Sudan devletinin bölünme yolunda olduğuna dair çok ve çeşitli kanıtlar var.
Bir grup silahlı hareketin Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) kontrolündeki topraklarda bir hükümetin kuruluşunu ilan etmeye yönelik son adımı, insanlar tarafından bölünmenin en büyük işareti olarak görüldü.
Ancak her iki taraftan da gelen ve aynı yönde ilerleyen başka deliller ve sinyaller de vardı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bölünme tehlikesinin alarm zilini çalan ilk adımı, çatışmanın her iki tarafına da ırkçı ve bölgesel söylemlerin hâkim olmasıydı.
Taraflardan her biri, diğer taraf için bazı sosyal kuluçka merkezi oluşturan bölgeler ve gruplar belirledi ve buradan yola çıkarak bunları hedef alma, bombalama, öldürme ve korkutma için meşru hedef olarak değerlendirdi.
HDK'ye bağlı ve onu destekleyen sosyal medya sayfaları, genel olarak orta ve kuzey Sudan sakinlerine yönelik mesaj ve tehditlerle dolu.
Bazen de belirli grupları "ötekileştirilmiş" olarak tanımlanan bölgelerdeki tarihsel adaletsizliklerin sorumlusu, ordunun ve ona bağlı silahlı grupların vurucu gücü olarak tanımlayıp, savaş ve bombardımanlar için meşru hedef olarak gösteriyorlar.
Öte yandan, belirli bölgelerin ve kabile gruplarının HDK savaşçılarının sosyal bileşeni olarak sınıflandırılması da ordu yanlısı kamptaki etkili isimler ve bazen askeri personel tarafından bile her gün tekrarlanıyor.
Bu eğilimin her iki taraf açısından en kötü yanı, savaşın her iki tarafının da ister insansız hava araçlarıyla, ister uzun menzilli toplar, ister uçaklarla sivilleri hedef almasına ve bombalamasına gerekçe sunmasıdır.
Dahası ayrım gözetmeyen bombardımanların kurbanı olan sivillerin cesetlerinin fotoğrafları bazen alay konusu oluyor ve onları insanlıktan çıkarıp, et yığını gibi gösteren vasıflar kullanılıyor.
Bunu daha sonra sahadaki pratik adımlar, bazı eyaletlerde benimsenen "yabancı yüzler" sınıflandırması gibi potansiyel düşmanları sınıflandırmak için kabilesel ve bölgesel sınıflandırmaya dayanan politikalar ve uygulamalar izledi.
Daha sonra hiçbir yetkilinin ekonomik veya politik faydasını açıklayamadığı para birimini değiştirme süreci geldi.
Port Sudan'ı başkent yapan hükümet, Sudan'ın para birimini değiştirme kararı aldı.
Güvenlik durumu ve farklı bölgeler arasındaki ulaşımın imkansızlığı nedeniyle, değişim süreci ordunun kontrolü altındaki bölgelerde yaşanıyor ve banka hesabına büyük bir meblağın yatırılması şart koşuluyor.
Nüfus olarak ağırlığı fazla ve büyük bir ticari bölge olan Darfur bölgesinin yanı sıra Orta eyalet Kordofan'ın bazı bölgeleri ve başkent Hartum bu sürecin dışında bırakıldı ve buralarda eski para birimi hâlâ yürürlükte.
Bu durum, devlet tarafından ekonomik faaliyet çemberinin dışında bırakılan ve HDK'nin işgal ettiği mevkilerde kaldıkları için cezalandırılan üreticiler ve tüccarlar da dahil olmak üzere, bu bölgelerde yaşayanlara mal ve malzeme ulaştırılmasında pratik zorluklar yarattı.
Bir sonraki adım, ordunun kontrolündeki bölgelerde yapılan lise diploma sınavlarıydı.
Diğer bölgelerdeki yüz binlerce öğrenci ise bilinmeyen bir akıbetle karşı karşıya kaldı.
Edinilen bilgiye göre HDK bazı öğrenci gruplarının sınav merkezlerine gidişini engelledi.
Bazı öğrenci grupları da ordu kuvvetleri ve müttefikleri saflarında faaliyet gösteren çok sayıda grubun benimsediği sınıflandırmalardan kaynaklanan güvenlik korkularının yanı sıra, pratik zorluklarla karşı karşıya kaldılar.
Bu iki adım, tıpkı sosyal ve etnik bileşenlerin sadıklar ve düşmanlar olarak bölünmesi gibi, ülkeyi ekonomik ve eğitim açısından böldü.
Bu iki adımı birden fazla kez yazdığımız gibi HDK ile müttefik bazı hareketlerin ordunun kontrolü dışındaki topraklarda bir hükümetin kuruluşunu ilan etme niyeti ile birlikte okuduğumuzda, bu durum coğrafi, askeri, idari, ekonomik ve eğitimsel olarak birbirinden ayrılmış iki bölgede iki hükümetin varlığına yol açacaktır.
Yeni hükümet kurulduğunda bir para birimi benimsemek zorunda kalacak ve büyük olasılıkla bu, ordunun kontrol ettiği bölgelerde geçerli olan yeni para birimi değil, halkın elindeki eski para birimi olacaktır.
Daha sonra farklı eğitim düzeyindeki öğrencilerin sorunlarına da çözüm bulmalıdır.
Konuya dışarıdan bakanlar (elbette Sudanlı olmayanlar) bu durumu garipseyebilirler.
Savaşa rağmen öğrencilerin, örneğin, Uluslararası Kızılhaç'ın denetimi altındaki tarafsız bölgelerdeki sınav merkezlerinde toplanması veya vatandaşlar için ulaşımı kolaylaştırmak ve yeni para biriminin farklı bölgeler arasında geçişine izin verilmesi gibi düzenlemelerde bulunabileceğini zannedebilirler ki, dünyada da benzer deneyimler var.
Bu mantıklı bir düşünce ama ne yazık ki Sudan gerçekliği için geçerli değil.
Zira bu hiçbir insani, ahlaki, dini ve hukuki sınırı olmayan bir savaş.
Vatandaş, savaşın her iki tarafının da birbirine karşı kullandığı silahlardan biri ve onun çıkarı, en son düşündükleri şey.
Bu sadece "kirli" olarak tanımlanabilecek bir savaş.
Bir taraf, diğer tarafa karşı puan kazanmak için vatandaşların öldürülmeye, işkenceye ve bombardımanlara maruz kalmasına seviniyor.
Dünyanın karşı tarafın ihlallerini kınaması talebiyle sesini yükseltiyor, sonra bizzat kendisi vatandaşın hiçbir sorunuyla ilgilenmiyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.