Rojava'daki genel seçimler olayı ve bölge devletlerinin karşı önlemleri

Faik Bulut Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Kuzeydoğu Suriye'nin Kürt yoğun bölgelerinin adı Rojava diye bilinip söylenir.

Burayı idari ve siyasi denetimi altında bulunduran Kürt hareketi, 11 Haziran 2024'te genel seçim düzenleyeceğini duyurdu ama daha sonra bu tarihi 10 Ağustos'a erteledi.
 


Diplomasi ve uluslararası ilişkiler konusunda uzman gazeteci Murat Yetkin, adını taşıyan sitede dikkat çekici tespitler yapıyor. Şöyle ki:

Seçimler gerçekleşse de veya 'teröristan kurulmasına izin vermeyiz' gerekçesi öne sürülerek zorla ve fiilen engellense de, böyle bir açıklama kimilerince 'oyun değiştirici' nitelikte görülüyor.

ABD'nin temkinli (ama seçimin meşruiyetini sorgulamayan) açıklamasının ardından Irak'ın Kürt bölgesinde Barzani yanlısı kesimlerin 'bu Kürtlerin seçimi değil' şeklinde tavır takınması dikkat çekici idi. 

Barzani-Talabani hesaplaşmasının bir yansıması olarak 'Rojava Toplumsal Sözleşmesi'nin Süleymaniye'deki Talabani yönetimince onaylanması' Kürtler arasındaki anlaşmazlığı, hatta kimin kimin arkasında olduğunu gösteriyor.

Esad yönetiminin kendi egemen toprakları üzerinde yapılacak bu seçime henüz tepki vermemesi çok şaşırtıcı. Rusya'nın tavrı da henüz açıklık kazanmadı.

En önemlisi de bu seçimler karşısında kendi milli güvenliği tehdit altına girecek Türkiye'nin şimdiye kadarkinden farklı somut eylemler kapsamında ne yapacağıdır. 1

 

Rojava'daki seçim hazırlığı olarak asılan kadınlara ait bir bez afiş-Fotoğraf-AFP.jpg
Rojava'daki seçim hazırlığı olarak asılan kadınlara ait bir bez afiş / Fotoğraf: AFP

 

Kürt güçlerinin denetimindeki Cezire, Deyrizor, Rakka, Fırat, Minbic, Efrîn-Şehba ve Tabka kantonlarında yapılması tasarlanan seçime 30 parti katılacak.

3 milyondan fazla seçmenin oy kullanma hakkı var. Beş yılı aşkın süreden beri bölgede yaşayan göçmen ve mülteciler de seçimde oy kullanabilecek.

Seçime katılıp yarışacak partiler şöyle sıralanabilir: 

Özgürlük İçin Halkların ve Kadınların İttifakı: PYD, Kongreya Star, Suriye'nin Geleceği Partisi ve Zenubiya Kadın Topluluğu vb. olmak üzere 22 parti ve örgütten oluşuyor.

Daha İyi Hizmet İçin Hep Birlikte İttifakı: 5 partiden (Demokratik Yeşiller Partisi, Kürdistan Çağdaşlık Hareketi, Kürdistan Kardeşlik Partisi-PBK, Suriye Kürt Demokrat Sol Partisi ve Kürdistan Emekçiler Birliği) oluşuyor. 

Ayrıca; Suriye Ulusal Demokratik İttifak Partisi, Ulusal Kalkınma ve Demokratik Değişim Partisi ile Suriye Kürt Demokratik Birlik Partisi seçime katılmak istiyor. 

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve bilhassa KDP tarafından oluşturulan Suriye Kürt Ulusal Meclisi (ENKS) gibi itiraz ve boykot eden kesimler de mevcuttur. 

Bu ittifak içinde Suriye Kürdistan Demokrat Partisi (PDK-S) Genel Sekreteri Muhammed İsmail diyor ki:

Bu tek parti seçimi… Seçimlere katılmıyoruz ve bize göre meşru da değil. Bir parti kendi başına askeri güçleriyle seçim yapıyor.
 

PDK-Suriye Genel Sekreteri Muhammed İsmail, seçimi boykot gerekçesini açıkladı. .jpg
PDK-Suriye Genel Sekreteri Muhammed İsmail, seçimi boykot gerekçesini açıkladı

 

Malum, PDK-S, 2024'ün başından bu yana ENKS'nin 15 destekçisi ve üyesinin kaçırıldığını öne sürerek Rojava'daki mevcut yönetimle hiçbir temasının olmadığını defalarca açıklamıştı. 2

Kuzeydoğu Suriye'deki yerel medyada yayınlanan farklı bir yorum, esas olarak ABD'nin böyle bir seçimi niye onaylamadığına açıklık getiriyor.

ABD'nin başkenti Washington DC'de bulunan Wodrow Wilson Center (Wilson Merkezi) isimli araştırma kuruluşunda yapılan değerlendirmenin başlığı "ABD, Kuzeydoğu Suriye'de Yapılacak Özgür ve Nezih Seçimleri Niçin Desteklemiyor?" olup, 12 Haziran 2024 tarihinde Arapçaya tercüme edilip yayımlanmıştır. 

Yazarı Prof. Amy Austin Holmes, International Affairs Fellow at the Council on Foreign Relations and a fellow at the Woodrow Wilson International Center for Scholars isimli iki Amerikan kurumunda görevli akademisyendir.

Bir dönem için Kahire'deki Amerikan Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri vermişti. 
 

Amy Austin Holmes, ABD'deki Kürt Enstitüsü (Kurdish Institute) isimli kuruluşta bir konuşma yapıyor. Kasım 2019.jpg
Amy Austin Holmes, ABD'deki Kürt Enstitüsü (Kurdish Institute) isimli kuruluşta bir konuşma yapıyor, Kasım 2019

 

Araştırma ve ilgi alanları şöyle sıralanabilir:

Sosyal hareketler, devrimler, güvenlik araştırmalarına yönelik eleştiriler, ABD ile AB'nin Ortadoğu'daki politikaları vb. Holmes, Berlin ve John Hopkins gibi üniversitelerde çalışmış; George Town Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler araştırma bölümünde müdürlük yapmıştır. (2018-2021)
 

Amy A. Holmes'in yazdığı kitabın Türkçesi- Hayatta Kalma Mücadelesi Verenlerin Devletçisi.jpg
Amy A. Holmes'in yazdığı kitabın Türkçesi; "Hayatta Kalma Mücadelesi Verenlerin Devletçiği"

 

Türkiye'deki toplumsal kalkışmalar ile Türkiye ve Almanya'daki Amerikan Üsleri hakkında iki çalışması bulunuyor (Social Unrest and American Military Bases in Turkey and Germany since 1945, Cambridge University Press, 2014).
 

A. Austin'in Holmes'un analizinin Arapça tercümesinin başlığı .jpg
A. Austin'in Holmes'un analizinin Arapça tercümesinin başlığı 

 

Prof. Amy A. Holmes'in Rojava'daki seçimlere ilişkin bir değerlendirmesini okuyalım:

ABD Dışişleri Bakanlığı, Suriye'nin kuzeydoğusunda onlarca kadının adaylık için başvurduğu genel seçimin yapılmasına onay vermedi.

Bakanlık, 31 Mayıs 2024 tarihli açıklamasında alışılmışın dışında bir tavır alarak yerel (seçimi düzenleyen ilgili Kürt hareketinden) yetkilileri seçim yapmama konusunda uyardı.

Görüldüğü kadarıyla demokrasi ve toplumsal uyumu/bütünleşmeyi (entegrasyonu) desteklemesiyle bilinen ABD, bu seçimin yapılmasının kendi stratejik milli çıkarlarına ters düştüğü kanaatine vardı.

Hâlbuki gerçekleşebilseydi, Suriye rejiminin denetimi dışında bulunan ve ülkenin üçte birini kapsayan bu topraklarda fiilen uygulanacak en kapsamlı seçim olacaktı.

Dünyanın herhangi bir ülkesinde düzenlenecek seçimlerin özgür ve nezih olmasını desteklemesiyle ünlü ABD, niçin Kuzeydoğu Suriye'de seçimlere izin vermedi?

 

Rakka şehrinde seçim hazırlığı. Kaynak-independentarabia.com_.jpg
Rakka şehrinde seçim hazırlığı / Fotoğraf: Independent Arabia

 

Öncelikle biz, seçimin bazı nitelik ve özelliklerinden bahsedelim:

1. Özgür ve Nezih Seçimler:

Kuzeydoğu Suriye'deki sorumlular, özerk bölge idaresinin denetimindeki topraklarda yapılacak seçimlerin tarihini 11 Haziran olarak duyurdu. (Muhtemelen ABD'nin uyarısı üzerine-FB) Seçim Kurulu Başkanlığı, bu tarihi 10 Ağustos olarak belirledi. 

Yerel hükümet idaresine 5366 kişi adaylık için başvurdu. Bunlar arasında belediye başkanlıklarıyla Rakka gibi görece büyük şehirlerin idaresine talip olanlar seçim yarışına katılacaklardı. 

Özerk idare, seçimleri denetlemek üzere uluslararası gözlemcileri davet ederek bu hususta ne kadar şeffaf olduğunu göstermek istedi.

Daha önce kurulanlar ile henüz kurulmuş olanlardan oluşan farklı siyasi partilerin yarışacağı bir seçim sistemi düzenlenmişti. Buradaki amaç farklı etnik toplulukların yaşadığı bu bölgedeki seçmenlerin oylarını alabilmekti.

Bu yüzden seçim afişleri üç dilde yazılıp hazırlanarak duvarlara asılmış: Arapça, Kürtçe ve Aramice (Asuri-Süryani cemaatin konuştuğu dil).

Dört bağımsız siyasi partiye ilaveten iki ittifak bloku yarışmaktalar. Kendi bürolarının tahrip edildiğini ve adil yapılamayacağını ileri süren muhalefeti temsil eden Suriye Kürt Ulusal Meclisi (ENKS) bloku ise seçimi boykot edeceğini açıkladı.


2. Türkiye'nin tehdidi ve Amerika'nın itirazı

28 Mayıs 2024 tarihli MGK bildirisinde "PKK/KCK-PYD/YPG'nin ve ona sağlanan desteğin bölgemizdeki tüm unsurlarıyla birlikte bertaraf edileceğini, milli güvenliğimiz ve komşularımızın toprak bütünlüğü hilafına herhangi bir oldubittiye fırsat verilmeyeceğini bir kez daha vurguluyoruz" ibaresi yer aldı.

Buna karşılık Özerk Yönetim, "Meselenin Türkiye'nin güvenliğiyle bir ilgisi olmadığını ve seçimlerin Suriye'de genel siyasi çözümün gelişmesinde olumlu rol oynayacağını" belirtti.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise "Suriye'deki bu seçimin Türk Milli Güvenliği'ni tehdit ettiğini" açıkladı.
 

Seçim hazırlığından rahatsız olan Türkiye Rojava'ya operasyon düzenleme niyetinde. Fotoğraf-independentarabia.com_.jpg
Seçim hazırlığından rahatsız olan Türkiye Rojava'ya operasyon düzenleme niyetinde / Fotoğraf: Independent Arabia

 

31 Mayıs'ta insansız bir hava aracının aralarında Kürt Kızılhaç kurumuna ait bir ambülansın da bulunduğu bazı hedefleri bombalaması sonucu dört kişi hayatını kaybetti. 

Bu yılın önceki aylarında da Türkiye'nin bombalarından petrol rafinerileri, elektrik ve su dağıtım şebekeleri nasibini almış, yüzlerce köy elektriksiz kalmıştı.

Oysa 2015 yılında Türkiye, Suriye'deki bazı Kürt önderlerini (muhtemelen bazı PYD sorumluları kastediliyor-FB), PKK ile süren barış görüşmelerinin bir parçası olarak Ankara'ya davet edip ağırlamıştı. 

Kürt çözümü diyalogu kesildikten bu yana Erdoğan PKK'nin Suriye sınır boyundaki 3 farklı eylemini bahane ederek Kuzeydoğu Suriye özerk bölgesini tümüyle ezip bitirmeye çalışıyor.
 

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vedant Patel.jpg
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vedant Patel

 

Türkiye'nin 31 Mayıs'taki saldırısına denk düşen tarihte ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Vedant Patel şu açıklamayı yapmıştı:

Suriye'de yapılacak herhangi bir seçim, BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararında da belirtildiği gibi serbest, adil, şeffaf ve kapsayıcı olmalı. Suriye'nin kuzeydoğusunda yapılacak seçimlerle ilgili şu anda bu koşulların sağlandığını düşünmüyoruz. Bu görüşümüzü Suriye'nin kuzeydoğusundaki aktörlere de ilettik.


ABD'nin bu tutumu 3 iktidarda (Obama, Trump, Biden) olduğu gibi devam etmektedir.

Bu da sözü geçen Suriyelilerin daha ne kadar ve nasıl bekleyip sabredeceklerine dair soru işaretleri bırakmaktadır.

Üstelik IŞİD cihatçılarının Mart 2019'da (birlikte) hezimete uğratılmasının üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen.

Seçimleri reddetme tutumu, ABD'nin 2022 tarihinde duyurduğu Milli Güvenlik Stratejisinde belirlenen hedeflerine ters düşmektedir.

Üstelik de ABD Başkanı Joe Biden yönetimi şöyle bir açıklamada bulunmuştu:

Dünyanın her yerinde demokrasinin güçlendirilmesi için çalışacağız. Çünkü demokratik bir idare, insan onurunu koruyabilmesi bakımından despotik yönetimlerden daha üstündür. Demokratik idare toplumların gelişmesi ve esnek olmasını sağlar; ABD'de daha güvenli ve güvenilir iktisadi ortakların ortaya çıkmasına yol açar. Böylece barışçıl bir dünya düzeninin inşasını teşvik eder.


O halde soru şudur:

ABD Dışişleri Bakanlığı, hayata geçirilmesi için düzenlenen Kuzeydoğu Suriye'deki seçimlerin yapılmasına neden itiraz etti?

Seçim sistemi ve icraatında bir sorun mu var?

Yoksa Bakanlık, Türkiye'nin tehditlerine mi boyun eğdi?


Türkiye'nin rahatsızlığına dair somut örnekleri göstermek amacıyla AKP iktidarının resmi olmayan sözcüleri gibi yayın yapan 2 gazetedeki birkaç makalenin linkini vermekle yetineceğim. 3

Bunlardan birinde (Milliyet gazetesi) "seçimi destekleyenin ABD yönetimi olduğu" ileri sürülürken, diğerinde (Hürriyet gazetesi) "bu işleri kotarıp tezgâhı hazırlayanın ABD'nin bölgedeki temsilcisi McGurk olduğu" iddia ediliyor. 
 

Amerikan devriyesi Suriye'nin Tel Temir bölgesinde.jpg
Amerikan devriyesi Suriye'nin Tel Temir bölgesinde

 

Prof. Amy A. Holmes'in son gerekçesini birlikte izleyelim: 

3. Cinsiyet Eşitliğine Dayalı Bir Sistem:

Suriye'deki Özerk Yönetim, cinsiyet eşitliği bakımından bölgedeki siyasi sistemler arasında en ileri olanıdır. Özerk Yönetim'in denetimindeki mıntıkalarda bu alandaki icraatlarıyla bilinen İsveç ve İzlanda derecesinde bir eşitlik uygulaması var. 

Bu yöredeki Suriyeli kadınlar İsveç ve İzlanda'ya fazla özenmeden mahrum edildikleri haklarını bizzat kendileri elde etmeye çalışıyorlar. Bu yanıyla da örnek bir yönetim modeli oluşturmaktalar.

Umarım yazmış olduğum Statelet of Survivors: The Making of a Semi-Autonomous Region in Northeast Syria (Varolma Mücadelesindeki Devletçik: Kuzeydoğu Suriye'de Yarı-Özerk Bölgeler Kurmak) isimli kitabım, cinsiyet eşitliği hususunda onlara yardımcı olur. 

Bölgeye yaptığım gezilerde erkeklerle ön cephede omuz omuza çatışan kadınlarla görüşmüştüm. Ayrıca Özerk İdare'nin inşasına katılan sivil kadınlarla da defalarca konuştum.

Kimi eleştirmenlere bakılırsa Suriye'nin bu bölgesinde cinsiyetler arası eşitlik için 'ham hayal' veya 'çok aşırı' diyenler de olmuştur. Oysa 2018 yılında Kadın Barışı ve Güvenlik Endeksi (Women Peace and Security Index-WPS) verilerine göre Suriye ile Afganistan, kadın-erkek ayrımı açısından dünyanın en berbat iki ülkesi olarak kayda geçtiler. 

Tabii, cihatçı IŞİD o tarihte Suriye'nin birçok bölgesine hükmediyordu. Êzdî kadınlar köy pazarlarında satılıyordu. Müslüman olanların yanında akrabadan bir erkek olmadan çarşı pazara çıkması ise yasaktı. 

 

Afrin'deki bir Êzdî türbegâhına Türkiye destekli Suriyeli milislerin bir saldırısı-Kaynak-North-Press-.jpg
Afrin'deki bir Êzdî türbegâhına Türkiye destekli Suriyeli milislerin bir saldırısı / Fotoğraf: North-Press

 

IŞİD'e karşı savaşan Kürt kadınlarının oluşumu, gayrimüslimlerin haklarını bile savundu ve uluslararası Koalisyon Güçleri ile birlikte mücadele etti. 

Böylece 2018 yılıyla birlikte IŞİD'in kurduğu hilafet devleti hezimete uğradı. Yaşanan değişim sonucunda Suriye'nin üçte birini oluşturan topraklarda özerk idare kendini şiddetle savunarak Suriye rejimiyle arasına mesafe koydu. 

Mevcut durumu iyi bir fırsat olarak gören özerk yönetim, kadınların toplumsal konumu ve hayatını iyileştirmek için reform yaptı. Ev içi şiddet için ceza yasaları çıkardı, çok eşlilik/evlilik yasaklandı, kadınlar güvenlik birimlerinde görevlendirildi, aynı makam için bir kadın ve bir erkekten oluşan eş başkanlık kuralı getirildi. 

2023 yılından bugüne özyönetim bünyesinde 97 bin 863 kişi çalışmaktadır. Bunların %52.8'i kadın, %47.2'si ise erkektir.

Bölgeyi ziyaretlerim esnasında şunu gözlemledim: Coğrafi bakımdan bir gelişme var ve kadınlar kamusal alanda da faaliyette bulunmayı arzulamaktalar…

Yöredeki Suriyelilerin önemli bir kesimi kadınların erkeklerle birlikte IŞİD'i bozguna uğratmadaki rollerinden hoşnuttur. Dolayısıyla aynı kesime göre, bütün kusur ve eksikliğine rağmen Özerk Yönetim, mevcut Suriye rejiminden daha iyidir…

Malum, Rusya ve İran'ın desteklediği Suriye rejimi ülkenin birçok bölgesine hükmetmektedir. Bu bile ABD'nin Kuzeydoğu Suriye'de yapılması kararlaştırılan özgür ve nezih seçimleri desteklemesi için ilave bir nedendir. 

Kanımca Kuzeydoğu Suriye'de yapılması tasarlanan seçimlerin belirsiz bir tarihe ertelenmesi yerine şöyle bir yönteme başvurulabilir: Söz gelimi sadece belediye seçimlerinin önümüzdeki iki-üç ay içinde yapılması hayata geçirilebilir.

Hatta ABD Dışişleri Bakanlığı ABD merkezli Ulusal Demokrasi Enstitüsü ve Uluslararası Cumhuriyet Enstitüsü gibi iki kurumla birlikte bahsedilen belediye seçimlerinin gerçekleşebilmesi için teknolojik altyapı yardımında bulunabilir. 
Keza aday oldukları makamları kazanabilmeleri için kadınlara yol yordam gösterebilir. Seçim sürecini takip edecek gözlemciler de gönderilebilir.

ABD Dışişleri Bakanlığının, seçim ortamına hazırlanmakta olan bölgedeki Suriyelilere bundan vazgeçilmesini öğütlemek yerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, 'bu seçimlerin Türkiye için tehdit olmadığını' söylemek için mesai yapması daha anlamlı olur. 

Biden yönetimi, Milli Güvenlik Stratejisi'nde yer alan 'demokrasi gerçekleşir' kuralını uygulamakla yükümlüyse eğer, dünyanın her yerinde olduğu gibi Kuzeydoğu Suriye'deki seçimin yapılmasının daha doğru olduğunun farkına varmalıdır.


Türkiye-Suriye temasları 4

Birkaç yıl önce başlayıp 2023'te kesintiye uğrayan Suriye ve Türkiye temasları, iki tarafın askeri yetkililerini 11 Haziran'da yeniden bir araya getirdi.

Rusya'nın gözetiminde gerçekleşen "güvenlik toplantısı/görüşmesi" esas olarak üç husus üzerinde durdu:

  1. İdlib vilayetini yıllardır denetiminde bulunduran Heyet'u Tehrir'il Şam (HTŞ) isimli cihatçıların çatı örgütünün durumu.
  2. Türkiye'nin askeri yöntemlerle el koyduğu ve emrindeki 70-80 bin kadar Suriye muhalifi milisin cirit attığı (Suriye Milli Ordusu) sınır boylarındaki bazı bölgeler.
  3. Suriye Demokratik Güçleri (SGD) adlı Kürt hareketinin idaresinde Doğu Fırat'taki (Haseke, Kamışlı, Rakka ve Deyrizor gibi illerin geleceği. 
Rojavalı bir köylü kadın hasat zamanı tarlasının güvenliği için işbaşında. Fotoğraf-AFPjpg.jpg
Rojavalı bir köylü kadın hasat zamanı tarlasının güvenliği için işbaşında / Fotoğraf: AFP

 

Önceki ikili görüşmelerde, Suriye'nin masaya oturması için kullanılan dil şuydu:

Suriye topraklarını elinde tutan Türkiye nihayetinde yabancı bir güçtür. Buradaki varlığı meşru olmadığından günün birinde er veya geç askerlerini geri çekecektir.

Buna karşılık esas tehlike, toprakların üçte birini özerk biçimde yöneten bölücü bir güçtür ki, gelecekte ülkenin toprak bütünlüğünü bozacaktır. Ayrıca bu silahlı ve siyasi idare ABD'ye sırtını dayamak suretiyle meşruluğunu sağlamaktadır.

O halde Türkiye ile Suriye bu birincil tehlikeyi bertaraf etmek için ortak hareket etmeli ve ülkenin tahıl ambarını oluşturan tarım arazileri ile doğal serveti sayılan petrol-gaz yataklarının bulunduğu Doğu Fırat, birlikte kurtarılıp Şam yönetimine verilmelidir.

Bir sonraki adımda ise Türkiye'nin geri çekilmesi için mutabakat görüşmeleri yapılmalıdır.

 

Rojava'daki tahıl mahsulü, Suriye için yaşamsal bir meseledir. Kaynak-independentarabia.com_.jpg
Rojava'daki tahıl mahsulü, Suriye için yaşamsal bir meseledir / Fotoğraf: Independent Arabia

 

Peki, daha önceki görüşmelerde Türkiye'nin İdlib'deki cihatçılar ile denetimindeki SMO ordusu milislerinden desteğini çekmesi ve TSK'nin askeri varlığına son verilmesini şart koşan Şam yönetimi, bu seferki görüşmelerde yukarıdakine benzer gerekçelere ikna olabilir mi?

Suriye'nin Lazkiye'deki Rus üssünde gerçekleşen Türkiye-Suriye görüşmeleri, geçmişte rafa kaldırılan toplantıların tekrar başlaması açısından olumlu görünse de o kadar önemli değildir. 

İlgiyi çekecek kadar önemli olan görüşmenin ikinci turu, Irak hükümetinin daha önce arabulucu olduğu ve bayramdan sonra ev sahipliği yapacağı Bağdat'ta gerçekleşecektir.

Lübnan'da mesleğini icra eden Filistinli gazeteci ve televizyon sunucusu Kemal Halef'in Suriye ve Irak kaynaklarından edindiği bilgilere göre; Bağdat'taki görüşmelerde bütün dosya ve evraklar masaya konulup tartışılacakmış.

Ancak soru şudur: Masadaki öncelik, Türkiye'nin istediği yönde yani Fırat'ın doğusundaki Kürtlerin siyasi ve idari varlığının tasfiye edilmesine mi verilecektir? 

Önceki müzakerelerden edinilen acı tecrübeler (Erdoğan'ın sadece ülkesindeki seçimleri kazanıp cumhurbaşkanı olabilmesi için görüşme seyri ve kuralına aykırı hareket etmesi, başkanlık makamına oturunca da işi ağırdan alması) ve Suriye'nin ısrar ettiği (muhaliflere destek çıkmaktan vazgeçmesi ve askerlerini çekmesi gibi) şartları görmezden gelmesi nedeniyle Devlet Başkanı Beşar Esat son derece temkinlidir.

Nitekim o eski buluşmalar sırasında Esat ile görüşen önemli bir şahsiyet, gazeteci Kemal Halef'e şunu söylemişti:

Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olacağını iyi öngören Esat'a göre, ikili görüşmeler faydasızdır!


O halde şimdi masaya oturmanın ortak gerekçesi nedir? 

Oysa Bağdat kaynaklı haberlerin temel gerekçeleri bellidir:

Suriye'deki Kürt hareketi, 10 Ağustos'a ertelediği genel seçimleri vesile ederek ülke için yeni bir anayasa taslağı ve toplumsal sözleşme hazırladı.

Bu aynı zamanda Doğu Fırat'ta bir Kürt parlamentosu ve yeni anayasa için referandum demektir. Tıpkı Mesut Barzani'nin 2017 yılında Irak'ta düzenlediği referandum benzeri bölücü bir girişimdir.

Seçimleri bu bakımdan kendi milli bütünlükleri için son derece tehlikeli gören Suriye, Irak ve Türkiye derhal harekete geçip Bağdat toplantısında pratik önlem almaya bakacaklar.


Tıpkı  2017 Irak Kürdistanı'ndaki referandumda olduğu gibi Kürtlerin bulunduğu Türkiye, İran, Suriye ve Irak'ın yeniden harekete geçip karşı tedbirler (askeri, siyasi, ekonomik) alması muhtemeldir.

Rojava'daki Kürt hareketi, Lazkiye ve Bağdat görüşmelerindeki hareketlenmeye ilaveten İran ile Irak'ın Türkiye-Suriye yakınlaşmasını başlatma zeminini fiilen hazırlamasının arkasındaki ana sebebi anladı ve "Kürt partilerinin bölgedeki genel seçimlere daha iyi hazırlanması" gerekçesiyle seçim tarihini 10 Ağustos'a erteledi.

Barzani Yönetimi'nin referandum ısrarının Kürtlere getirdiği ağır maliyet ve hasarın kendilerine de yaşatılmaması için, 10 Ağustos'ta bile seçim yapılmayabilir.
 

Beşar  Esat'ın Şam sokaklarındaki bir posteri. Fotoğraf-Reuters.jpg
Beşar Esat'ın Şam sokaklarındaki bir posteri / Fotoğraf: Reuters

 

Esat ile başında bulunduğu BAAS Partisi siyasi krizi aşabilmek için bir "milli mutabakat" kampanyası başlattı.

Esat, partisinin genel kurul toplantısında Kürtlerle uzlaşmaya dair bir de konuşma yaptı. Kapalı toplantıdaki sözleri, bilinçli olarak basına sızdırıldı. 5

Suriye'deki gelişmeleri yakından izleyen Kürt yönetimi (SDG) ile Şam iktidarı arasında yazışmalar oldu.

Kürt hareketi bir hamle daha yaptı: Güneydeki (Suveyda mıntıkası) Dürzilerin ve Daraa muhaliflerinin daha özerk yerel yönetimlere dayalı ittifak belgesini (ademi merkeziyetçilik kuralı gereği) destekledi ama henüz imzalamadı.

Türk denetiminde bulunan Suriye Milli Ordusu isimli muhalif platform içindeki bazı kesimler ise muhtemelen ABD'nin teşvikiyle SDG ile yakınlaşma niyetindeler.

Üstelik İdlib'deki cihatçılar ile Suriye birlikleri, Deyrizor mıntıkasında ise İranlı milisler ile Suriyeli benzerleri arasında silahlı çatışmalar yaşanmakta.

Daha önemlisi de IŞİD, boşluktan istifade ederek kırsal alandaki faaliyetlerini artırmaktadır.

Filistin ve Lübnan'daki savaş benzeri çatışmaları da eklersek bütün bu gelişmelerin ışığında Bağdat'taki Türkiye-Suriye görüşmesinden ne çıkabilir?

Evet, ilgili 3 ülke de Kürt meselesinin hassas bir merhaleye gelip dayandığının farkında.

Dolayısıyla ne yapıp edip bu gelişmenin önünü kesme niyetindeler. 

Gelgelelim orta yerde şöyle bir gerçek var: Türkiye'nin Suriye topraklarından çekilmek gibi bir niyeti ve planı henüz bulunmuyor.

Buna karşılık Suriye hükümeti Türkiye'nin askeri yöntemle aldığı topraklardan çekilmesi ve İdlib'deki cihatçılar ile muhalif Suriye Milli Ordusu'na (SMO) desteğinden vazgeçmesi noktasında ısrarlıdır. Görüşmeler uğruna bu şartından taviz vermeyeceğe de benziyor. 

Bu konuda meselelerin halledilmesinin anahtarı Türkiye'nin askerini çekmesi ve bölgeye ilişkin politikasını değiştirmesidir.

İdlib ile Türkiye himayesindeki Suriyeli milislerin varlığı sadece işgal sorunu değildir. Bahsedilen silahlı oluşumların çetecilik yapması sonucu kuzey bölgesinde büyük bir kaos, kargaşa, yolsuzluk, hesaplaşma ve birbirini tasfiye etmeye yönelik kanlı çatışmalar yaşanmaktadır.

Cihatçı HTŞ ile MSO zulmünden yaka silken ahali, çeteleşmiş bu kesimlerden nefret ediyor.

Aylardan beri o bölgede sivil protestolar ve küçük çaplı başkaldırılar yaşanıyor. Baskı altındaki ahali HTŞ komutanı M. El Cevelani'yi devirme isteklerini açıkça dillendiriyor. 

Gelişme o dereceye varmıştır ki, Ankara'nın desteğini alan milislerin yaptıkları Türkiye'nin kaldıramayacağı kadar ağır bir yüke dönüşmüştür.

Sonuçta orada kalmak Türkiye açısından kazançlı bir plan olmaktan çıkmıştır.

Yukarıda bahsedilenler halledilebilirse, ikincil sorunlar daha kolay çözülebilir.

Dışarıdaki ve içerideki Suriye muhalefeti dünya kamuoyunda o kadar itibar kaybına uğramışlar ki, onları destekleyen Arap veya Batı medyasında onları temsil eden kimseleri ekrana çıkarmıyorlar. 6

Gazze ve Ukrayna'daki savaşın değiştirdiği bölgesel ve küresel dengelerin sonucunda Türkiye ve Suriye gibi bölge devletlerinin ve dünyanın büyük güçlerinin jeopolitik hesaplar yaptığı bu süreçte Rojava'daki Kürtler gibi yerel hareketlerin de yeni bir pozisyon arayışı içinde olmaları normaldir.

Bu süreçte Türkiye-Suriye görüşmeleri, büyük ihtimalle eskisinden farklı olabilir. Bekleneni/umulanı verip vermeyeceği ise henüz belli değildir. 

 

 

Kaynakça:

1.  https://yetkinreport.com/2024/06/06/aym-erken-secim-orta-dogu-rusya-abd-turkiye-icin-uzun-ve-sicak-bir-yaz/ 6 Haziran 2024.
2.  https://www.kurdistan24.net/tr/story/98252-Muhammed-, 12 Haziran 2024. https://www.rudaw.net/turkish/kurdistan/170620236, 17 Haziran 2023.
3.  https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/sedat-ergin/abd-ile-iliskiler-kuzey-suriyedeki-yerel-secimlerin-stres-testinde-42472680, Sedat Ergin, 5 Haziran 2024.
https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/didem-ozel-tumer/ankara-soze-degil-eyleme-bakiyor-7137373, Didem Özel Tümer, 5 Haziran 2024. 
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/mcgurk-suriyede-pkk-ile-tehlikeli-bir-oyun-oynuyor-42468104, Abdülkadir Selvi, 27 Mayıs 2024. 
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/irakta-pkknin-tasfiyesi-icin-suriyede-pkkya-goz-yumulacak-mi-4247265, Abdülkadir Selvi, 5 Haziran 2024.
4-6.  لماذا عادت الحرارة الى مسار المصالحة السورية التركية بعد الجمود؟ بانتظار اجتماع بغداد, Kemal Halef, 18 Haziran 2024.
5.  https://www.independentarabia.com/node/585811/, Abudlhalim Suleyman, 7 Haziran 2024. https://yeniyasamgazetesi5.com/kuzey-dogu-suriyede-secim-samin-ve-bolgedeki-guclerin-yaklasimi-neler/, Zinar Yıldız, 4 Haziran 2024.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU