Ben Profesör Doktor Uğur Batı.
Karar Bilimi Uzmanıyım ve burada sanat, kültür, ikna, idealar ve diğer bazı düşünce patlamaları kaleme alıyorum.
O zaman daha sorulurken cevaplanamayan soruların köşesine hoş geldiniz.
Ben hayatımda kafamda sorularla dolaşan bir tiptim.
Sorularımı cevaplayacak birilerini arardım; bir şeyler yerine hiç oturmazdı.
Nedense hep kontra sorduğum için annem muhalif bulurdu beni, belki de kibirli.
Annem hep "Bu çocuk hayata isyan olarak doğdu" der.
Hatta MSN'deki ilk mahlasım, "sahibine dönmeyen isyankâr bumerang"tı.
Kadıköy Akmar'ı bilirsiniz, bana orada "Satanist döven ateist" derlerdi!
Üniversitede ise bana "yolculara simit atan psikopat martı" dediler!
Bu kadar yeter, konunun özüne geleceğim.
Zeki olduğumu düşünüyordum ve yalnızdım!
Peki, devam edelim.
Bir yere gelmek için biraz soru soracağız, maksat konuyu açmak olsun!
Sarhoş araba kullanıyor musunuz?
Elmalı turta yiyor musunuz? Ya da çikolatalı pasta?
Sakın güvensiz seks yapıyoruz demeyin?
Çok fazla kahve içmediğinizi umuyoruz!
Atları seksi bulmadığınızı varsayıyoruz. Öyle bakmayın cümleye. Böyle düşünen milyonlarca insanın varlığından söz ediliyor!
Etrafınızdaki herkesin ahmak olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu son soru önemli. Tabii buna da öyle bakmayın. Gayet makul.
Herkesin etrafında makul sayıda ahmak insan vardır, bakın göreceksiniz.
Eğer yoksa belki de o sizsiniz! Evet, siz!
Ama bir şeyi sıklıkla düşünüyoruz. Bir iddiamız var; bir uyarı, bir bakış açısı...
İddiam geliyor;
İnsanlar sizi mutsuz ediyorsa sebep zeki olmanız olabilir!
Olabilir. Belki de öyledir. Açıklayayım;
Zaman zaman kendimize sorarız ya; "Bu ülke… bu insanlar… Akıllı insanların bu dünyada yeri ne az!"
Peki bu gerçek midir?
Zeki insan mutsuz mudur?
Bu mecburiyet midir?
Şöyle düşünelim;
Zekanın tanımı, bir canlının, içinde bulunduğu şartlara, en kısa zamanda, en az çaba ve emekle adapte olabilme katsayısı olarak yapılmışken böyle düşünen insan feci yanılan bir insan olabilir.
Neticede mutsuzluk insanın yaşama beceriksizliğidir belki de.
Bu nedenle "zeki insan mutsuzdur" gibi bir sonuca ulaşamayız çünkü zeki; becerir.
Her şeyi.
Tabii mutluluğu da!
Ya da belki doğrudur; zeka gerçekten problemdir.
Mesela Arthur Schopenhauer; "Çok insan kafaları olmadığı için kafayı bozmuyor" der.
Ya da John Malkovich "Olmak" filmindeki replik gibidir:
Bilinç, korkunç bir lanettir. Düşünürsün, hissedersin, acı çekersin.
Evet, gerçekten güzel söz söylemiş!
Lakin araştırmalara göre insanlarla sosyalleşmek sizi mutsuz ediyorsa sebep zeki olmanız olabilir.
Yakın dönemde British Journal of Psychology'de yayımlanan bu araştırmaya göre, evet, zeki insanlar arkadaşlarıyla daha sık sosyalleşmekten memnuniyetsizlik duyuyor.
Zeki insanlar arkadaşlarıyla daha sık sosyalleştiklerinde daha az mutlu oluyor ve hayata dair duydukları tatmin ve memnuniyet hissi azalıyor.
Bu arada bir bilgi: Nüfus yoğunluğu da bu insanlarda mutsuzluğa neden oluyor.
Peki ama neden nüfus yoğunluğu bir insanın daha az mutlu olmasına neden olsun?
Aslına bakarsanız, bu konuda bolca sosyolojik araştırma yapılıyor ama bu etkiyi daha içgüdüsel yollardan deneyimlemek için, basitçe işe gidiş ya da işten çıkış zamanlarındaki yoğun saatlerde 45 dakikalık bir metro yolculuğu yapıp ardından kendinizi nasıl hissettiğinize bakabilirsiniz.
Ancak araştırmacıların ikinci bulgusu daha dikkat çekici.
Aile ve arkadaş ilişkileri genellikle bir insanın mutluluğunun ve iyiliğinin temeli olarak görülürken, bu neden gerçekten zeki insanlarda tam tersi bir etki yapıyor?
Bence de öyle!
Mutluluk ekonomisi alanında bir araştırmacı olan Carol Graham, konuya şöyle bir açılama getiriyor:
Daha zeki ve bu zekayı kullanabilme kapasitesine sahip olan insanlar sosyalleşerek çok fazla vakit geçirmiyorlar, çünkü onlar daha uzun vadeli olan bazı hedeflere odaklanmış durumda oluyorlar.
Mesela tanıdığınız gerçekten zeki insanları düşünün.
Bu kansere çare bulmaya çalışan bir doktor veya toplumdaki en savunmasız kişileri korumak için çalışan bir insan hakları avukatı olabilir.
Sıklıkla sosyal etkileşimlerde bulunmak, bu insanları hedefleri üzerinde çalışmaktan uzaklaştırabilir ve hayat doyum seviyeleri üzerinde negatif bir etki yapabilir.
Sonuç yorumumu yapıyorum:
İnsan hiçbir zaman mutlu olamaz, ancak tüm hayatını kendini mutlu kılacak şeyin peşinden koşarak geçirir.
Bunu da nadir insanlar başarır, başardığında ise sadece hayal kırıklığına uğramak içindir.
Kimseyi kendimize yaptığımız kadar bu denli kırılgan beceriyle kandırmayız ve pohpohlamayız.
Zaman ayrıca içinde her şeyin öldüğü şeydir.
Ben belki zeki değilim, hem ayrıca Tefal de değilim, dolayısıyla her şeyi düşünemem!
Bu arada belirtiyorum, aklıma geldi: Şu hayatta kesin birine 50 TL borç verdim. Çıksın meydana!
Neyse. Bitiriyorum. Bitiyorum!
Başlarken demiştim;
Ben Profesör Doktor Uğur Batı.
Karar Bilimi Uzmanı ve 3 boyutlu düşünce ahtapotuyum.
Ve hepinize şöyle sesleniyorum:
Biz size düşünmeyin demiyoruz, hobi olarak yine düşünün.
Ve büyük düşünün ki seneye de düşünürsünüz!
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish