İsrail'in Refah'a başlattığı saldırıyla Gazze faciası yeni bir aşamaya girmiş bulunuyor.
Ekim 2023'ten beri geçen 7 aylık sürede olup bitenler şunu gösterdi:
Adına İslam dünyası denen Müslüman devletler topluluğu, kendisine karşı nasıl bir saldırı, tecavüz, katliam ve soykırım yapılırsa yapılsın, hiçbir zaman buna toplu bir şekilde karşı koyamıyor ve tepkileri, kuru-sıkı laflardan öteye geçmiyor.
Ve İsrail, sivilleri toplu şekilde katletmek, binlerce bebeğin üzerine bomba yağdırmak dahil ne yaparsa yapsın, nasıl bir vahşet sergilerse sergilesin, Batı daima ve tek vücut olarak Yahudi devletinin arkasında yer alıyor.
Aralarından çıkan bazı çatlak sesler de bir şekilde susturuluyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Olayları doğru şekilde değerlendiren ve doğru sonuçlar çıkaran İsrail, bildiğini okumaya devam ediyor. Üstelik tüm dünyanın tepkisine rağmen.
Artık iyice anlaşıldı ki, İsrail'in amacı koca bir pitonun küçük bir fareyi yutması gibi Gazze'yi bir bütün olarak yutmak ve kendi topraklarına katmak.
Bu olduğu takdirde, elbette dünya kamuoyunda bir sürü gürültü kopacak, gösteriler olacak ve yine savaş naraları atanlar çıkacak.
Ama kimse cesaret edip İsrail'e karşı savaş açmayacak.
Ve tepkiler tıpkı bugün olduğu gibi birkaç ay içerisinde yumuşayacak ve herkes Yahudi devletinin dayattığı gerçeği kabul etmek zorunda kalacak.
Hatırlayın, 7 ay önce anlı şanlı uzmanlarımız ve yorumcularımız "İsrail, Gazze'ye kara operasyonu yapmaya cesaret edemez" derken, Mısır, Türkiye ve Katar dışişleri bakanları Kahire'deki toplantıda "Gazze kırmızı çizgimizdir" mealinde açıklamalarda bulunmuşlardı.
Ve ABD'nin bölgeye uçak gemisi göndermesinden sonra bu ülkeler suspus olmuş, İsrail de göğsünü gere gere Gazze'ye girip sivil ve bebek katliamına başlamıştı.
Doğrudur, Mısır, Katar, BAE, Ürdün ve Suudi Arabistan gibi Arap ülkeleri İsrail'i durdurmak için diplomatik olarak ellerinden geleni yapıyor hem Hamas hem de İsrail'le görüşmeler yaparak bir orta yolu bulmaya çalışıyorlar ama hiçbiri, gerçek anlamda elini taşın altına koymaya cesaret edemiyor.
Elini taşın altına koymak ne demek? Arap Körfez ülkelerinin kendi aralarında birleşerek Batı'ya petrol sevkiyatını durdurması, Mısır, Lübnan ve Ürdün gibi komşu ülkelerin İsrail ile ilişkileri askıya alması demek.
Yeri geldiğinde tavrınızı ortaya koymazsanız, kimse sizi ciddiye almaz.
Türkiye'nin İsrail'e uyguladığı ticari ambargo doğru ama geç atılmış bir adımdır.
Keşke Türkiye bunu, AK Parti yandaşı şirketler çatışmalar sırasında İsrail'e durmaksızın ihracat yapıp kârlarını iyice katlamadan çok önce, yani İsrail tankları Gazze'ye girdiği anda yapsaydı, daha büyük bir itibar ve güven kazanmış olurdu.
Son 7 ayda dünyada çoğu Batı'da olmak üzere, milyonlarca insan, İsrail'in uyguladığı soykırıma karşı sokaklara döküldü, meydanları doldurdu.
Bugün İslam dünyasında meydanlar çoktan boşalmış olsa da Batı'da özgür ruhlu gençler ve öğrenciler, Amerikan ve Avrupa kentlerini sarsmaya devam ediyor.
Hepsinin amacı, İsrail'in uyguladığı soykırımın bir an önce son bulması.
İlginçtir, dünya birkaç aydır Filistin ile yatıp kalkarken, bu hengâmede sesi en cılız çıkan veya hiç çıkmayan, Filistin Özerk Yönetimi veya Filistin Devleti'nin başkanı Mahmut Abbas oldu.
Eski Türk filmlerinde rahmetli Nobar Terziyan'ın canlandırdığı tonton dedeleri hatırlatan tavırlarıyla Abbas, sanki bu konu onu hiç ilgilendirmiyormuş gibi davranıyor.
Ya ağzını hiç açmıyor ya da açsa bile öylesine cılız ve cansız şeyler söylüyor ki, bu gürültü-patırtıda kimse duymuyor.
Oysa, herkesten önce onun ortaya çıkıp, dünyanın belli başlı başkentlerini dolaşarak, uluslararası kamuoyunu İsrail'e karşı harekete geçirmesi gerekirdi.
Gazze'de binlerce bebek katledilirken dünyanın Abbas'ın ağzından doğru dürüst tek bir laf bile duymaması, acı olduğu kadar utandırıcıdır da.
Başlıktaki soruya dönersek, İsrail'i kimse durduramadığına göre, elde tek bir seçenek kalıyor.
Bu, çaresiz insanların başvurduğu son çaredir;
İslam dünyasında ve sayıları giderek artan ABD ve Avrupa'daki Müslümanlar arasında öfkesi kabaran yüz binlerce insan var.
Bu insanların haksızlık duygusu bir şekilde tatmin edilmezse, aralarından adaleti kendi ellerine alacak birileri mutlaka çıkacaktır.
Herkesin gözleri önünde işlenen bir cinayette polis ve yargı açıkça canileri koruyorsa, kurbanın yakınlarına, adaleti kendi ellerine almaktan başka seçenek kalmıyor zaten. Gazze'de olan, budur.
Korkarım ki, dünyayı ikinci bir 11 Eylül bekliyor.
Ama bu kez olay, Batı'daki herhangi bir kentte birkaç gökdelenin havaya uçurulması ile sınırlı olmayacak.
Bu kez dünyayı bekleyen, nükleer bir tehlike.
Batı'nın çok geç olmadan bunu anlaması gerekiyor.
İslam dünyasının anlaması gerekense, İsrail'in Gazze'yi ilhak etmesine sessiz kalırlarsa sıra, diğer İslam topraklarına gelecektir.
O zaman da iş işten geçmiş olacaktır.
Atalarımızın dediği gibi; "Son pişmanlık fayda etmez."
Bizden söylemesi.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish