Nuri Paşa’nın zaferi Enver Paşa hükümeti döneminin en önemli askeri başarılarından biri olarak kabul edilmektedir.

Pan-Türkizm ve Kafkasya kampanyası

Enver Paşa, tüm Türk halklarını tek bir siyasi ve kültürel çatı altında birleştirme fikri olan pan-Türkizmin ateşli bir savunucusuydu. Tutkuları onu, Orta Asya'ya uzanan bir Türk imparatorluğu kurma hedefiyle Kafkasya Seferi'ne (1918) öncülük etmeye yöneltti. Başlangıçta başarılı olmasına rağmen davası, lojistik zorluklar ve Rus Devrimi nedeniyle sonunda başarısız oldu. Yine de Enver Paşa’nın birleşik Türk dünyası vizyonu, Türk milliyetçi hareketleri üzerinde kalıcı etkiler bıraktı.

Enver Paşa'nın mirası bir yandan, geç dönem Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme ve kendisini dış tehditlere karşı savunma girişimlerinde önemli bir rol oynayan ileri görüşlü bir askeri reformcu olarak hatırlanıyor. Orduyu modernleştirme çabalarının uzun süreli etkileri oldu ve gelecek yıllarda Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapısını ve taktiklerini etkiledi.

Öte yandan Enver Paşa'nın görev süresi tartışmalı kararlar ve yıkıcı başarısızlıklarla gölgelendi. İddialı askeri harekatları, özellikle de Birinci Dünya Savaşı sırasındaki talihsiz Sarıkamış operasyonu, ağır kayıplarla sonuçlandı ve sıklıkla stratejik yanlış hesaplamaları nedeniyle eleştirildi.

Fakat Enver Paşa'nın etkileşimleri ve nüfuzu Osmanlı İmparatorluğu sınırlarının ötesine geçerek onun daha geniş pan-İslam ve pan-Türk tutkularının bir parçası olarak Afrikalı Müslümanlara da ulaştı. Onun Afrikalı Müslümanlarla olan ilişkisi, Müslümanları dünya çapında birleştirmeye ve özellikle Birinci Dünya Savaşı sırasında onların desteğini ortak düşmanlara karşı kullanmaya yönelik stratejik çabanın bir parçasıydı.

Jön Türklerin önemli bir lideri ve daha sonra Osmanlı Harbiye Nazırı olarak Enver Paşa, pan-İslamizm fikrine derinden bağlıydı. Bu ideoloji, Müslümanları, Osmanlı İmparatorluğu'nu güçlendireceğine ve Avrupa sömürgeciliğine direneceğine inandığı Osmanlı Halifeliği'nin liderliği altında birleştirmeyi amaçlıyordu. Vizyonu, Osmanlı davasına desteği artırmak ve Batı etkisine karşı koymak için Afrika'daki Müslümanlarla bağları güçlendirmekti.

Birinci Dünya Savaşı ve cihat deklarasyonu

Birinci Dünya Savaşı sırasında Enver Paşa'nın liderliğindeki Osmanlı Devleti, aralarında İngiltere ve Fransa'nın da bulunduğu İtilaf Devletlerine karşı cihat ilan etti. Bu deklarasyon, Afrika'dakiler de dahil olmak üzere dünya çapındaki Müslümanları sömürgeci yöneticilere karşı ayaklanmaya ve Osmanlı liderliğindeki Merkezi Güçleri desteklemeye teşvik etmeyi amaçlıyordu. Enver Paşa, bu cihad çağrısının ayaklanmalara ilham vereceğini ve Afrika'da Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgelerdeki sömürgeci hakimiyeti zayıflatacağını umuyordu.

Öte yandanAfrika arşivlerinde 1912-1922 yılları arasında Nijerya’dan Mozambik’e kadar Enver Paşa hakkında 268 haber çıkmıştı. Osmanlı’ya karşı savaşan İngiltere Enver Paşa’nın Afrika Müslüman çevrelerinde imajını zedelemek için hakkında yaralandı, öldü gibi asılsız haberler yaymışlardı.

Kudüste Esad Efendi’nin torunu E. el-Şükayri şöyle diyordu:

“Dedem Enver Paşa hayranıydı. Oğluna onun ismini koymuştu. İsim taşımak kolay değil. Amcam Enver 1939’da Filistin isyanında İngilizler tarafından öldürüldü. Dedem de evlat acısından birkaç ay sonra vefat etti.”

Enver Paşa, Afrikalı Müslümanlara ulaşmak için çeşitli propaganda ve diplomatik çabalara girişmişti. Cihad beyanını tanıtmak ve Avrupalı ​​sömürgeci güçlere karşı direnişi teşvik etmek için Afrika'nın farklı bölgelerine Osmanlı elçi ve istihbaratçıları gönderilmişti. Bu çabalar özellikle Osmanlı etkisinin tarihsel olarak güçlü olduğu Kuzey Afrika'ya odaklandı, ancak aynı zamanda önemli Müslüman nüfusa sahip diğer bölgelere hatta Güney Afrika’ya kadar yayılmıştı.

Sınırlı başarıya rağmen Enver Paşa'nın girişimleri pan-İslam hareketleri üzerinde kalıcı bir etki bırakmıştır. Afrikalı Müslümanlarla bağlantı kurma girişimleri, ulusötesi İslami dayanışma potansiyelini öne çıkardı ve Müslümanları ulusal sınırların ötesinde birleştirmeyi amaçlayan gelecekteki liderleri ve hareketleri etkilemiştir.

1916’da Enver Paşa, Hicaz ve Levant bölgeleri hakkında yazılan el- Riḥlah el-Enveriyah ilā el-asqā el-Hicaziyah ve-el-Shāmīyah adlı kitap Muhammed K. Ali tarafından yazılıp Beyrut’da basılmıştı.

Birinci Cihan Harbi süresince İngiliz savaş propagandası tehdit gördüğü unsurların itibarını zedelemek için Afrika sömürgelerinde tam gaz devam ediyordu. Bunlardan bir gazete; “Müjde, Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa öldürüldü” diyordu. Aynı gazetede Enver ve Cemal paşaların Medinede Peygamber Muhammed’in (SAV) kabrini ziyaretini de haber yapmıştı.

Sonuç

Enver Paşa'nın Afrikalı Müslümanlarla olan rolü, onun daha geniş pan-İslam ve pan-Türk tutkularının bir uzantısıydı. Türkçü propaganda, diplomatik çabalar ve Birinci Dünya Savaşı sırasındaki cihad ilanı yoluyla, sömürgeci güçlere karşı Müslümanların desteğini toplamaya çalıştı. Bu çabalar belki o dönemde sınırlı bir başarıya ulaşsa da İslami birlik ve Batı egemenliğine karşı direnişe ilişkin daha geniş bir anlatıya katkıda bulunarak sonraki pan-İslamcı hareketleri etkileyen bir miras bıraktılar.

Enver Paşa'nın hayatı, geç Osmanlı İmparatorluğu'nu karakterize eden çalkantılı bir dönemin çatışmalarıyla dolu bir evresinde geçti. Onca hadiseyi kırk iki yaşına sığdırmış olması ne kadar büyük bir enerjiyle hareket eden dava adamı olduğunun en somut delillerindendir.

Askeri modernizasyondaki başarıları ve pan-Türkizm vizyonu, Türk tarihi üzerinde derin bir etki yaratmış ve sonraki yıllarda milletin yönünü şekillendirmiştir. Tartışmalara ve başarısızlıklara rağmen Enver Paşa, modern Türk askeri ve milliyetçi düşüncesinde etkisi hâlen hissedilen önemli bir figür olmaya devam ediyor.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU