ABD seçimleri bugün yapılsaydı, Başkan Trump büyük ihtimalle kazanırdı.
Rakipleri bile bunu söylüyor ve bu gerçeği acı bir şekilde kabul ediyor.
Son CNN anketine göre, katılımcıların yüzde 61'i Biden'ın başkanlığını bir başarısızlık olarak görüyor.
Yüzde 48'i kendilerine kişisel düzeyde zarar verdiğini söylerken, yüzde 18'i kendilerine fayda sağladığını belirtti.
Bu durumda şu soru öne çıkıyor: Trump'ın popülaritesi son aylarda neden beklenmedik bir şekilde arttı?
Bunun birkaç sebebi var; Putin, Sinvar, Netanyahu, üniversite öğrencileri, göçmenler ve Biden'ın kötü şansı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Trump, Putin'in, başkan olduğu dönemde Ukrayna'ya saldırmaya cesaret edemediğini ve bunu "zayıf" Biden döneminde yaptığını öne sürerek Başkan Biden yönetimini hedef alıyor.
Ancak bu elbette doğru değil ve sadece bir seçim hilesi.
Başkan Putin, temel stratejik hesaplarını Trump veya başkasıyla sınırlandırmıyor.
Dahası uluslararası sisteme ve ABD-Avrupa ittifakına inanan Biden'ın, Ukrayna işgaline sessiz kalmayacağını elbette biliyordu.
Nitekim Kiev'in direnmesini ve Moskova'ya saldırmasını sağlayan da özellikle Batı ve ABD'nin desteğiydi.
Yani Biden, Trump'ın iddia ettiği gibi, zayıf değil ama eski başkan, her profesyonel politikacının yapacağı gibi, oluşan kaostan kredisini artırmak için yararlanıyor.
Aksine doğru olan belki de Putin'in artık Trump'ın geri dönmesinin kendi çıkarına olacağını düşündüğüdür.
Çünkü Trump, onunla bir anlaşma yapacak ve savaşı sonlandıracaktır.
Dolayısıyla bu savaşın uzaması, hem sokaktaki adama, hem de haritadaki yerini bilmediği bir ülkeyi neden desteklediğini bilmeyen vergi mükellefine seslenerek kendisini bir günde bitireceğini açıklayan Trump'ın çıkarınadır.
7 Ekim saldırısı Biden'ın Beyaz Saray'da olması nedeniyle gerçekleşmedi.
Yahya Sinvar, Beyaz Saray'da kim yaşarsa yaşasın bu saldırıyı yapacaktı.
Ancak ironik bir şekilde, Washington'da şüphesiz Demokrat bir hükümeti tercih eden Hamas liderleri ile İranlılar, pek hoşlaşmadıkları ve İsmail Heniyye'nin tarif ettiği gibi "Kudüs şehidi" Kasım Süleymani'nin öldürülmesinin ardından yaptığı uzun övünme konuşmasını hatırladıkları Trump liderliğindeki Cumhuriyetçi bir hükümetin geri dönüşünün nedeni olabilirler.
Gazze savaşı ve halkının yaşadığı trajedi, Biden'ın hiçbir şey yapmayacağını bildiği için Hamas'ın saldırıyı düzenlediğini söyleyen Trump'ı yeniden heyecanlandırdı.
Ancak elbette bu da yanlış, çünkü Biden yönetimi İsrail hükümetine tam destek verdi ve aralarındaki anlaşmazlıklar şu anda yüzeyde göründüğü kadar temel değil, ayrıca Trump Biden yönetiminin sunduğundan daha fazlasını sunmayacaktı.
Savaşın devam etmesi Biden için seçimi kaybetmek anlamına geliyor ve itibarını tüketiyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da bunun farkında ve bu nedenle savaşı mümkün olduğu kadar uzatmanın Biden'ı her geçen gün zayıflatacağını ve en sevdiği başkan Trump'ın geri dönme şansını artıracağını biliyor.
Üniversitelerdeki öğrenci protestoları, istemeden veya kastetmeden Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesinin yolunu döşüyorlar.
Meydana gelen kaos ve çatışmalar, Filistin davasını destekleyen ve ona sempati duyan seçmenlerin kalplerinde bile korku yarattı.
Bu insanların isteyeceği son şey, çocuklarını gönderdikleri eğitim kurumlarında sorunların çıkması ve çatışmalara polisin müdahale etmesidir.
Düzensizliğe dair sahneler Trump ve ekibi tarafından iyi kullanıldı ve eski başkanın kendisini üniversitelerin içinde ve dışında düzeni sağlayacak tek kişi olarak deklare etmesini sağladı.
Göç dosyasının yönetimi de Biden yönetiminin yaptığı en büyük hatalardan biri ve bunun bedelini şüphesiz seçimlerde ödeyecek.
Bloomberg tarafından yapılan bir ankete göre her 10 ABD seçmeninden 6'sı gevşek göç politikaları ve güney sınırından ABD'ye giren yaklaşık 7,3 milyon yasadışı göçmen nedeniyle Biden yönetimini suçluyor.
Biden göçmen dalgaları karşısında gevşek ve şaşkın görünürken, Trump, yüksek duvarlar ve sarsılmaz politikalarla onları engelleyebilecek özgüvenli bir adam olarak seçmenin karşısına çıkıyor.
Son olarak Biden'ın şansızlığına gelince, her ne kadar başkanlığı döneminde ekonomi iyileşse de kendisinden memnuniyet oranları düşük ve ekonominin iyileşmesinde bir payı olduğu düşünülmüyor.
Kötü şans belirleyici bir rol oynuyor ve Trump’ın kendisi de bunu çok iyi biliyor, zira "Kovid" salgını seçimlerden aylar önce aniden yayılıp 3 yılda elde ettiği tüm ekonomik kazanımlarını yok etmişti.
Biden şu anda kendi kötü şansı ile karşı karşıya ve bunun en önemli işaretlerinden biri, rolü sınırlı olsa da olup biten her şeyin onun aleyhine yorumlanması.
Putin, ABD'de pek popüler olmayan bir savaşta onu tüketti, Sinvar ona danışmadı ve Netanyahu zaman kazanıp ağırdan alıyor.
Öğrenci protestolarını ekranlardan öğrendi ve açıklanamaz bir şekilde ekonomisi güçlenirken, popülaritesi zayıflıyor.
Önümüzdeki aylarda büyük dönüşümler gerçekleşmezse, Beyaz Saray'ı kaybetme ihtimali çok da uzak değil.
Biden'ın sık sık unutkanlık göstermesinin, gaflarının ve düşmelerinin kaybetmesinin nedeni olabileceğini düşündük, ancak bunlar dünyanın en güçlü ülkesinin başkanının koltuğunu kaybetmesinin gerçek nedenlerini gizleyen işaretler gibi görünüyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.