Trump’ı bekleyen zorlu viraj: Kazanmak için değişmek mi, yoksa kaderin oyununa razı olmak mı?

Umut Berhan Şen Independent Türkçe için yazdı

5 Kasım 2024 tarihinde yapılacak olan ABD başkanlık seçimlerine takriben 3,5 aylık bir zaman dilimi kaldı. Geçenlerde Donald Trump’a yapılan suikast girişimi ve Joe Biden’in yarıştan çekilmesi hem Trump’ın hem de Cumhuriyetçilerin özgüvenlerini arttırdı. Ayrıca Trump’ın popüleritesinin de ciddi oranda yükseldiği de bir gerçek. Bu noktada asıl sormamız gereken soru şu; Beyaz Saray’ı yeniden devralmak isteyen Donald Trump kişisel olarak bir söylem ve politika değişikliğine gidecek mi? Açıkçası, ilerleyen günlerde muhtemelen Demokratlar’ın başkan adayı olarak ilan edilecek olan, Joe Biden’in giderayak elverdiği Kamala Harris’i asla hafife almaması gerekiyor. Yani aşırı bir özgüven ve lüzumsuz bir rehavet Cumhuriyetçilerin ve Trump'ın 5 Kasım'da büyük bir hayal kırıklığı yaşamalarına neden olabilir. Zira, son yapılan anketlerde Trump, rakibi Biden’in 2-3 puan önünde görünüyordu. Peki, Kamala Harris’in resmen aday olarak ilanı sonrası anketlerde ne tür bir değişim olur ve bu sandığa nasıl bir seçmen reaksiyonu olarak yansır?

Daha önceki yazımıza belirttiğim gibi, Amerikan halkı hırslı, mağdur, otoriter politikacıları sever ve destekler. Ancak, değişimi ve dönüşümü de destekleyerek ‘U’ dönüşleri yapmayı da bilir. Çünkü, standartlarını korumayı ister. Günlük ihtiyaçlarına ve hazlarına odaklıdır. Genel ekonomik menfaatlerine ve ivme kazanan politik trendleri dikkate alarak sandığa giden genç bir seçmen kitlesi söz konusu ve bunların genellikle Demokratlar’a meyilli olduğu da bir gerçek. Üstüne üstlük, 5 Kasım'da ilk kez sandığa gidecek olan yeni bir genç seçmen kitlesi de yolda.

Unutmamak gerek; Joe Biden önceki dönemdeki seçim kampanyası sırasında, servet vergisi, hastalık tatili sigortası, genel sağlık sigortası, çocuk bakım parası gibi Batı Avrupa’da çok sıradan ve doğal haklar olarak kabul edilen ve Amerika’da ise Bolşeviklik ve hatta Stalinizm ithamlarıyla suçlanan bu talepleri savunarak Beyaz Saray’a çıkmıştı. Dolayısıyla ABD için, tabiri caizse ‘eski çamların bardak olduğu’ bir yeni devir Joe Biden’la başlamıştı. Bugün, Donald Trump için de suikast girişimi sonrası yeni ve ezberleri bozan bir dönem başlayacak mı? Sadece konvansiyonel siyaset sloganları, göçmen karşıtı politikalar, muhafazakâr etik değer söylemleri ile seçimi garantilemek mümkün görünmüyor. Geçen yazımda bahsettiğim, Trump’ın iş adamlığı kariyerinin zirvesindeyken yazdığı ‘Zirvede Kalmak’ adlı eseri hem iş dünyasında hem de ABD cemiyet hayatında maruz kaldığı çalkantıları ve tecrübelerini anlatıyor. Zirvede Kalmak kitabının ana teması ise Trump’ın şu cümlesi: “Kazananları kaybedenlerden ayıran tek şey kaderin her yeni oyununa gösterdiğiniz tepkidir.” Bu bağlamda, geçen günlerde yaşanan suikast girişimi ve Biden ‘in adaylıktan çekilmesi de Trump açısından kaderin yeni oyunları olarak değerlendirilebilir. Bilahare, Kamala Harris’in muhtemel adaylığı veya düşük ihtimal de olsa başka bir ismin Trump’ın rakibi olarak sahaya sürülmesi de kaderin bir oyunu, bir cilvesi olarak görülebilir. Nihayetinde kaderin cilvesi veya belki de yeni talih kapısı denilebilecek bu yeni olaylara karşı kendini yenileyen ve politika söylem dilini yeniden formatlayan bir Donald Trump’ın eski koltuğunu tekrar kazanma şansı daha yüksek olabilir.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU