İsrail'in çözümü çekingen bir şekilde yeniden gündeme geliyor: Tek devlet

Eğer iki devletli çözüm, Batı Şeria ve Gazze'nin 5 Haziran 1967'deki işgalinden bu yana masadaysa, zamanaşımı onun gerçekçiliğini ve sahadaki çözüm olarak uygulanabilirliğini azalttı mı?

Görsel: Le Monde

Albay Muammer Kaddafi, Filistin meselesine çözüm olarak "tek devlet" teorisine inanıyordu.

Konuyla ilgili söylediklerinin boşa gitmesini istemediği için de neden tek devletin kurulması gerektiğini ve bu devletin Filistinliler ile İsraillileri nasıl tek devlet şemsiyesi altında bir araya getireceğini açıklayan küçük bir kitap yayımladı.

isr.png

Yayımlanan kitabının kapağında önerdiği ülke için seçtiği isim olan "İsratin" kelimesi yer alıyordu

Bu ilk yarısını İsrail kelimesinden, ikinci yarısını ise Filistin kelimesinden alan ve bu iki yarımdan bir kelime oluşturan bir isimdi.

Kaddafi bunun yeni devlet için uygun bir isim olduğunu düşünüyordu.

O dönemde Kaddafi kitaba bir başlık daha eklemişti ve başlık iki kelimeden oluşuyordu. O iki kelime şu şekildeydi: Beyaz Kitap.

Kaddafi'nin bu konuda söylediklerinin ayrıntıları mantıktan yoksun değildi çünkü Filistin'in yüzölçümünün iki komşu devleti içine alamayacak kadar dar olduğuna inanıyordu.

Filistin topraklarının tamamında iki devletin kurulduğunu varsaysak bile, bunlar savaşmaktan vazgeçmeyecekler ve aralarındaki savaş devam edecek.

Savaş durduğu anda yeniden başlayacak. Onun değerlendirmeleri, düşünceleri ve görüşleri böyleydi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Filistin topraklarının kuzeyindeki en uzak nokta ile güneyindeki en uzak nokta arasındaki mesafenin yaklaşık 470 kilometre olduğu, doğusundaki en uzak nokta ile batısındaki en uzak nokta arasındaki mesafenin ise yaklaşık 135 kilometre olduğu bir sır değil.

Albay'ın değerlendirmelerine göre başka bir sorun daha vardı, o da iki devlet kurulduğunda, yeni Filistin devletinin kendisinde yaşamak için yurt dışından dönmek zorunda kalacak Filistinli mültecileri karşılama gücü ve kapasitesi konusunda bir krizle karşı karşıya kalacak olmasıydı.

Aynı kriz İbrani devletinin yurtdışından gelen yeni Yahudileri yerleştirmeyi düşünmesi durumunda da yaşanacak.

Kısacası Albay Kaddafi'nin görüşü buydu ve hayatının bir noktasında buna inandı ve bunu destekledi.

Ancak elbette bu fikre yönelik görüşler ikiye bölünmüştü ve her iki tarafta da bunu güçlü bir şekilde destekleyen veya benimseyen kimse görülmedi.

Böylece kapağında sahibinin adını taşıyan kitapta yazılı kaldı ve kitap birkaç sayfasıyla raflardaki yerini korudu.

7 Ekim'de Hamas'ın İsrail yerleşim yerlerine yönelik saldırısını gerçekleştirdiğinde, İbrani devleti ile Gazze Şeridi arasında çatışmalar yeniden alevlendi ve hâlâ da devam ediyor.

Çatışmaların alevlenmesiyle birlikte, İsrail'i sarsan saldırının ardındaki saiklerden biri olan Filistinlilerin önündeki kapalı siyasi ufuk hakkındaki konuşmalar yeniden başladı.

Keza soruna siyasi çözümlerin bulunması ve bu çözümlerin bir an önce bulunması gerektiğinden, çünkü bunların yokluğunda iki taraf arasındaki çatışmanın varlığını sürdüreceğinden, şiddetin dursa da yeniden başlayacağından ve kanın her yerde akmaya devam edeceğinden yeniden bahsedilmeye başlandı.

Fas'taki Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Sekreteri Abdulilâh Ben Kiran saldırı ve ardından gelen savaştan bir hafta sonra bir girişimde bulunarak, kendi görüşüne göre Filistin bölgesinin tamamındaki Müslümanları, Yahudileri ve Hristiyanları içeren tek devletli çözümden başka çözüm olmadığını söyledi.

Bu devletin kuruluşunun tüm Filistinlilere yönelik adaletsizliğin sona ermesine bağlı olduğunu ve Gazze Şeridi'nde devam eden savaşın durduktan sonra, halen zaman zaman tekrarlanan bir fikir olan böyle bir devlete giden yol olabileceğini ekledi.

Fikir bu kez Rabat'ta 5 yıl başbakanlık yapan ve partisi 10 yıl iktidarda olan Faslı bir siyasetçi tarafından dillendirildi.

Faslı Adalet ve Kalkınma Partisi, kendisini her zaman İslami referanslara sahip bir parti olarak tanımladığı için Filistin'e dair her şeye büyük sempati duymasıyla bilinen bir parti.

Ayrıca parti sürekli olarak kendisini İhvancı (Müslüman Kardeşler) bir parti olarak sınıflandıranların hatalı olduğunu, çünkü İhvan-ı Müslimin ile hiçbir ilgisi olmadığını, hiçbir düzeyde ilişkilerinin olmadığını da söylüyor.
 


Öte yandan, Filistin halkının her zaman benimsediği ve her çözümden bahsedildiğinde temel alınan iki devletli çözüm de varlığını sürdürüyor. 26 Ekim'de 9 Arap ülkesi tarafından yayımlanan ortak bir Arap bildirisinde de iki devletli çözüm, bildirinin 11'inci ve son maddesinde benimsenen çözümdü.

Merhum Kral Abdullah bin Abdulaziz'in, Veliaht Prens iken 2002 yılında Beyrut'ta düzenlenen Arap Zirvesi'nde sunduğu Arap Barış Girişimi aracılığıyla Arapların eli hâlâ iki devletli çözüm için uzanmış durumda.

Ben Kiran tek devletli çözümü pratik ve gerçekçi bir çözüm olarak tanımlıyorsa, şu soru hâlâ ortada duruyor:

"İsratin" çözümü iki devletli çözümden daha mı gerçekçi?

Bir diğer soru da şu:

Eğer iki devletli çözüm, Batı Şeria ve Gazze'nin 5 Haziran 1967'deki işgalinden bu yana masadaysa, zamanaşımı onun gerçekçiliğini ve sahadaki çözüm olarak uygulanabilirliğini azalttı mı?

Burada kendimizi kedinin fareyi yakalamasının önemli olduğunun söylenmek istendiği ünlü Çin atasözüyle karşı karşıya buluyoruz.

Çinliler, "Kedinin rengi önemli değil, fareyi yakalaması önemli" atasözleri ile kedinin rengiyle ilgili tartışmaya son vererek, renginin değil, karşılaştığı her fareyi avlama yeteneğinin önemli olduğunu söylemiş oldular.

Çin atasözünü ölçü olarak alırsak, kurulması gereken devletin adı değil, meselenin tarafları için adil bir şekilde çözümlenmesi önemlidir.

Çünkü ister tek devletli çözüm ister iki devletli çözüm olsun, adil bir çözümün yokluğunda şiddet dünyanın bu bölgesinde bir başlık olmaya devam edecek.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU