Hamas'ın Gazze sınırındaki İsrail yerleşimlerine yönelik gerçekleştirdiği saldırılar, İsrail'de büyük bir şok ve öfke dalgası yarattı.
Önemli bir bölümü sivil olmak üzere, 1300'den fazla kişinin hayatını kaybettiği saldırıların ardından İsrail hükümeti hızlı bir şekilde savaş ilan ederken, Başbakan Binyamin Netanyahu ve önde gelen birçok İsrailli yetkili açıklamalarında "intikam" vurgusu yaptı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İsrail hükümetinin birçok yetkilisi ve yurtdışında görev yapan İsrailli diplomatlar, açıklamalarında Hamas'la IŞİD'i eşitleyen bir söylem kullanırken, "hayvanlar" ve "barbarlar" gibi ifadeler de hemen hemen her üst düzey yetkilinin ağzından duyuldu.
6. gününü geride bırakan saldırıların ardından İsrail ordusu Gazze'ye düzenlenen hava saldırılarından tam 4 bin ton bomba kullandı. Bu saldırılarda birçoğu sivil olmak üzere 1500'den fazla Filistinli hayatını kaybetti.
İsrail yönetimi Birleşmiş Milletler'den gelen tüm itirazlara rağmen, Gazze'yi elektriksiz, yemeksiz ve susuz bırakacak bir abluka başlattı.
İsrail tarafında yaşanan öfkenin bir başka yansıması da dün akşam Sözcü TV ekranlarındaydı.
Tel Aviv Üniversitesi'nde görev yapan akademisyen Eytan Cohen Yanarocak, Sözcü TV yayınında İsrail ordusunun Gazze'ye yönelik operasyonuyla ilgili, "Bize roket atana biz gül mü atalım? Bizim çocuğumuzu kesip biçeni kesip biçmeyelim mi?" ifadelerini kullanınca tepkiler eşliğinde yayından alındı.
Bu akşam Sözcü TV'de "Çocuklarımızı kesip biçenleri (HAMASLI TERÖRİSTLERİ) kesip biçmeyelim mi?" dedim diye linç yiyip yayından alındım.
— Hay Eytan Cohen Yanarocak - חי איתן כהן ינרוג׳ק (@hayeytan) October 12, 2023
Dinlemek isteyenler için yayının kaydı ektedir.
Farklı görüşlere tahammül edememeniz sizin adınıza üzücü. pic.twitter.com/isq8irTLjQ
İntikam, kesip biçme, abluka ve canavarlaştırma Hamas saldırılarını takip eden günlerde hakim tema olsa da İsrail kamuoyundan on yıllardır devam eden şiddet sarmalına itiraz sesleri de yükselmiyor değil.
İtirazların odak noktasınıysa yıllardır İsrail'i yöneten ve ülkenin gördüğü en radikal sağcı hükümetlerden birini kuran Binyamin Netanyahu'nun politikaları ve on yıllardır devam eden işgal oluşturuyor.
Eski İsrail Dışişleri Bakanı: Netanyahu'nun fanatik hükümeti katliamı kaçınılmaz hale getirdi
İsrail kamuoyunda Gazze operasyonu ve savaş politikalarına ilişkin çıkan "çatlak seslerden" biri de eski Dışişleri Bakanı Shlomo Ben-Ami'ye ait.
Ben-Ami, yaşanan krizle ilgili Project Syndicate için kaleme aldığı yazısında, "Başbakan Netanyahu'nun fanatik hükümeti, Filistin'de herhangi bir siyasi süreci reddederek ve 'İsrail yurdunun her yerinde Yahudiler özel ve vazgeçilemez bir hakka sahiptir' iddiasıyla katliamı kaçınılmaz hale getirdi" ifadelerini kullandı.
Ben-Ami yazısında, "Er ya da geç, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun onu 15 yıldır iktidarda tutan yıkıcı siyasi sihri büyük bir trajediye yol açacaktı" derken, Netanyahu'nun kurduğu fanatik hükümete dikkat çekti.
Netanyahu'nun Batı Şeria merkezli Mahmud Abbas yönetimini devre dışı bırakarak, radikal Hamas'ı güçlendirmeyi tercih ettiğini belirten Ben-Ami şu ifadeleri kullandı:
Netanyahu'nun sapkın mantığına göre, Gazze'de güçlü bir İslamcı yönetim Filistin'de siyasi çözüme karşı nihai bir argüman olacaktı. Radikalleri ödüllendiren ve ılımlıları cezalandıran Netanyahu, yumuşak solcuların aksine Filistin sorununa sonunda çözüm bulduğunu düşündü. İsrail'in 4 Arap ülkesiyle ilişkilerini normalleştiren İbrahim Anlaşmaları, Netanyahu'yu üzerinde oturduğu Filistinli volkanına karşı körleştirdi. Ama Netanyahu'nun kibri, Gazze çevresindeki köylerde İsrailli sivillerin barbarca katledilmesiyle birlikte, düşmanını buldu.
İsrail solu Netanyahu'ya tepkili
Hamas saldırılarının ardından İsrail'de hükümete yönelik tepkiyi ilk dile getirenler sol partiler oldu.
Saldırılardan bir gün sonra ortak bir açıklama yayımlayan İsrail Komünist Partisi (MAKİ) ve sol partilerin oluşturduğu Barış ve Eşitlik için Demokratik Cephe (Hadash), "Yaşananların sorumlusu, Netanyahu hükümetinin canice işgal politikası" ifadelerini kullanmış ve şu açıklamayı yapmıştı:
Çatışmayı yönetmenin ya da askeri yöntemlerle çözmenin mümkün olmadığı görülüyor. Tek çözüm var: İşgali sona erdirmek için çabalamak ve Filistin halkının meşru taleplerini ve haklarını tanımak. Netanyahu hükümetinin son gelişmeleri Gazze Şeridi'ne intikam amaçlı bir saldırı gerçekleştirmek için kullanmasından derin endişe duyuyor, uluslararası toplumu ve bölge ülkelerini savaş davullarını susturmaları için derhal müdahale etmeye çağırıyoruz. Siyasi çözümün desteklenmesini sağlayacak hamleleri başlatın.
İsrail'de sol çizgide yayın yapan ve barış yanlısı olarak bilinen Haaretz gazetesi de saldırıların ardından yayımladığı başyazıda Netanyahu hükümetini hedef almış ve "İsrail'in başına gelen felaketin sorumlusu Netanyahu'dur" ifadelerini kullanmıştı.
Netanyahu's government is responsible for the ’23 Israel-Gaza debacle https://t.co/VU6pkkATLP
— Haaretz.com (@haaretzcom) October 7, 2023
Gazetede bugün İsrailli Arap Hanin Majadli'nin imzasıyla yayımlanan köşedeyse, "Gazze'de toplu cezalandırmaya hayır" başlığı kullanıldı.
Hamas'ın işlediği suçlar ve katliam görüntüleri karşısında dehşete düşmek için "Gandi olmaya veya soylu bir ruh taşımaya gerek olmadığını" vurgulan Majadli şunları yazdı:
Bunu Hamas'ın işlediği suçları aklamak için değil, İsraillilerin yıllardır görmeyi reddettiği ve sonuç olarak kendilerini şaşırmış ve şok halinde buldukları şeyi açıklamak için söylüyorum. Bu şimdi önemli. Çünkü burada 'sükûnet' diye bahsettiğimiz durum olduğunda, hiç kimse Filistinlilerle ilgili konuşmak istemiyor. Ancak 'sükûnet' yok olduğunda da sadece Gazze'yi ve orada yaşayanları dümdüz etmek istiyorlar. Maalesef, İsraillilerin Filistinlilere yönelik duygu yelpazesi budur ve bu döngü kırılmalı. En korkunç suçlar bile dünyadan kopuk şekilde değil, onlar için üretken bir zeminde gerçekleşir. Bu şeytanlığın ve Filistinlilerin çaresizliğinin kökleri işgaldedir.
Yuval Noah Harari: İsrailliler yıllardır süren kibrin bedelini ödüyor
İsrail'de yaşananları kendi kişisel bakış açısından kaleme alan önemli isimlerden bir diğeri de Sapiens ve Homo Deus gibi kitaplarıyla tüm dünyada ün kazanan İsrailli tarihçi Yuval Noah Harari oldu.
ABD merkezli Washington Post gazetesi için bir köşe yazan Harari, Hamas'ın hedef aldığı kasabalardan birinde yaşayan 99 yaşındaki amcası ve onun 89 yaşındaki eşinin yaşadıklarını anlattı.
Yaşlı çiftin saldırılar sırasında evlerindeki kilere saklandıklarını belirten Harari, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Amcam ve yengem, iki savaş arasındaki dönemde Doğu Avrupa'da doğmuş iki sert Yahudi. Holokost'ta zaten bir dünya kaybettiler. Savunmasız Yahudilerin, kimsenin yardıma gelmediği bir ortamda mutfak dolaplarında ve kilerlerde Nazilerden saklandıkları hikayelerle büyüdük. İsrail devleti bunun bir daha asla yaşanmaması için kuruldu. Peki bu nasıl oldu? İsrail devleti nasıl ortadan kayboldu? Bir açıdan, İsrailliler yıllardır süren kibrin bedelini ödüyor. Hükümetlerimiz ve birçok sıradan İsrailli, Filistinlilerden çok daha güçlü olduklarını ve onları görmezden gelebileceklerini düşündü. İsrail'in Filistinlilerle barış çabalarını terk etmesine ve on yıllardır milyonlarca Filistinliyi işgal altında tutmasına ilişkin eleştirilecek çok şey var.
Harari aynı yazıda ayrıca, "bir halkla ilişkiler dehası olan Netanyahu'nun yetersiz bir başbakan olduğunu" vurgulayarak, İsrail'in güvenliğinin popülist politikalarla zayıflatıldığına dikkat çekti.
Gideon Levy: Hesaplaşma Gazzelilerle değil Hamas'la olmalı
1978'den 1982'ye kadar dönemin İsrail Başbakanı Şimon Peres sözcülüğünü de yapan İsrailli gazeteci Gideon Levy de Hamas saldırılarının ardından İsrail toplumuna "intikam" düşünceleriyle ilgili uyarılarda bulunan aydınlardan biri oldu.
Dün Haaretz için, "Hesaplaşma Gazzelilerle değil Hamas'la olmalı" başlıklı bir köşe yazısı yazan Levy, "Gazze'de insanlar yaşıyor. Şu an bu gerçekten bahsetmek bile zor. 'Hayvanlar' sözlerinin çok tecrübeli Savunma Bakanı'ndan dahi duyulduğu, sokaktaki ve televizyon stüdyolarındaki atmosferin böyle olduğu bir dönemde Gazzelilerin insan olduğunu bile söylemek zor" ifadelerini kullandı.
Hamas'la Gazzelileri birbirinden ayırmak gerektiğine dikkat çeken Levy, "Hesaplaşma tüm Gazzelilerle değil, Hamas'la olmalı. İsrail'in güneyindeki insanlara destek olurken, diğer tarafta yaşayanların da onlar gibi insan olduklarını hatırlamak mümkün olmalı. Bu atmosferde bile, Gazze hakkında insani ölçülerle konuşabilmek mümkün olmalı" dedi.
İsrailliler Netanyahu'nun istifasını istiyor
Hamas saldırılarının ardından İsrail'de yapılan ilk ankette, katılımcıların ezici bir çoğunluğu yaşananların hükümetin başarısızlığının bir sonucu olduğu görüşünde birleşti.
Dialog Center'ın yaptığı araştırmaya göre İsrailli Yahudilerin yüzde 80'i gerçekleşen katliamın baş sorumlusunun Binyamin Netanyahu hükümeti olduğunu söyledi.
Netanyahu seçmenlerinin yüzde 79'u da Hamas saldırılarının faturasının hükümete çıkması gerektiğini belirtti.
Ülke genelinde 620 İsrailli Yahudi'yle görüşülerek yapılan araştırma ayrıca, çoğunluğun savaşın sona ermesinin ardından Netanyahu'nun istifasını istediği sonucuna ulaştı.
Katılımcıların yüzde 56'sı savaşın sonunda Netanyahu'nun istifa etmesi gerektiğini belirtirken, Savunma Bakanı Gallant'ın istifasını isteyenlerin oranı da yüzde 52'ye kadar ulaştı.
Araştırmaya katılanların yarısından fazlası Gazze'ye yönelik savaşta hükümete güvenmediklerini ifade etti.
Yararlanılan Kaynaklar: Haaretz, Project Syndicate, Washington Post, Jerusalem Post