Araştırmacı Ulaş Tol: "DEM'siz Demirtaş, Demitaş'sız da DEM olmaz" sözü Kürt seçmen tarafından sahiplenilmiş durumda

CORE Araştırma Enstitüsü Direktörü Ulaş Tol, Kürt seçmen ve Demirtaş'a dair yapılan araştırmanın detaylarını anlattı

Fotoğraf: AA

Karar TV'de konuşan Ulaş Tol, HDP'nin tutuklu eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın itibar notuna ilişkin araştırmayı yorumladığı değerlendirmesinde "DEM Partili seçmenin partiye Demirtaş'ın liderlik etmesini istediğini" dikkat çekti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Demirtaş'ı savunuyorlar ama DEM'den ayrılmasını istemiyorlar"

Tol şu yorumu yaptı:

Araştırmalara göre, Kürt toplumu arasında Demirtaş’ın itibar notu, 10 üzerinden 7.1 çıkıyor, bu çok yüksek bir rakam. Erdoğan’ın en iyi dönemlerinde bile Türkiye geneli araştırmalarda onun itibar notu 6’yı geçmiyordu çünkü seveni de var sevmeyeni de. Yani topluluğa hitap edip de böyle hegomonik olan bir lider yok. DEM Partili Kürtler Demirtaş’ın tabi ki DEM’e liderlik etmesini istiyor. Ayrı bir parti değil, Türkiye’de yeni bir parti ihtiyacını gerekli görmüyorlar. Demirtaş’ın CHP veya Ak Parti’ye oy veren Kürtlerde DEM’den bağımsız bir popülerliği var. DEM’liler de eğer zorunda kalırsam Demirtaş’tan yana olurum diyen seçmen çoğunlukta. Bir de şöyle bir şey var. Aynı soru formunu bir Türklere bir de kanaat önderlerine soruyoruz. Kanat önderlerinin cevabı, bir olgu olarak DEM ile Demirtaş’ın arasında bir mesele var. Şimdi herkesin konuştuğu bir meseleyi sormamak olmaz. Yarın İmamoğlu hakkında bir araştırma yapıyor olsak aynısını yine sorarız. İmamoğlu, CHP’den ayrı bir varlık gösterse ne yaparsınız diye sorarız. İmamoğlu ile CHP arasında farkı anlamak için yaparız, bir fitnenin olması için yapamayız. Kürt seçmenin çoğunluğu Demirtaş’ı savunuyor ama DEM’den de ayrılmasını istemiyorlar. "DEM’siz Demirtaş, Demitaşsız da DEM olmaz" sözü Kürt seçmen tarafından sahiplenilmiş durumda.

"Kürt toplumunda Türkiye aidiyeti yüksek"

Tol değerlendirmelerine şu ifadelerle devam etti:

Türkiyelileşmek kavramının birçok boyutu var. Öncelikle sadece bölgenin siyaseti olmaktan çıkmak kastediliyor. Türkiye’nin batısında da siyaset yapabilmek. Yani sanırım Demirtaş’ın hatırlanan zamanları da biraz o, Kürtler Türkiye gündemine girebiliyordu. Ve Türkiye gündemine sadece Kürt oldukları için değil, ekonomiyi ve her şeyi konuşabildikleri için, muhalefet yapabildikleri için girebiliyorlardı. Türkiye siyasetinin bir parçası haline gelmişlerdi. Diğer yandan da Türk toplumuna hitap edebilmek, orada mesafelerin oluştuğunu, aslında bir imkan olduğunu belirtiyorlar. Kürt ve Türk toplumu arasında bir benzeşlik var ve Kürtler de bunu görüyor. Özellikle ana dil talebi başta geliyor. Ana dil başta olmak üzere temel taleplerinde Türkler ile uzlaşmak istiyorlar. Ve esas olan da geleceği Türkiye’de görmek. Araştırmalara göre, Kürt toplumunda Türkiye’deki yaşam kalitesine yönelik bir memnuniyetsizlik var, ekonomiyle de ilgili tabi ki bu. Ama Türkiye aidiyeti düşük değil, yüksek. Türkiye’de eşit yurttaş olarak iyi bir yaşam istiyorlar.

Kürt seçmende, Kürt kimliğinden vazgeçecek bir siyasi parti kurulsun talebi yok. Fakat bu değişen bu sosyokültürel yapıya da ayak uyduran, aslında sadece bir konuyla ilgili partiler biraz niş partilerdir, diğer toplum gündemlerinden uzaktırlar. Kürtler bunu istemiyor. Normal bir parti olsun, ekonomi sorunuyla da ilgilensin. Türkiyeliliğin bir boyutu da bu. Bir diğer yandan da sosyolojik değişim gibi bir popüler kültür alanı da oluşmuş durumda. Belki de geçmişteki çok politikleşen gençlere karşın şu anki gençlerin daha az politik olmasının bir nedeni de budur. Amedspor ve Kürtçe müzik bunu çok iyi temsil ediyor ama sadece onlarla da sınırlı değil.

"Onurlu bir halk temsili var"

Kürtçe stand-uplara, tiyatrolara gidiliyor, Kürtçe bir yayın zenginliği var. Kürt kimliğinin talebi aslında biraz da burada görünüyor. Dolayısıyla DEM’in sadece Kürt kimliğine sıkışmış bir parti olması istenilmiyor. Yani bu dönüşümü taşıyamadığını düşünüyor. Demirtaş’ın popürlerliği burada, onda buldukları şey talepleri, arzu ettikleri şey. O da nedir? Bunu gerçekleştirebileceğini düşünüyorlar. Kürt kimliğini asla bırakmıyor ve Türkler ile aynı göz hizasından konuşuyor, aşağıdan konuşmuyor. Yani onurlu bir hak temsili var.

"Kürtlerin yüzde 80'i kimliklerine sahip çıkıyor"

Toplam 3 yıllık araştırmaların sonucu olarak, Kürtlerin Kürt kimliğinden vazgeçmediğini gördük. Her türlü olumsuzluk ve Kürt siyasetindeki görece gerilemeye rağmen, kimliklerinden vazgeçmiyorlar. Kürt kimliğini sahiplenme parimetreleri çok yüksek, araştırmamızda bu rakamı yüzde 70 olarak bulmuştuk. Kürtlerin üçte ikisi Kürt kimliğini çok sıkı bir şekilde sahipleniyor. Yaklaşık yüzde 15-20’lik bir kesim entegrasyon hatta asimilasyondan yana, onun dışındaki yüzde 80’lik bir kesim, Kürt kimliklerine sahip çıkıyor. Fakat araştırmamızda çok kuvvetli bir Türkiyelileşme arzusuna şahit oluyoruz. Kürt milliyetçiliğinde çok büyük bir oranda olmamak kaydıyla bir yükseliş var. Ama bu Türk milliyetçiliği gibi ırk üzerine dayalı değil de sadece yapılan haksızlıklara karşı bir eğilim var. Normalde daha sert şekilde savunan genç kesimde artık geçmişe yönelik daha yumuşak bir tutum oranı yüksek. Kürt toplumunda genel olarak iletişimi koruma arzusu var. Türkiyelileşmekten kasıt, Türk ve Kürt toplumuna haklar konusunda daha çok şey anlatmak aslında. Kürt toplumunda sosyo-demografik ve sosyo-kültürel bir değişim var. Geçmişte şehre gelse bile kırsal özellikleri daha yüksek bir toplumdu, şimdiyse kentlileşmeye uğradı. Bölgede de batı şehirlerindeki gibi kent hayatı yerleşti. Genç nesilin eğitim düzeyi çok yükseldi.

 

Karar, Independent Türkçe
 

DAHA FAZLA HABER OKU