İstanbul Valisi Gül açıkladı: Bakan Yerlikaya'nın Cumartesi Anneleri'ne yaklaşımı daha insancıl

Habertürk’ten Mehmet Akif Ersoy’un programına katılan vali Davut Gül; Cumartesi Anneleri, Taksim Meydanı ve İstanbul'daki sokak gösterilerine dair değişen yaklaşımı anlattı

Gül’ün açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Aslolan milletin hayatına kolayaştırmak"

Galata Köprüsü’ndeki Filistin yürüyüşünü gösteri olarak düşünmemek lazım. Filistinliler zulüm altında. Dünyanın her tarafında dili, dini, ırkı ne olursa olsun insanların tamamına yakını kalben Filistinliler’in yanında. Dünyanın herhangi bir yerinde İsrail bayraklarıyla insanların gezdiğini gördünüz mü? Türkiye’de de herkes Filistin’in yanında, İsrail’in karşısında oldu. İstanbul’da bir şeye karar verirken güvenlik, hukuki, trafik ve vicdanı tarafı var. Yılbaşı olduğu için tatil, İstanbul’un en sakin olduğu dönem. Güvenliği sağladık. Galata Köprüsü’nde dünyaya verilen mesaj siyaset üstüydü. Hukuken problem yoktu. Mesela Kadıköy gösteri alanı değil. Alevi Bektaşi derneklerine ‘laik eğitim yapacağız’ diye gösterilerine izin verdik. Farklı gruplara da izin verdiğimiz oldu. Aslolan milletin hayatını kolaylaştırmak. Bizim bakış açımız bu. Güvenlikte sıkıntı var mı, trafik oluyor mu, suçu, suçluyu övüyor mu, illegal gruplarla bağlantısı var mı? Bunlar yoksa izin veriyoruz.

1 Mayıs’ta Taksim’e izin verilecek mi: Oturup konuşmak lazım

90 günden fazla zaman var. Karar verirken 5-10 gün önceden o günkü şartlara bakmak lazım. Yaklaşık 10 yıldan fazla oldu, normal şartlarda Taksim’de etkinliklere izin verilmiyor. Gündeme geldiğinde güvenlik ve diğer boyutlarıyla oturup değerlendirmek lazım. Sadece İstanbul Valiliği’nin vereceği karar değil. Benim bütün olaylarda bakış açım, insanı yaşat ki devlet yaşasın. Vatandaşın lehine, insan odaklı. Vatandaşı mümkün olabildiğince yormayacak kararlar veriyoruz. Başka bir ajandamız, herhangi bagajımız yok. Şu grubu sıkıntıya sokalım, bu grubu zor durumda bırakalım diye bir düşüncemiz de yok. DİSK ve bileşenleri bunu çok istiyor. Geldiğimde iade-i ziyaret için DİSK’e gittik. Sağolsunlar sıcak karşıladılar. İstanbul’da her şeyi siyah ve beyaz diye sınıflandıramayız. Arada tonlar var. Peşinen ‘veririz’ ya da ‘vermeyiz’ demek için çok erken. Normal şartlarda Taksim’de hiçbir etkinliğe izin verilmiyor. Bununla ilgili genel karar var. Normal şartlarda verilmemesi gerekiyor. Bununla ilgili AYM’nin kararı var. Oturup konuşmak lazım, şu an çok erken. Oturup bütün taraflarla konuşmak gerekiyor.

"Yerlikaya’nın Cumartesi Anneleri’ne yaklaşımı daha insancıl"

İstanbul Valimizin İçişleri Bakanı olmasıyla beraber, Bakanlığın belli konulardaki bazı kararları tekrar gözden geçirildi. Sayın Bakanımızın İstanbul’da Cumartesi Anneleri’yle ilgili genel yaklaşımı daha insani, daha insancıl. Polislerle vatandaşları karşı karşıya getirmek istemeyen genel çerçevesi vardı. Bununla ilgili hem emniyete hem bizlere talimatları oldu. Biz de taraflarla konuştuk. ‘Ne istiyorsunuz’ dedik. Onlar da ‘İstiklal Caddesi’nde gösteri yapmak istiyoruz’ dediler. İstiklal Caddesi çok kalabalık, göz önünde bulundurmamız gereken onlarca kriter var. Dolayısıyla İstiklal Caddesi’nde olamayacağını izah ettik. Kendileri de çok anlayışla karşıladılar. Bir ziyaret yapmak istediklerini söylediler. Biz de uygun gördük. Gösteri yapmadan, güvenliği olumsuz etkilemeden daha sembolik rakamla açıklama yapabilecekleri ortam oluşmuş oldu. Karşılıklı diyalogla oldu. Onlar da çizilen çerçeveye uydular. Vali yardımcımız, ben ve emniyetteki arkadaşlarımız görüştü. Atmosfer çok iyiydi. Ne yapmak istediklerini anlattılar. Cumartesi Anneleri’nin kayıp olarak iddia ettikleri kişilerin hiçbirisi son 20-25 yılda kaybolmamış. 2000 yılından önce kaybolan kişiler. Bunlar bugünün sorunu değil. Eski Türkiye döneminden kalan problemler. 3-5 sene önce ya da ‘geçen hafta çocuğum kayıp’ diyen kişiler değil. 90’lı yıllarda kaybolan kişiler. Şu anda 10 kişiyi geçmeyecek şekilde gelip basın açıklamasını yapıp, dağılıyorlar. Diyalogla ve bakanımızın koyduğu kriterlerle mesele çözüldü.

"Yenikapı’da Maltepe’de isterlerse her gün etkinlik yapsınlar"

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’nda çerçeve çizilmiş. İstanbul’da gösteri yapılacak yerler belli. İsterse her gün gösteri yapılsın. Sorun şuradan çıkıyor. Birisi çıkıyor ‘Ben İstiklal Caddesi’nde, Levent’te yapacağım’ diyor. İstanbul’da günde milyonlarca insan trafikte. Güvenlik anlamında dikkat etmemiz gereken konular. Her yerde her etkinliği yaptıramayız. Önemli haftalarda günde 50-60 etkinlik oluyor. Canınız istedi köprüyü kapatın, metroda gösteri yapın vs. Bu yönetilebilir bir şey değil. Gösteri yapılabilecek etkinliklerde hiçbir sorun yok. Yenikapı, Maltepe’de istiyorsa her gün etkinlik yapsınlar. Bunu hayatı olumsuz etkileyecek yerler olduğunda 16 milyonun yaşam kalitesi bozuluyor, güvenliği bozuluyor. Günde 3-4-5 saat trafikte insanlar vakit geçiremezler.

"Dışarıda kalanlara para vermeyin"

İstanbul’da dilenmeyi gerektirecek ekonomik ve sosyal şartlar yok. Biri dileniyorsa mutlaka istismar ediyordur. Bu şu demek; dükkanları gezin mutlaka ‘elaman aranıyor’ ilanı görürsünüz. Çocuklarla ilgili devlet ve milletimizin bütün imkanlarını çocuk ve ihtiyaç sahiplerine veriyoruz. Dilenciye para verdiğimiz müddetçe bu sistem ve çark devam ediyor. Yeni moda şu; herhangi köşede, çöp kovasının yanında oturuyor, sanki ekmek yiyormuş gibi. Çöp kovasının yanında ekmek yerken gördüğünüzde cebinizde ne varsa insani olarak veriyorsunuz. Çocuk dilenciye para vermek çocuklara yapılabilecek en büyük kötülük. Bizler ikinci sefer aynı kişiyi yakaladığınızda devlet korumasına alıyoruz. Yetişkinse adli ve idari işlemler yapıyoruz. Dilenciler ile evsizler iç içe. Evsizlerle ilgili anlaşmalı olduğumuz oteller var. Kamuya ait misafirhaneler var. Buralarda yatırıyoruz, rehabilite etmeye gayret ediyoruz. Dışarıda kalan birini gördüğünüzde asla para vermeyin, 112’ye bildirdiğinizde biz onu alıp misafir ediyoruz, karnını doyuruyoruz.

Habertürk TV, Indepedent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU