Trump’ın ve ABD’nin kaderinde yeni dönemeç: Cumhuriyetçilerin yeni şafağı doğacak mı?

Umut Berhan Şen Independent Türkçe için yazdı

Son aylarda hem fiziki hem zihinsel hem de mental açıdan sağlığı gittikçe trajik bir görünüme bürünen ABD başkanı Joe Biden’in 5 Kasım'da yapılacak başkanlık seçimlerinde aday olabilme ihtimalini, açıkçası artık ben de pek mümkün görmüyorum. ABD kamuoyunda ve hatta Demokratların büyük kısmında Biden’in çekilmesi yönünde bir eğilim söz konusu. Yerine aday olabilecek muhtemel isimlerin başında başkan yardımcısı Kamala Harris geliyor. California Valisi Gavin Newsom, Michigan Valisi Gretchen Whitmer ve Ulaştırma Bakanı Pete Buttigieg ise diğer alternatifler olarak kulislerde konuşuluyor. Bu üç isimden birinin plase aday olarak ortaya çıkma ihtimali oldukça düşük. Ayrıca Kamala Harris’in Demokrat Parti içindeki lobi gücü bu üç isimden çok daha fazla.

Kamala Harris’in geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yönelik “Adayımız Joe Biden. Daha önce Trump’ı yendik, yine yeneceğiz. Son sözüm bu” ifadelerini kullanması politik bir sadakat beyanatı ve bir siyasi erdem örneği olarak görülse de, eğer Partisi başkan adaylığı görevini Kamala Harris’in kucağına bırakırsa, zerre tereddüt etmeden kolları sıvayacağını ve tüm gücü ve iddiasıyla Trump’ı tekrar yenmek için kıyasıya bir seçim yarışına gireceğini göz ardı etmemek gerekiyor.

ABD’de yapılan son ulusal anketlerde Donald Trump’un oy oranı % 46-47 civarıyken, Biden’in ise % 43-44 civarında seyrediyor. Yani Trump % 2,5- 3 civarı bir fark atmış görünüyor. Hal böyleyken Trump'ın karşısındaki adayın önümüzdeki 4 aylık süreçte çok sıkı bir çalışmayla farkı kapatması ve öne geçmesi gerekiyor. Açıkçası Demokratları son derece zorlu bir seçim maratonu bekliyor. Doğrusunu isterseniz Kamala Harris dışında bahsi geçen alternatiflerin aday gösterilme ihtimalini pek rasyonel bulmuyorum. Buna ihtimal de vermiyorum. Şu da bir gerçek ki Trump'a yapılan suikast girişimi sadece Cumhuriyetçileri değil Demokratları da önemli ölçüde etkiledi. Ancak bu suikast girişimi Cumhuriyetçilerin Trump'ın etrafında daha sıkı kenetlenmesine neden olurken, Demokratların kafasında daha önceden biriken soru işaretlerinin artmasına neden oldu ve seçimi tekrar kazanabilmek için yegâne alternatifin Biden olmadığı konusunda, Demokratların yarısından çoğunun hemfikir olduğu da netleşmeye başladı. Örneğin, Demokrat Partili ünlü aktör George Clooney ve Temsilciler Meclisi üyesi Demokrat Adam Schiff, kısa süre önce Joe Biden’a seçimlerden çekilmesi çağrısını yapmışlardı. Bu tür çağrıların son günlerde artması elbette ki, başta Kamala Harris olmak üzere Biden’in yakın çalışma ekibini ve kurmaylarını tabiri caizse kara kara düşündürüyordur.

Donald Trump sıra dışı bir siyasetçi, sıra dışı bir ABD başkanı ve hatta sıra dışı bir iş adamı olarak, yaşam boyunca zirveye çıktıktan sonra düşüşe geçen ve sonra tekrar sabırla zirveye ulaşmayı başarabildi. Mesela Trump’ın kariyerinin zirvesindeyken yazdığı ‘Zirvede Kalmak’ adlı eseri hem iş dünyasında hem de ABD cemiyet hayatında maruz kaldığı çalkantıları ve tecrübelerini anlatan bir kitaptır. Zirvede Kalmak kitabının ana teması ise içinde yer alan şu cümle:

Kazananları kaybedenlerden ayıran tek şey kaderin her yeni oyununa gösterdiğiniz tepkidir.
 

Trump’ın yeni yaşadığı suikast girişiminden sonra sürdürdüğü kararlı ve meydan okuyan tavrı söz konusu kitaptaki bu ifadelerin bir tecellisi niteliğinde. Ayrıca ABD’de artık ciddi olarak bir Trumpist siyaset akımı mevcut. Hatta 6 Ocak 2021'deki olaylı kongre binası baskını Trumpizm’in doruk noktasıydı. Geçenlerde yaşanan suikast girişiminin ise Post-Trumpizm’in yeni şafağına bir kapı araladığını düşünüyorum. Zira Amerikan toplumu hırslı, mağdur, otoriter politikacıları sever ve destekler.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU