İran'ın Erbil'e durmayan saldırıları ve Kürtlere yönelik yeni hesaplar

Serbest Ferhan Sindi Independent Türkçe için yazdı

Erbil'deki füze saldırıları sonrasında hasar gören binanın görünümü / Fotoğraf: X

İran'ın 15 Ocak akşamı Erbil'e 11 balistik füze ile düzenlediği saldırı yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.

Hiçbir taraf bu saldırıyı öncekiler gibi geçiştirmeye ve rutin saldırılar gidi görmeye niyeti görünmüyor.

Hem Erbil tarafı hem de Bağdat yönetimi, saldırıdan sonra ortaya farklı bir tavır koydular.


Erbil saldırısının arka planı

İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun Erbil'e saldırılarla ilgili kabarık bir sabıkaya sahip.

Devrim Muhafızları 1990'larda da Erbil'e saldırılar düzenlemiş ve 1996'da Erbil'de KYB (Kürdistan Yurtseverler Birliği) ile KDP arasındaki savaşa bizzat müdahil oldu.

O tarihlerden sonra zaman zaman top atışları ve drone saldırıları düzenlemiştir ancak 2020'den bu yana yeni bir şekil kazandı. 

İran, 2020'nin başında Kasım Süleymani'nin Bağdat'ta ABD tarafından vurulmasının ardından Erbil'i defalarca kez balistik füzelerle hedef aldı.

7 Ocak 2020'de Süleymani'nin intikamını almak amacıyla ABD'nin Ayn el-Esed üssüne eş zamanlı olarak Erbil'deki üsslerine de saldırılar düzenledi.

İran'ın o tarihte attığı füzeler de yerleşim yerlerine düşmüş ve siviller hayatını kaybetmişti. 

İran, 13 Mart 2022'de DMO komutanları Murtaza Saidinajad ve Ahsan Kerbelayi'nin 8 Mart'ta İsrail tarafından Şam'da öldürülmesine misilleme olarak Erbil'e 13 balistik füze ile saldırı düzenledi.

İran o tarihte de bu saldırılarda Mossad ajanlarını öldürdüğünü iddia etmişti. Ancak o taihte hatırlatacağı gibi Erbilli tanınan Kürt iş insanı Şeyh Baz Berzenci'nin evi vurulmuştu. 
 

7.jpg
Fotoğraf: Rudaw

 

İran neden yine bir iş insanının evini hedef aldı?

İran, şimdi de her zamanki taktiği uyguluyor ve İsrail'in önemli Devrim Muhafızları Ordusu komutanlarına düzenlediği saldırılara karşılık Erbil'i bombalıyor.

Erbil'de bombaladığı yerlerin ise "Mossad casusluk karargahları" olduğunu ileri sürüyor.
 

Peşrew Dizayi.jpg
Kürt iş insanı Peşrew Dizayi

 

Peşrew Dizayi, Erbil'in en zengin iş insanlarından biri sayılır. Kürdistan Bölgesi Yönetimi (IKB) Başkanı Neçirvan Barzani ile de yakınlığıyla biliniyor.

Sahibi olduğu Falcon şirketi petrolden tarıma, güvenlikten inşaata ve daha birçok alanda KBY'ye büyük yatırımlar yapıyor. İstihdam sağlıyor.

Hepsinden önemlisi inşaatını tamamladığı Empire plazaları Erbil'in çehresini değiştirdi. Erbil'i Dubai yapma yolunda çok ileri götürdü. 

Füze saldırısı Peşrew Dizayi'nin evine yapıldı. Kürt iş insanı ve 1 yaşındaki kızı Jina saldırıda öldü.
 


Onların dışında evinde misair olan Iraklı Hristiyan iş insanı Kerim Mihail de ölenler arasında.

Bir de evin bir çalışanı ile birlikte 4 kişi öldü. Dizayi'nin eşi ve 2 çocuğu da ağır yaralandı. 

Devrim Muhafızları Ordusu, saldırının düzenlenmesinden üzerinden 1 saat geçmeden hemen üstlenen bir açıklama yaptı ve Erbil'de "Mossad üssünü" vurduğunu iddia etti.

İran kendinden çok emin bir şekilde saldırıyı resmi olarak üstlendi ve ısrarla "Mossad üssünü" vurduğunu tekrarladı.

İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan da 17 Ocak'ta Davos'ta yaptığı konuşmada "sivilleri hedef almadıklarını, Erbil'de Mossad üssünü hedef aldıklarını ve saldırılarının meşru savunma kapsamında olduğunu" yineledi. 
 

4.jpg
Fotoğraf: Rudaw

 

Irak ve KBY İran'a karşı ilk defa birlikte hareket etti

Irak ve KBY tarafı ise İran'ın ilk saatten itibaren öne sürdüğü iddiaları yalanlayan açıklamalar yaptı ve bunu sürdürüyor.

KBY Güvenlik Konseyi, saldırıdan 2 saat sonra "Devrim Muhafızları Ordusu'nun iddialarını reddediyoruz. Bu bahane temelsizdir ve Erbil'e saldırı için bu bahaneler ileri sürülüyor" açıklamasını yaptı. 

Bunun ardından Irak Dışişleri Bakanlığı, saldırıyı kınadı ve İran'ın Bağdat Büyükelçisine protesto notası verdi, Tahran'daki kendi büyükelçisini de geri çağırdı. 

Saldırıya en sert ve dikkat çekici tepki KDP Genel Başkanı Mesud Barzani'den geldi. Barzani, "Sabrımızın bir sınırı var. Bir aile yok edildi. Bu saldırı mertlik ve kahramanlık değildir. Aksine suçtur ve utançtır" dedi ve "Bu zulme daha fazla seyirci kalamayız" diye ekledi. 

KBY Başbakanı Mesrur Barzani de saldırılara "dayanaksız" diyerek, bunların "cevapsız kalmaması" gerektiğini söyledi.

Başbakan Sudani, saldırı "düşmanca" nitelendirdi ve bunun Irak ile İran ilişkilerini baltalayabilecek "tehlikeli bir saldırı" olduğunu dile getirdi.

En önemli açıklamalardan biri de Milli Güvenlik Danışmanı Kasım Areci'den geldi.

Areci, Erbil'e gelerek evde incelemelerde bulundu ve "Peşrev Dizayi'nin evi Mossas üssü değil" açıklaması yaptı. 

Irak, İran'ı BM ve BMGK'ya şikayet etti. Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Başbakan Sudani ve KBY Başbaşkanı Barzani, İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan ile Davos'ta  yapacakları görüşmeyi iptal etti. 

Irak'ın bu saldırıya dair İran'a karşı gösterdiği tepkide farklı bir tutum içinde olduğunu gözlemlemek mümkün.

Bu sonuç verir mi bilinmez ancak İran, Irak'ın yol geçen hanı olmadığını ve istediği zaman istediği yere saldırı düzenleyemeyeceğini bir nebze de olsun anlamıştır diyebiliriz. 

Tepkiler sadece Irak'la da sınırlı kalmadı. Arap Birliği de saldırı nedeniyle İran'ı sert bir şekilde kınadı ve birliğin dünyadaki tüm temsilcilerine Irak'ın BMGK'da yaptığı şikayete destek için ilgili devletler nezdinde girişimlerde bulunmaları istendi.

Arap Birliği, Irak'ın her türlü yanıtı verme hakkı olduğunu ve İran'ın Erbil'de sivilleri katletmesinin kabul edilemeyeceğini vurguladı. 

Ayrıca ABD'nin de tepkisini zikretmeden geçmemek lazım. Davos'ta Mesrur Barzani ile görüşen ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Biden'ın saldırıları ve İran tehdidini ciddiye aldığını ve Kürdistan Bölgesinin savunulması için gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayacağını ifade etti. Bu olay bağlamında önemli bir açıklamaydı. 
 

6.jpg
Fotoğraf: Rudaw

 

İran bu saldırı ile ne amaçladı?

Tahran yönetimi ne zaman sıkışsa ve manevra ihtiyacı duysa, kendisine göre güç yetirebileceği bir noktaya saldırı düzenleyerek hem içerideki sıkışmışlığını gidermeye hem de karşı karşıya olduğu sorunları örtbas etmeye çalışıyor.

Ayrıca kendi kamuoyununa da bir "başarı hikâyesi" sunmak zorunda hissediyor kendini. 

İran, 2020'de Kasım Süleymani vurulunca intikamını alamadı ve sadece ABD'nin üslerine birkaç füze atmakla yetindi.

Hamaney, o tarihlerde "ağır intikam" diye bir ifade kullandı. Süleymani anmalarında sürekli bu sloganın afişlerini başkent Tahran ve ülkenin büyükşehirlerinin en hareketli noktalarına asıyorlar. 

Aradan 4 sene geçti ve İranlı yetkililer Süleymani'nin intikamının henüz alınmadığını, gerekli yanıtın uygun zamanda verileceğini söylüyorlar.

İran, ABD'ye karşı büyük bir saldırı düzenleyerek bu ihtiyacını kapatmak istiyor.

Bu yüzden 4 senedir "intikam" beklentilerini karşılayabilmek için saldırı düzenlenebilecek en "külfetsiz" yer olarak Erbil görülüyor.

Erbil'e saldırının İran için bir maliyeti yok. Artı, bu şekilde kendisine karşı direnen ve teslim olmayan KDP'yi de cezalandırmış oluyor. Bir taşla birkaç kuş aslında… 

İran, bölgeyi kendine göre dizayn etmek istiyor. Irak'ta kendisine karşı direnen çok fazla güç ve odak kalmadı.

Sünni coğrafyayı Haşdi Şabi ile neredeyse tamamen ele geçirdi. Sünnilerin karşı koyacak bir gücü yok artık.

DAEŞ ile Sünniler terörize oldu ve siyaseten elleri çok zayıfladı. Kürtler arasında KYB'nin İran'a karşı bir tutumu şöyle dursun, Tahran ile aynı dalga boyunda seyrediyor.

Geriye tek KDP kalıyor. Bu füze saldırıları ile de İran, KDP'ye diz çöktürmek istiyor. 

Mossad propagandasının nedeni de KBY ve KDP'yi Ortadoğu'da, İslam aleminde izole etmektir.

İran, İsrail karşıtı sloganlar ve Telaviv'i vuracağı tehditleriyle 45 yıldır kendisine müzahir çevreleri mobilize ediyor ve İslam dünyasında da kendisine bir alan açmaya çalışıyor.

Ancak 45 yıldır İran ile İsrail arasındaki rekabete baktığımızda birbirlerine zarardan çok yarar sağladıklarını görüyoruz.

İran, İsrail kartıyla hem Arapları ve İslam dünyasını yanında tutmak istiyor hem de kendisine muhalif çevreleri Siyonizm, Mossad ve İsrail işbirlikçiliği ile suçlayarak onları mahkum etmeyi hedefliyor.

Erbil'de Mossad üssü olduğu propagandasının arkasında yatan saik de budur. 

KDP-KBY'nin Körfez ülkeleri başta olmak üzere Arap ve İslam dünyası ile çok iyi ilişkileri var.

Katar, BAE, Suudi, Ürdün, Mısır gibi ülkelerin KBY ile ilişkileri çok iyi düzeyde ve Erbil'e dair müsbet yaklaşıma sahipler.

Türkiye'deki "İkinci İsrailciler" de aslında İran ile aynı şeyi amaçlıyorlar: KDP-KBY-Kürtleri Arap dünyasından izole etmek. 
 

5.jpg
Fotoğraf: Rudaw

 

İran, Ortadoğu'nun jandarması mı, yoksa çetesi mi?

İran, Ortadoğu'nun jandarmalığını yapmak istese izleyeceği yol bu olmazdı. İran, bölgenin haracını yemek isteyen bir çete gibi hareket ediyor.

Kendisine biat etmeyen, haraç ödemeyen ve politikalarına müzahir hareket etmeyen herkesi düşman görüyor ve bulduğu her fırsatta darbe indirmek istiyor. 

İran aynı şeyi Pakistan'da da yapmak istedi ancak duvara tosladı ve İslamabad, çok sert tepki verdi.

Pakistan, karşılık için tüm seçeneklerin masada olduğunu bildirdi.

İran'ın Pakistan'daki Beluçistan'a 16 Ocak'ta yaptığı saldırının ardından Ceyşul Adl 17 Ocak'ta DMO'nun Beluçistan'daki komutanı Hüseyin Ali Cavidanfer'i öldürdü.

Ceyşul Adl, Beluçistan'da son dönemde etkili eylemleriyle gündeme geliyor. 

İran, şu an Ortadoğu'da bir çete yapılanması gibi hareket ediyor.

Kimseye hesap vermiyor, önüne gelen yere füze atıyor, Umman Denizi'nde, Kızıldeniz'te gemilere el koyuyor-koyduruyor ve geçen gemilere füze saldırıları düzenliyor-düzenlettiriyor.

İran'ın bu kayıtsızlığı ve başınabuyrukluğu tamamen ABD'nin tutumundan kaynaklı.

ABD, örneğin Irak'ta İran politikalarına karşı görünüyor fakat 2003'ten bu yana Saddam'ın düşürülmesi dahil İran aleyhine tek bir hamle yapmadı.

Süleymani suikastinin de İran aleyhine olduğunu ve çıkarlarına zarar verdiğini söylemek zor.

Sonuç olarak İran son Erbil saldırısıyla sıkışmışlıktan kurtulmak, iç tıkanıklığı örtbas etmek, "intikam" ihtiyacını gidermek ve Ortadoğu'da güçlü aktör olduğunu göstermeyi hedefledi.

Ancak bu hedefinde başarılı olup olmayacağını öncelikle ABD'nin tavrı, daha sonra da Kürtlerin KDP ve KYB olarak kendi içlerindeki sorunları çözme kabiliyetleri ve Irak'ın İran'a karşı bağımsızlığının sınırları belirleyecek. 

Zor ihtimallerden bahsettiğimin farkındayım fakat bunlar "imkansız" değil.

Irak, ABD'den destek alarak bir nebze olsun İran dışında inisiyatif kullanabilir. Kürtler de tali konuları bir kenara bırakabilirse pekala uzlaşabilir.

ABD de artık İran'a "bir ders vermenin zamanının geldiği" sonucuna vararak Tahran'ın sınır tanımazlığına "dur" diyebilir…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU